24 Mart 2014 Pazartesi

Yilanlar ve Uyuyan adam

Ün salmış bir avcı, ormanda av peşinde koşarken bir ağacın altında kendinden geçmiş halde uyuyan birini görür! Hızla atını o yöne doğru çevirir! Avcı atıyla yarı ölü şeklinde uyuyan adama doğru giderken birYILANIN hızla yaklaşıp adamın ağzından midesine doğru süzüldüğünü fark eder!
Yılan gözden kaybolurken avcı atından atlar ve ağacın gölgesinde kendinden geçen adama elindeki kırbaçla çok şiddetle vurur!
O uyuyan adam birden kendine gelir! İrkilir, korkar!Ama şaşkınlığı geçince karşısındaki avcıya çıkışır: Sen de kimsin be adam!Avcı cevap verme yerine elindeki kırbaçla bir daha adama vurur ve yüksek sesle bağırır: Koş soru sorma!Uyanan adam korkuyla karışık neden olduğunu bilmediği halde koşmaya başlar!
Ama neden koştuğunu, avcının neden koşmasını istediğini anlamaz!
Adımlarını hızla atarken bir yandan da avcıya BEDDUA yağdırır!
Ama can tatlıdır ve kırbaç da çok can yakıyordur!
KOŞAR!Nefes nefese kaldığı bir anda avcı "Şu ağacın altındaki ARMUTLARI hemen ye!" diye adeta emir verir!
Ağacın altındaki bütün meyveler toprağa karışmış ve çürümüştür! Adam tereddüt içinde kalınca avcı kırbaçla öncekilerden çok daha sert bir şekilde karşılık verir!
Canı yanan adam eline ne geçtiyse yer!
Arkadan ikinci emir gelir: Koşmaya devam!Adam koşar, koşar, koşar!
Sonunda dayanamaz ve yere yığılır!
Dizleri üstüne çöktüğünde yediklerinden dolayı midesi bulanır! Nabzı çok yükselir, yüzü kızarır ölecek gibidir!
Ellerini yere koyarak kusmaya başlar!
Ve içinde yer tutan YILANI yedikleriyle birlikte dışarı atar!
Adam resmen şoke olur!
BEDDUA ettiği avcı için "Allah gönderdi!" diye düşünür ve binlerce kez özür diler!
Kendine gelince sormadan da edemez:
Neden bana gerçeği söylemedin?Avcı elindeki kırbacı şaklatarak "Ben içinde YILAN var deseydim onunla koşabilir miydin?İŞTE BU ADAMLA, AVCININ hikayesi TÜRKİYE gerçeğidir!
Ama bilmeyiz! Öğrenemeyiz! Perdeyi yırtıp aralayamayız!
Koca bir YALANLA "yılanı saklanan!" bir ülke haline getirildik!
Uzun yılardır hem de!



Şahmaran efsanesi


Efsaneye göre Şahmaran yüzlerce yıl önce Tarsus'ta yaşayan yılan vücutlu kadın başlı bir kahraman. Bahçesinde insanoğlunu cezbedecek her türlü yiyecek ve ziynet eşyası bulunan Şahmaran kimsenin bilmediği bir yerde insanoğlundan uzakta yerin altında yaşamış, ta ki insanoğlu Camsab tarafından bulunana kadar.

Yoksul bir ailenin oğlu olan Camsab bir gün ormanda bir kuyu dolusu bal bulmuş. Balı çıkarmak üzere kuyuya inen Camsab'ı, bütün balı yukarı çeken arkadaşları aç gözlülükleri yüzünden kuyuda bırakmış. Yalnız başına feryat eden Camsab tam da ümidini kesmişken topraktan iğne deliği büyüklüğünde ışık sızdığını farketmiş. Cebindeki bıçak ile ışığın geldiği deliği büyüten Camsab, ömründe görmediği kadar güzel bir bahçeye girmiş. Bu bahçede dünyada eşi benzeri olmayan çiçekler, ortasında bir havuz ve çevresinde oturaklar ile bir yığın yılan bulunuyormuş. Havuzun başındaki taht üzerinde insan başlı, süt beyaz vücutlu bir yılan Camsab'a kendi diliyle hitap etmiş; 'Hoşgeldin insanoğlu, çevrendekilerden korkma sen bizim misafirimizsin'

Şahmaran Camsab'a türlü türlü yiyecekler ikram edip kendi ülkesine nasıl ve neden geldiğini sormuş. Camsab hikayesini uzun uzun anlatmış... Camsab'ı dinleyen Şahmaran başını sallayıp 'İnsanoğlu nankördür, hilekardır. Küçücük menfaatleri karşısında muazzam zararlarına razı olur' demiş.

Şahmaran'ın güvenini kazanan Camsab uzun yıllar bu bahçede yaşamış. Yıllar sonra bir gün Şahmaran'a yaklaşan Camsab, ailesini çok özlediğini söyleyip 'Nolur beni aileme kavuştur' diye yalvarmış. Bunun üzerine Şahmaran kendisini salıvereceğini, ancak yerini kimseye söylemeyeceğine ve asla hamama girmeyeceğine dair söz vermesini istemiş. Çünkü Şahmaran'la karşılaşan her kim olursa hamama gittiğinde vücudu pullarla kaplanırmış. Şahmaran'a söz verip ailesine kavuşan Camsab uzun yıllar verdiği sözde durarak Şahmaran'ın yerini kimseye söylememiş ve hiç hamama gitmemiş.

Derken bir gün Camsab'ın yaşadığı ülkenin hükümdarı Keyhüsrev hastalanmış. Vezir, hastalığın çaresinin Şahmaran'ın etini yemek olduğunu söylemiş ve herkesin hamama getirilmesini istemiş. Önceleri direnen sonra zorla hamama gotürülen Camsab'ın vücudu hamama girince pullarla kaplanmış. Sonunda da yapılan işkenceye dayanamayarak canını kurtarmak için kuyuyu göstermiş. Hemen kuyunun başına gidilmiş ve Şahmaran dışarı çıkarılmış. Camsab'ı gören Şahmaran 'İşte Camsab nihayet kanıma girdin. Ben insanoğluna itimat edilmeyeceğini biliyordum. Fakat ne çare ki yine aldandım' demiş. Ölüme giderken de Camsab'a 'Beni toprak çanakta kaynatıp ilk suyumu sana içirecekler sakın içme zehirlidir. İkinci suyumu iç gövdemi de hükümdara yedir' demiş Şahmaran'ın söylediklerini harfiyen yerine getiren Camsab ilk suyu vezire içirip ikincisini kendisi içmiş. Etini de hükümdara yedirmiş. Vezir ölmüş hükümdar da kısa sürede iyileşip Camsab'ı veziri yapmış.

Efsaneye göre Şahmaran'ın öldürüldüğünü yılanlar bilmemekte. Tarsus'un Şahmaran'ın öldürüldüğünü öğrenen yılanlar tarafından basılacağı rivayet edilir 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder