25 Mart 2014 Salı

"Cemaatten makbuz isteyince hapse attılar"


Gülen Cemaati'nin karanlık yüzü, ünlü işadamının yaşadıklarıyla bir kez daha gün yüzüne çıktı. 22 yılda 30 milyon TL'lik yardım yaptığı Fethullah Gülen örgütüyle, kendisinden açıktan para istenince ters düşen Metro Turizmin patronu Galip Öztürk, yaşadığı kâbus dolu günlerini anlattı.
Şantaj yaptılar
Yaptığı yardımlar karşılığında makbuz isteyince başına gelmedik kalmayan Öztürk şunları söyledi: "Hiçbir makbuz, fatura vermiyorlardı. Bundan rahatsız oluyordum. O günlerde Metro Holding'in CEO'su olan Ömer Bilgiseven beni Ergun Hoca diye bir arkadaşla tanıştırdı. Ona, Samsun'da da bir hayır yaptığımı zannettiğimi ama bu para gerçekten orayı mı harcandı, başka yere mi gitti emin olmadığımı, bana hiçbir belge sunmadıklarını söyledim. İşte o an, yıllardır bunların 'paralel polisleri'nin benimle ilgili yaptığı çalışmayı getirip önüme koydular. Şantaj yaptılar. 2011 yılının eylül-ekim aylarında, İstinye'deki bölge hocaları Ergun geldi bana. Para istedi. En son 2 milyon 750 bin liraya kadar düştüler. Bense bu parayı fatura, makbuz almadan vermeyeceğimi söyledim."
14 ay hapis yattım
Her seferinde başka bir istekle geldiler. Açıktan istedikleri 2 milyon 750 bin TL'yi vermeyi reddedince, hakkımda bir "iftiraname" hazırlayıp beni hapse attılar, 14 ay hapis yattım. Ticari ilişkilerimi bozdular, 200 milyon dolar zarar ettim. Çok agresif talepleri oluyordu artık. Böyle bir dönemde, Samsun'da Canik Başarı Üniversitesi'ni yaptım. Okula yardım talebi, cemaatin Samsun sorumlusundan geldi. "Polisleriniz benim üzerimde kara oyunlar oynuyor. Çevreye kötü algı yaratıyorlar. Ben size yıllardır yardım ediyorum. Buna rağmen bunu yapmaya devam ediyorsunuz" dedim. "Böyle bir şey olamaz. Biz bu algıyı kaldırırız" dediler. Ben yine hayır için bunlara yardım yapmaya devam ettim. Samsun'daki Canik Başar Üniversitesi'ne 4 milyon 650 bin TL nakit para verdim. O okulun kaba inşaatının tamamını ben üstlendim.
Hayır deyince dosya geldi
Bu para isteme trafiği 6 ay sürdü. "Makbuzsuz vermem" deyince Mimar Sezgin Yılmaz bana, Organize Suçlar Şubesi'ndeki dosyamdan bahsetti. "Dosyaları devreye sokarız. Arkadaşları durduramıyoruz" dedi. Amerika'da çocukluk arkadaşım var; İsmail Tüysüz, Orlando'da yaşıyor. Beni aradı. Pensilvanya'dan gelen bir arkadaşının, parayı vermediğim için bana operasyon yapılacağını söylediğini anlattı. Başka bir arkadaşım da "Bunlar senin başına çorap örecek, kaç" dedi.
11 gün sonra tutuklandım
25 Şubat. Yani 11 gün sonra bir cumartesi. Kahvaltımı yaptım. Polonezköy'e gelirken önümü kesti polisler. "Yurtdışına kaçıyordu" diye beni gözaltına aldılar. Şubeye gittiğimde, borsa manipülasyonu yapmak iddiasıyla gözaltına alındım.
Yalan ifade
Cezaevinde yatan, hayatımda iki defa gördüğüm Hurşit Yavaş isimli bir şahıstan benim aleyhimde ifade alıyorlar. Benim zenginliğimin nerden geldiğini, kazancımın nerden geldiğini söyletiyorlar. Aleyhimde konuşursa kendisine yardımcı olacaklarını, tahliyesini sağlayacaklarını söylüyorlar.
Başkasının silahından 24 ay
Emekli yarbay Mehmet Tekin şirketimizin koruma müdürü. O gün bindiğim arabada, ruhsatlı beylik silahını unutmuş. Elimle hiç tutmadığım bir silah. Bu 19 tane eylemi, terör mahkemesine götüren özel yetkili savcımız Muammer Akkaş, bu silahı Beykoz Adliyesi'ne gönderdi. Bu silahtan 24 ay ceza verdiler bana.
Bir şekilde paranızı alıyorlar
"Bir şekilde para sızdırıyorlar sizden. Okul parası ödemezseniz, kurban parasıyla geliyorlar, çocuğunuzun velisi diye geliyorlar. Ufak ufak almaya başlıyorlar. Her şekilde her ortamda ve her kılıkta olabiliyorlar. Çok iyi kamufle oluyorlar ve çok dikkat edilmesi gereken bir süreçteyiz."
Girmediği ihaleden ceza
"Sonradan başka suçlar çıkarmaya başladılar. 19 ayrı eylem, borsa hariç. Bu 19 eylemin 16'sından beraat ettim. Ceza aldığım eylemlerden biri, grup şirketlerimizden birinin Bolu'da otogar ihalesine girmemesiyle ilgili. Girmediğim ihaleden ceza aldım yani."
Herkes onlar için şüphelidir
"Hizmet dışında kalan herkes, onlar için 'şüpheli' kişidir. Hele hele eğer onlar için kötüyseniz, ağzınızla kuş tutsanız, her şeyiniz düzgün olsa, yapacağınız hiçbir şey yok. Onların kara listesindesiniz artık."
Öztürk'e ABD'den doğrulama geldi
Amerika'da yaşayan otomobil galerisi sahibi İsmail Tüysüz, kendisine Galip Öztürk ile ilgili haberin Pensilvanya'ya yakın isimlerden biri olan Abdülselam Ergin Çolak'tan geldiğini açıkladı. İsmail Tüysüz, Çolak'ın kendisine, "Galip abiyi tutuklayacaklar kaçsın" dediğini aktardı.

Cemaatin kendisine şantaj yaptığını öne süren Metro Turizm'in patronu Galip Öztürk, yeni bir iddiada daha bulundu. Öztürk, Fethullah Gülen'e yakınlığıyla bilinen Mehmet Ali Şengün'ün oğlu Sait Şengün'ün kendisine, "Metro Holding'in parasını Bank Asya'ya yatır, SPK kanununa muhalefet suçlamasıyla hakkında açılan davanın dosyasını kapatalım" teklifi yaptığını ancak reddettiğini söyledi. 

ŞANTAJ SÜRÜYOR 
Öztürk, geçtiğimiz günlerde SABAH'a cemaatin kendisini 22 yıl boyunca haraca bağladığını anlatmış, Gülen'in okullarına 30 milyon liranın üstünde yardım yaptığını açıklamıştı. Galip Öztürk, "Benden açıktan para istediler. Makbuz isteyince de polis ve yargıdaki adamları beni hapse attı. 14 ay hapis yattım" demişti. Haberin yayınlanmasının ardından paralel yapının kendisine baskıyı artırdığını anlatan Öztürk, 17 Aralık operasyonundan sonra şantajın sürdüğünü belirtti. Öztürk, şu iddialarda bulundu: "Bu yapının önemli isimlerinden biri olan Mehmet Ali Şengün'ün oğlu Sait Şengün, 17 Aralık operasyonundan sonra, ortak arkadaşımız işadamı Fatih Çakır ve muhasebeci Abdüsselam Yıldırım'la beraber, beni evimde ziyaret etti. Bundan sonrası için önümü açacaklarını, yaşadığım sorunların hepsini birer birer çözeceklerini söyledi. SPK'nın yönetim kademesinde çoğunluğun kendilerinde olduğunu anlattı. Bank Asya'nın zor durumda kaldığını söyledi. Hizmet hareketinin Bank Asya'ya para yatırmam karşılığında, SPK konusunda önümüzü açacağını söylediler." 

SPK İDDİASI 

SPK'daki yapının Metro Grup'un işlemlerini sürekli askıya aldığını iddia eden Öztürk, "SPK, bir türlü hakkımız olan işleri yapmamıza imkân vermiyor. Örneğin grup şirketlerimizden Van Et'in sermayesini 20 milyondan 25 milyon liraya çıkarmak üzere başvuru yaptık. Nedense dosyamız bir türlü işleme alınmadı" diye konuştu. 

İKİ SEÇENEK VARCemaatin insanları en zayıf ve savunmasız hissettiği dönemde, en hassas yerinden yakalayıp, dilediğini yaptırdığını söyleyen Öztürk, yaşadıklarını şöyle anlattı: "Bunca şeyi yaşadıktan sonra, onların taleplerine evet demek benim fıtratıma ters. Bu nedenle vaatlerine kulak asmadım. Böyle bir durumda önümde iki seçenek vardı, devletimi ya da örgütü seçecektim. Bu teklife evet diyemeyeceğimi, işim görülmese dahi, kimsenin ya da herhangi bir grubun adamı olmak istemediğimi belirterek onları reddettim. Şantajlarına boyun eğmedim."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder