27 Kasım 2016 Pazar

Türk mühendislerden müthiş icat! Duvarın arkasını görebiliyor

Türk mühendislerden duvarın arkasını gören 'DAR'Mühendisler, yurt dışında güvenlik güçlerince operasyon ve rehine kurtarmada sıkça kullanılan ve duvar arkasında canlı varlığına ilişkin bilgi veren radarı yerli olarak üretti.Türk mühendisler, yurt dışında güvenlik güçlerince operasyon ve rehine kurtarmada sıkça kullanılan ve duvar arkasında canlı varlığına ilişkin bilgi veren radarı yerli olarak üretti.


Radyo frekansı (RF), radar teknolojileri, elektronik harp ve simülasyon konularında yeni kabiliyetler kazanmayı hedefleyen Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret AŞ'nin (STM), bu alanlardaki ilk ürününü Duvar Arkası Hedef Tespit Radarı (DAR) ile ortaya koydu.
Söz konusu ürünün muadilleri, yurt dışında güvenlik güçlerince operasyon ve rehine kurtarmada sıkça kullanılıyor. Bu sistemler, gözle temas imkanı olmayan, optik sensörlerle veri toplanamayan, arada duvar gibi bir engelin bulunduğu durumlarda arkadaki canlı varlığını belirlemeyi sağlıyor. Söz konusu cihazlar, görsel temas olmadan duvarın arkasında kaç insan bulunduğu ve bunların konumları hakkında bilgi veriyor.
Bu alandaki ihtiyaçları ve mevcut çözümleri değerlendiren STM mühendisleri, Türkiye'de akademik çalışmalara karşın ticarileşmiş ürün sayısının ve kabiliyetlerin kısıtlı olduğunu tespit etti. Mühendisler, sahip olunan teknolojik kabiliyet ve tecrübeyle bu tür bir ürün geliştirmek için kolları sıvadı.
DAR'ın üzerine inşa edildiği sistem ultra geniş bant radar teknolojisine dayanıyor. Sistemin parametreleri nüfuz etme özelliği olacak şekilde belirleniyor. Cihaz, frekansı, dalga boyu, bant genişliği özellikleriyle aradaki engelden geçebilecek özellikte elektromanyetik dalgalar gönderiyor. Radar sistemi, gönderilen dalgalar bir hedefe çarpıp yansıdığında hedefi tespit ediyor. Bunun için kullanılan frekans bandı büyük önem taşıyor.
Cihaz, çalıştığı frekans bandı ile bilinen radarlardan ayrışıyor. Diğer radarlar daha yüksek frekanslarda kalırken, DAR, penetrasyon özelliği taşıyan daha düşük bantlarda çalışıyor.
STM mühendislerinin bu teknolojiye yönelik yürüttüğü çalışmalar sonunda hızla bir prototip sistem üretildi ve test sürecine geçildi.
Çoklu kullanım seçeneği
DAR, el tipi bir sistem olarak geliştirildi. Bu özelliğiyle tek kişi tarafından taşınıp, kullanılabiliyor. Operatör, cihazı duvara yaklaştırdıktan sonra üzerindeki ekrandan hem kontrolleri yapabiliyor hem de sonuçları görebiliyor.
Cihaz, tripod üzerinde sabit de kullanılabiliyor. Sistem, uzaktan kullanıma da imkan tanıyor. Kablosuz olarak tablet ya da dizüstü bilgisayarla cihazın her türlü kontrolü gerçekleştirilebiliyor.
DAR'ın duvara yöneltilmesiyle 3-5 saniye içerisinde ortamdaki canlı varlığı ve hareketine ilişkin bilgi alınabiliyor.
Üzerindeki batarya ile çalışan cihaz, 2,5 saat kesintisiz görev yapabiliyor.
Değişik duvar tiplerinde etkili
Duvar Arkası Hedef Tespit Radarı, değişik duvar tiplerinde etkili oluyor.
Cihaz, alçıpan, tuğla, ahşap, beton gibi malzemeler karşısında sonuç veriyor.
Kullanıcılara tanıtılan DAR, performansıyla oldukça olumlu geri dönüşler aldı. Yurt dışında benzerleri bulunmakla birlikte çok kolay temin edilemeyen bu tür sistemler, ihracat lisanslarına tabi oldukları için zaman zaman kısıtlamalara konu olabiliyor. Yurt dışı sistemleri de incelemiş olan kullanıcıların, STM tarafından geliştirilen sistemin muadilleri ile teknolojik açıdan rekabet edilebilir seviyede olmasından memnuniyet duydukları belirtildi.
Cihaz, bundan sonraki süreçte sahadan alınan geri dönüşler doğrultusunda iyileştirilecek ve kullanım kolaylığı artırılacak.
Sınırlı sayıdaki üründen biri
Mühendisler, çalışmalar sırasında halen pazarda olan ürünleri dikkate alarak onlarla rekabet edebilecek bir tasarım yaptı.
DAR, makro ve mikro hareketlere duyarlılık taşıyor. Makro hareketler, engelin arkasındaki yürüme, el-kol sallama gibi uzuv hareketleri, mikro hareketler ise sabit duran canlının sadece nefes alıp verilmesiyle ortaya çıkan hareketleri kapsıyor.
Cihaz, duvarın arkasındaki canlı varlığını hareketli ya da sabit dursa da tespit edilebilirken, muadil ürünlerin büyük bölümü bunlardan birini yapabiliyor. Radar, bu özelliği ile 2 durumda da tespit yapabilen sınırlı sayıdaki ürün arasında yer alıyor.
Yangında, arama-kurtarmada da kullanılabiliyor
DAR, askeri alanın yanı sıra sivil alanda da kullanım olanakları taşıyor.
İtfaiye ya da arama-kurtarma ekiplerinin yangın, gaz kaçağı gibi bina içerisine girmenin risk taşıdığı durumlarda içeride canlı olup olmadığını belirlemeleri, minimum riskle en kısa yoldan ve en kısa sürede canlılara ulaşılması DAR ile mümkün olabilecek.

26 Kasım 2016 Cumartesi

Jhon Dündar ihanetinin makalesi

Gazeteci Emir Ekşioğlu, Huffington Post’ta çıkan yazısında Can Dündar’ı eleştirdi: Kendi ülkesinde kişisel çıkarları için kaos çıkarmaktan utanmayan bir kişidir, yaptığı gazetecilik ihanetten başka birşey değildir

Batı basınında MİT TIR'ları sanığı eski Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile ilgili "eleştirel" bir yazı yayımlandı. Gazeteci Emir Ekşioğlu, ünlü internet haber ve yorum sitesi Huffington Post'ta, "Katkıda Bulunanlar" sayfasında Can Dündar'ı eleştiren bir yazı kaleme aldı. Yazısında "Ülkesine zarar vermeye çalışan güçler için çalışan bir kişinin 'Basın Özgürlüğü' ödülü alması komik değil mi?" diye soran Ekşioğlu, Can ile ilgili bir karikatüre de yer verdi. Dündar'ın ikiyüzlü Avrupa Parlamentosu'nda Türkiye'yi bir cehennem olarak tanımladığını hatırlatan Ekşioğlu, "Türkiye'nin cehennemle hiçbir ilgisi yok ama gerçekten de şeytan Can Dündar'sın!" dedi. Dündar'ın adliyede kendisine saldırıyı Avrupa ülkelerine sığınmada bir araç olarak kullandığını, bu olayın önceden planlanan bir kurgu olabileceğini iddia eden Ekşioğlu, şu iddialarda bulundu:
 Dündar uluslararası alanda yalanlar kusarak Türkiye'yi cezalandırmak ve şeytan olarak göstermeyi hedefleyen bir kukladan başka birşey değildir. Almanya onu mümkün olduğunca çabuk Türkiye'ye sınırdışı etmeli.
 Dündar kendi ülkesinde kendi kişisel çıkarları için bir kaos çıkarmaktan utanmayan bir kişidir, yaptığı gazetecilik ihanetten başka bir şey değildir.
 Kendisi aynı zamanda, Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Mustafa Kemal Atatürk'ün adını verdiği Cumhuriyet gazetesini, PKK ve FETÖ'nün bir basın organına dönüştürmesinden dolayı gözden düşmüş bir kişidir.
 (ABD seçilmiş başkanı Donald Trump'a, Can Dündar gibi muhalif olduğunu kanıtlayan oyuncu Robert de Niro'nun "Trump'u yumruklayacağım" sözlerine nazire yaparak) Eğer onu bir gün yakalarsam, sert bir yumruk çakacağım. Ancak sanırım bunu yapmak için Almanya'ya gideceğim, çünkü o Türkiye'ye geri dönemeyecek.

24 Kasım 2016 Perşembe

Tarihe İsmini Kazımış 20 Kadın


Kadınlar anaç oldukları kadar öncüdürler. Liderlik vasıflarına sahiptirler. Yaradılışları gereği duygusal ve bir o kadar da güçlü bireylerdir. Dünya tarihi, başarılarıyla ve fikirleriyle adından söz ettiren, fedakârlıklarıyla birçok değişikliğe imza atmış kadınlarla dolu. İşte tarihe ismini kazımış 20 önemli kadın:

Cleopatra – M.Ö 69 -30 



Asıl unvanı VII. Kleopatra. Antik Mısır’ın son Helenistik kraliçesi. Roma İmparatorluğu’nun en güçlü iki ismi Julius Sezar ve Marc Antony ile beraberliği sayesinde ülkesini korumayı başarmıştır.

Jeanned’Arc 1412-1431 


Fransa’nın en vatansever kadını üstüne zırhları geçirip ülkesini İngiltere’ye karşı korumak için Tanrı’dan vahiy geldiğini söyledi. Ölümünden 400 yıl sonra Vatikan onu Azize ilan eldi.

Büyük Katerina 1729-1796



Çariçe Katerina Rusya 18’inci yüzyılının en büyük gücü haline geldi, yüz binlerce kilometrekarelik alan fethedildi. Rus İmparatorluğunun sağlam temelleri onun zamanında atıldı.

Mary Wollstonecraft 1759-1797



Feminizm kavramından ilk bahsedenler biri olan yazar, ‘Kadın Hakları’nın yasalaşması fikrini ortaya attı.

Florence Nightingale 1820-1910


Savaş zamanı yaralı askerleri tedavi etmek için elinden geleni yaptı ve modern hemşireliği kurdu.

Susan B.Anthony 1820 – 1906

Köleliğin ortadan kalkması ve kadınlara oy hakkı verilmesi için büyük mücadele verdi.

Marie Curie 1867-1934

Radyasyon üstünde yaptığı çalışmalarla Nobel Ödülü’nü kazanan ilk kadın bilimci.

Helena Rubinstein 1870-1965

Kozmetik kavramını bulan Polonyalı girişimci.

Coco Chanel 1883-1971

Modern tasarımlarıyla moda kavramını yaratan tasarımcı.

Eleanor Roosevelt 1884-1962

‘Uluslararası İnsan Hakları Bildirgesi’ni Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna sunan ve kabul edilmesini sağlayan dünyanın ilk First Lady’si.

Katharine Hepburn 1907-2003

Oynadığı rollerle tabuları yıktı. 12 kez Oscar’a aday oldu, 4 kez Oscar aldı.

Simone de Beauvoir 1908-1986

Varoluşçu Fransız yazar, ikinci nesil feminizm dalgasını başlattı.

Rahibe Teresa 1910-1997

Hayatını güçsüz ve bakıma muhtaç insanlara adayan ve Kalküta´da sadece kendi elleriyle 1000 kişi kurtaran din kadını.

Dorothy Hodgkin 1910-1994

Penisilin ve insülin üretiminin geliştirilmesini sağlayan bilim insanı. Hodgkin, daha sonra kendini nükleer silahsızlanmaya adadı.

Indira Gandhi 1917-1984

Ülkesini dağılmaktan kurtaran Hindistan’ın ilk kadın başbakanı. 1984´te Sih koruması tarafından suikasta uğradı.

Margaret Thatcher 1925 -2013

‘Demir Leydi’ lakaplı İngiltere´nin ilk kadın başbakanıdır. Thatcher, soğuk savaş boyunca ülkesinin gelişmesinde çok önemli rol oynadı.

Germaine Greer 1939-

1960`lardan itibaren feminist akımın en önemli öncülerinden biri oldu. Kitapları o zamandan beri kadınlarca bir manifesto olarak okunuyor.

Anne Frank 1929-1945

13 yaşında yazdığı günlüklerle Nazi zulmünü tüm dünyaya duyurdu.

Billie Jean King 1943-

Tarihin en önemli kadın atletlerinden biri olan Billie Jean, kadın sporcuların eşit haklarda yarışabilmesi için savaştı. Yirmisi Wimbledon`dan olmak üzere 67 madalya kazandı.

Benazir Bhutto 1953-2007

Müslüman bir ülkenin ilk kadın başbakanı olan Bhutto, Pakistan`ın diktatörlükten demokrasiye geçişini sağladı. Yoksulların ve kadınların haklarının gözetilmesinde ülkesine ve dünyaya örnek oldu

Yeni bir planım var: Deli olmak / Dostoyevski


Dostoyevski’den kardeşi Michael’e
Petersburg, 9 Ağustos, 1838
(Mektup, Dostoyevski’nin kardeşine neden uzun süredir yazmadığının açıklamasıyla başlar: Meteliği yoktur.)
Tembel olduğum bir gerçek-çok tembel. Eğer benim hayata karşı yegane davranışım bu süregelen tembellikse, sonum ne olacak? Bilmem ki benim bu kasvetli halim beni asla bırakacak mı? Ve böyle bir haleti nahiyenin yalnız bir adama musallat olmasını düşünmek ki- onun ruhunun havası dünya ve ahretin bir karışımı gibi görünmektedir. Ne tabiat dışı bir ürün, ta başından beri içindeki ruhsal yasalarına tecavüz edilmiş. Bu dünya bana, günahkar düşüncelerle kaplanmış olan, ilahi ruhların arınması gereken ıstırap yeri gibi görünüyor. Hissediyorum ki, dünyamız gep geniş bir olumsuzluğa eğilmekte ve her güzel, asil ilahi şey bir hiciv olarak karşımıza çıkmaktadır. Ve böylesine bir tabloda, kişi olagelirse, ki, o, ne fikirde ne de bir etkinin bütünüyle dengesindedir -o aslında tek kelimeyle, tamamen kopmuş bir kişidir- o zaman tabloya ne olacak? Tahrip edilmiştir ve bundan böyle devam edemez.
Ve kutsalın altında sefilleştiği bu kaba maskeyi sadece görebilmek ne müthiştir. Bir isteğin tek gücünün bu maskeyi paralamaya kafi gelip insanın ebede varabileceğini bilmek- bütün bunları bilmek ve hala yaratıkların en küçüğü en sonu gibi hayata devam etmek. Ne korkunç! Ne aşağılıktır insan! Hamlet! Hamlet! Bütün bu uyuşuk ve aciz alemin iniltilerini aksettiren kaypak ve vahşi dilini düşündükçe, ruhumdan en ufak bir iç çekmesi, en ufak bir sitem kopmuyor.
Kaderin o keskince baskısının, acısının altında olan bu ruh, bütün üzüntüyü kapsayıp, sadece kendi kalbini kırmaktadır. Düzenin zavallı talihi.
Pascal der ki: Felsefeye karşıt olan kişinin kendisi filozoftur.
Kafi derecede saçmaladım. Sonuncunun dışında mektuplarından sadece iki tanesi elime geçti. Yoksulluğumdan bahsediyorsun kardeşim. Ben de zengin değilim. İnanır mısın ki, kamptan ayrıldığım zaman bir Kopek’im bile yoktu. Üstelik yolda soğuk aldım. (Bütün gün yağmur yağdı ve barınacak bir yer bulamadık.) Nerede ise açlıktan hasta olduğum gibi, boğazımı ıslatacak bir yudum çay içecek bile param yoktu. Zamanla iyileştim ama, babamdan para gelinceye kadar, kamptaki en çetin ihtiyaçlar kıvrandırdı beni. Borçlarımı ödeyip gerisini sarf ettim.
(Dostoyevski bu kısımda kardeşinin durumu ve kendi mali güçlükleri hakkında bazı açıklamalar yapar.)
Her neyse. Artık başka şeylerden bahsetmenin zamanı geldi. Okuduğun kitapların çokluğundan böbürleniyorsun. Bu yüzden sana gıpta ettiğimi sakın aklına bile getirme. Peterhof’da en azından senin kadar ben de okudum. Bütün Hoffmann’ları Almanca ve Rusça olarak (Yeni “kater murr” henüz Rusça’ya çevrilmiş değil) ayrıca Balzac’ların da hemen hepsini (Büyük kişi Balzac!) onun kişileri hep zekayı kucaklayan yaratıklar. Sadece zamanının ruhunu değil, binlerce yılın bütün çabalarını, insan ruhunun gelişip kurtulmasını belirtmek için çalışmıştır. Bunların dışında Goethe‘nin Faust’unu ve kısa şiirlerini, Polevios’un tarihi “ugolino” ve “undine”yi okudum. (Başka bir zaman Ugolino’dan uzun uzun bahsedeceğim.) Ve nihayet “cromwell” ve “hernani” hariç Victor Hugo’yu.
Yeni bir planım var: Deli olmak. Bu, insanların akıllarını kaybettikten sonra tedavi olarak tekrar, akıllanmaları için yegane çıkar yoldur. Eğer bütün Hoffmann’ları okuduysan, Alban’ı hatırlayacaksın. Nasıl buluyorsun onu? Anlaşılmazlığı avuçlarının içine aldığı halde, onunla ne yapacağını bilmeden, Allah denen bir oyuncakla oynayan kişiyi seyretmek ne kadar müthiş.
Hoşça kal. Bana mümkün olduğu kadar sık yaz. Zira mektupların benim için bir zevk ve teselli kaynağı oluyor. Hemen cevap ver. Mektubunu en geçinden on iki gün içinde bekliyorum. Yaz bana ki tamamen çökmeyeyim.
Kardeşin F. Dostoyevski.

16 Kadinlar icin siirler

1. Seven Bir Kadın İçin Sone

Siz ne zaman sevdiyseniz çaresizlik vardı
Bir karanlıktı basan içinizi aşkla beraber
Sevince her yeriniz bir humma ateşiyle yanardı
Sonra gözlerinizde yaş, alnınızda ter
Onu severdiniz bilirim ama gidemezdiniz ki
Sizin gibi niceleri sevip gidemediler
İşte ümitsiz aşkınızın şahidi
Dişlediğiniz yastıklar, kırdığınız kadehler
Ve sizi o keder güzelleştirdi, o keder
O isyan etmeler tanrıya, o içinizdeki kırıklık
O sabahlara dek ağladığınız geceler
Bütün kadınlığınızla aşkın üstündesiniz artık
O içinizdeki son fırtınalar da gelir geçer
Siz de bir gün dersiniz – sevmek yalanmış meğer.
Ümit Yaşar Oğuzcan

2. Gözleri Siyah Kadın

2-gozleri-siyah-kadin-600x450
Gözleri siyah kadın, o kadar güzelsin ki
Çok sevdiğim başına yemin ediyorum ben
Koyu bir çiçek gibi gözlerin kapanırken
Bir dakika göğsünün üstünde olsa yerim
Ömrümü bir yudumda ellerinden içerim
Gözleri siyah kadın o kadar güzelsin ki.
Nazım Hikmet

3. Ölümü Hatırlatan Kadın

3-olumu-hatirlatan-kadin-600x454
Kayalıklarda gördüm seni, bir sisli günde,
Fırtınadan saçların çözülmüş bir demetti.
O kayalıklarda ki bir yıl evvel üstünde
Çöllerden aşık dönen bir genç intihar etti…
Seni her nerde, artık her ne suretle görsem
Bir gölgenin duyarım ruhuma düştüğünü.
Ben de o aşık gibi bir kayada ölürsem
Rabbim mukaddes etsin seni gördüğüm günü!
Kayalıklarda bir genç öldüğü gün beldenin
Halkı seni karanlık rüyalarında görmüş,
Ey yâdı gönlümüzden çıkmayan afet senin
Sevmediklerin değil, sevdiklerin ölürmüş.
Bazı ruhum kararır kefenlerden, mezardan;
Yok mu Rabbim, ölümün bir güzel şekli, derdim.
O kayalıklarda ilk seni gördüğüm zaman
Hayalimde ölüme en güzel şekli verdim.
Başka bir gözyaşını dudaklarınla silsen
Ürpererek: Bu derim, mezardan bir nefestir!
Buna kıskançlık deme, bence değil yalnız sen,
Seni gören göz bile ne kadar mukaddestir!
Kimse karşında belki titremez gönlüm gibi,
Bense hala korkarım dizinde ağlamaktan.
Teması korku veren tatlı bir ölüm gibi
Daha cana yakındır görünüşün uzaktan…
Faruk Nafiz Çamlıbel

4. Gönlü Güvercinli Kadın

4-gonlu-guvercinli-kadin-600x451
Önce sesin geldi
Aralandı kapılarım
Ardında şaşkın bulutlar çıkmazı
Sonunda sen
Gönlü güvercinli kadın
Köpüren simsiyah saçlarınla
Günler boyu koşuşup durdun
İçimin aykırı ırmaklarında
Gamzelerinde gizlediğin
O binlerce yıldızı
Döküp de şimdi üstüme
Söyle nereye
Artık herkes
Tutsun da elinden kendi şiirinin
Tersinden mi girsin
Ölü kelebekler sokağına
Sen bende daha bitmedin ki
Gönlü güvercinli kadın
Tekin Gönenç

5. Soyunan Kadın

5-soyunan-kadin-600x464
Sıyrıldı bütün örtülerden
Bir güneş doğdu karşımızda
Duyduk teninin sıcaklığını
Hoyrat avuçlarımızda
Saatler durdu kahrından
Paramparça oldu aynalar
Soyundu, bütün vücudu
Taş kesilinceye kadar
Kamaşan gözlerimizle içtik
Yudum yudum aydınlığını
Bir kadın susuz dudaklarımızda
Sebil etti kadınlığını…
Ümit Yaşar Oğuzcan

6. Sokaktan Geçen Kadın

6-sokaktan-gecen-kadin-600x476
Önümden geçen güzel kadın,
Şimdi evine gideceksin,
Buğulu camların ardında, geceye karşı
Soyunup döküneceksin.
Aklıma gelenleri bağışla,
İnsanız neler düşünmeyiz
Bir görünüp, bir yitirdiğim, hayal meyal
Beyaz göğsün, gerdanınla
Kim bilir kimlerin koynuna gireceksin…
Ömrümüz yükte hafif, pahada ağır,
Aman vermez haramilerden kaçırılmış
Hem olmuş, hem olmamış istediğimiz
Belki bana düşündürdüklerini
Bir gün sen de düşüneceksin…
Turgut Uyar

7. Kadın Göğsü

7-kadin-gogsu-600x450
Bir kadın göğsü başlarsa konuşmaya,
En güzel deniz olur;
En sakin demiyorum
Başın döner dalgasından
Nereye gittiğini unutup
İntihar etmek istersin
Baktıkça bu muhteşem denize.
Vapurdan atlayanlara selam…
Ümit Yaşar Oğuzcan

8. Bir Kadın

8-bir-kadin-600x450
Sana ey kanımda eriyen kadın
Can nasıl dayansın, nasıl dayansın?
Mezara çekmekse beni maksadın
Önümde o siyah gözlerin yansın.
Bir sütun alevsin, bir sütun duman,
Yalnız seni görür, gözünü yuman.
Senden ateşine bir deva uman
Bari gitsin kara toprağa kansın.
Bir çukur solumda, bir taş sağımda
Kabre girdiğim gün bu genç çağımda
Öyle bir yüksel ki sen toprağımda
Görenler ruhumu tütüyor sansın
Necip Fazıl Kısakürek

9. Sandıklı Pazarındaki Çingene Kadın

9-sandikli-pazarindaki-cingene-kadin-600x460
Birden anımsadın bunca yıl sonra
O gördüğün badem gözlü
Çingene kadını
Tam yirmi beş yıl önce
Sandıklı pazarında.
Şimdiye kadar hiçbir kadın
Öyle bakmadı
Meydan okumadı sana;
Gözlerini gördün
Bir anda sevişip ayrıldınız.
Gökyüzüyle birlikte bakmıştı sana,
Çaktırmadan arasta esnafında.
Özdemir İnce

10. Kadın Denince

10-kadin-denince-600x402
Kadın denince aklıma deniz gelir
Dalgalı eteklerinde rüzgâr
Sesine hep o şarkıyı yükler
Dalga dalga vurur sahillerime
Burkulurken burgaçlarda umudum
Düşlerimi bilmediğim limanlara sürükler
Kadın denince aklıma toprak gelir
Tomurcuğa durur parmaklarım
Bıngıldar içimde bengisular
Karıncalar dev gıdıklar damarlarımda
Yükselir tufanımda kadın rengi sular
Kadın denince aklıma bulut gelir
Gönül göklerime yıldırım çeken
Beni bende vuran saran bürüyen
Sevdanın o ıssız sokaklarında
Beni giyip yağmur yağmur yürüyen
Kadın denince aklıma gece gelir
Dokunur alev gibi bir şeylere ellerim
Ellerimi ararım gecede el yordamı
Islak bir yorgan gibi örtülür üzerime
Ocakları tütmeyen ıssız evlerin damı
Kadın denince aklıma saç gelir
Her telinden bir kuyuya sarkarım
Kadın denince aklıma göz gelir
Uçurumun çağrısından korkarım
Kadın denince aklıma çöl gelir
Vaha arıyorken yitiveririm
Kadın denince aklıma sonsuzluk gelir
Tükenir özümde bitiveririm
Kadın denince aklıma yabancı bir şehir gelir
Kaybolurum bilmediğim sokaklarında
Kadın denince aklıma ateş gelir
Tutuşurum alev dudaklarında
Kadın denince aklıma bağlama gelir
Bir mızrap olurum neva telinde
Kadın denince aklıma bir gelin gelir
Yüreği bir testi gibi elinde
Sevdasını yüreğinden içerim
Kadın denince aklıma anam gelir
Şımarır içimde haylaz bir çocuk
Terli avucumda yaşlı gözlerim
Anamın verdiği o iki boncuk
Sadettin Kaplan

11. Adın Bahardı

11-adin-bahardi-600x521
Kente yalnızlık gelirdi sen uyuyunca
Yüzümde mevsim değişirdi uyandığında
Bilmezdin gizliden seni sevdiğimi
Aşkın içimde solardı adın bahardı
Eteğini koştururdun sokağımızda
Sokak sus pus olur sana bakardı
Bilmezdin gizliden izlediğimi
Gözlerim gözlerinden korkardı
Hatırlıyorum adın bahardı
Sokakta bir bayramdı durakta bekleyişin
Sanki sonsuz bir ayrılıktı okula gidişin
Bilmezdin her sabah seni yolcu ettiğimi
Yüreğim yol boyu ardından ağlardı
Hatırlıyorum adın bahardı
Yılmaz Erdoğan

12. Hoş Geldin Kadınım

12-hos-geldin-kadinim-600x375
Hoş geldin kadınım benim, hoş geldin.
Yorulmuşsundur;
Nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını,
Ne gül suyum, ne gümüş leğenim var.
Susamışsındır;
Buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim.
Acıkmışsındır;
Sana beyaz keten örtülü sofralar kuramam
Memleket gibi esir ve yoksuldur odam.
Hoş geldin kadınım benim, hoş geldin!
Ayağını bastın odama
Kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi.
Güldün,
Güller açıldı penceremin demirlerinde.
Ağladın,
Avuçlarıma döküldü inciler;
Gönlüm gibi zengin,
Hürriyet gibi aydınlık oldu odam.
Hoş geldin kadınım benim, hoş geldin…
Nazım Hikmet Ran

13. Nehirler Boyunca Kadınlar Gördüm

13-nehirler-boyunca-kadinlar-gordum-600x450
Porsuk nehrinin geçtiği kadınlar
Hepsine yüzer kere rastladım en azdan
Umutsuz sevdalara tutulmak onlarda
Bozkıra doğru seyrele seyrele yaşamak onlarda
Verdi mi adama her şeylerini verirler
Ben gördüm ne gördümse kadınlarda
Porsuk nehrinin geçtiği
Kızılırmak parça parça olasın
Bir parça ekmek siyah, on kuruşluk kına kırmızı
Taş toprak arasında türküler arasında
Karanlıkta bir yanları örtük bir yanları üryan
Kocaman gözleriyle oy anam bu kadar dokunaklı
Kimler ürkütmüş acaba bu kadar kadını
Dicle kıyılarına tiren varınca
Büyük bir gökyüzü git Allahım git
Genel olarak önce kaşları görünür
Sonra bütünsüz uykuları kaşla göz arasında
Yanaklarında çıban izi taşıyan kadınlar
Gülkurusu
Bir gün sizin de yolunuz düşer memlekete
Siz de görürsünüz bunları kadınlarda
Ödevleri yenilmek olan hep
Bıçakla kemik arasında
Susmakla ağlamak arasında
Yenilmek
Kadınlar
Cemal Süreya

14. Böyle Bir Sevmek (Ne Kadınlar Sevdim)

14-boyle-bir-sevmek-ne-kadinlar-sevdim-600x398
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
Azıcık okşasam sanki çocuktular
Bıraksam korkudan gözleri sislenir.
Ne kadınlar gördüm zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir
Hayır, sanmayın ki beni unuttular
Hala ara sıra mektupları gelir
Gerçek değildiler birer umuttular
Eski bir şarkı belki bir şiir
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir
Yalnızlıklarımda elimden tuttular
Uzak fısıltıları içimi ürpertir
Sanki gökyüzünde bir buluttular
Nereye kayboldular şimdi kimbilir
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir.
Attila İlhan

15. Kadınlar

15-kadinlar-600x392
Üç etekli, ak poşulu, türkü bakışlı
Kadınlar yürüyor dağlara doğru
Leylak moru gülkurusu dağlara doğru
Özlemlerle acılarla bir Anadolu
Sivaslı mı Urfalı mı bilemem gayri
Kadınlar kadınlar dağlara doğru
Çalı çırpı sıla gurbet dağlara doğru
Sarı sıcak ak cibinlik dağlara doğru
Ordu ordu çekip gider ayçiçekleri
Bakma Turaç bakma bana, bakma el gibi
Bilemezler avcının kim olduğunu
Sezmişler düşmanın kokusunu
Kadınlar kadınlar dağlara doğru
Özlemlerle acılarla bir Anadolu
Bu sıtmalı gecelere bu beşikleri
Bakma Turaç bakma bana bakma el gibi.
Hasan Hüseyin Korkmazgil

16. Kadınlar Sonbahar

16-kadinlar-sonbahar-600x320
Kadınlar sonbahar yapraklarını dökmeye başlar
Titrek dudaklarında sarışın bir keder
Nabız kaybolur, kan susar, dolaşım yavaşlar
Sisli bir nebülöz, gökte yazılmamış şiirler
Dargın sevgililer yalnızlıklarına uzaklaşıyor
Anlaşılmaz çocukluğun ortaokullarından ders zilleri
Kilitli defterlerde kurutulmuş menekşeler
Tehlikeli yolculukların kanat çırpan mendilleri
Sazdan saza azalan hicranlı köçekçeler
Dünkü delikanlıları yaşlılığa taşıyor
Eylül şehirleri yağmurlu gürültülerle alır yerlerini
Deniz kahvelerinde son kadehlerde bulutlar birikir
Ilık bir aydınlıkla yıkayıp yorgun ellerini
Görgülü ihtiyarlar bir bir ortalıktan çekilir
Yaşlandıkça insan dünya başkalaşıyor.
Attila İlhan