1 Temmuz 2014 Salı

Yerli ve proje Cumhurbaskani adayligi

EROL METİN / ANKARA - Akit’e konuşan BBP eski Genel Başkanı Yalçın Topçu, dikkat çekici tespitlerde bulundu. Ortadoğu’daki gelişmeler üzerinden Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na hakaret eden ‘jurnalci’ muhalefete sert çıkan Topçu, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun ‘çatı adaylığının’ bir proje olduğunun altını çizdi. Yalçın Topçu, Merhum Menderes’i astıran güçlerin bu sefer de Başbakan Erdoğan’ı bitirmeye çalıştığını belirtti. 

“ERDOĞAN’I ENGELLEMEK İÇİN…” 

- Muhalefetin Ortadoğu’daki gelişmeler üzerinden başarısız olduğunu savundukları Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu hedef almasını nasıl değerlendiriyorsunuz? 

- Görünen şu ki; küresel güçlerin Ortadoğu’daki politikalarında kökten bir değişim yaşanıyor. Küresel güçler Ortadoğu’ya demokrasiyi çok gördü. Önce Mısır’da sonra Libya’da ve Suriye’de eski geleneksel despotik düzenlere dönüldü. Türkiye, burada ‘denge siyaseti’ yerine ‘idealist siyaseti’ tercih edince doğal olarak başı ağrıyor. Ama bizim tarihi birikimimiz, medeniyet mirasımız ve ahlaki değerlerimiz ‘onurlu yalnızlık’ politikasını kendiliğinden doğuruyor. Gerek Selçuklu gerek Osmanlı döneminde bizim dış politikamızı çıkarlardan önce değerler şekillendirmiştir. Dolayısıyla hükümetin dış politikasında bir zafiyet yaşanıyorsa bunu değerler siyasetinin handikabı olarak görmek gerekir diye düşünüyorum. 

- Evet? 

- Tabii burada spesifik konular var. Birincisi Türkmenler meselesi. Türkmenlerin yaşadığı coğrafyalar ateş çemberine dönüşmüş durumda. İşte tam da burada bölge bağlamında ‘denge siyasetinin’ gerekliliği ortaya çıkıyor. Yani Türkmenler ile Kürtler ittifak içinde, içinde bulunulan ateş çemberinden çıkabilir diye düşünüyorum. Küresel güçlerin en büyük hedefi, Türkiye’yi Ortadoğu ateşinin içine fiilen çekmektir. Bölgenin parlayan yıldızı ancak böyle söndürülebilir. Türkiye bu tuzağa asla düşmemelidir. Irak’ın toprak bütünlüğü elbette önemlidir fakat olamıyorsa bölgedeki Türkmen ve Kürtlerin ortak kader birlikteliği öncelinde politikalar izlenmelidir. Türkiye’nin bu noktada dikkatli bir politika takip ettiğini görüyorum. Hem mezhep çatışması, hem ulus çatışması çok ciddi bir risk haline gelmişken, Türkiye’nin aklıselim bir çizgide durması çok mühimdir. Bölgedeki Kürt ve Türkmen gücünü kendi yanında bulundurduğu müddetçe, bölgenin yeniden dizaynında da ciddi bir role sahip olacaktır.

- Ekmeleddin İhsanoğlu’nun CHP ile MHP’nin ortak cumhurbaşkanı adayı olmasına ne diyorsunuz? 

- Türkiye’de aktif siyasetin içinde bir cumhurbaşkanı istenmiyor. Seçilecek cumhurbaşkanının sembolik bir değeri olsun isteniyor. Recep Tayyip Erdoğan gibi güçlü bir siyasi kimliğin cumhurbaşkanı olması demek, bölgesel planların da yerle bir olması demektir. Dolayısıyla Tayyip Bey’in cumhurbaşkanlığını engellemek için her türlü formül üretilecek, her türlü siyasi atraksiyon, ki provokasyonlar da dahil, hiç tereddütsüz uygulamaya konulacaktır. Yaşananların perde arkasına bakmadan yapılacak değerlendirmeler, sığ siyasi polemiklerden başka bir anlam taşımayacaktır. Yaşananları anlamak için son yıllarda yaşanan ‘devrim’ gibi değişimlerin küresel güçleri nasıl rahatsız ettiğine bakmak gerekir. Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu’nun ismi ve kişiliğiyle elbette bir sorunumuz olamaz lakin Mısır’daki askeri darbenin ardından Türkiye’nin cari dış politikasıyla ayrı düşen bir konumda olması belirli ‘mecburiyetlerin’ sonucu olsa gerek. İşte benim tam da dikkatimi çeken nokta bu ‘mecburiyet’ halidir. Adına ilmi siyaset denen bu mecburiyetler her ne hikmetse dünyada Müslüman coğrafyaların bağımsızlığı haricinde her türlü sonuç doğuruyor. Mecburiyet siyaseti hep Batılılara yarıyor. Müslümanlara da kan ve gözyaşı kalıyor.

- Peki Başbakan Erdoğan düşmanlığı?  

- Küresel güçler yörüngesine karşı durmak elbette bir bedel istiyor. Bunu rahmetli Menderes’te net bir şekilde gördük. Bu ülkenin liderleri artık bağımsızlık noktasında dik durmalı, düz yürümelidir. Elbette küresel bir entegrasyon olacaktır ama küresel güçlerin ‘kurt-kuzu’ paylaşımına da karşı çıkılmalıdır. Ne zaman kurt olduğumuzu hatırlasak hemen başımıza çeşitli dertler açılıyor. Menderes’i idam eden güçleri, Yassıada hakimleri olarak görmek bu ülkede perde arkasında neler olduğunu anlamamak demektir. Bugün de yaşanan bazı gelişmeleri, özellikle Tayyip Erdoğan’a yönelik bitirme operasyonlarını basit bir iş olarak görmemiz mümkün değildir. Belki usul ve üslup konusunda çeşitli eleştirilerimiz olabilir lakin Recep Tayyip Erdoğan bir Anadolu çocuğudur ve ona her daim Anadolu çocukları sahip çıktı. Milletin bu sahip çıkma güdüsünü de dikkate almanın önemli olduğunu düşünüyorum. Muhalefet partileri ismini daha doğru dürüst söyleyemedikleri bir kişiyi aday göstererek hem kendi siyasi tabanlarından, hem de milletten ne kadar kopuk olduklarını bir kez daha gösterdiler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder