25 Temmuz 2014 Cuma

Çolpan İlhan hayatını kaybetti

8 Ağustos 1936 yılında İzmir'de doğdu. Kandilli Kız Lisesi'nden mezun oldu. Daha sonra İstanbul Belediye Konservatuarı Tiyatro Bölümü ve Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nden mezun oldu. Bu sırada akademideki arkadaşları ile birlikte "Akademi Tiyatrosu" adıyla bir tiyatro grubu kurdu ve oyunlar hazırladı. Bu sırada gelen bir teklifle 1957 yılında sinema filmi Kamelyalı Kadın'da başrol oynadı. Bu sırada aynı yıl içinde Küçük Sahne'de Münir Özkul ve Uğur Başaran ile "Sevgili Gölge" adlı oyunla ilk profesyonel oyununu oynadı.

Üç sezon Küçük Sahne'de tiyatrolarda rol aldı. Sonra bu tiyatronun dağılması ile Oda Tiyatrosu'nda Müfit Ofluoğlu ile Sabahattin Kudret Aksal'ın Tersine Dönen Şemsiye’sini sahneledi. Daha sonra Kent Oyuncuları ile Güner Sümer'in Yarın Cumartesi oyununda oynadı. Kenterler ile de "Baharın Sesi", "Nalınlar" ve "Aptal Kız"'da sahne aldı. Bir süre sonra oğlu Kerem'in doğması ile tiyatroya ara verdi. 

1960'ların ortasında sinema filmleri ile sanat hayatına geri döndü ve 300'e yakın filmde rol aldı. 1970'lerin sonlarına kadar filmlerde rol aldı. Sonra sinemadan koptu ve moda çizimleri yapmaya yoğunlaştı.

Kültür Bakanlığı tarafından 1998 yılında Devlet Sanatçısı unvanı verildi.




AİLESİ:
Çolpan İlhan, şair Attila İlhan'ın kızkardeşi, sinema sanatçısı Sadri Alışık'ın karısı ve oyuncu Kerem Alışık'ın annesidir.



OYNADIĞI FİLMLER:

Yanık Koza (2005-2006) (TV Dizisi) 
Yeşil Işık (2002) 
Dansöz (2001) 
Tatlı Hayat (2001) (TV Dizisi) 
Ağaçlar Ayakta Ölür (2000) (TV Dizisi) 
İlk Aşk (1997) (TV Dizisi) 
Seni Kalbime Gömdüm (1982) 
Aşk-ı Memnu (1974) (TV Dizisi) 
Talihsiz Yavru Fatoş (1970) 
Galatalı Fatma (1969) 
İki yetime (1969) 
İnleyen Nağmeler (1969) 
Kaldırım Çiçeği (1969) 
Sonbahar Rüzgarları (1969) 
Cemile (1968) 
Hicran Gecesi (1968) 
Kaderin Cilvesi (1967) 
Ağır Suç (1967) 
Ağlayan Kadın (1967) 
Akşamcı (1967) 
Marko Paşa (1967) 
Sinekli Bakkal (1967) 
Yıkılan Gurur (1967) 
Zehirli Hayat (1967) 
Sokak Kızı (1966) 
Kolejli Kızın Aşkı (1966) 
Allahaısmarladık (1966) 
Boyacı (1966) 
El Kızı (1966) 
İdam Mahkumu (1966) 
Kenar Mahalle (1966) 
Kıskanç Kadın (1966) 
Namus Kanla Yazılır (1966) 
Siyah Gül (1966) 
Turist Ömer Almanya'da (1966) 
Turist Ömer Dümenciler Kralı (1965) 
Seven Kadın Unutmaz (1965) 
Ekmekçi Kadın (1965) 
Şakayla Karışık (1965) 
Berduş Milyoner (1965) 
Bir Garip Adam (1965) 
Kocamın Nişanlısı (1965) 
Komşunun Tavuğu (1965) 
Tamirci Parçası (1965) 
Yankesicinin Aşkı (1965) 
Zennube (1965) 
Ahtapotun Kolları (1964) 
Şu Kızların Elinden (1964) 
Turist Ömer (1964) 
Barut Fıçısı (1963) 
Bütün Suçumuz Sevmek (1963) 
Kamil Abi (1963) 
Korkusuz Kabadayı (1963) 
Temem Bilakis (1963) 
Zorla Evlendik (1963) 
İkimize Bir Dünya (1962) 
Sonbahar Yaprakları (1962) 
Ver Elini İstanbul (1962) 
Allah Cezanı Versin Osman Bey (1961) 
In der Hölle ist noch Platz (1961) 
Aşkın Saati Gelince (1961) 
Cumbadan Rumbaya (1961) 
Avare Mustafa (1961) 
Sepetçioğlu (1961) 
Hayatım Sana Feda (1959) 
Kalpaklılar (1959) 
Şeytan Mayası (1959) 
Yalnızlar Rıhtımı (1959) 
Zümrüt (1959) 
Asi Evlat (1958) 
Bir Şoförün Gizli Defteri (1958) 
Yaşamak Hakkımdır (1958) 
Ak Altın (1957) 
Kamelyalı Kadın (1957) 


HAKKINDA YAZILANLAR

Küçük Sahne'de "Bir Sadri Alışık Tiyatrosu" 

İstiklal Caddesi'nin ünlü pasajları vardır. Her yerde tanınırlar. Örneğin, kime sorarsanız Atlas Pasajı'nı bilir. Bilmeyen de ayıp eder doğrusu. Bu ünlü pasajın, demir çerçeveli kapılarından girince bir tarafta Atlas sinemasını görürsünüz diğer tarafta ise Küçük Sahneyi. Sinema da sezonun filmleri gösterilir. Kimileri sıradandır, kimileri unutulmaz. Küçük Sahne' de ise tüm oyunlar, düş dünyasının birer kahramanlarıdır ve hepsi unutulmazdır.
Küçük Sahne son iki yıldır, Sadri Alışık Tiyatrosu' nun oyun kahramanlarını, tiyatro izleyicisi buluşturuyor.

Çolpan İlhan, Sadri Alışık Tiyatrosu' nun kurucusu. Ünlü oyuncunun , sanata katkısı ve emeği , eşinin desteğiyle böylece karşılığını buluyor. Tiyatro' nun bu anlamlı başlangıcının izleyiciye bir başka katkısı daha var: Çolpan İlhan' ı yeniden tiyatro sahnesinde görmek. İlhan, oyunculuğunun yanında Tiyatro' ya, özel kostümleri ile de katılım sağlıyor. 

Şimdi adı Mimar Sinan Üniversitesi olan "Güzel Sanatlar Akademisi" mezunu Çolpan İlhan. Akademi yıllarında İstanbul' da ki konservatuarın tiyatro bölümüne de devam etmiş. Akademide kurdukları bir de "Akademi Tiyatrosu" var: "Amatör bir tiyatro kurmuştuk. İlk oyunumuz da Modern Antigon'du. Ses getiren bir oyun olmuştu. Özellikle benim için. Her yerde yazıldı, çizildi ki o dönemde birer öğrenciydik yalnızca. Bu oyunun ardından Küçük Sahne' den oyunculuk için teklif aldım. Fakat talebeydim. Ailemde, oyunculuk için akdeminin bitmesini şart koşmuştu. " O yıl Çolpan' a tiyatro için "evden" izin çıkmaz. Bir sene sonra Akademi Tiyatrosu ile yeni bir oyunun hazırlıklarına başlarlar. Bu arada grup, Antigon' la Balıkesir' de düzenlenen Gençlik Festivali' ne katılır. Küçük Sahne, teklifini yineler. Aynı dönemde yönetmen Şakir Sırmalı " Kamelyalı Kadın" filminin çekim hazırlıklarını yapmakta ve genç bir kadın oyuncu aramaktadır. Yazar Orhan Hançerlioğlu' nun "Balıkesir' de böyle bir kız var" önerisi, Çolpan' ın, o yazı "Kamelyalı Kadın" olarak geçirmesini sağlayacaktır.

'Ancak bu sefer de karşıma yine aynı sorun çıkmıştı" diyerek sürdürüyor sözlerini. "Ailem, Ağabeyim Atilla İlhan, öbür ağabeyim ve babam bir aile toplantısı yaptılar. Ve sonuçta beni mutlu etmek adına, babam izin verdi. Ama yine de önümde okulu bitirme şartı vardı." "Peki, izin vermeselerdi sinema oyunculuğu başalmayacak mıydı?" diyorum, gülümsüyor "Belki olmayabilirdi" diyor. "Böyle bir direniş gösterip, ailemi hiçe sayamayabilirdim. Çünkü biz birbirine bağlı bir aileyiz." 

Çolpan İlhan, ilk profosyenel oyununu 1957-58 sezonunda Küçük Sahne' de oynar: "Sevgili Gölge". Oyunda İlhan' a, Münir Özkul ve Uğur Başaran eşlik eder. Aynı yıl Büyükada' da "Kamelyalı Kadın' ı" çeker. Bu filmin ardından, Çolpan' ın hayatına 300' e yakın film girecektir. 

Küçük Sahne' de üç yıl boyunca tiyatro yapar sanatçı. Sonra, dağılır Küçük Sahne. Müfit Ofluoğlu ile Sabahattin Kudret Aksal' ın "Tersine Dönen Şemsiye" sini, Oda Tiyatrosu' nda sahneler. Kent Oyuncuları ile Güner Sümer' in "Yarın Cumartesi"yi yapar. "Baharın Sesi", "Nalınlar" ve "Aptal Kız"ı da Kenterler' le beraber sahneler. "Üç, dört yıl onlarla birlikte çalıştım. Sonra Kerem doğdu. Ben de bir süre tiyatroya ara verdim. Arada bir de Arena Tiyatrosu ile yaptığım bir oyun var. Bir süre sonra sinema ağırlık kazandı ve tiyatrodan koptum." Yıl, 1965' tir.

1977-78' e kadar sinema oyunculuğu yapar Çolpan İlhan. Bu yıllarda başlayan "Türkücü" ve "seks" filmleri furyası, nitelikli pek çok oyuncuyu olduğu gibi onu da sinemadan uzaklaştırır. Böylece hayatında yeni bir pencere açılacaktır: Moda "Çizimler yapıyorum. Ben, insanları çok severim. Bu işte, çok güzel iletişimler kurdum. Yaptığım işler beğenildi ve bir müşteri potansiyelim oluştu. İşimi ilerletip, butikler açtım." Bugün, tam 25 yıldır "modacı" Çolpan İlhan.

Küçük Sahne' de Bir Sadri Alışık Tiyatrosu
Sadri Alışık' ın hastalık dönemi bir "mücadele" olur İlhan için. Eşini kaybettikten sonra da muhakkak o' nun için birşeyler yapmak ister. Küçük Sahne, belki de bu düşünceye en uygun yerdir: "Küçük Sahne, benim için çok nostaljikti. Orada Sadri ile birlikte oynamıştık. Boştu da yani iyi değerlendirilmiyordu. Kültür Bakanlığı' na müraacat ettim. Yaklaşık iki yıldır, Sadri Alışık Tiyatrosu' nu belli bir çizgide götürüyoruz. Sadri' nin, isminin bize hem çok faydası var hem de beni mutlu ediyor. Tiyatro, Anadolu' da Sadri Alışık isminden dolayı büyük ilgi görüyor. Seyirciler, Sadri' nin kapıdaki fotoğrafını seviyorlar. Yani onlarda çok benimsediler bizi." Tiyatro' nun bir başka özelliği de Selim İleri gibi yazarların romanlarını "tiyatro teksti" haline getirip, sahnelenmesi. "Selim İleri, bir romancıdır. Bizimle birlikte tiyatro yazarıda oldu. İlk defa biz oynadık, oyunlarını. Yavuz Özkan da öyle. Yani bir yerde tiyatro yazarı da çıkarmış oluyoruz. Ben, tüm bunlardan mutluluk duyuyorum." 
Sadri Alışık Tiyatrosu, kurulduğundan bu yana dört tane oyun sergiler: "Allahaısmarladık Cumhuriyet", "Herkesin Bildiği Sırlar", "Mihri Müşvik" ve "Karşı penceredeki kadın". 

Sadri Alışık Misyonu 
Sadri Alışık Tiyatrosu' nun oyunları, henüz sanatçının misyonunu taşımıyor. "Böyle bir oyun bulup, sahneleyemedim" diyerek açıklıyor Çolpan İlhan bunun nedenini. "Sadri' nin geçmişinde çok uzun bir tiyatro mazisi var. Aşağı yukarı 300 oyunda, sahne almış. Sinema da 600' ü aşkın filmi var. Sadri, her rolü bünyesinde halledebilen nitelikli bir oyuncuydu. İnsanlar onu, halka dönük tiplemeleri ile sevdi. Henüz böyle bir oyun bulup, sahneleyemedim. Böyle bir oyunu sahneleyecek insan da çok önemli çünkü... Ama, O' nun misyonuna uygun, nitelikli bir oyun bulup, önümüzdeki sezon sergilemek istiyorum." "Sadri Alışık' ın hayatını anlatan bir proje var mı?" diye soruyorum: "Yok.. Ama belki bir yazarla böyle bir çalışma yapabiliriz" diyor sanatçı. "Aslında düşünmedim değil. Kerem' le böyle bir şey yapalım diye.. Ama henüz proje haline gelmedi. film olabilir. Sadri' nin çok inişli, çıkışlı, renkli bir oyunculuk serüveni var çünkü."
Heyecan Verici Bir İş: Kostüm
Çİolpan İlhan, yalnızca Sadri Alışık Tiyatrosu' nun kostümlerini yapmıyor. Bu sezon Kenter Tiyatrosu' nun sergilediği "Maria Calas"ın kostümlerinde de O' nun imzası var. ": "Allahaısmarladık Cumhuriyet"in kostümleri ise Afife Jale Ödülü' ne aday gösterilmiş. Kostüm yapmak İlhan için, tiyatro bütünlüğü içinde heyecan verici bir iş. En son kostüm çalışmasını şu sıralar sergilenen "Karşı penceredeki Kadın" için yapmış. "Karşı penceredeki Kadın, çok güzel bir oyun. Yaşamdan bir kesit. Bu nedenle hepimizin yaşamında giydiğimiz, çok doğal, normal kıyafetler giydirdim oyunculara. "Mihri Müşvik" ve "Allahaısmarladık Cumhuriyet"çok daha karmaşık tabii.. Ama hiç zor değil. Hele çalıştığınız insanlarla karşılıklı anlaşma mümkünse çok daha rahat ve iyi çalışmalar ortaya koyabiliyorsunuz."
Söz "Mihri Müşvik" ve "Halide Edip"e gelince ikimizde heyecanlanıyoruz. "Mihri Müşvik"i de, Halide Edip' i de ben oynamıştım" diyor sanatçı. "Halide Edip' in kişiliğini araştırdığım zaman hayran kaldım. Lisede okurken, romancı olarak tanıdığım bir Halide Edip vardı yalnızca. Ama oyununu, kişiliğini canlandırmaya gelince ciddi bir araştırmaya girdim ve hayran oldum. Mihri Müşvik, çok ilginç bir kişiliktir" diyor Çalışma, kusursuz , ilkelerinden ödün vermeyen, hırçın, zaman zaman kavgacı, müthiş bir düş dünyası olan, kendisiyle dalga geçebilen, enteresan bir kadın çıktı. O kadını, oyunun kuralları içinde yansıtmaya çalıştım." Oyunda Halide Edip anılarına döner ve herşeyi yeniden yaşar. "Ya, Mihri Müşvik?" diyorum benim de hayran olduğum ve oyununu kendime kızarak kaçırdığım sanatçı için: "Mihri Müşvik, çok ilginç bir kişiliktir diyor Çolpan İlhan. "Mihri 10-12 yaşlarında babasının arkadaşı olan Besim Paşa' ya aşık olur. Oysa Besim Paşa kadınlardan hoşlanmıyordur. Mihri Müşvik, Besim Paşa' nın resimlerini yapmaya başlar. Ama erkek vücudu konusunda hiçbir fikri yoktur. Bu nedenle resimlerinin üstünü erkek yapar, altını ise kadın. Daha sonra o dönemin Osmanlı İstanbul' una Viyana' dan bir sirk gelir. Sirkteki Aslan terbiyecisine aşık olur, peşine takılır, sahte pasaportla İtalya' ya gider. Bu yeni tanıdığı ülkede resimler yapmaya başlar. Tek arzusu vardır; Papa' nın resmini yapmak. Yapar da. Aynı zamanda Osmanlı' da Sultan Hamid, tahttan indirilir. Bunun üzerine İstanbul' a döner ressam. Döndüğünde, İstanbul' da ilk Güzel Sanatlar Akademisi' ni kurar. Akademide kız talebelere resim sanatını öğretir ve çıplak modelle çalışma imkanı sağlar. Tüm bunlar o dönem için çok ilerici çalışmalar. Bu arada Tevfik Fikret' e aşık olur, portresini yapar. Mihri Müşvik, kafasına koyduğunu yapan, değişik, takıntılarından çok çabuk bıkan, takıldığı zamanda sonuna kadar giden, enteresan bir kadın. Sonra İtalya' ya döner. Orada, meşhur bir halk kahramanına aşık olur. Parasız kalır. Resim yaparak geçinir. Halk kahramanı sayesinde Papa' nın resmini yapmayı başarır. Bu arada Müşvik Selami adında siyasi politika okuyan ve kendi ponsiyoneri olan bir gençle evlenir. Karı koca biraz fazla alkole vururlar. Müşvik Selami' den sıkılır. Paris' e gider. Uzun yıllar Paris' te yaşar. 1939' da Amerika' dadır. Hayatının sonu Amerika' da gelir. Türkiye' de bir paşa kızıdır halbuki. Gözleri görmediği halde resim yapmayı sürdürür. Mihri, hep kalbinden gördüğü resimleri yapmıştır çünkü. Sonu, çok dramatik; Amerika' da ölür ve yoksullar mezarlığına gömülür."
Mihri Müşvik bu yaz, Adana, Mersin ve Bolu' ya konuk olacak. Önümüzdeki sezonsa Küçük Sahne' de Sadri Alışık Tiyatrosu' nun perdeleri, bu inanılmaz kadın ressam ve yeni oyunlar için açılmaya devam edecek...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder