5 Nisan 2014 Cumartesi

Süleymaniye Camiisi Sirlari ve Rüyalari



"Sultanım, Efendimiz (SAV) size bunları anlatırken bende sizin arkanızda Efendimizi (SAV) dinliyordum."

Eminönü‘ne gittiğinizde size tepeden bakan bu ihtişamlı güzel Cami hakkında anlatılan bir çok rivayet vardır… Kanuni Sultan Süleyman, Mimar Sinan‘a kendisi için bir Cami yaptırmak ister ancak bir türlü Cami’nin nereye yapılacağına karar veremez. Bir gece rüyasında Hz. Muhammed’i görür. Hz. Muhammed kendisine Cami’yi buraya yap diyerek şu anda Cami’nin bulunduğu yeri gösterir ve Cami’nin detaylarını anlatır.
Ertesi gün Kanuni Sultan Süleyman Mimar Sinan’ı yanına çağırır ve Cami’yi nereye yaptırmak istediğinden bahseder. Bunun üzerine de Mimar Sinan yapacağı Cami’yi Sultan Süleyman’a anlatmaya başlar. Sultan Süleyman çok şaşırır çünkü rüyasında Hz. Muhammed’in kendisine anlattığı Cami detaylarını dinlemektedir. Bunu rüyasında gördüğünü nasıl olup da bildiğini Mimar Sinan’a sorduğunda Mimar Sinan kendisine Padişahım o sırada arkanızda ben de vardım der. Aynı rüyayı Mimar Sinan da görmüştür ve bu şekilde inşaat işlemi başlar. Bunlar sadece rivayet tabiki ama hikaye dinlemeyi de anlatmayı da severim. Bu sayede dünya bana her zaman daha gizemli gelir.
1550 yılında yapımına başlanan Camii’nin inşaa edilme süresi 7 yıl sürmüştür. Cami temelleri atıldıktan sonra temelin yerleşmesi ve sağlamlaşması için yapımına 1 yıl ara verilmiştir. Bu süreç içinde Sultan Süleyman’ın parasının bittiği ve Cami’yi devam ettiremeyeceği söylentileri yayılır. Tahmasb Han bunu duyunca Kanuni Sultan Süleyman’a içi mücevher dolu bir kutu gönderir ve gönderiliş nedenini anlatan bir mektup yazar. Kanuni  Sultan Süleyman bu alaycı üsluba çok sinirlenir ve Mimar Sinan’a gönderilen mücevherlerin Cami’nin harcına katılmasını söyler. Mimar Sinan’da bu mücevherleri minarelerden birinin taşları arasına yerleştirir. Güneş vurduğunda parıldayan bu minareye Cevahir Minaresi denir. Evliya Çelebi bu mücevherlerin güneş ısısından etkilenerek eski parlaklığını yitirdiğini söyler.
13 Haziran 1550’de Şeyhülislam Ebussuud Efendi tarafından ilk temel taşı koyularak yapıma başlanan Cami inşaatı sırasında Anadolu’nun etrafından her biri usta binlerce kişi çalışmak için getirtilir. Sayısız demirci, duvarcı, nakkaş, kurşun döşeyici, aşçı, hamal gibi insanlarda bu sırada görev almışlardır. Cami’nin 4 sütunu da farklı yerlerden getirtilir. İstanbul’daki Kız taşından,Topkapı Sarayı‘ndan, İskenderiye‘den ve  Baalbek harabelerinden getirtilir. İskenderiye’den gelen taşın taşınması için özel bir gemi yaptırıldığından da bahsedilir. Caminin beyaz mermerleri Marmara Adası‘ndan, yeşil mermerleri ise Arabistan‘dan getirtilmiş. Cami’nin 4 minaresi avlunun dört köşesinde yükselir.

Akustik için 65 küp
Mimar Sinan, camide verilen vaazın duyulması için akustik sistemi üzerinde çalıştı, sesin bir noktadan çıkarak caminin her köşesine eşit şekilde dağılması için çaba gösterdi.
Usta mimar, bu gayeyle Anadolu'da kullanılan turşu küplerinden içi boş 65 tanesini ağızları aşağıya bakar vaziyette ana kubbenin etrafındaki duvarlara yerleştirdi ve küplerin aralarını da yumurtanın akıyla sıvadı.
Mimar Sinan'dan muhteşem akustik testi
Bir rivayete göre Mimar Sinan'ın, akustiğin temini için camide nargile içtiğini, durum Kanuni Sultan Süleyman'a şikâyet edilince padişahın hışımla gelip baktığını ve Mimar Sinan'a bunun sebebini sorduğunu, Sinan'ın da "Sultanım, bakınız bunun içerisinde tömbeki yoktur, sadece su vardır. Bu, çektiğim zaman fokurdayan suyun sesinin kubbeye nasıl ulaştığı ve caminin her noktasına eşit vaziyette nasıl dağıldığını temin için yaptığım bir çalışmadır" diyerek çalışmasıyla ilgili bilgi verdi.
İs odasının sırrı
Süleymaniye Camii'nin diğer bir özelliğinin de Mimar Sinan'ın ilk olarak buraya is odası yapmasıdır. Yapıldığı dönemde elektrik olmadığı için cami 275 adet kandil ve bunlara ek olarak mihrabın 2 yanına yerleştirilen dev mumlar ile aydınlatıldı.
Mimar Sinan'ın yanan mumlardan çıkan isin camiye zarar vermemesi için orta kapının üstünde bir oda tasarladı, kandillerden çıkan isin meydana gelen akımla mihrabın aksi yönüne hareket ederek kapının üstünde dışarıya açılan 4 adet küçük pencereden is odasına çekildi.
İsle mürekkep elde edildi
Sinan'ın, hava akımının is odası yönüne doğru olmasını sağlamak için camiyi is odası merkezli yaptı, bu odada biriken isle de mürekkep elde edildi. Bu mürekkeple de o günün siyasi, dini, idari bütün fermanları yazıldı.
Sebebi ise, bütün bu el yazması eserler gibi önemli belgelerde bu mürekkep kullanıldığı zaman, herhangi bir akıcı maddenin dökülmesiyle yazılar kaybolmuyor. Kaybolması için illa ki o kağıdın tahrip olması gerekiyor.
Müthiş menfez hesabı
Bunlara ek olarak is odasından caminin içine açılan 2 adet menfezden bakıldığında birinden sadece cami içindeki "Allah" yazılı levhanın, diğerinden de "Muhammed" yazılı levha görülüyor. Bu durum da yine ince bir hesapla ayarlandı.
Kubbeyi taşıyan fil ayakları
Süleymaniye Camisi'nin 53 metre yüksekliğinde, 26,5 metre çapındaki merkezi kubbesini taşıyan fil ayaklarından 2'sinin Mısır veya şu anda Lübnan sınırları içinde kalan Baalbek'ten, 2'sinin ise Afyonkarahisar'ın İscehisar ilçesinden getirildiğinin rivayet ediliyor.
Osmanlı döneminde bu fil ayaklarında kürsülerin olduğunu, ilim adamlarının buradan halka tefsir, İslâm hukuku, hadis ve tasavvuf dersleri verdiği söyleniyor.

Örümcek ağına karşı deve kuşu yumurtaları
Mimar Sinan, Süleymaniye Camii’ni yaparken, avizelerde bulunan kandil çanaklarının aralarına devekuşu yumurtaları koydurtmuş.
Aradan 400 yıl geçtiği için o yumurtaların çoğu kırılmış ya da çalınmış. Sayıları 300’den 30’a düşmüş. Geriye kalan 30 yumurta da, zaman içinde bildiğimiz yumurta renginden, karara karara kahverengiye dönüşmüş. Ama dikkatlice bakıldığında onların kocaman yumurtalar olduğu anlaşılır.
Bunun sebebi yüzyıllar sonra ortaya çıkar. Kurumuş devekuşu yumurtası insanın duyamadığı akrep, örümcek gibi haşeratı uzak tutan bir koku yaymaktadır.
İstanbul'un Süleymaniye Camii Osmanlı'nın padişahı Kanuni Sultan Süleyman'ın yaptırdığı 2 büyük camiden biri.
Süleymaniye Camii, İstanbul'un da simgesel olarak en önemli yapılarında, çok büyük boyutlu ve etrafında koca bir külliye var.

İşte Cevahir Minaresi'nin yapılışı
Süleymaniye Camii'nin mimarisindeki bir diğer özellik de avlunun hemen solunda bulunan ve daha küçük boyutta olan "Cevahir Minaresi".
Evliya Çelebi'den rivayetle caminin yapımının uzaması karşısında mali açıdan sıkıntı çekildiğini düşünen İran Şahı Tahmasb Han, Kanuni Sultan Süleyman'a inşaatın devamı için elmas ve değerli taşlar gönderdi.
Kanunu Sultan Süleyman ise kendisini öfkelendiren bu hediyelere cevaben, caminin her taşının bu taşlardan çok daha değerli olduğunu söyleyerek taşları mimarbaşına verdi. Mimarbaşı Sinan da bu taşları, inşa ettiği cami minaresinin taşlarının içine yerleştirdi. Bu minare, bu değerli taşları içinde barındırdığı için "Cevahir Minaresi" diye biliniyor.
Mimar Sinan'ın ana kubbesinde "Allah, göklerin ve yerin nurudur. Onun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, her şeyi bilendir" mealindeki Nur Suresi'nin yer aldığı camide, bazı ayetlerin anlamları ile bağdaşan yerlere yerleştirildiği söyleniyor.

Ebcet hesabında ilginç detay
Süleymaniye Camii içindeki ölçülerin de ebcet hesabına göre hesapladığı ifade ediliyor.
Cami içindeki mesafeler ölçüldüğünde, bütün mesafelerin ebcet hesabı ile "Allah" isminin katları olduğu, minare yüksekliği, kubbe çapı gibi bazı uzunluk ve açılar birbirine orantılandığında "Pi" sayısı ya da dünya ekseninin eğim açısı olan 23 gibi rakamları verdiği söyleniyor.
450 yıldır ayakta kalan ve Mimar Sinan'ın deyimi ile "Kıyamete kadar yıkılmayacak" olan Süleymaniye Camii'nde tezyinat çalışmalarına başlanacak.
Camide çok ciddi olmayan hasarların onarılması, süslemelerin aslına uygun olarak yenilenmesi amacıyla yapılacak çalışmalar için yarın ihale yapılacak.
Ramazan ayı ile beraber başlaması planlanan çalışmaların, Ramazan ayında camide ibadeti engellememek için dışarıdan başlayacağı ifade ediliyor.
Öncelikle son cemaat mahallinde ve avluda eskiyen yerlerin onarılacağı, Ramazan sonrası ise ufak çaptaki tezyinat çalışmalarının daha çok ana kubbenin sıvasındaki çatlakların onarılması ile devam edeceği kaydediliyor.
Caminin en önemli özelliği olan akustiği sağlayan ana kubbede meydana gelen sıva çatlakların onarılıp, kubbe süslemelerinin aslına uygun olarak yapılacağı belirtiliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder