30 Nisan 2014 Çarşamba

Sömürge valimizde oldu;Frankfurta" Gak "demedi


Alman Cumhurbaşkanı Joachim Gauck’tan bahsediyorum.Türkiye’ye geldi, üstüne elzem olmayan işlere karıştı. Twitterve You Tube “yasaklarından” başladı; MİT Yasası’ndan,Gezi olaylarına kadar her konuda görüş beyan etti…
Dün de Başbakan Erdoğan’dan zılgıtı yedi:
-Bunlar çirkin şeyler. Ülkemizin iç işlerine karışılmasına asla tahammül edemeyiz. 
Erdoğan, ardından AK Parti’nin Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada Almanların ayıplarını tek tek sıralayıp bir noktanın altını çizdi:
-Almanya’da vatandaşlarımız öldürülüyor. Bunun hesabını veremeyenler, gelip bize hesap sormasın. 
Peki bir tek bu mu var?
Tabii ki değil. Almanların günah defterleri hayli dolu. Tıpkı Ziya Paşa’nın “Onlar ki âleme verirler nizamat, bin türlü teseyyüp bulunur hanelerinde” dediği gibi!
Soykırım suçlusu olduklarını zaten kendileri kabul ediyorlar. 2. Dünya Savaşı sırasında Hitler 6 milyon Yahudi’yi katletti.
Günah defterinin sayfaları devam edip gidiyor…
Afrika’da ölüm makinesi gibi çalıştılar. 1904 ve 1907 yılları arasında Namibya’da Hererolar veNamalar’dan tam 75 bin kişiyi öldürdüler. Bunların içinde yaşlılar, çocuklar ve kadınlar da vardı.
Yakın tarihte hepimizin gözünün önünde yaşandı…
Yugoslavya’yı, Almanlar paramparça etti. Hırvatlar ve Slovaklara tonlarca silah verenAlmanlardır. O bölgedeki pek çok planlı katliam Almanların verdikleri silahlarla gerçekleştirildi.
Bugün de Almanya’da yaşayan Türk vatandaşlarının yaşadıkları ortada. Eziliyor, itiliyor, kakılıyorlar. Sık sık ırkçı muamelelere maruz kalıyorlar. Alman liderlerin içinden entegrasyonu“asimilasyon” olarak gördüğünü söyleyenler bile çıkıyor.
***
Gauck, hiç sıkılmadan Türkiye’deki Gezi olaylarını da eleştirdi. Tabii, “paralel yapı”dan sözde“bağımsızlıkçı” sola kadar pek çok çevreyi mutlu, mesut ve bahtiyar etti.
Peki kendileri ne yaptı?..
Türkiye’dekinden farklı mı davrandılar?
Hayır tabii ki, biz bir yaptıysak, onlar on yaptı.
Alman vatandaşları, Stuttgart’taki tren garı inşaatını protesto etmek istediler. Binlerce insan sokaklara döküldü.
Alman polisi ise, gaz ve tazyikli suyla müdahale etti. Yetmedi, bitmedi, ardından “coplu taarruz”başladı. Pek çok kadın ve çocuk yerlerde sürüklendi. Yaşanan bu görüntülerin tartışılmasına bile izin verilmedi. Alman polisi, “müdahale etmek zorundayız” dedi ve tek bir eleştiri dahi kabul edilmedi.
2013 yılının 1 Mayısı'nda da aynısı oldu. Polis tarafından Hamburg’da binlerce kişiye son derece sert müdahaleler yapıldı.
Rahip asıllı Joachim Gauck o zaman sesini çıkarttı mı? “Olmaz, olamaz, korkmayın bu göstericilerden” dedi mi?
Hayır demedi. Bizim önümüze “kabahat” olarak koyduklarını, kendileri için “hak” olarak gördü. Şimdi Türkiye’ye gelmiş, “gak-guk” ediyor. İleri geri konuşuyor, bize akıl vermeye çalışıyor.
Müstemleke ülkesi mi burası?
Gauck, kendisini sömürge valisi mi sanıyor?
***
Alman Cumhurbaşkanı’nın sözleri, hem diplomatik nezakete aykırı; hem de gerçek dışı. Birileri eline bir şeyler tutuşturmuş, burada o ezberleri insanların önünde tekrar ediyor. İçine girdiği tavır hem incitici, hem de oldukça çirkin.
Ama alkışlayanlar var…
İşte bizim problemimiz de burada. Bu tür insanları “sömürge valisi” konumuna biz getiriyoruz

Gazeteci olmak istiyordu.
Ancak bir komünizm düşmanıydı.
Bu yüzden engellediler.
Çünkü Sovyetler'in güdümündeki Doğu Almanya'da yaşıyordu. "Madem gazeteci olamıyorum" dedi, gitti PAPAZ oldu.
O bir Evangelist rahipti artık.
Hayat hızla akıp gitti.
Duvarlar bile yıkıldı...
Ve kendini bir anda Almanya Cumhurbaşkanlığı'nda buldu.
Onun tanıyorsunuz, adı Joachim Gauck.Geçtiğimiz haftalarda ülkesinde konuştu; "2015 yılında Türkiye'yi Ermenistan konusunda zor günler bekliyor"dedi.
Belli ki masada bir şeyler pişiriyorlar bu konuda. Yeni saldırı planları bu ve utanmadan açık ediyorlar.
Adamlar bu kadar pişkin ve rahatlar.
Ankara bir "Ermeni" hamlesi yaparak ellerindeki planı bir yerlerine boşuna havale etmedi.
Gaucuk Bey, İsrail'e ziyarete gitti.
Tel Aviv'in Dışişleri Bakanı Liberman ona gözlerinin içine bakarak posta koydu. "Türkiye'nin provakasyonlarına karşı gerekeni yapın" diye talimat verdi.
Evet küçücük İsrail'in bir bakanı, Almanya'nın koskoca Cumhurbaşkanı'na talimat veriyordu.
Gaucuk ne "GIK" diyemedi. "GAK" dedi.
Kalktı Türkiye'ye geldi, önceki gün.
Sanki Türkiye'nin Cumhurbaşkanıymış gibi SAÇMA SAPAN konuştu.
Özgürlüklerden bahsetti.
Gezi Parkı falan ders almalıymışız.
İnsanlar toplu gösteri yapabilmeliymiş filan...
Kauçuk kafa Gaucuk diyesi geliyor insanın.
Oğlum git bunları memleketinde konuş.
Hamburg'da özgürlük diye yürüyenleri nasıl yerlere yatırdınız?
Nasıl tekme tokat dövüp, insanların bir yerlerine jop soktunuz.
Nasıl kelepçelediniz?
Biber gazı patlaması yaşadınız ülkenin en sosyetik şehrinde.
Ve dahası sokağa çıkılan mahalleleri GETTO'lara çevirip, barikatlarla kapattınız.
Günlerce o mahallelere giriş çıkışı yasaklattınız. Kimi nasıl joplattığınızı dünyadan saklamaya kalktınız.
Yahudi katliamlarından GETTO tecrübeniz vardı ne de olsa.
Dünya basınını sokmadınız o kapattığınız ve dayak attığınız mahallelere...
Gelmişsin burada basın özgürlüğünden dem vuruyorsun. Sevsinler seni.
Siz Türkler'i yakan ALÇAK vatandaşlarınızın mahkemelerine TÜRK GAZETECİ sokmayacak kadar YASAKÇI bir zihniyetinizi masaya yatırın önce.
Sizin basın özgürlüğünden dem vuracak yüzünüz yok.
Neden gelmişsin bu ülkede yüzsüzlüğüne yüzsüzlük katıyorsun?
Utanmadan ahkam kesiyorsun?
Sen önce dön arkana bak.
Seni Alman Federal Mahkemeleri yargılıyor.
Sana dava açmadılar mı orada?
Almanya'da "SAÇMALAMA" davası diye tarihe geçmedi mi o mahkeme.
Kauçuk kafa Gaucuk sen değil miydin Berlin'de 400 öğrencinin önünde konuşan? "Bizim sokağa çıkan ve saçmalayanlara haddini bildiren vatandaşlara ihtiyacımız var. Hepiniz buna davetlisiniz" diye çağrı yapan...
Ve bundan dolayı hakkında SUÇ duyurusu yapılan?
Adamdaki terbiyesizliğe bak.
Gelmiş bize SOKAK GÖSTERİSİ özgürlüğünden bahsediyor.
Ders veriyor. Tövbe tövbe.
Mısır'da İsrail güdümlü darbe yapılır, binlerce silahsız insan öldürülür, yüzlercesi idama mahkum edilir "DARBE"diyemezsin. Evet senin Almanyan daha "Darbe" diyemedi.
Gelip burada şov yapma!
İsrailli bakandan aldığın talimatları burada satma. "Gak Gaucuk" diye sesler çıkarıp kargalarla dostluk yapma.
Ne demiş senin Alman ataların?
Meşhurdur sizde bu laf; "Kargalarla yarenlik eden güvercinin tüyleri beyaz kalır, ama kalbi kararır."
Senin tüylerin de kararmış...
Senden güvercin de olmaz....
İyi mi?
Sevgili Kargaucuk!!


Kim bu GAUCK?Misafir gibi davranmayan, ağzına geleni söyleyip hakaret eden PAPAZ neyin nesi?
Anlatalım!Joachim Gauck, denizci bir babanın oğluydu!
Babasının ismi de Joachim Gauck'tu! Annesi Olga Warremann'dı! Rostock'ta dünyaya geldi. Babası İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra NEPTUN WERFT isimli şirkette müfettiş olarak işe başladı. Doğu Almanya'da KOMÜNİSTLERiktidara gelince aile için sıkıntılı dönem başladı. Baba Gauck, oğlu 11 yaşındayken Ruslar tarafından tutuklandı!İddia ağırdı!
CASUSLUK yaptığı gerekçesiyle yargılandı, ceza aldı. Sibirya'ya gönderildi! Moda oydu!
Kim casusluk yaparsa soluğu orada alırdı. Şartlar o kadar ağırdı ki gördüğü işkenceler sonucunda engelli oldu! Oğul ve anne üç yıl boyunca hiçbir haber alamadı!
Babanın yaşayıp yaşamadığını bilemediler!
Ancak ALMANLAR adamlarını bırakmazdı! Nasıl Putin'in içeri attığı petrol devi Khodorkovsky, Merkel'in araya girmesiyle salıveriliyorsa, baba Gauck da KONRAD ADENAUER'in Moskova ziyaretindeki talebiyle serbest kalıyordu!
Oğul Gauck, yani şimdiki RAHİP CUMHURBAŞKANI, babasının çektiği çileyi hiç unutmadı!
Liseyi bitirdikten sonra ANTİ-
KOMÜNİZM 
duygularını içinde büyüttü! Sır gibi sakladı! Gazeteci olmak istiyordu ama komünist olmadığı için imkan yoktu!
Tam tersini yaptı, gitti papaz okuluna yazıldı! İlk amacı bir papaz olmak değildi, ancak ilahiyat çalışmaları, felsefe öğrenimi için bir fırsat sunan kilise, komünist ideolojinin egemen olmadığı Doğu Almanya'daki birkaç kurumdan biriydi.
Ancak kaçamadı, sonunda papaz oldu.Papaz oldu olmasına ama STASİ yani gizli servis peşini bırakmadı!
Papaz da olsa takipteydi! Devlet ona güvenmiyordu! Dosyasında "iflah olmaz bir anti-komünist!" diye yazıyordu! Daha 9 yaşında bir çocukken "sosyalizm adaletsizliğin kendisi!" diyordu!
İlerleyen yıllarda siyasete girince STASİ dosyalarını araştıran komisyonun en önemli ismi olacaktı!
Gauck 2012'de "Burada yaşayan Müslümanlar Almanya'nın bir parçasıdır" dedi!
Ancak istifa etmek zorunda kalan önceki Cumhurbaşkanı Christian Wulff gibi "İslam Almanya'nın bir parçasıdır!"demedi!
Neyse...
Bizim RAHİP çocukluk aşkı GERHILD HANSİ RADTKE ile evlendi! Daha 10 yaşındayken evleneceği sözünü vermişti!
CASUS babasının muhalefetine rağmen 19 yaşında evlendi, sözünü tuttu! 4 çocukları oldu! Christian ilk çocuktu. 1960'ta dünyaya geldi.
1962'de Martin, 1966'da kızları Gesine, 1979'da da Katharina doğdu!
Çocuklar için de Doğu Almanya doğru bir yer değildi! Çocukların eğitimi istediği gibi gitmiyordu!
Evlilik de öyle! 1991'de çocukluk aşkıyla yollarını ayırdı!
Ara dönemde yapmak isteyip de yapamadığı gazeteciliği evine buyur etti! Hayat arkadaşı artık önemli bir gazeteci olan Daniela Schadt'tı!
İşte bizim GAUCK önceki gün SOL'un kalesi sayılan ve bizim de gurur duyduğumuz ODTÜ'ye geldi!
Okul idaresinin gururla buyur ettiği PAPAZ CUMHURBAŞKANI açtı ağzını, yumdu gözünü!
Gezi'den girdi, hukuktan devam etti, MİT yasasından çıktı!
Almanya'da olamayacağı kadar rahattı!Sözlerini esirgemiyordu!
Böyle durumlarda "Sesimi yükseltirim!" diyordu!
Twitter ve Facebook'a sahip çıkıp "Bu kadar polisin yeri neden değişti?" diye soruyordu!
Yaşam tarzına müdahaleleri anlamadığını söylüyor "Eğer insanlar yeni havaalanı istemiyorlarsa kulak vermelisiniz!" diye ahkam kesiyordu! "Hukuk devleti tehlikedeyse ben susmam" diyen RAHİP, Almanya'da öldürülen ve yakılan Türkler'in katilleri bulunmadığı zaman sesini çıkarmıyordu!
Onun sesini çıkarmamasını anlıyordum!
Ancak SOL'un kalesi olan ODTÜ'nün kesilmeyen ağaçlara gösterdiği TEPKİYİ ülkelerini aşağılayan birinden esirgemelerini bir türlü aklım almıyordu!
Adam hem SOL'un azılı düşmanı, hem de Türk'e tepeden bakan biriydi!Gökyüzüne UYDU fırlatıldığında ortalığı ateşe verenler ya TÜRK değildi ya da ODTÜ'de okumuyordu!
Yok eğer cevabınız "Hayır hepsi ODTÜ'lü!" ise durum daha da kötü!
O zaman Türkiye'deki SOL'un yerli olmadığı ve her zaman AVRUPA tarafından kontrol edildiği gerçeğiyle baş başa kaldık demektir!
Ben bunu biliyorum da; belki orada okuyan saf çocukların haberi yoktur! İşte bizimkilerin SOL'u anlama kılavuzu...
AVRUPALI olunca kendi BAŞBAKANININ giremediği yere elin PAPAZI elini kolunu sallayıp girebiliyor!
Çok değerli mühendisleri yetiştirdiğimiz ODTÜ buna bir cevap verecektir!
O kadar akılları vardır!Umuyorum




Terbiyesiz adam ülkemize gelmişti. Üniversitelerde kürsüye çıkıp ülkemize saldırmıştı.
Diplomasi diye bir şey vardı ama adam "Dipsizlomasi" takılıyordu.
Nezaket yoksunuydu.
Gezi olaylarını gündeme getiriyor, bize ders veriyordu. "Sokak protestoları zor kullanılarak bastırıldığında hatta bu yüzden insanlar zarar gördüğünde itiraf ediyorum korkuyorum" diyordu. "Protesto uyarıcı sinyaldir" diyerek Gezi'ye sahip çıkıyordu. "Ülke refahına hizmet" edeceğini öne sürüyordu. "Övgüye şayan" eylem olarak görüyor, "Demokrasi'nin bu angajmana ihtiyacı var" diye ahkam kesiyordu.
Protestolara müdahaleyi demokrasiye saygısızlık noktasına taşıyordu. Bizim Tabipler Odası Başkanı'nı karşısına alıyor, onun Türkiye'deki baskıcı yönetim şikayetlerini dinliyordu. Tabipler Odası başkanı susuyor, karşısına Anadolu Vakfı Başkanı dikiliyordu. "Gezi"yi anlatıyordu bizim vakıf başkanı adama. Ondan sonra sözü ve sazı Uçan Süpürge Kadın Hakları örgütü alıyor, yurtdışından gelen bu adama "Gezi'den sonra hiçbirşey eskisi gibi olmayacak" vaadini haykırıyordu. 
Ardından Taksim Platformu üyesi, adamın önünde sıraya giriyordu. Türkiye'yi şikayet ediyor, Gezi'deki polis müdahalesine kadar dalıyordu. Adam onlara "Bu anlatılanlar beni çok korkuttu" diyordu. Sonra "Demokratlar olmadan demokrasi olmaz" diye çömkürüyordu ülkemizde.
İnsan haklarından dem vuruyor, Türkiye'yi misafiri olduğu Türkiye'de eğitmeye kalkıyordu. "Sokak protestoları zor kullanılarak bastırılamaz kardeşim" diyordu. Utanmaz adamın adı Gauck'tu. O bir Alman'dı. Ve de Almanya Cumhurbaşkanı'ydı. Utanmaz adam Berlin'e döndüğünde de "Türkler'e az bile söyledim" diyordu. Şimdi son üç gündür ülkesinde sokak protestoları var. İnsanlar AB Merkez Bankası'nı protesto ediyor. Sokakta yürüyor. Aynı Gauck "Gak" demiyor. Alman polisi insanları tekme tokat yere indiriyor. Doymuyor, yerde de tekmeliyor. Sürüklüyor. Sürüklerken yumrukluyor.Ağzını burnunu kırıyor. Jopluyor.
Biber gazını burun deliğine dayıyor. Elektro şok veriyor. Kafaları duvarlara çarpa çarpa kanatıyor. Binlerce insana KÖPEKLER LE saldırıyor. Panzerlerle üzerine yürüyor. İnsanların üzerinde hopluyor, zıplıyor, tepiniyor. Ben bu satırları yazarken 500 kişiyi kan revan içinde bırakıp hastanelik ediyor. 700 kişiyi gözaltına alıyor, önüne geleni tutukluyor. Gazetecilerin boğazını sıkıyor, kızları saçlarından çekiyor, erkeklerin başını koltuğunun altına alıp yumruklaya yumruklaya KIZIL SURAT yapıyor. Gauck ortada yok. Adam buhar oldu. Ya da Güneş tutulması gibi bir tutulma yaşıyor. Gezi'de bizi manşet yapıp yerden yere vuran Alman basını şimdi "VANDALLAR" diye sokaktakiler için başlık atıyor.
Ulan Vandallar diyen MANDALLAR...
Başınıza MANDA büyüklüğünde taş düşsün. O Alman basınının bizim için attığı başlıkları manşetlerine taşıyan bizim merkez medya, Frankfurt olayları için bırakın "GAK"ı, "CİK" bile demiyor sayfalarında. Alman medyası Gezi'de bizi tam sayfa girip, Türkçe başlıklar atarak, yerin dibine sokuyordu. O Alman medyasının Türkiye'deki TIRT ortakları Frankfurt'a "FURT" takılıyor. Gezi'de bize demokrasi dersi veren Alman Başbakan Merkel ülkesinde değil. Kadın, Brüksel'de Yunanistan'dan alacaklarını kurtarma derdinde. Yani PARA peşinde. Franfurt'ta kan gövdeyi götürüyor, umurunda değil.
Gezi'de Türkiye'ye gelen ve Taksim'de kameralar önünde "Bir savaşın ortasındayım. Polislere ALMAN ŞİVEMLE KÜFÜR ettim. Annem beni tv'de gördüyse endişelenmiştir" diyerek ağlamak isteyen anasının kuzusu milletvekili Claudia ROTH kayıplara karıştı.
Roth'un rot balans ayarı için tamirde veya anasının kucağında olduğu öne sürülüyor.
Hepinize "Hay bin kunduz"... TÜRK ŞİVEMLE başka bir şey söylerdim ama...
Söylemeyeceğim. Bize yakışmaz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder