1 Ocak 2014 Çarşamba

Dügmeye basildi,Ziyaret Trafigi,Baronlar

Dünya haritasını önünüze koyduğunuzda Türkiye'nin tam merkezde olduğunu rahatça görürsünüz! Koordinatlarımız gereği tam ortadayız! Bir yanımızda BATI diğer yanımızda ise DOĞU...
Coğrafyanın yaptığını yapıp iki tarafı birleştireni pek sevmezler! Sonuç olmasa da BATI'ya gidene bayılırlar!
Kimsenin aklına "Ortadoğu nerede?
Buraları kime bırakıyoruz?" 
sorusu gelmez! MuseviBARONLARIN ve Türkiye'deki temsilcilerinin tek isteği, sandıkla gelemese de CHP'nin GİZLİ İKTİDARINsavunucusu olmasıdır!
CHP lideri Kemal Bey de bilerek ya da bilmeyerek milli Ankara'yı çökertmeye çalışanlara destek oluyor!
Açıklamakta zorlanacağı ittifaklara giriyor! Varlık nedeni olarak karşı çıkması gereken ortaklıklara soyunuyor!Ve bütün bunları yaparken de birinin çıkıp bunları ıskalamayacağını düşünmüyor!
CHP bu ülkenin büyük gerçeklerinden biridir! Bu nedenle CHP'nin doğru tahlil edilmesi Ankara'nın elinin rahatlaması ya da başının belaya girmesi demektir!
Artık kimin yanında olup olmadığı bilinmez hale gelen partinin hem içeride hem dışarıda BARONLARA teslim olması anlaşılır bir durum değil!
Bir partiden çok şirkete dönüşmüş durumda! Bir CEO tarafından yeni bir rotaya sürüklenme hali var! Ve umutları da çok! Bel bağladıkları yer ise ne yazık ki bu ülke ve bu millet değil!
17 Aralık operasyonu başlamadan önce CHP lideri yanına Faruk Loğoğlu, Şafak Pavey, Kamer Genç, Sezgin Tanrıkulu, Faik Öztrak, Osman Korutürk ve Aydın Ayaydın gibi isimleri alıp 30 Kasım 4 Aralık tarihleri arasında Amerika'daydı!
Kemal Bey'i kasetle getiren güç, Avrupa merkezliydi!Kemal Bey'den bir süre önce de çok önemli bir Türk gelip çok önemli ve gizli görüşmelerin merkezinde olmuştu!
Kemal Bey burada bulunduğu süre içinde, yani 5 gün içinde 43 görüşme yaptı! En büyük zamanı, YAHUDİ örgütlerine ayırdı!
Ekonomik tetikçi David Cohen'i, Halkbank'ın üzerine yollayan ünlü Musevi örgütü AIPAC'la çok sağlam bağlar kuruldu!
Halkbank'ı ABD Kongresi'ne şikayet edenler, Kemal Bey için DOST tanımına giriyordu!
Hoş diğer Yahudi örgütleri de öyleydi!Sarıgül'ün adaylığını orada duyuran Kemal Bey döndükten sonra da yüksek tempo ile çalışıyordu!
Amerikan Büyükelçisi Ricciardone ile 18 Aralık'ta, yani operasyondan bir gün sonra görüşüyor ve bir ay gibi zamana aynı isimle 3 ZİRVE sığdırıyordu! Galiba birini, partisinden bile kimse bilmiyordu!
17 Aralık'tan yaklaşık bir yıl önce İstanbul olağandışı günlerinden birini yaşıyordu!
CIA Başkanı David Petraeus, gizli temaslar için NAKLİYE uçağıyla geliyordu
! Mc Cain ve Lieberman gibi iki önemli isim de beraberindeydi!
Petraeus'un Ankara'ya da gittiği söylense de kimlerle görüştüğü bilinmiyordu! CIA Başkanı ortada yokken iki senatör Etiler'deki BACKYARD isimli lokantayı kapatıyor ve içeri kim olduğu belli olmayan iki misafir alıyordu! Kimse de gelenlerin kimliğini öğrenemiyordu!
Petraeus'un da Çırağan'da çok özel görüşmeler yaptığı biliniyordu! Sızan dedikodular böyleydi!
Türkler'i sevmediği SIR olmayan ÇUVALCI PAŞA ne çeviriyordu!
Aynı gün bu üç isim İstinye'deki Amerikan Konsolosluğu'na giderek BAŞKA görüşmelere imza atıyordu!
Ama kimse bilmiyordu?
Petraeus, bir skandalla CIA'yı bırakmak zorunda kalıyor ve üniversiteye dönüyordu! Karısından ayrılıyor, başka serüvenlere yelken açıyordu!
En ilginci de Kolhberg Kravis Roberts Yahudi şirketinin KİRALIK CEO'su oluyordu! Eski CIA Başkanı'nın yeni hedefiBARONLARIN işaret ettiği Merkez Bankaları'ydı!
Daha bir yıl öncesinden ilginç bir tesadüf yine oluyordu! Petraeus İstanbul'dan ayrılırken, şimdi çok yakından tanıdığımız David Kohen, temaslarda bulunmak üzere Atatürk Havalimanı'na iniyordu!
Kolhberg Kravis Roberts ve AIPAC'in hedefi Türkiye'deki güçlü Merkez Bankası ile Halkbank'tı!
Zaten eski CIA Başkanı bu operasyon için kiralanıyordu!
Ama ortada bir operasyon yoktu!
Bütün bakanlar ve aileleri, yakından takip edilse de bilinen bir şey yoktu!
Yani ne yolsuzluk ne de rüşvet vardı!
Ama birilerinin çalıştığı da sır değildi!
17 Aralık operasyonunda birbirinden ayrı zamanlarda yaşanan gelişmelerin tamamının aynı torbaya konulmasının bir anlamı var mıydı?
Şimdilerde basına sızdırılan görüntülerden Petraeus'un, Cohen'in, Mc Cain'in ve Lieberman'in haberi var mıydı?
Gezi'den önce böyle bir hazırlığın fitili yakılmış mıydı? Bir B planı olarak senaryo yazılmış mıydı? Birbirine çok uzak olan CHP ve başka camiaların bir araya getirilmesi için start verilmiş miydi? Emniyete görüntü veren SİVİL bu isimlerle bağlantılı mıydı? Amerikalı bu üç isim, bizim SİVİLE destek oluyor muydu?
Petraeus çekildikten sonra AIPAC"İstanbul isyanı" diye bir senaryoyu tartıştırıyordu! "Sokaklar canlı tutulsun"diyen İsrail sevdalısı kuruluş, Gezi'yi önceden haber veriyordu! Onlar bu haberi duyururken, BARONLAR parayı buraya akıtıyordu!
Bakın!
Musevi sermayesi KRALİÇE'nin öncülüğünde Amerika'daki KOLUNU ayağa kaldırdı! Obama'nın da üzerine gidiyorlar! Mısır'da MURSİ'yi götürdükleri gibi, Türkiye'de de ortak bir operasyonla Erdoğan'dan kurtulmak istiyorlar!
1960, 1971, 1980 ve 28 Şubat'ta ORTAK olmayı becerdiler!
Londra kaybedeceğine, ortaklığı masaya getiriyor!
Arkasındaki güç hiç az değil!
Kemal Bey'in kendini Amerika'da anlatması, boşuna değil! 
Bizim tanımadığımız birini Amerikalılar nereden tanısın?
Yahudi de olsa Türkiye'de kimlerle çalışacağını bilmek istiyor! İTTİFAKI zorunlu hale getiren BARON da bunu emrediyor!
Ortada duran ittifak 2 yıl önce kuruldu! Sadece yeni duyuruldu!
Arşivler ve takipler yeni bitti!
Başımıza çuval geçirmek istemelerinin nedeni, Ortadoğu'da Türk malı çuvalın içinde çırpınmaları!
Umarım 2014'te de kıvranmaya devam ederler...

Herkese mutlu yıllar!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder