11 Ocak 2015 Pazar

Charlei Hebdo yla yapilmak istenen ne?


11 Eylül saldırısı olunca ABD, tarihinden görülmemiş hamlelere gitti. Bush’un yardımcısı Dick Cheney ve Cheney’nin hukuk müşaviri David Addington devreye girdiler. Addington “Başkomutan olarak hareket eden Başkanın olağanüstü durumlarda yasal kısıtlaması yoktur” dedi. Florida’dan Washington’a dönen Bush terörle mücadele şefi Richard Clarke’a “ Bu işim Saddam’la ilgisi var mı, bir bak” dedi. Clarke, “İlgisi yok, El-Kaide işi” dedi. Araya Rumsfeld girdi: “Irak’a saldırıya hazır olun” deyip Pentagon’a emir verdi.  
Bush hükümeti hemen 362 sayfalık Vatanseverlik Kanunu’nu (Patriot Act) geçirdi. Sadece Wisconsin Senatörü Russ Feingold yasaya itiraz etti. Bu yasayla ABD’li vatandaşların e-postaları izlenmeye ve telefonları dinlenmeye başladı.  Artık herkes şüpheli olmuştu. Her Müslüman ABD için bir tehditti. 8 bin Müslüman yasa çıkar çıkmaz gözaltına alındı. Çoğu tutuklandı.
Onarılmaz işler yapıyordu Bush hükümeti. Kimseyi dinlemediler. Önce Afganistan, sonra Irak’ı işgal ettiler. Irak’ın 11 Eylül’le ilgisi yoktu. Ama Bush ve dönemin İngiltere Başbakanı Tony Blair Saddam’ın kimyasal silah geliştirdiğini iddia ettiler. BM, Bağdat’ı didik didik aradı, hiçbir şey bulamadı. 11 Eylül’ü bahane eden yeni muhafazakarlar dünyayı kan ve gözyaşıyla dolu bir on yıla mahkum ettiler. 
Şimdi birileri çıkıp 7 Ocak’ta Paris’te Charlie Hebdo’ya yapılan saldırıyı 11 Eylül’le kıyaslıyorlar. O 11 Eylül yüzünden Müslümanlarla Batı arasında onarılmaz yaralar meydana geldi. Düşmanlıklar daha da büyüdü. Bush ve ekibi süreci belki de kasıtlı biçimde yanlış yönlendirip küresel bir savaş başlattılar. Bir kısım Avrupalı ve Türkiye’deki sömürgeler galiba 11 Eylül’ün ne anlama geldiğini bilmiyor.  Eğer Charlei Hebdo bir 11 Eylül’se, demek ki Fransa ABD’nin yaptığı yanlışları yapacak. Güvenlik politikalarını değiştirip Müslümanları birincil tehdit olarak lanse edecekler. Herkesin telefonlarını dinleyip yasadışı işleri meşru hale getirecek.
Hollande’ın açıklamaları Allah’tan içimize su serpti. “Bu bir terör eylemdir” dedi ve halka sakin olun çağrısı yaptı. 11 Eylül sonrası insansız hava araçlarıyla binlerce insan öldü. Aynısını Fransa’da mı yapsın istiyorlar?  Nüfusunun yüzde 10’u Müslüman olan bir ülke eğer kendi vatandaşlarını tehdit olarak görmeye başladıysa yandı gülüm keten helva demektir. Fransa’nın bundan sonra içeride ve dışarıda nasıl bir politika izleyeceğini görmek lazım. 
İçerideki bir kısım akl-ı evveller de Charlei Hebdo’yu Madımak’a benzetiyorlar. Öyle ya, yapanlar Müslüman olunca suçlu belli onların gözünde. Ayıptır. TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu Madımak’ın bir Özel Harp Dairesi işi olduğunu söyledi ve kanıtladı. Devletin içinden bir grubun Alevilerle Sünnileri karşı karşıya getirmek için yaptığı bir provokasyondu. Bunu normal zekadaki herhangi biri bile anlar. Ama Charlie Hebdo’yu Madımak’a bağlayıp oradan AK Parti’ye nasıl bağlarım diye kafayı zorlayınca ortaya bizdeki hokkabazlar çıkıyor. Hem gerçeği çarpıtıyorlar hem de açık açık yalan söylüyorlar. 
Charlie Hebdo saldırısı açık bir terör girişimidir. Ama’sız kınanmalıdır. Masum insanları öldürmenin adı dünyanın her yerinde terördür. Gerçi son iki gündür bu terör eylemini AK Parti yapmıştır diyene de rastladık, ABD Dış İşleri Bakanlığı sözcüsüne, “Türkiye’yi ne zaman teröre yardım eden ülkeler listesine alacaksınız?” diye soran mankafalara da. 
İnsan aklını peynir ekmekle yemeye görsün. Sapıtması, çarpıtması, dağıtması kaçınılmaz oluyor. 7 Ocak’tan 11 Eylül, Charlie Hebdo’dan Madımak çıkmaz. Son iki yıldır her öngörünüzde olduğu gibi burada da yanılırsınız. Ama utanmanız olmadığı için hiçbir şey olmamış gibi yürümeye devam edersiniz. 

1 yorum:

  1. Az sonra Washington Dulles Havaalanı'ndan Londra'ya hareket edecek uçağa son kargolar alınıyor.
    İşini iyi bildiği her hallerinden belli birtakım adamlar yüksek güvenlikli kargo ambarında devreye girip özel bir kargoyu uçağa aktarıyorlar.
    Yolcular yerlerine oturuyor, kapılar kapanıyor.
    Kabin güvenlik görevlisi first class'taki bilgisayarı açık çalışmayı sürdüren şık giyimli Doğulu yolcuyu artık aygıtını kapatması için uyarıyor.
    Yolcu gülümseyerek özür diliyor ve ekranını kapatmadan önce son kez "enter" tuşuna basıyor.
    Böylece paketteki bombanın çalışmaya başladığını uçak kalkıştan hemen sonra düştüğünde anlıyoruz.
    Anlattığım sahne bir BBC dizisinden...
    ABD'yle İngiltere gibi çok yakın müttefiklerin bile arasının açılmasına yol açacak olaylar zincirinin fitilinin nasıl bir terör olayıyla ateşlendiğini hikâye eden "The State Within" (Derin Devlet) adlı 2006 yapımı çok ilginç bir diziden.

    YanıtlaSil