12 Aralık 2014 Cuma

NAVARİN FÂCİASI


Fransa-İngiltere ve Rusya’nın müttefik filoları tarafından 20 Ekim 1827’de Navarin’de Osmanlı donanmasına yaptıkları baskın. Osmanlı kaynaklarında Avarin veya Anavarin olarak geçen Navarin, Mora’da olup eskiden beri önemli bir şehirdi. Bir kale ile korunan ticâret merkezlerinden ve üs olarak kullanılan yerlerden idi. Burası 1460 senesinde Fâtih Sultan Mehmed Han zamanında Osmanlı idaresi altına alındı. Sonra Venediklilere geçti. İki devlet arasında bir kaç defa el değiştiren şehir, sonra 1573’de kesin olarak Osmanlı hâkimiyeti altına geçti. Artık Navarin Osmanlı donanmasının Akdeniz’de bir üssü oldu. On sekizinci asra kadar Osmanlı idaresinde kaldı. 1768’de başlayan Osmanlı-Rus savaşı sonunda Navarin, Mora sahillerine gelen Rus donanması tarafından alındı ise de, Ruslar burada fazla kalmadan çekildiler. 1821’de çıkan Mora isyânında Rum eşkıyasının hücumuna ilk uğrayan yerlerden biri Navarin oldu. Navarin kalesi ve ahâlisi dört aydan fazla mukavemet etti. Yiyecek ve yardım ümidi kalmayınca aman dileyerek âsilere teslime mecbur oldular. Eşkıya kaleye girdiğinde, mevcut andlaşmaya ve söze rağmen kalede bulunan müslüman halkın tamâmını şehîd ettiler.

Bu fecî olay üzerine sultan İkinci Mahmûd Han, Kavalalı Mehmed Ali Paşa’yı isyânı bastırmakla görevlendirdi. Bu sırada Hicaz’da vehhâbîler ile uğraşan Mehmed Ali Paşa, oğlu İbrâhim kumandasında 25 gemi ve 7.000 askerden mürekkep bir filoyu Mora’ya gönderdi. İbrâhim Paşa ilk iş olarak şiddetli muhârebelerden sonra, Navarin’i teslim alarak âsilerden temizledi (1825).
Navarin’in kurtarılması Mora’da duyulur duyulmaz, Rumlar arasında büyük heyecan uyandırdı. Âsilerden kaptan Tsamados, Navarin’i tekrar ele geçirmek üzere ve bu uğurda ölmeğe yemin ederek kale önüne geldi. Sphakteria adasını zapt ederek muhasarayı buradan idare etmek istedi. Ancak kaledeki Osmanlı kumandanlarından Süleymân Bey, adanın yakınındaki sahil üzerine toplarını yerleştirerek onları bu adada barınamıyacak hâle getirdi ve gemileri ile kaçmaya mecbur etti. Kaptan Tsamados ise ölüler arasındaydı.
Bu durum; Fransa, İngiltere ile Rusya’nın birlikte Osmanlı Devleti’ne karşı cephe almalarına sebeb oldu. Mora’dan Osmanlı askerinin çekilmesini isteyen notaya, sultan Mahmûd Han hükümranlık prensibiyle uyuşmadığı için red cevâbı verdi. Zîrâ bu durum Osmanlıların iç mes’elesiydi. Baltık denizine açılan Rus donanmasından bir filo İngilizlerle birleşip, Akdeniz’e girdi. Rus-İngiliz gemilerine Fransa filosu da katıldı. İngiliz amirali Cangrington kumandasındaki Fransa-İngiltere-Rusya müttefik donanması, Eylül 1827’de Navarin önüne geldiler. Bu arada Osmanlı-Mısır donanması Navarin limanında demirli bulunmakta idi. Fransız ve İngiliz amiralleri İbrâhim Paşa ile görüşerek, 25 Eylül’de bir mütâreke akdettiler. Buna göre Osmanlı donanması Navarin’i terketmeyecek idi. Zanto ve Milo adalarına çekilen müttefik donanması âni olarak 20 Ekim’de dostâne bir havayla Navarin limanına girdiler. Osmanlı ve Mısır gemileri hilâl şeklinde birbirine rampa etmiş, üç sıra halindeydiler. Limana giren müttefik gemileri savaş için bahane aramaya başladılar. Ateş gemisinin başka yere alınmasını istediler. Kabul edilmeyince, Mısır gemilerinden kendilerine ateş açıldığını ileri sürerek, savaşı başlattılar. Karşılıklı üç saat süren top ateşi sonunda elli yedi Osmanlı-Mısır gemisi ile altı bin asker kaybedildi. Müttefiklerin kaybı ise bin askerdi. Daha önce, donanmada bulunan Çengeloğlu Tâhir Paşa’nın limandan çıkıp denize açılması teklifini kabul etmeyen İbrâhim Paşa’nın eniştesi Mısır kapudânı Muharrem Bey’in yanlış plânı hezîmette büyük rol oynadı. Hilâl şeklinde üç sıra hâlinde demirlenmiş bulunan Osmanlı donanmasının yarısı savaşa dahi giremeden batırıldı. Navarin deniz muhârebesi, Mora’da Türk kuvvetlerini üstün durumdan yenilmiş duruma soktu. Avrupa’da halk, Navarin olayını çılgın sevinç gösterileriyle karşılarken, Osmanlı Devleti’nin İslâm halkı arasında Navarin, bir haçlı savaşı kabul edildi. Osmanlı hükümeti, ortada harp durumu olmadığı hâlde, donanmasını batıran üç devletten tazmînât ve taziye (özür dileme) istedi. Üç devletin İstanbul’daki elçileri Navarin olayının sorumluluğunu Türk kaptanlarına yükletmek için açıklamalarda bulundular. Ancak açıklamaları reddedilince İstanbul’u terketmek zorunda kaldılar. Böylece Osmanlı Devleti ile Fransa, İngiltere ve Rusya arasında siyâsî münâsebetler kesilmiş oldu. Fransa ve İngiltere Osmanlılarla harbe girmek niyetinde değildi. Bu nedenle iki devlet Mora isyânının ortadan kaldırılması için anlaştılar. Rusya ise, Nisan 1828’de Osmanlı Devleti’ne harp îlân etti (Bkz. Osmanlı-Rus Münâsebetleri)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder