13 Nisan 2015 Pazartesi

Türk bayragi olmayan olimpiyat ve Ermeni sporcumuz..


Bebek’ten Babıâli’ye

Olimpiyatlara katılabilmek için Fransa, İngiltere ve ABD’deki etkili kişi ve kuruluşlarla irtibata geçen Krisyan, yoğun uğraşları sonucu iki sporcunun Stockholm’deki oyunlara katılımını sağlamayı başarmıştı. Bu sporcular, Robert Kolej öğrencisi olan Vahram Papazyan ve Mıgırdiç Mıgıryan’dı.  Bebek’te oturan bir gazete bayinin oğlu olan Robert Kolej öğrencisi Papazyan, her sabah Bebek’ten koşarak Babıâli’ye gelir, oradan aldığı gazeteleri yine koşarak Bebek’e getirip babasının dükkânına bıraktıktan sonra Bebek sırtlarındaki okuluna koşardı. Okul arkadaşı Mıgırdıç Mıgıryan ise, varlıklı bir ailenin spora meraklı oğluydu. 
Ancak İsveç’e sporcu göndermek masraflı bir işti ve bu yükün altından kalkabilmek ve gerekli miktarı denkleştirmek için, Ardavazt Kulübü bir kampanya başlatarak bağış toplamaya başladı. Marmnamarz’ın duyurduğu bu kampanya için sadece İstanbul’dan değil, taşradan da önemli miktarda bağış toplandı. Örneğin, bağışta bulunanlardan biri, Sivas’taki Bartev Kulübü’ydü. Ardavazt Kulübü üyeleri, bağış toplamak için  Arnavutköy’deki Rum Tiyatrosu’nda Fedakâr Gemici adlı bir piyes sahnelemiş, piyeste Vahram da oynamış, izlemeye ise saray mensubu beyler ve hanımlar da gelmişti. Bu yardımlar sayesinde Vahram Papazyan ve Mıgırdiç Mıgıryan İsveç’e gidebildiler.
1915’te yaşanan katliamlar sırasında hayatta kalabilen ve daha sonra Beyrut’a yerleşen Vahram Papazyan, anılarında, Stockholm’e gittikten sonra yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyor: “Sabah Stockholm’e vardığımda, sokakların ve büyük binaların olimpiyatlara katılan irili ufaklı ülkelerin bayraklarıyla donatıldığını gördüm. Ama hiçbir yerde Türk bayrağı yoktu. Bu durum beni çok üzdü. Nihayetinde vatanımın, Türkiye’nin temsilcisiydim ve ülkeme karşı gösterilen bu çirkin tavır, benim için bir aşağılamaydı. Barınmam için bana ayrılan mekâna varmadan, bir araba tuttum ve doğrudan Türk elçiliğine gittim. Öfkemi anlatacak ve hemen bir çare bulunmasını rica edecektim.”
İSTANBUL'DAKİ 
ERMENİ FUTBOL TAKIMLARI
Balat       Sasun 
Beşiktaş         Aharonyan
Galata    Santral 
Kadıköy          Mıhitaryan
Kınalı  Proti 
Kumkapı          Ardziv, Dork, Giligya
Kuruçeşme     Ardavazt 
Makriköy  (Bakırköy) Joğovrtayin 
Nişantaşı          Ararat
Pangaltı         Nor Tıbrots
Pera    Araks, Esayan, Marmnamarzagan
Şişli
Mabak
Üsküdar             Raffi  

Elçi taş kesildi

“Türk elçiye kendimi tanıttıktan ve onun tebriklerini aldıktan sonra, ona şunları söyledim: ‘Beyefendi, Stockholm’un havasını içime çekemiyorum. Çantalarımı alıp memleketime dönmek istiyorum. Bütün şehir yabancı bayraklarla dolu ama bir tek Türk bayrağı yok ve bu hem benim hem de vatanım için büyük bir aşağılama. Ancak, öbür uluslarla birlikte benim vatanımın bayrağı da dalgalanırsa burada kalırım.’
Türk elçi taş kesildi. Başka pek çokları gibi, bir Ermeni’nin vatanını bu kadar sevmesine inanamıyordu… Ve gerçekten de, iki saat sonra Türk bayrağı her yerde dalgalanmaya başladı.”
Yarışmalarda Mıgırdiç Mıgıryan pentatlonda bazı iyi dereceler kaydetti ve disk atmada da beşincilik kazandı. Vahram Papazyan ise 1500 metre koşu yarışmasını önde götürmesine rağmen, son düzlükte yere düşerek derece yapma şansını yitirdi. Yine de, iki sporcu, katılmanın kazanmak kadar önemli olduğu olimpiyat oyunlarının tarihindeki yerlerini almış oldular.

Krisyan’ın Selim Sırrı’ya cevabı

Olimpiyatların hemen sonrasında, Şavarş Krisyan ile yakın arkadaşı olan ve zaman zaman Marmnamarz’a da katkıda bulunan, Türkiye’de spor denince akla gelen ilk isimlerden olan Selim Sırrı (Tarcan) arasında bir polemik yaşandı. Gazetesinde, “26 farklı ülkenin en seçkin evlatları oradaydı; bir tek bizden kimse yoktu” sözleriyle olimpiyatlara Türk sporcuların katılmaması nedeniyle büyük üzüntü duyduğunu belirten Selim Sırrı Bey’e Marmnamarz’da bir cevap veren Krisyan, Ermenilerin de Osmanlı vatandaşı olduğunu, Osmanlı ülkesini temsil ettiklerini ve Selim Sırrı’nın bu tavrının ayrımcılık olduğunu ifade eden şu satırları kaleme aldı:
“Selim Sırrı’nın Hıristiyan Osmanlı ile Türk Osmanlı arasına fark koymak yönündeki çabası canımızı yaktı. (…) Kısa konuşalım. İki Ermeni, kendilerinin ve Ermeni milletinin bir kısmının masrafıyla Stockholm’e gittiler, ama Ermeni olarak değil, Osmanlı olarak… Formalarının üzerinde Osmanlı hilali vardı. Osmanlı sporu Avrupa’da tanınsın diye mücadele ettiler. Osmanlı atletleri olarak alkış da topladılar ama Selim Sırrı hâlâ kalkıp, o iki Osmanlı’yı hiç anmadan, Stockholm’de Türkler yok diye gözyaşı dökme numarası yapıyor. (…) Kelimelerle oynamayalım. Eşitlik, Özgürlük, Kardeşlik sözleri basit sözler değildir. Ulus yaratır ve ulusların geleceğini güvence altına alırlar. Eğer bu memlekette bu sözler sadece bizi kandırmak için kullanılıyorsa, biz bu kelimelerin anlamlarının değiştirilmesine razı gelmiyor ve uyumak istemediğimizi söylemek istiyoruz.”    
Mardiros Kuyumcuyan Ermeni Spor Oyunları'nda ciritle yüksek atlıyor 

Ermeni Spor Oyunları (1911-14)

Şavarş Krisyan, Osmanlı Ermenileri arasında spor oyunları düzenlenmesi için büyük çaba göstermişti. 1911-14 arasında İstanbul’da dört defa Ermeni Spor Oyunları düzenlenmesinde onun ve dergisi Marmnamarz’ın büyük etkisi oldu. Oyunlara kulüplerden ve okullardan yüzlerce sporcu katıldı.
Spor hareketinin öncülerinden Krikor Cololyan, o günleri şöyle anlatıyor: “Marmnamarz yeni yayımlanmaya başlamıştı ama çok ilgi görüyordu. Bu heyecanı zirveye taşımak için özel bir girişimde bulunmak gerekiyordu. Bir gün, bir restoranda yemek yerken, Stockholm olimpiyat oyunlarından konu açıldığında, aklımıza, bir Ermeni Olimpiyatı düzenlemek fikri geldi…” (Aztag gazetesi, 3 Ocak, 1939)
Böylece, Marmnamarz’ın çağrısıyla, dönemin önde gelen spor adamları Aram Kalender, Kevork Tercimanyan, Yeğişe Kaçuni, Levon Hagopyan, Şavarş Krisyan, Mardiros Kuyumcuyan ve Hovhannes Savayan’dan oluşan düzenleme komitesi hemen işe koyuldu. İlk Ermeni Oyunları 1 Mayıs 1911’de, Union Club sahasında, 2 bin seyirci önünde yapıldı. 1912, 1913 ve 1914’ün Haziran aylarında da oyunlar tekrarlandı. 1911’deki ilk oyunlarda, Robert Kolej’den Sarkis Mıgıryan ve Mardiros Kuyumcuyan, Ardavazt Kulübü’nden Vahram Papazyan başarılarıyla dikkat çektiler. Sonraki yıllarda da, yüzlerce sporcu ve binlerce seyircinin katılımıyla, bisikletten yüksek atlamaya pek çok alanda yarışlar yapıldı.

Şavarş Krisyan

Beşiktaş’taki Makruhyan, Bahçecik Amerikan Koleji, Berberyan Okulu ve Robert Kolej’de okuduktan sonra, Paris ve Londra’ya giderek spor akademilerinde eğitim gören Krisyan, 1908’de Meşrutiyet ilan edilince İstanbul’a geldi ve Ermeni gençleri arasında spor ve beden eğitiminin yaygınlaşması için çalıştı. 1911’den 1914’e dek Marmnamarz (Beden Eğitimi) adlı dergiyi yayımlayan Krisyan, Getronagan başta olmak üzere çeşitli okullarda beden eğitim öğretmenliği yaptı. Ermeni izci faaliyetlerinin en önemli temsilcisiydi.
Hovhannes Hintliyan ile birlikte “Boy-Scout yev ir Giyankin Nbadagı” (İzci ve Hayatının Amacı) adlı bir kitap kaleme almıştı. 24 Nisan 1915’te diğer  Ermeni aydınlarıyla birlikte tutuklanan Krisyan, bir süre hapiste tutulduktan sonra öldürüldü.

Rumeli Lig fikstürü

Osmanlı topraklarında futbol ilk kez 1875’te Selanik’te, İngilizler tarafından oynandı. 1877’de ise Bornova ve İzmir’de sahalar kurularak futbol ilk kez Anadolu topraklarına taşınmış oldu. 1901’de ise, James Lafontaine ve Horatio Armitage’ın girişimleriyle İstanbul Futbol Ligi kuruldu. Sonraki yıllarda Kadıköy, Rumeli, Pazar ligi gibi örgütlenmelere gidildi. İzmir’de ise 1900’de Armenia ve Vaspuragan adında iki Ermeni takımı kurulmuştu. Aynı yıllarda Ermeniler arasında, Baltalimanı futbol takımı, Getronagan Lisesi öğrencilerinin kurduğu ve adını okulun adının Fransızcasından alan Santral takımı ve Robert Kolej’in Ermeni öğrencilerinin kurduğu Robert Kolej takımı kurulmuş ve mücadele kızışmıştı. Yukarıda görülen 1911-12 Rumeli Ligi fikstüründe, Araks A-B, Ardavazt, Ardziv B, Sahakyan ve Makriköy takımlarının yanı sıra, Galatasaray da yer alıyor

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder