9 Ekim 2013 Çarşamba

Trabzon Valisi Cemal Azmi bey in zorunlu Ordu seyahati


Birinci Dünya Savaşı olanca şiddetiyle devam ederken Osmanlı Devleti, Rus ordusu karşısında devamlı olarak geri çekiliyordu. Doğu Karadeniz neredeyse tamamen Ruslar tarafından ele geçirilmişti. Bu yıllarda Doğu Karadeniz, Trabzon Vilayeti olarak adlandırılıyordu ve vilayetin merkezi Trabzon’du.
 Rus Ordusunun saldırıları karşısında Osmanlı Devleti 15 Nisan 1916 yılında vilayet merkezi olan Trabzon’dan da çekilmek zorunda kalmış, askerlerle birlikte Türklerin önemli bir kısmı şehri terk etmişti.
O yıllarda Ordu, Trabzon Vilayetine bağlı bir ilçe idi. Trabzon Valisi Cemal Azmi Bey, Rumların dinsel lideri metropolit Hrisantos’a şehrin yönetimini devretti. Trabzon Valisi Cemal Azmi Bey, şehrin yönetimini Hrisantos’a devrettikten sonra devlet işlerine ait bütün defterleri, resmi belgeleri sandıklara koydurdu ve bunları kayıklarla Ordu’ya gönderdi.
Şehirden çıkmak isteyen Trabzon halkına da Giresun-Ordu yönüne doğru yola çıkmalarını bildirdi. Trabzon’un Türk sakinleri yaşadıkları toprakları arkalarında bırakarak Ordu’ya doğru yola koyuldular. Bu dönemde şehirde yaşayan Türk sayısı öylesine azalmıştı ki bu bir hatıratta şöyle ifade ediliyordu; “Ara sıra evden çıkıp Trabzon’u dolaşıyordum. Türklerin hepsi hicret ettikleri için hasretini çektiğim bir hemşeriye tesadüf edemiyordum.”
Trabzon Valisi Cemal Azmi Bey, zorunlu olarak Ordu kazasına yerleşmiş Trabzon valiliği görevini Ordu’da sürdürmeye çalışmıştır. Böylece Ordu Kazası bir dönem Trabzon Vilayeti’nin yönetim merkezi olmuştur.
Ordu Kazasında Trabzon valisi görevini sürdüren Cemal Azmi Bey, 1868 yılında Arapkir’de doğmuştur. Babası tapu müdürlerinden Osman Nuri Bey, annesi Gülsüm Hanım’dır. 1891 yılında ise Mülkiye Mektebi’nin yüksek kısmını bitirdi. Mülkiye’den mezun olan Cemal Azmi Bey, Kosova Merkez Kazaları kaymakamı iken İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katılmıştır.
Meşrutiyet’in ilanında aktif görev üstlenen Cemal Azmi Bey, Meşrutiyet’in ilânının ardından, 25 Ocak 1909 tarihinde Senice Mutasarrıflığına atanmıştır. Siverek, Bolu, Lazistan Sancağı Mutasarrıflığı görevlerinde bulunduktan sonra Trabzon Valisi olmuştur.
Trabzon Valiliği görevini sürdürdüğü sırada 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı çıkmış ve Cemal Azmi Beyin yolunu Ordu kazasına düşüren süreç de böylece başlamıştır.
Lazistan Sancağı mutasarrıflığı sırasında Cemal Azmi Beye “eli sopalı mutasarrıf” namı verilmiştir.  İttihat ve Terakki Partisince desteklenen Cemal Azmi Beyin, olağanüstü sivil ve askerî yetkilerle güçlendirilen Trabzon Valiliği görevi dört yıl sürmüştür.
Trabzon Valiliği sırasında karşısında çıkan en temel sorun muhakkak ki Rusların Trabzon’u işgalidir. Yaklaşmakta olan Rus Ordusu bir türlü engellenemiyordu. 16 Şubat 1916 tarihinde Erzurum’un işgal edilmesi üzerine Vali Cemal Azmi Bey Vilayet genel Meclis üyelerini toplayarak durum değerlendirmesi yapmış ve ailelerin Trabzon’dan uzaklaştırılması kararına varılmıştı.
İşgal ve göç günlerini bizzat yaşayan Muzaffer Lermioğlu, “Akçaabat Tarihi ve Birinci Genel Savaş, Hicret Hatıraları” olarak kitaplaştırılan anılarında Cemal Azmi Bey ve Ordu Kazası hakkında şu değerlendirmeleri yapmaktadır:
Trabzon’un işgali üzerine Vali Cemal Azmi Bey Vilâyet erkânı ile Ordu kasabasına yerleşti. O zaman Trabzon İline bağlı bir ilçe merkezi olan Ordu kasabasında vilâyet umurunu ifaya başladı. Kudretli, başarıcı, azimkâr ve cesur bir idare âmiri ve aynı zamanda müfrit bir vatanperver olan Cemal Azmi Bey’in gayret ve himmetiyle, şahsî teşebbüsleriyle az zaman içinde bu kasaba ve kazadaki muhacirlerin iskân ve iaşe işleri her yerden iyi tanzim edildi. Mumaileyhin geceli gündüzlü çalışarak dar imkânlar içinde, o günün fevkalâde hal ve şartları karşısında gösterdiği başarılar cidden takdire şayandır.”
Trabzonluların bir kısmı, bu zor günlerde, çetin geçen göç yolculuğunun sonunda Ordu’ya geldiler. Bu insanların evlere yerleştirilmeleri, sağlık sorunlarının çözümü, hayatlarını devam ettirmelerinin sağlanması gibi önemli meselelerin halledilmesi gerekiyordu.
Trabzon Valisi Cemal Azmi Bey, göçmen Trabzonluların Ordu’da karşılaştıkları güçlükleri en aza indirmek için çaba gösteriyordu. Açlık tehlikesiyle karşılaşan göçmenler, ağaçlarda henüz olgunlaşmamış meyveleri haşlayarak yemeye çalışıyordu.
Cemal Azmi Beye Ordu’da “Kara Vali” deniliyordu. Oldukça esmerdi ve kara sakalı vardı. Bu haliyle de Kara Vali lakabıyla uyuşuyordu.
Trabzon Valisi Ordu’da İsmetpaşa İlk Okulu’nun karşısındaki bir eve yerleştirildi. Evinden bazen okul bahçesindeki çocukları izliyordu. Bu yılları yaşayan Fevzi Güvemli, “Bir Zamanlar Ordu” adı verilen hatıralarında Cemal Azmi Beye de yer vermektedir.
Evi okulun hemen karşısında olan vali bir gün okula gelir ve bir sınıfa girer:
“Şaşkına döndük. Hepimize bir şeyler sordu. Sınıfta zaten on beş kişi kadardık. Üstümüzü başımızı gözden geçirdi.”
Vali Cemal Azmi Bey, okula giden öğrencilerin bazı öğrencilerin elbise ve ayakkabılarının uygun olmadığını belirlemiş ve onun ziyaretin in ertesi gün okula terzi ve kunduracı gelmiştir. Terzi ve kunduracı ellerindeki listede adları yazılı olan öğrencilerin ölçülerini almışlar, birkaç gün sonra da bu öğrencilere ayakkabı, elbise, pardösü gelmişti.
Bu sıralarda Fevzi Güvemli’nin İsmetpaşa İlk Okulunda yaşadığı özel bir problem bulunmaktadır. Okulda çalışan görevlilerden birisi küçük Fevzi’nin annesinin dokuduğu kazaktan istiyor, sürekli olarak çocuğu sıkıştırıyordu. Fevzi, annesinin işinin çok olduğunu söylemesi de fayda etmez. Görevli “sonra karışmama başına iş açarım” diyerek onu teneffüslerde sıkıştırmaya devam eder.
Yine bir tenefüs zamanı okuldaki görevli Fevzi Güvemli’yi sıkıştırırken, okul bahçesine Kara Vali Cemal Azmi Bey birden bire girer ve adamın yakasına yapışır. “Defol utanmaz herif” diyerek onu okuldan kovar.
Ordu halkı savaş yıllarında karınlarını doyurmakta güçlük çekerken, Trabzon’un işgal edilmesi sonucu binlerce göçmene de ev sahipliği yapmak zorunda kalmıştı. Kasabada besin sıkıntısı çekiliyordu. Her evin tarlasında karalâhana dikiliydi. Ama lahana halkın beslenmesinde yeterli gelen bir ürün değildi.
Vali Cemal Azmi Bey, Ordu’daki bütün boş arazilere patates dikilmesi emrini verdi. Ancak karalâhanaya alışkın olan halk patatesi de pek tanımıyordu. İşi sıkı tutan vali, zorla tarlalardaki lahanayı söktürüp yerlerine patates dikilmesini sağladı. Bunun sayesinde Ordu’da yaşayan insanların beslenme sıkıntıları bir ölçüde giderilmiş oldu.
Ordu’nun bu yıllarda yaşadığı en büyük sıkıntılardan birisi de Rus bombardımanlarıydı. Ordu’da yaşayan halkın salgın hastalıklar ve açlık sorunlarını gidermenin yanında Rusya ile savaşan 3.Ordu’nun silah ihtiyacının da karşılanması gerekiyordu. Karadeniz kıyılarında cephane taşıyan gemiler Rus torpidolarınca vuruluyordu.
“ O yıl kışa giriyorduk ki bir gün yük iskelesine bir römorkör yanaştı. Güneş Boztepe’nin ardında ağıyordu. Römorkörün içindeki top mermileri boşaltılmaya başlandı, heyecan ve telaş içinde. Halk iskeleye üşüşmüştü. Vali de pardösüsünü çıkarmış, irice bir mermiyi omuzlamıştı. Heyecan ve telaş Rus torpidolarının gelmekte olduğunun haber alınmasındandı. Son mermiyi de boşaltan römorkör bütün hızıyla iskeleden uzaklaştı”
Rus savaş gemileri bir yandan da sahil bölgelerini bombalıyorlar, limanlardaki kayıkları batırıyorlardı. 31 Mayıs 1917 günü sabah saatlerinde Vona limanından hareket eden bir Rus torpidosu, Ebülhayır’da kayıkları bombaladıktan sonra Ordu’ya 38 top mermisi attı. Gemiden havalanan bir tayyarenin Ordu üzerinde bir keşif uçuşu gerçekleştirmesinden sonra bombardımana devam edilmişti.
Rus bombardımanı sonucu Ordu’da askerlik şubesi, telgrafhane, jandarma komutanlığı ve Guraba Hastanesi hasar görmüştü. Bombalama sonucunda Ordu Hapishanesi de ağır hasar görmüş, hapishanedeki üç Ermeni ve bir Müslüman mahkûm ölmüş, birçok mahkûm da firar etmişti.
1917 yılı Ekim ayında Rus Bolşevikleri, Çar’ı devirerek ülkede yönetimi ele geçirdiler. Ekim Devrimi denilen bu önemli gelişme, Trabzon’u işgal eden Rus Ordusunun geri çekilmesiyle sonuçlandı. 24 Şubat 1918’de Osmanlı birlikleri Trabzon’a girerek yönetimi ele aldı.
Ama Trabzon’un Ruslardan geri alındığı sırada Cemal Azmi Bey Trabzon valisi değildir. Çünkü Cemal Azmi Bey 2 Şubat 1918 tarihinde Trabzon Valiliğinden ayrılmıştır. Osmanlı Devleti savaştan yenilgiyle ayrılmış, 30 Ekim 1918 tarihinde ağır şartlar getiren Mondros Ateşkes Antlaşması’nı imzalamak zorunda kalmıştır.
 İtilâf devletleri İttihat ve Terakki Partisi’nin önde gelenlerini tutuklatmak için harekete geçince Cemal Azmi Bey de ailesiyle birlikte Almanya’ya gitmiş ve Berlin’e yerleşmiştir.
Cemal Azmi Bey, Divan-i Harp’te Trabzon Ermeni Tehciri dolayısıyla 26 Mart 1919 tarihinde gıyabında yargılanmaya başlandı. 21 Mayıs 1919’da sonuçlanan mahkeme, Ermeni iddialarına dayanarak, Cemal Azmi Bey’i suçlu bulmuş ve idama mahkûm etmişti.
Cemal Azmi Beyin bu idam cezasını ise üç yıl sonra Ermeni İntikam Birliği üyesi AramYerganian ve Arşak Şıracıyan infaz etmişlerdir. 17 Nisan 1922 günü aileleriyle birlikte yürüyüşe çıkan Cemal Azmi Bey ile Dr. Bahaeddin Şâkir, Almanya’nın başkenti Berlin’in en işlek caddesinde, ailelerinin gözleri önünde,  iki Ermeni komitacı tarafından vurarak öldürmüştür.
Cemal Azmi Bey, Berlin’de annesi Gülsüm Hanım, eşi Müzeyyen Hanım ve bir kız iki erkek, üç çocuğu ile birlikte yaşıyordu. TBMM,  24 Nisan 1924 tarihinde çıkarttığı kanunla Cemal Azmi Bey’in eşi Müzeyyen Hanım’a, her yıl 15 Lira ödenmesini kararlaştırdı.
Trabzon Valisi, İttihatçı, “Kara Vali” Cemal Azmi Beyin 54 yıllık yaşam hikâyesinin birkaç yılı Ordu’da geçmiştir. O zamanlar Trabzon’a bağlı küçük bir kasaba olan Ordu, Rus işgalinden kaçan binlerce Osmanlı vatandaşına ev sahipliği yapmış, yerleşme, hastalıklar, beslenme gibi birçok temel sorunla karşılaşmıştır. Vali Cemal Azmi Bey kendince bazı önlemler alarak en az zararla bu sorunları çözmeye çalışmıştır.
Birkaç yıl süren zorunlu Ordu seyahati sonrasında Ordululara Cemal Azmi Beyle ilgili birkaç hatıra kaldı. Orta boylu, kara sakallı ve esmer Trabzon Valisi, komitacı Ermeniler tarafından Berlin’de vurularak öldürüldü. Şimdi Berlin Müslüman Mezarlığında dava arkadaşı Bahaeddin Şakir ile yan yana yatıyorlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder