20 Haziran 2015 Cumartesi

BOR MADENİ VE TÜRKİYE REZERVİ..

Bu yüzyılın en önemli madenleri arasında yer alan ve dünyanın en stratejik madeni olarak kabul edilen Bor rezervinin yarısından fazlası Türkiye’de bulunuyor. Bor, nükleer sanayiden uzay araçlarına, gübre sanayiinden ilaç sanayine, kimya sanayinden otomobil sanayine kadar 400’ü aşkın alanda kullanılıyor.

Türkiye, dünyada bor rezervlerinin %65 ila 72 aralığında bir rezerve sahip bulunurken, dünya üretiminin %40’ını gerçekleştiriyor. Türkiye dışındaki ülkelerde bor rezervlerinin ömrü son 80 yıllık iken ülkemiz tüm dünyanın 450 -500 yıllık ihtiyacını karşılayabilecek bor rezervlerine sahip konumdadır.

Türkiye’de devlete ait olan Eti holding A.Ş. aracılığı ile bor madenleri, Burhaniye’den Savaştepe’ye, Susurluk’tan Dursunbey’e, Bigadiç’ten Sultançay’ına, Bursa Kestelek’ten Sındırga’ya, Kütahya Emet’den Eskişehir Kırka’ya kadar 1 milyon 700 bin hektarlık bir bor maden rezervleri alanı kamulaştırılmış durumdadır. Bu alanlardaki bor rezervleri yaklaşık 2.5 milyar tonluk kapasiteyle dünyanın en zengin ülkesi Türkiye’dir. Bu Bor’un ülkemiz için ekonomik değer olarak 1 trilyon dolardan daha fazla zenginliğe sahiptir. Türkiye bor madenlerinin ihracatının %50’sini ham madde halinde, %50’sini işlenmiş olarak satmaktadır.

ÖZAL VE ERDOĞAN BOR’U GÖRDÜ
Eti Maden Genel Müdürü Orhan Yılmaz’a göre, dünya ile rekabet etmenin yolu maliyetleri düşürmekten geçiyor: “Maliyetleri o kadar hızlı düşürdük ki, bizimle kimse rekabet edemez hâle geldi. Üç yıl önce piyasanın lideri olma yolunda büyük bir adım attık. Rakibimiz pazar kaybederken biz üretimi artırdık. Üstelik yeni pazarlar da oluşturduk. Rakibimizin en güçlü olduğu ABD’de bile satışlarımızı katladık.”

Türkiye’deki bor madenleri, 1960’larda yabancı şirketlerin eliyle çıkarılıp pazarlanıyordu. Ham hâldeki maden, İngiltere ve Amerika gibi ülkelerde işlendikten sonra pazara sürülüyordu. 1978’de kamulaştırma kararı alınan borda yatırımlar ilk kez dönemin başbakanı Turgut Özal tarafından başlatıldı. Ancak uzun yıllar bu madene önem verilmedi. AK Parti’nin iktidara gelmesiyle bu konu, önce Acil Eylem Planı’na alındı, ardından yatırımlara başlandı. Bor Enstitüsü (BOREN) kuruldu, ulusal ve uluslararası düzeyde çeşitli paneller düzenlendi, tanıtıma büyük önem verildi. Girişimler meyvelerini kısa sürede verdi. Çin pazarının yüzde 77’si Türkiye’nin eline geçti. Rusya’ya 5, ABD’ye 3 kat fazla ihracat yapılmaya başlandı. Pazarda liderliğe yükselen Türkiye, tesislerini yeterince geliştirmediği için taleplere hâlâ cevap veremiyor. Şu an 5 tesiste gece gündüz süren üretim, tatillerde bile durmuyor.

Fabrikaların üretim kapasitesi yüzde 170’ler seviyesine ulaştı. Mevcut üretim göz önüne alındığında 2010 yılının siparişleri bile doldu. Eti Maden, üretim sorununu aşmanın yolunu arıyor; devletin yeni tesisler kurmasını, özel sektörün de üretime katılmasını istiyor. Bunun da yetmeyeceği göz önüne alınarak yurt dışında üretim yapılması hedefleniyor. Böylece Türkiye dört yıl içinde 2 milyon tonu aşkın üretimle, 2 milyar dolar gelir elde edebilecek.

BOR’UN PAZARI
Bir yer altı kaynağı, ulusal zenginlik olarak Bor’u anlayabilmek için bazı yalın gerçeklere bakmakta yarar var :
* Dünyanın en büyük Bor tuzu yatakları ülkemizde (yeterli bilgisi derlenip rezerv niteliği kazandırılmış olan yataklarla bile dünyanın bilinen rezervlerinin yaklaşık 2/3’si) ;
* Dünya tüketiminin %75’ini bizim Eti Bor (Eti Holding) ve Rio Tinto’nun ABD’de kurulu Borax Ltd’i karşılıyor ;
* Ülkemizdeki yataklar dünyanın gereksinimini bugünkü tüketim hızı ile 400 yıldan uzun bir süre karşılayabilecek düzeyde ;
* Borax ise ancak 80 yıllık rezerve sahip (dünyada Bor fiyatları makul bir düzeye düşecek olursa, bu 12 yıla inecek) ;
* Ülkemizdeki yataklar hemen bütün ekonomik Bor tuzu mineralleri açısından zengin, yataklar sığda ve açık ocak işletmesine elverişli, ulaşımı kolay yerlerde ;
* Dünya pazarının büyük bölümüne taşıma kolaylığı da ülkemizden yana ;
* G. Amerika’daki rakip yataklar küçük, 4000 m’lerden yüksekte, zor ulaşılabilir yerlerde, yılın uzun bir döneminde olumsuz iklim koşullarından ötürü çalıştırılamıyor
* Borax’ın yatağı ise açık işletme ile işleniyor, ama ocak derinliği 750 m’ye ulaşmış, sayısız güçlüklerle boğuşuyorlar.
Türkiye 'bor'da dümene geçiyor

Dünya bor rezervinin çoğuna sahip olan Türkiye, bu değerli madenin üretimi ve ihracatında birinci sıraya oturdu. Ancak ‘yüzyılın madeni’nin geleceğini kurtarmak için teknoloji ve sanayi alanında yapılacak çok iş var.

Eskişehir’deki bor fabrikası yöneticilerinin hararetli toplantısını telefon sesi bölüyor. Ahizenin ucundaki kişi “Çinli müşteriler acele bor istiyor. Neden mal gelmedi?” diye soruyor. Cevap gecikmiyor: “Üretim kapasitemizi aştık, taleplere yetişemiyoruz.” Dünya bor rezervlerinin yüzde 72’sine sahip Türkiye, yurtdışından gelen ürün talebine cevap veremiyor. Şimdiden ileriki yılların siparişleri bile alındı. Eskişehir-Kırka başta olmak üzere Kütahya, Bursa ve Balıkesir’deki bor işleme tesislerinde üretim aralıksız devam ediyor. Talep patlaması ihracat rakamlarına da yansıdı, 2005 yılından sıonra bor ihracatı dört kat arttı. İşçisinden mühendisine, teknisyeninden yöneticisine kadar hemen herkes siparişleri yetiştirme telaşında. Personel iki yıldır izin kullanamıyor.

PAZAR PAYI KATLANIYOR AMA…
Deterjandan uzay mekiğine, ilaç sanayinden televizyon ekranına kadar birçok alanda kullanılan bor madeninde Türkiye, tekel olma yolunda ilerliyor. Birkaç yıl önce dünyadaki bor pazar payı sadece yüzde 17 olan Türkiye, bugün payını yüzde 40’a çıkardı. Eti Maden Genel Müdürü Orhan Yılmaz’a göre, rakam kısa sürede artacak: “Artık üretimde, hasılatta ve kârlılıkta bir numarayız. Şimdi pazardan daha çok pay almanın heyecanı içindeyiz. Kutuplar dışında herkese ulaşmaya çalışıyoruz.”

Türkiye, 2005 yılından öncesine kadar dünya bor tüketiminin sadece beşte birini (400 bin ton) karşılıyordu. 2005 yılından itibaren dünya piyasasında üstünlüğü ele geçirerek, ihracat rakamlarını 1 milyon 200 bin tona çıkardı. Yine 2002’de 150 milyon dolarlık bor satarken, bu miktar şu an 600 milyon doları aştı. Eti Maden, son yıllardaki taktik ve atılımlarıyla uluslararası madencilik devi ve en yakın rakibi ABD menşeli US Borax’ın liderlik koltuğunu elinden aldı. (Şirketin pazar payı yüzde 32’ye geriledi.) Türkiye fiyat politikasını belirler noktaya gelmek istiyor.

BEŞTE BİRİ FİYATINA ÇIKARIYORUZ
Peki, Türkiye kısa sürede bu seviyeye nasıl geldi? Borun endüstriyel hâle getirilmesi için hangi stratejiler izlenmeli? Öncelikle, Türkiye’deki maden yatakları yüzeye çok yakın. Örneğin Çin’de 4 bin metre yüksekliğe sahip dağ yataklarında madene bin metre derinlikte ulaşılırken, ülkemizde bu mesafe sadece ve sadece 50 metre. Bu nedenle çıkarma ve taşıma maliyetinin düşmesi Türkiye’ye büyük avantaj sağlıyor. Diğer ülkeler madenin tonunu 100 dolara çıkarırken, Türkiye çok daha kaliteli madeni 20 dolara mal ediyor. Maliyeti düşüren bir diğer unsur ise atıl durumda bulunan başka sektörlerdeki fabrikaların küçük operasyonlarla bor üretimine geçmesi.

‘BOR ALTINI’ PİYASAYI SARSACAK
Türkiye bor madenini işlemede de sınıf atlıyor. Yakın zamana kadar bu madeni sadece tuz olarak işleyen tesislerimiz, artık bir sonraki aşama kabul edilen üretimi de gerçekleştiriyor. Bunların içinde boroksit, üleksit ve kolemanit gibi ürün ve kimyasallar öne çıkıyor. Eti Maden AŞ, bünyesinde faaliyet gösteren Eskişehir-Kırka (etibor-48), Kütahya-Emet (kolemanit), Bursa- Kestelek (kolemanit), Balıkesir-Bigadiç’te (kolemanit-üleksit) üretim yapılıyor. Ayrıca Balıkesir Bandırma’da da bor kimyasalı üretiliyor. Eti Maden, bir yandan üretimini artırıp pazar payını yükseltirken, diğer yandan yeni ürünlerle piyasaya giriyor. ‘Kalsine tinkal’ bunların en önemlilerinden biri. Bir süre önce keşfedilen ürün, ‘bor madeninin altını’ olarak nitelendiriliyor. Bir başka ifadeyle bugüne kadar üretilen bor ürünleri ‘14 ayar altın’ olarak düşünülürse, yeni ürün ‘24 ayar altın’a tekabül ediyor. Kaliteli bor ürünü diyebileceğimiz ‘kalsine tinkal’ LCD ekran yapımı, elektronik cihazlar, demir cürufunun alınması ve deterjan sanayii gibi alanlarda katkı maddesi olarak kullanılacak. Bu üründe su oranı düşük olduğu için müşteriler büyük rağbet gösteriyor. Numuneleri gören yabancı firmaların bu ürüne talebi hayli yüksek. Pazarda önemli bir yer edineceği anlaşılan ‘kalsine tinkal’in tonu, benzerlerinden en az 200 dolar daha yüksek fiyata satılıyor. Yeni ürün ilk etapta yıllık 200 bin ton üretilecek. Pazarda tutarsa bu rakamlar artacak. Kurumun beş yıllık strateji planlarında bu miktarın 2 milyon tona kadar çıkarılabileceği düşünülüyor. Sadece ‘kalsine tinkal’ üretimi bile kurumun gelir ve katma değerinin 1,5-2 milyar dolar artması anlamına gelecek.

Ayrıca bu cevher projesiyle eski üretim yöntemlerindeki boroksit kaçakları dörtte bire iniyor. Cevherin içinde kalan artık maddeler bu yöntemle tamamen ayrıştırılıyor. Hem ürün kalitesi hem de üretim randımanı artıyor. Üretim de diğer ürünlere göre üçte bir gibi daha kısa zamanda tamamlanıyor. Böylece zaman ve enerjiden tasarruf sağlanıyor. Sıvı atık olmadığı için çevre problemleri de minimize ediliyor. Ürün kısa süre önce Türk Patent Enstitüsü ve Avrupa Patent Birliği tarafından tescillendi.

20 ‘SIR PROJE’ SIRADA BEKLİYOR
Son yıllardaki kurumsal atılımda Eti Madencilik Genel Müdürü Orhan Yılmaz ve Yönetim Kurulu Üyesi Yücel Yalçınoğlu’nun rolü yadsınamaz boyutta. Büyük kısmı taşra olmak üzere 25 yıldır kurumun değişik birimlerinde çalışan Yücel Yalçınoğlu, geçmişte kalan kısır çekişmelerin yerini artık yeni fikir ve projelerin aldığını anlatıyor. Beş yıldır üzerinde çalıştıkları ‘kalsine tinkal’in yanı sıra birçok yeni ürün projesini de hayata geçirmek üzere olduklarını söylüyor. Eti Maden mühendisleri yeni bor ürünleriyle ilgili 20’ye yakın yeni projenin üzerinde çalışıyor. Ancak yöneticiler henüz tamamlanmayan projeler konusunda ser veriyor sır vermiyor.

ÂTIL FABRİKA BOR ÜRETİMİNE GEÇTİ
Bor pazarına hızlı giren Eti Maden, tesisleri yetersiz kaldığı için istenen seviyede üretim yapamıyor. Bunun için yeni tesislere ihtiyaç var. Ancak maliyetlerin yüksek olması ve inşasının 4 yıla yakın sürmesi büyük dezavantaj. İşte bu durumu göz önüne alan kurum yönetici ve mühendisleri, alternatif yollara yöneldi. Örneğin kurumun gözde ürünü ‘kalsine tinkal’, 10 ay gibi kısa sürede kurulan özel bir tesiste işleniyor. Klasik işleme yönteminde bor türev ve kimyasalları sudan geçirilip birkaç aşamada elde edilirken yeni ürün suya ihtiyaç duymadan yüksek dereceli sıcak fırınlarda işleniyor.

Yeni tesisin yıllık kapasitesi ilk etapta 200 bin ton olarak hesaplanıyor. Önceki yılın son aylarında üretime geçen bu ürün Avrupalı bazı firmalara pazarlanıyor. Çin ve Rusya menşeli, dünya pazarının önemli demir çelik ve paslanmaz firmalarıyla anlaşmalar yapılmış durumda.

ŞEKER FABRRİKALARI DA BOR ÜRETECEK
Özel tesisin inşası da pek alışılmadık bir başarı hikâyesine sahne oldu. Elazığ’da 1982 yılında kurulan krom fabrikası, o tarihten bugüne âtıl vaziyetteydi. Çürümeye terk edilen bu fabrikanın bazı aksamları sökülüp Eskişehir’de âtıl durumda bulunan başka bir tesise monte edildi. Böylece yeni fabrika üretime geçti. Bu projeyle tesis maliyeti 100 milyon dolardan 20 milyon dolara indirildi. Üstelik taleplere daha erken cevap verilmeye başlandı.

Yabancı firmalardan gelen yoğun taleplerin karşılanmasına yönelik arayışlar sadece bunlarla sınırlı değil. Şeker pancarına kota uygulandığı için çok az çalışan şeker fabrikalarında da bor üretilmesi planlanıyor. Zaten, bu fabrikaların üretim yapısı ile bor tesislerininki büyük ölçüde benzerlikler gösteriyor. Fabrikalarda yapılacak küçük ilave ve tadilatlarla bu tesislerin bor üretimine geçmesi mümkün. Bazı şeker fabrikalarında inceleme bile yapılmış. Susurluk Şeker Fabrikası’nda bu yıldan itibaren bor üretilecek. 20 milyon YTL’lik bir yatırımla senede 250 bin ton üretim yapılması öngörülüyor. Böylece sadece bu fabrikadan yılda 65 milyon dolar gelir elde edilmesi bekleniyor.

Eti Maden, talepleri karşılamak için arayışlarını sadece yurt içinde sürdürmüyor. Üretim için yurt dışında da girişimler devam ediyor. Rusya’da bir tesis birkaç ay içinde boraks üretmeye başlayacak. Burada işlenen bor Rus pazarına sürülecek. Peki neden Rusya? Birincisi üretim girdisi olarak enerji maliyeti Türkiye’ye göre çok düşük (beşte bir). İkincisi de Ruslar, kaliteli Türk borunu tercih ediyor.

Eti Maden’in bor üretimini artırmak için hayata geçireceği bir başka proje ise yurt dışından Türkiye’ye fabrikalar getirmek. İlk olarak Almanya’dan bir fabrika taşınacak. Aynı şekilde Çinli bir firma bu yıl içinde ülkemizde fabrika kurup maden üretmeye başlayacak. Eskişehir’de yapılan 250 bin ton kapasiteli tesisin iki yıl içinde faaliyete geçmesi bekleniyor. Ayrıca bor üretiminde yerli firmalardan yararlanılıyor.

Bor madeni yüzlerce üründe yan madde olarak kullanılıyor. Bunlardan biri de ısı yalıtımı. Petrol ve doğalgaz fiyatlarının sürekli arttığı düşünüldüğünde binalardaki ısı yalıtımı daha da önem kazanıyor. Özelikle sert soğuğuyla bilinen Rusya, Ukrayna ve Norveç gibi ülkelerin yanı sıra sıcak kuşaktaki Ortadoğu ve Afrika ülkelerinde de son yıllarda yalıtım büyük önem kazandı. İzolasyonu sağlamak için kullanılan maddelerin en önemlisi ise bor. Eti Maden Başmüfettişi Galip Türkmen, pek çok alanda olduğu gibi yalıtım konusunda da bor madenine ilginin arttığına dikkat çekiyor: “Küresel bazda aşırı soğuma da aşırı ısınma da bor için yeni pazarlar oluşturuyor. Biz de fırsatları değerlendirerek ülkemizin kâr etmesini istiyoruz.”

Son yıllarda dünya bor pazarının ABD’den Rusya ve Uzakdoğu ülkelerine kayması sebebiyle bu bölgelerde pazarlama organizasyonu yapılanmasına da hız verildi. Rusya’da bir pazarlama şirketi kuruldu, Uzakdoğu pazarına girmek için ise Çin’de bir irtibat bürosu açıldı.

İŞLENİNCE FİYATI 30 KAT ARTTI
Sanayiden tarıma, sağlıktan tekstile kadar yaklaşık 400 alanda katkı maddesi amaçlı kullanılan bor madenini, Türkiye yarı işlenmiş mamul olarak piyasaya sürüyor. Daha önce tonu 20 dolara satılan ham hâldeki borun fiyatı, bu işlemeden sonra 600 dolara çıktı. Eğer Türkiye bu madeni sanayide kullanıp satabilirse fiyatlar astronomik şekilde yükselecek. Örneğin, yarı mamul hâlde ihraç edilen boroksitin tonu 500 dolarken, bunun nano teknoloji ve uzay teknolojisinde kullanılması durumunda rakamlar 1 milyon doları aşacak. Bugün milyar dolarlık kazançların elde edildiği borun üretiminde belki de en önemli faktörlerden biri; bu madenden kazanılan paraların bor Ar-Ge’sine yatırılması. Böylelikle sanayi-devlet-üniversite işbirliğiyle borda yeni hamleler yapılması çok daha kolaylaşacak. Türkiye’nin bu anlamda hâlâ eksiklikleri bulunuyor.

Dünya rezervinin dörtte üçüne sahip olmasına karşın Türkiye, boru teknoloji ve sanayide yok denecek kadar az kullanıyor. Üretimin sadece yüzde 7.5’lik kısmı iç piyasaya sürülüyor.

Pazarda açık ara liderliğe yükselse de Türkiye bazı risklerle karşı karşıya. Bor teknolojisini geliştiren US Borax’ın pazar payının iyice düşmesi hâlinde Türkiye bor teknolojileri konusunda daha yalnız kalacak. Bor madeninin kullanılabileceği teknolojiyi geliştirme konusunda ciddi mesafe alınmazsa alternatif ürünlerin sivrilmesinin önüne geçmek zorlaşacak. Meselâ Avrupa ülkeleri daha önce otomobil camını bordan yaparken artık ‘sodyum perborat’ denilen bir madenden yapıyor. Bu durumda borun cazibesi düşecek. Her ne kadar Türkiye’nin üretimi ve pazar payı katlanarak artsa da dünya bor tüketiminin son 5 yılda sadece yüzde 4-6’lık bir artış göstermesi aslında tehlikenin habercisi gibi.

‘Yüzyılın madeni’ borda, katma değeri yüksek ürün geliştirme konusunda devletin diğer kurumlarındaki teknolojik imkanlardan çok daha fazla yararlanılması hayati önem taşıyor. Yeni teknolojiler kapsamında, özel bor kimyasallarını üreten ve tüketen sanayilerin de mutlaka ülkemizde kurulup geliştirilmesi gerekiyor. Bu yönde bazı adımlar da atıldı. Örneğin, Eti Maden, daha önce seramik yapımında kullanılmak üzere yurtdışından katkı maddesi ithal eden yerli bir firma için şu an özel üretim yapıyor. Bu sayede firma, yıllık 50 milyon dolarlık ithalatı kesip Eti Maden’den ürün almaya başladı.

ETİ MADEN HÂLÂ ÖZERKLEŞEMEDİ
Son yıllardaki önemli başarılarına rağmen Eti Maden’in bürokratik yapısı da dünya ile rekabeti zorlaştırıyor. Dünyada özel şirketler istediği gibi at oynatırken, kamu kurumu statüsündeki Eti Maden, bürokratik hantallık başta olmak üzere birçok sebepten yeterince aktif ve etkin hareket edemiyor. Böylece fiyat politikasının belirlenmesinden bu madenin farklı teknolojilerde kullanılmasına, dünya piyasasında daha fazla yer alınmasından daha etkili bir pazarlamaya kadar birçok alanda istenen verimlilik henüz sağlanamıyor. Hükümet, Acil Eylem Planı’nda bor madenini işleyen Eti Maden’in 6 ay içinde özerk bir yapıya kavuşturulacağını öngörmüştü; ancak bu hâlâ yapılmadı. Ayrıca Hazine Müsteşarlığı, kamu işletmelerinde yapılması planlanan yeni düzenlemeyi gerekçe göstererek yeni projelere de izin vermiyor.

Eti Maden Başmüfettişi Galip Türkmen, kurumun artık daha hızlı karar alıp uygulayan bir yapıya kavuşturulmasının kaçınılmaz olduğunu söylüyor: “Türkiye, 2001’de borun özelleştirme kapsamından çıkarılmasıyla bir yanlıştan dönmüştü. Ancak Eti Maden’in yeniden yapılandırılmasındaki kararsızlık ileride telafisi imkânsız zararlar verecek. US Borax piyasadan çekildiğinde daha zor ve riskli kararlar alınmak zorunda kalınacak. Usul ve mevzuat hantallığı son derece değerli olan zamanın maliyetini artıracaktır. Türkiye, yeni tesisleri hızla devreye sokarak yeni ürün çeşitleriyle birlikte ihtiyaca cevap verecek stratejiler geliştirmeli.”

Enerji uzmanı Serdar İskender ise öncelikle ‘geleceğin enerjisi ve ülkenin borçlarını silecek maden’ gibi hamasî nutuklara sıkıştırılan bor konusunda artık daha gerçekçi adımlar atılması gerektiğini söylüyor. Devlet, üniversiteler ve özel sektör kuruluşlarının birlikteliğiyle, bor üretimini yapan Eti Maden’de idari yapıdan araştırma geliştirmeye, yatırım ve üretimden pazarlamaya millî stratejilerin geliştirilmesi gerektiğini dile getiriyor.

Bor pili, bor yakıtı, bor arabası, bor reaktörü… Dünya bor rezervlerinin dörtte üçüne sahip Türkiye’de bu ifadeler kimileri için hayal, kimileri için umut. Ama gerçek olan şu ki, Türkiye son dönemde bor üretimi ve ihracatında bir dönem hayal olan başarıyı yakaladı. Şimdi ise katma değeri yüksek ürün ve teknoloji geliştirmenin yanı sıra dünya piyasasında daha nitelikli roller kapma konusunda ciddi bir sınav veriyor.

RUSYA VE ÇİN’E DETERJAN KÜLTÜRÜNÜ AŞILAYACAKLAR
Bor madeni 400 farklı alanda kullanılıyor. Bor kullanımında, son yıllarda 100 milyar dolarlık büyüklüğüyle deterjan sanayii öne çıkıyor. Bunun büyük kısmı ise Avrupa ülkelerinde üretiliyor. Eti Maden AŞ, şimdi deterjan sanayiini Rusya, Çin ve Hindistan gibi ülkelere kaydırmayı hedefliyor. Çünkü, bu ülkelerde temizlik mefhumu yeterince gelişmemiş. Çin’de sadece 100-150 milyonluk bir kesim deterjan kullanıyor. Hindistan’da bu oran daha da düşük. Rusya’nın özellikle iç kısımlarında bu alışkanlık yok denecek kadar az. Eti Maden, şimdi bu ülkelere deterjan satmak için kolları sıvamış durumda. Bu ülkelere giden kurum çalışanları deterjan kullanımını artırmak için temizlik firmalarıyla ortaklaşa çalışmalar yürütüyor.

Eti Maden çalışanları yurtdışında yeni müşteriler bulmak için de yoğun çaba gösteriyor. Almanya, İngiltere, İtalya ve Fransa gibi Avrupa ülkeleri dışında Çin’den, Japonya’dan, Rusya’dan haftada birkaç müşteri grubu geliyor. Aynı şekilde pazarlamada daha fazla yer bulmak için kurum çalışanları gruplar hâlinde yurtdışı seferlerine çıkıyor. Satış hedefinin yüzde 90’ından fazlası yurtdışında olan Türkiye, İngilizce bilen çalışanlarına Rusça, Çince ve Japonca kursu veriyor. Kurslara halen 120 civarında personel devam ediyor.

Eti Maden Genel Müdürü Orhan Yılmaz: BOR SANAYİİ GELİŞMELİ

Asıl önemlisi bor ürün ve kimyasallarının katkı maddesi olarak değerlendirildiği sanayinin gelişmesi. Biz, üretimimizin yüzde 92,5’ni yabancılara satıyoruz. Sanayicilerimiz bu konuda adım atsın, bütün şartlarımızı zorlayarak onlar için çok cazip fiyatlarla en az 100 yıllık bor konsantre ürünü veya kimyasalı ihtiyaçlarını tekeffül ederiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder