8 Aralık 2013 Pazar

Cağaloğlu’nun isim babası: Cığalazade Yusuf Sinan Paşa


Cığalazade Sinan Paşa 16’ncı yüzyılın devlet adamları içerisinde en ilginç kişiliklerden ve Enderun’un yetiştirdiği en önemli Osmanlı münevveri tiplerindendir
Kendisinden kalan en önemli eser İstanbul’un dünyaca tanınan turistik Cağaloğlu Hamamı’dır.
Cenovalı denizci bir aristokrat olan Kont Cigala’nın (Cicala) oğlu olarak 1540’larda Messina’dadünyaya geldi. Güneyde çok etkisi olan bir aileydi. İtalya’nın topuğu olan Puglia eyaletinde,Lecce şehrinde de bir Conte Cigala malikanesinin kalıntısı vardır. Hammer’e bakacak olursak, Conte Cigala deniz seferlerinde esir alınan bir Türk kızı ile evli imiş. Scipione bu evlilikten doğmuş. 1560 yılında Tunus açıklarında Cerbe’de, baba-oğul Cezayirli korsanlara esir düştüler ve İstanbul’a getirildiler. Baba Kont Cigala fidyesini ödedi ve geri döndü. Oğlu Scipione’nin ne için dönmediği tartışılır. Hammer’e göre anasının tesiriyle Türklere ve Müslümanlara yakınlık duyuyordu. Her halükarda Yusuf Sinan adını alan bu gencin Enderun’da yetişmek üzere kayırıldığı ve kendisine Güney İtalya dışında bu imparatorlukta bir istikbal gördüğü açık.
Yusuf Sinan’a yeni yerinde Cığalazade demeye başladılar. Sarayda mareşalliğe eşit silahtarlığa kadar yükseldi. Yetenekliydi,
iyi askerdi, zeki bir gençti. Osmanlı İmparatorluğu’nda dört defa kaptan-ı derya olarak tayin edildi. Ne gariptir ki en kısa sadrazamlık yapanlardan biriydi. Sadece 27 Ekim-5 Aralık 1596 arasında 40 günlük bir başvezareti vardır. Düşmanı çoktu. III. Mehmet devrinin dağdağası arasında kimin başına ne geleceği belli olmazdı. İyi amiraldi fakat kara savaşlarında serdarlıkla tebarüz etti. En son seferi de Safevilere karşı yaptığı sefer oldu. Daha evvelki başarılarını burada gösteremedi, yenildi ama başarılı bir çekilmeyle Diyarbakır kışlağına geldi. 1605 aralığında burada öldü.

İyi yetişmiş, bilgili bir genç olarak Enderun’a gelmişti
59 yaşında ölen Cığalazade Sinan Paşa 16’ncı yüzyılın devlet adamları içerisinde
en ilginç kişiliklerden ve Enderun’un yetiştirdiği en önemli Osmanlı münevveri tiplerindendir. Zaten 20 yaşına kadar iyi yetişmiş, bilgili bir genç olarak Enderun’a geldiği anlaşılıyor. Asıl önemlisi, İtalyan muhitinde yetişen böyle bir bilgili aristokratın Osmanlı sarayında Enderun kültürve eğitiminden etkilenmesi ve biçimlendirilmesidir.
Kendisinden kalan en önemli eser hâlâ kullanılan  ve İstanbul’un dünyaca tanınan turistik Cağaloğlu Hamamı’dır ve tabii bir de ünlü İtalyan şarkıcı-besteci (cantautore) Fabrizio De Andre’nin onun için bestelediği şarkıdır. 1940  ve 1999 yılları arasında yaşayan Fabrizio de Andre azınlık grupların ve marjinal kültür mensuplarının müziğini ve portrelerini canlandırmayı sever. Cenovalı bu şarkıcı-bestecinin “Sinan Capudan Pascia” adlı şarkısı bu ilginç tarihi portreyi son dönemin popüler müziğinde de unutulmaz hale getirmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder