13 Aralık 2015 Pazar

Rus halk kültüründeki düşman Türk: Ölümsüz Koşey

Nergiz HÜSEYN (İstanbul Üniversitesi Dil Merkezi Öğretim Görevlisi) / HABERTÜRK PAZAR
Türk-Rus (Slav) ilişkisinin tarihi, 2 bin yıl öncesine uzanıyor. Eski Türk kavimlerinden Hunlar, Bulgarlar, Avarlar, Hazarlar, daha sonra Kıpçaklar-Peçenekler, Polovetsler (Kumanlar) ve daha birçok Türk boyu çeşitli sebeplerle Asya’dan Batı’ya göç edip bugünkü Rusya coğrafyasına yerleşti ve aynı bölgeler bir Türk ülkesi haline geldi. Rusların karşısında daima bir Türk vardı. Tarihsel gelişim ve kültürel zenginleşme süreçlerinde Türk kavimlerinin önemli rolü oldu. Halklar arası temasların çok net göstergesi olan dil ele alınırsa, Rusça’da birçok Türkçe kelime olduğu görülür. Bugün Rusların yaşattığı, bizim unuttuğumuz Türkçe kelimeler bile var: Uragan (kasırga), yarlık (etiket), karandaş (kurşun kalem), kolbasa (salam) gibi. Biz karandaş yerine Arapça’dan alınma kalem, kolbasa yerine İtalyanca’dan salam kullanıyoruz. Türkçe kelimelerin Rusça’ya geçme kronolojisi, XX. yüzyıla kadar ilerliyor. Rusça’daki Türkçe kelimelerin büyük kısmı da Osmanlı’dan alınmış. Bu grup, Türkçe üzerinden Rus diline geçen Arapça, Farsça kelimeleri de içeriyor. Rusça’da en az 2 bin söz Türkçe. Bunlardan 500 kadarı çağdaş Rusça’da kullanılıyor.
Türklerin Rus kültüründeki etkileri toplumsal hayatın bütününü kapsıyor, hatta Rus tarihi için başlangıç ve dönüm noktası teşkil ettiği devirler de var. Çünkü tarihlerinin her döneminde Ruslar, farklı kılık ve isimlerle tanımladıkları -Hunı, Yazıgi, Peçenegi, Polovtsı, Kıpçaki, Tataro- Mongolı, Osmanı- her daim göçebe, yenilmez ve “baş belası” bir “Türk”le karşılaştı. Bu Türk, Rus halk anlatılarına da yansıdı. Bu anlatılarda, hayali kişiler ve olaylar yer alsa da gerçeğin izi vardır. Rus masallarında halkın korktuğu, zalim, barbar, büyücü olarak tasvir edilen güçlü, yenilmez atlı “Koşey Bessmertnıy” (Ölümsüz Koşey veya Köşey) adındaki kötü karakter buna en iyi örnektir.
GÜZEL KADINLARI KAÇIRAN ‘CANAVAR’
Tarihi kişiliklerin halkın bilincinden geçip mitolojik karakterlere ve masal kahramanlarına, gerçek olayların ise doğaüstü olaylara dönüşmesine sık rastlanıyor. Örneğin Attila, Kuzey Avrupa efsanelerinde mitolojik karaktere dönüşmüş, Hunların değil, kötü ruhların, şeytanların kralı halini alıyor. Bu efsanelere göre Hunların ülkesi ise cin ve perilerin yaşadığı ülke. Eskiçağ tarihçisi İordan, Hunların cadı ve kötü ruhların torunları olarak görüldüğünü söyler. Rus muhayyilesinde “Türk”ün gizemli güce sahip, ölümsüz kahramana dönüşmesi şöyle açıklanabilir:
Yerleşik hayat süren Rusların dünyası, sınır tanımayan göçebe Türklerinkinden farklıydı. Onların coğrafyası, çevrelerindeki ormanların, ırmakların ötesine geçmiyordu. Ufuk ötesi her şey, Ruslar için bilinmedik, gizemli ve meçhuldü. Bu topraklar onlara olağanüstü varlıkların, cin ve ölü ruhların yaşadığı esrarengiz yerler olarak görünürdü. İşte ‘öteki Türk’ de buralardan gelmişti.
“Öteki Türk”, yerlileri hem hayrete düşürür hem korkuturdu. Türk’ün sureti ve yaşamı mitlerle, efsanelerle örülüydü. Halk belleğinde bunlar kuşaktan kuşağa sözlü aktarıldı. Zamanla fantastik biçim aldı, çoğalarak çeşitlendi.
“Öteki Türk”ün Rus halk masallarındaki temsili Ölümsüz Koşey (bazen ‘Koş’ adına da rastlanır) zalim olarak tasvir edilir. Ama en önemli özelliği masallarda güzel kadınları (bu, başkahramanın gelini, bazen annesi olur) sevmesi ve kaçırmasıdır. Başka sebeple kötülük yaptığı masallara nadiren rastlanır. Bir örnek vermek gerekirse, bazen Koşey, Rus köylerini ateşe vermek için gelen ordu komutanı olarak da sunulur.
Bu isim Türkçe (Kıpçakça) “koşşi” (göçebe) kelimesinden gelir. Masal kahramanı Koşey, göçebe Türk’ün sembolü, Türk akınlarının kişileştirilmiş imgesidir. Çünkü yüzyıllar boyu dinmeyen Türk akınları Rusların muhayyilesini etkilemiş, bilinçleri bu varlığa ancak metafizik açıklamalar getirmiştir. Bu mistik örgü içinde betimlenen efsanevi kahramanı önce hayranlık ve korku belirlemiş, sonra Türk kavimlerinin Rus’un oturduğu toprakları ele geçirmesi ile öfke bilenmiş ve hınç dolu çağrışımlarla yüklü bir imaja sahip olmuştur. Onun ölümsüz olmasının nedeni ise akınların ardı arkasının kesilmemesi, Ruslara sonsuz görünmesidir.
‘RUS AYISI’ ‘TÜRK ÖRDEĞİ’NE KARŞI
Rus masallarındaki Koşey, yenilmezdir. Onu öldürmek içinse olağanüstü güç ve gayret gerekir. Onun ölümü yumurtadadır. Yumurtayı elde sıkarken, Koşey kendini kötü hissetmeye başlar, kırıldığında ise hemen ölür. Bazı masallarda Koşey’in ölümü o yumurtanın içinde saklanan iğneden olur. Koşey’in ölümünü muhafaza eden yumurta bizi yine göçebe Türk’e götürür. Gümüş, bazen altın yumurta biçiminde hayat koruyucu muskalar- tumarlar Türklerde çok sık kullanılır, sihirli olduklarına inanılırdı. Tumarın içine nazardan, hastalıktan, kısırlıktan, şer güçten koruyan asıl muska konulurdu (keskin kokulu otlar, baharatlar ve iğne, sivri mercan, cam gibi kesici eşyalar).
Tumarlar, Türklere ömür boyu eşlik etti. Yumurta biçiminde olması Türklerin kozmogonik inançlarına bağlıydı. Formu, Güneş ve Ay ile bağlantılıydı ve bu muska onların hamiliğini yapıyordu. Orta Asya’da yaygın kullanılan tumarlar Yakın Doğu’ya da yayıldı. Mısır’da Eyyubilerin birliklerini oluşturan Türk Memlüklerin ortaya çıkışıyla Türk giysileri ile birlikte Türk kuyumculuk eşyaları ile sihirli koruyucu muska-tumarlar da görünmeye başlandı. İslam’ın kabulü ile bu muskalara Kuran’dan ayetler yazılı kâğıtlar eklendi.
Rus halk masallarına göçebe Türk’le birlikte onun hayat koruyucusu, sahibini dokunulmaz kılan muska da dahil oldu. Türk gelenekleri, inanç ve mitolojik nesneleri Rus folkloruna sızdı. Rus masallarında hayat koruyucu gizemli yumurtayı hayvanlar korur -yumurta ördektedir, ördek ise tavşanda. Burada da eski Türk inançlarının yankısı vardır. Türklerin kozmogonik mitlerinde tüm mahlukatlardan önce dünyada kuşun var olduğunu görürüz. Tanrı Ülgen ilk olarak kuş şeklinde görünür. Türeyiş mitlerinde Yer-Gök henüz yok iken, suyun üstünde Ülgen ile Erlik kuş-ördek, bazı efsanelerde siyah kaz şeklinde uçarlar. Yaşamı yaratan Tanrı, ördek cismindedir. Türeyiş mitinde “Her şeyden önce ördek vardı, sonradan başka ördeği yaratan” der. Tavşana gelince, Altay Türklerinin inancına göre, Ot Ene -yaşam koruyucusu, aile, ev hamisi- tavşan derisinde tezahür eder ve bu şekilde her çadırda yer alır. Tavşan ve su kuşları (ördek, kaz) Türk sanatının yaygın motifleridir. Verimliliği, bereketi, yaşamın sürekliliğini temsil ederler ve hayatın koruyucusu olarak görülürler. Tavşan ve ördek üreyip artma, verimlilik özellikleriyle doğrudan yumurta (hayatın merkezleşmesi simgesi) ile bağlantılıdır. Koşey’in ölümü yumurta ile beraber bu hayvanlardadır. Oysa onlar, Türklerde hayatın koruyucularıdır. Koşey’in hayatının koruyucusu olan yumurta ve iğne Rus zihniyetinde terse çevrilip onun ölümü olarak görülür.
Rus masallarında Koşey’i yenmeye yardım eden hayvan ayıdır. Ayı, Rusların koruyucu büyü inancı ile alakalı totemleridir. Rus folklorunun en yaygın imajıdır, masallarda kahramana düşmanı yenmekte yardımcı olur.İki devlet arasında siyasi gerilimin yaşandığı bugünleri anlamak için işte böyle ayı ve ördeğin manasına kadar inmek gerekir...
HEM KÂFİR HEM ÇİRKİN ADAM
Rusça’da Türk için kullanılan adların çeşitliliği Rusların bin yıl boyunca farklı Türk kavimleri ile karşılaşmasının ve aralarındaki ilişkilerin karmaşıklığının göstergesidir. Avrasya coğrafyasında çok geniş bir alana yayılan Türkler, dinamik bir güç olarak, komşu halkların bazen korkunç düşmanı, bazen de itibarlı müttefikleri oldu.
Aslında Hıristiyanlık’tan önceki dönemlerde “Koşey”, Ruslarda bozkır insanı için kullanılan, göçebeleri tanımlayan, aşağılama içermeyen yaygın bir addı. Türkler için kullanılan “Koşey”, “Paganiye” (Türkçe pakgan/ bakgan-çoban) vb. gibi isimler Hıristiyanlığın Rusya’da yeni geliştiği dönemde “nehrist” (kâfir) anlamına gelen kelimelere dönüştü. O dönemde kilise, Hıristiyanlığı yeni kabul edenleri var gücüyle çölden çevirmeye; yeni ideolojiye ters olan kâfirler için kullanılan popüler terimlere olumsuz anlamlar ekleyerek çok asırlık ilişkileri kırmaya çalışıyordu. Toplum giderek “Hıristiyan-gayri Hıristiyan” diye ayrıldı ve bu ideolojik karşıtlık gittikçe daha sert biçimler aldı: Vahşi-medeni, yabancı- yerli, düşman-dost, hayvancı-çiftçi vb.
Kilise, halkın zihninde göçebeyi, hayvancıyı aşağılamak için adını sürekli putperest, vahşi, barbar gibi kelimelerle birlikte kullanıyor; Türk’e karşı antipati, düşmanlık havası yaratmaya çalışıyordu. Sonuçta kelime aynıydı ama içeriği ve tanımladığı insana yaklaşımı tamamen terse döndü. “Koşey” bugün bildiğimiz aşağılayıcı anlamı böyle aldı. Daha sonraları da halk etimolojisinde “kosta” (kemik) sözü ile ilişkilendirildi. “Koşey” çok zayıf, kemikleri sayılan, çirkin insan oldu. Bugün de Koşey kelimesinin bir anlamı “zayıf adam”dır ve masallardan uyarlanmış filmlerde Koşey’i zayıf, çirkin adam olarak görürüz.
"İSTANBUL'U KURTARMAK"
Kösey karakteri Rus masallarından kahramanlık destanlarına (bılinalar) geçmiş, İdolişe Poqanoye, Tugarin Zmeyeviç gibi kötü dev bahadırlarla özleşmiştir. İvan Godinoviç hakkındaki destanda Koşey, bahadırın gelinini kaçırmak için saldırır. Mihail Potok destanında Köşey, Altınordu Çarı gibi sunulmaktadır. Mihail’in eşinin güzelliğinden haber alıp büyük ordu ile Kiev’e saldırır, ancak bahadır onu yener. Rus halk anlatılarındaki Poqanoye İdolişe karakteri, Türk- Moğol egemenliği döneminde oluşmuş yenilmez Türklerin simgesidir. Onun İlya Muromets bahadırı ile mücadelesiyle ilgili çok sayıda destan vardır. Onlardan birinde İlya Muromets, “Hıristiyan kilisesinin çanlarını iptal ettiği için” Poqanoye İdolişe’yi öldürerek, Kiev’i (bazı yerlerde İstanbul’u) kurtarır. Poqanoye İdolişe ‘pis,’ ‘şerefsiz,’ ‘kâfir,’ Tatar’dır, açgözlü, obur gibi adlarla anılır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder