14 Ekim 2015 Çarşamba

Bilim, Sanayi ve Teknolojide geldigimiz üst seviye

Türkiye'nin savunma sanayisinde yerlilik oranının, AK Parti'nin iktidara geldiği dönemde yüzde 24 seviyesinde olduğunu anlatan Işık, bugün bu rakamın yüzde 60'lara yükseldiğini bildirdi. 
Işık, şu anda yaklaşık 2 milyar dolarlık savunma sanayisi ihracatı gerçekleştirildiğini kaydederek, bunun 547 milyon dolarının ABD'den geldiğine dikkati çekti. ABD'ye silah satılıyor olmasının, Türkiye'nin savunma sanayisinde geldiği noktayı gösterdiğine işaret eden Işık, Malezya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Pakistan gibi dost ülkelere de ihracat yapıldığını ifade etti. Türkiye'nin, büyük ambargolar ve terörle mücadelede sınırlamalarla karşılaştığını dile getiren Işık, "Türkiye artık bölgede 'düşmana korku, dosta güven' veren bir savunma sanayisine ulaşmak için emin adımlarla yürüyor" diye konuştu.
"TERÖRLE MÜCADELERDE TEKNOLOJİ KULLANIMINA YOĞUNLUK VERDİK"
Savunma sanayisi projeleri hakkında bilgi veren Işık, Türkiye'nin, F35 uçaklarına ABD dışında ilk defa silah montajı yapan ülke olacağını söyledi. Dünyada 'iki başlıklı nüfus edici bomba'larda da en başarılı örneğin Türkiye'de olduğunu vurgulayan ışık, "Bundan sonra terör örgütleri düşünsün, hava bombardımanı olduğu zaman 'mağarama girerim, bombardıman bitince çıkarım' diye bir şey olmayacak. Nüfus edici bombanın birinci başlığı 2 metre kalınlığındaki betonu delebiliyor, ikinci başlığı ise delinen duvarın arkasındaki hedefi vuruyor. Artık teröristler mağarada bile güvende olmayacak" ifadelerini kullandı.
Işık, son dönemde terörle mücadelede teknolojinin kullanımına yoğunluk verdiklerini ve bundan sonraki dönemde de bu konuya daha fazla odaklanacaklarını anlatarak, şöyle devam etti:
"23 Temmuz'da başlayan operasyonlardan hemen sonra TÜBİTAK, Genelkurmay Başkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve diğer kurumlarla 'el yapımı patlayıcı tespitine ve imhasına' yönelik bir çalışma başlattık. Projeyle bombalar, mayınlar, tuzaklar ve el yapımı patlayıcılar uzaktan tespit ve imha edilebilecek. Terörün minimize edilmesi ve olayların önceden tespit edilip engellenebilmesi için el yapımı patlayıcıların tespitinden, haberleşmenin önceden belirlenmesine kadar pek çok teknolojik çalışmayı ilgili devlet kurumlarıyla birlikte yapıyoruz."
"YENİ BİR DENİZALTI PROJESİNE BAŞLADIK"
Işık, devam eden savunma sanayisi projeleri hakkında da bilgi verdi. Türkiye'nin ilk milli ana muharebe tankı Altay'ın, seri üretimine 2017 yılında başlanacağını ve ilk etapta 250 tank üretileceğini bildiren Işık, Havuzlu Çıkarma Gemisi'nin de (LPD) 2021 yılında teslim edileceğini belirtti. Yeni bir denizaltı projesinin başladığına da değinen Işık, 30-40 gün su altında kalınmasını sağlayacak hidrojen yakıt teknolojisinin de TÜBİTAK'ta geliştirildiğini ifade etti. 
İnsansız hava aracı (İHA) sayısını artıracaklarını kaydeden Işık, şu anda İHA'lara BOZOK füzelerini yerleştirme çalışmalarının sürdürüldüğünü söyledi. İHA'ların terörle mücadelede daha etkin kullanımıyla ilgili olarak da özel bir çalışma yaptıklarına dikkati çeken Işık, projeyi 2017'de bitirmeyi hedeflediklerini dile getirdi.
"TERÖRE UYDU TAKİBİ"
Işık, GÖKTÜRK 2 uydusunun 2,5 günde bir Kandil'in üzerinden geçerek, fiziki farklılaşma olup olmadığını tespit ettiğini anlattı. Yazılımın fotoğraf aldığını ve 2,5 gün önceki fotoğrafla karşılaştırarak, farklılıklara işaret ettiğini vurgulayan Işık, şöyle konuştu:
"Sonraki süreçte farklılıkların ne anlama geldiği, istihbarat uzmanlarınca değerlendirilerek tespit ediliyor. 23 Temmuz'da başlayan operasyonlarda hedefler yüzde 99 küsur isabetle vuruldu. Çünkü artık kendi teknolojimizi istihbarat toplama ve terörle mücadelede çok daha yoğun kullanıyoruz. Bu kapsamda yeni bir projeye daha çalışıyoruz. GÖKTÜRK 2 uydusunu, metre altı çözünürlükte, GÖKTÜRK 3 uydusuyla geliştireceğiz. Böylece metre altı çözünürlükte, her türlü hava şartlarında yerden 1 metrenin altında çözünürlükte görüntü almasını sağlayacak yeni bir uydu üretmiş olacağız."
Işık, TÜRKSAT 6A projesinin fiilen başladığını ve 2019'un sonunda tamamen yerli imkanlarla üretilmiş olacağını ve uzaya gönderileceğini sözlerine ekledi.

TRJet uçaklarında kullanılacak PW306B motorlarının yükseltilmesi ve tedariki için Pratt & Whitney Canada (P&WC) şirketiyle anlaşma sağlandı.
Şirketten yapılan açıklamaya göre, Türkiye'nin ilk bölgesel uçağının oluşturulmasına giden süreçte yeni bir adım atıldı.
Taraflar arasında imzalanan mutabakat zaptı, TRJet'in 328 uçaklarının üretimine yeniden başlama girişiminde önemli ortaklarından biri olan ve bu uçakların mevcut tip sertifikasını elinde bulunduran Sierra Nevada Corporation'ın (SNC) Almanya merkezli iştiraki 328 Support Services GmbH (328) firmasını da içeriyor.
TRJet yöneticilerinden Cem Uğur yaptığı açıklamada, "Uçak motoru tasarımı, üretimi ve servis hizmeti konusunda bir dünya lideri olan P&WC ile TRJet arasındaki işbirliği, 328 ve 628 serisi uçakların arkasındaki etkinliği kanıtlanmış teknolojiyi ve havacılık uzmanlığını gösteriyor" değerlendirmesinde bulundu.
328 Support Services GmbH Genel Müdürü Dave Jackson da yapılan kapsamlı pazar araştırmalarının bu uçaklara duyulan ihtiyacın sadece Türkiye'deki yerli pazarla sınırlı olmadığını gösterdiğini ifade etti. Jackson, yolcu kapasitesi 50'nin altında olup, yeterli hizmet verilemeyen pazarlarda bölgesel ve uluslararası ölçekte giderek artan bir talep bulunduğunu belirtti. 
İMALAT PROGRAMININ İLK ADIMI 
TRJet'in 32 yolcu kapasitesine sahip 328 serisi uçaklarında kullanılacak olan PW306B motorların çalışmalarına 2016'da P&WC’nin Longueuil, Quebec'teki tesislerinde başlanacak. Böylece TRJ328 uçağının üretiminin tamamlanarak ilk uçuşunu 2019'da yapmasıyla sonuçlanacak imalat programının ilk adımı atılmış olacak.
Bu arada, T328 uçakları için turboprop motor üretme çalışmaları da eş zamanlı olarak devam edecek. Bu çalışmalarla aynı zamanda, yeni 628 serisi uçakların tasarım çalışmaları da başlatılacak. Baştan sona yeni bir tasarımın ürünü olacak bu uçaklar Türkiye'nin ilk yerli tasarım yolcu uçağı olma niteliği taşıyacak. 628 serisinin ilk uçuşunu Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100. yıldönümü şerefine 2023'te gerçekleştirmesi bekleniyor. 
Halihazırda dünyanın 85 ülkesinde sertifikalandırılmış olan D328 modeli ABD, İsviçre, Almanya, Birleşik Krallık ve Danimarka gibi ülkelerde halen kullanılıyor. 328 turboprop ve jet modelleri, çok yönlü ve dayanıklı yapısı ve geniş kabin konforuyla sektörde değerli ve maliyet etkin bir oyuncu olarak biliniyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder