3 Eylül 2015 Perşembe

Ertuğrul Özkök denen zibidi


METİNER'İN O AÇIKLAMALARI

Ertuğrul Özkök denen zibidi sen ne aşağılık adamsın hala bu ülkede nasıl çıkıp konuşabiliyorsun kendi vatandaşını düşman bilmesinden sorumlu olan bir kişisin.

LAĞIM KOKAN AĞZINLA

Cumhurbaşkanımıza o lağım kokan ağzınla nasıl hakaret edersin ne terbiyesiz adamsın ne aşağılık adamsın

Haddini bili yoksa senin o lağım kokan ağzına ne yapacağımızı biliriz

ACİLEN TIMARHANEYE TIKANSIN


Acilen psikiyatrik tedaviye ihtiyacı var. Bu adamı birileri acilen tımarhaneye tıkasın

 kardeşlerimizi Türkiye'ye aldığımız zaman zibidiler alçaklar söylediklerini bırakmadılar.


Utan ey büyük adam

03.09.2015 Perşembe
Ey büyük adam,
Sen...
Ortadoğu'yu dünyanın en gaddar toprağı haline getiren sen...

***

Ülkesini babasının çiftliği sanan diktatör... Sen...

***

Güya ona karşı savaşıyorum diye kendi kininin davasını sürdüren güya Müslüman kardeş, Sen...

***

Güya İslam'a hizmet ediyorum diye, insanlık dışı her tür vahşeti gözünü kırpmadan yapan, kafa kesen kara cani... Sen...

***

Ve komşudaki diktatörü yıkıp yerine kendinin ve kendi adamının heykelini dikeceğim diye elinden geleni yapan güya komşu. Sen de...

***

Gördünüz mü Ege sahilinde yatan o küçücük masum bedeni...
Vicdansızlığın katarakt gibi çöktüğü gözünüzde bu yavruya dökecek tek damla yaş kaldı mı...

***

Gevşet biraz Rabia selamıyla takallüs etmiş parmaklarını...
Kara siyasetinin sıktığı yumruğunu aç, o eller duaya kalksın biraz...

***

Bak arkadaş bu çocuğun katili sensin.
Sensin, ey Ortadoğu denilen insafsız, imansız, acımasız mahalle...

***

Ey güzel ülkemin insanı...
Sen de bil ki, bu yavrunun katili, beş yıldır bizi de içine çekmeye çalıştıkları bu çamur deryasıdır...

***

Ve siz bu uğursuz mahallenin bütün sakinleri...
Bu küçücük masum yavrunun cansız bedeni Ege'nin sonbahar kıyısına vururken, hepiniz oradaydınız...

***

Hiç olmazsa utanın biraz be...
Utanın artık bu pis ve gaddar siyasetinizden...


DARBECİYİM, PARALELCİYİM, TERÖRİSTİM


İKİ günlük cezam bitti....
Müthiş, iddialı, riskli ve cesur bir cümle ile yeşil sahalara dönüyorum.

***

Lafım şu:
Ey bu ülkenin samimi insanı...
m Ülkende demokrasi mi istiyorsun...
-Tek arzun, adaletin gelmesi mi...
-Özlediğin şey, huzur, kardeşlik ve barış mı...

***

Arkadaş, yapacağım 3 şey var.
-Bir, "darbeciliği" göze alacaksın.
-İki, "paralelci" diye suçlanmayı, etiketlendirilmeyi, trol sürüsünün tecavüzüne uğramayı kabul edeceksin.
-Üç, "terörist" diye hakarete uğrama, hatta içeri alınma cesaretini göstereceksin.

***

-Ergenekon, Balyoz, Odatv davaları başladığında yapılanlara baktığımda, evlerinden alınan insanlara reva görülen zulmü seyrettikçe şunu hissetmiştim:
Feci bir adaletsizlik, zulüm ve intikam dönemi açılıyor.
Bana ve benim gibi düşünenlere "Darbeci" demişlerdi...
Sonunda ben haklı çıktım...

***

-Önceki gün, polisin Koza-İpek Grubu'nun kapısına dayandığında eline verilen arama gerekçelerine baktım.
Bugün "Paralelci" denilenlerin, o gün iyi birer müttefik olarak, Odatv, Ergenekon ve Balyoz davalarında yaptıklarından çok farklı değil.

* * *

Yine "Aman" diyorum... Aman dikkatli olun...
Biliyorum, şimdi bunları söylediğim için "Paralelci" diyecekler...
Hayhay, desinler...
Sonunda yine ben haklı çıkacağım.
-Türkiye'nin, çocuğunun, torunlarının geleceğini düşünen makul bir insan olarak, HDP ile PKK arasına bir çizgi çekmenin doğru olduğuna inanıyorum.
Çünkü Kürt meselesinin sokakta ve dağda değil, Meclis'te çözülebileceğine inanan bir insanım.
Böyle düşündüğüm için, ben ve çalıştığım kurum haftalardır "terörist" olmakla, "PKK'ya destek vermekle" suçlanıyor.

***

Hayhay, suçlayın...
Ama sonunda ben ve benim gibi düşünenler haklı çıkacak.

***

O yüzden diyorum ki...
Evet kardeşim.
Ben bugün, darbeciyim, paralelciyim, teröristim...

***

Ama bilin ki...
Empati yapmaz, aynı hataları, aynı kumpasları tekrar ederseniz, yarın, bugünün suçlarını üzerine atacak kimse bulamayacaksınız.
Kendi zulmünüzle baş başa kalacaksınız.



Yeni Şafak gazetesinin sahibi Sayın Albayrak o sahneyi hatırladınız mı


YENİ Şafak gazetesinin sahibi Mustafa Albayrak...
Şimdi sizden bir mertlik bekliyorum. Bir insanlık jesti, bir delikanlılık.
Koza-İpek Grubu'nun başkanı Akın İpek, evine gelen polislerin, çocuğunun odasına bile girdiğini söyledi.
Hatırladınız mı bu sahneyi...
Hani bir 28 Şubat sabahı, polis evinize gelmişti. Çocuklarınızın önünde sizi alıp götürmüşlerdi. Yengenizin çocuklarını bile almışlardı. Bu sahneyi yıllarca 28 Şubat'ın zulmünün en çarpıcı örneği olarak durmadan anlatmıştınız.
Merak ediyorum, Akın İpek'in sözlerini okuyunca ne hissettiniz?
O günlerde, bizim mahallenin Gazete Sahipleri Birliği bunu kınayan bir bildiri yayınlamıştı.
Bakalım bugün de sizin mahallenizden de insaflı bir ses gelecek mi.

Düzeltme yazisi


Yazımı çok dikkatle okumaya bile gerek yok. Kime katil dediğimi şu cümleyle açık seçik yazdım:
“Bak arkadaş. Bu çocuğun katili sensin. Sensin, ey Orta Doğu denilen insafsız, imansız, acımasız mahalle..”
Kullandığım cümle budur.
Yazımda evet eleştirilerim de var. Tarif ederek eleştirdiklerimin kim olduğu da açıktır.
Ülkeyi babasının çiftliği gibi yönetmek isteyen diktatör Esad.
Onunla mücadele ettiğini ileri sürüp, elinde silahla onunkinden beter bir rejim kurmaya çalışan Müslüman kardeşler örgütü.
Müslümanım diye ortaya çıkıp, insanların kafalarını kesen İSİD.
Ve Suriye’nin içindeki bu kavgaya müdahil olan, kavgayı alevlendiren bütün bölge ülkeleri .
Eleştirdiğim şey, bizim ülkemizin de bu Orta Doğu bataklığına çekilmek istenmesi.
Yazımın hiç bir yerinde Cumhurbaşkanın ne adı geçiyor, ne de unvanı.
Ülkemin seçilmiş Cumhurbaşkanına katil diyecek kadar da kendimden geçmedim. Böyle bir kastım kesinlikle söz konusu olmadı.  Ama siyasetlerini eleştirebilecek kadar da sorumlu hissediyorum kendimi.
Bütün bu yazdıklarıma bakıp ta, bundan “Cumhurbaşkanı katildir” sonucu çıkarmak iyi niyetli bir davranış değildir.
Ben, bu çocuğun katili, yaşadığımız ve içine çekilmek istediğimiz bu Orta Doğu coğrafyasıdır, anlamsız kavgalarıdır  diyorum. Önümde melek gibi yatan küçücük bir çocuğun hala soğumamış cesedi var. Evimde kızım, karım ağlıyor. Bütün dünya ayağa kalkmış. Başka ülkeler, başbakanlarını tatili kesip göreve çağırıyor. Benim ülkemde ise ben bu hissiyatımı dile getirdiğim için hakkımda soruşturma açılıyor.  Ama şunu herkes bilmeli. Bu çocuğun cenazesi çok ağır.  Hiçbirimizin kaldıramayacağı kadar ağır.

OKUYUCULARIMA NOT: Bu yaz yazılarıma ara vermedim. Her gün yazdım. Ama şimdi uzun süredir tasarladığım ve bayramı da içine alan bir yolculuğa çıkıyorum. Bundan istifade, inanç üzerine yazdığım bir kitabı da tamamlayacağım.

Q7 minik Aylan için öyle bir mektup yazdı

Bodrum'da, cesedi kıyıya vuran 3 yaşındaki Suriyeli mülteci Aylan'ın yürek yakan görüntüsü Beşiktaşlı Ricardo Quaresma'yı çıldırttı.

Bütün dünyada mülteci sorunu giderek artarken, zarar gören çocuklar için Ricardo Quaresma'dan örnek bir hareket geldi.
Şu an Portekiz Milli Takımı kampında bulunan Beşiktaşlı yıldız, kişisel blogundan son derece duygusal bir mektup paylaştı.
Özellikle Avrupa'yı mülteci sorununa duyarlı olmaya çağıran ve çocuk ölümlerinin önüne geçilmesi için tedbirler alınmasını isteyen Quaresma'nın bu davranışı büyük ilgi gördü.
İşte Ricardo Quaresma'nın 'Dostum' başlıklı o duygusal mektubu:
"Dostum; Hayal et... Çocuğun kollarının arasında. Ülkeni terk etmek zorunda kalmışsın. Savaştan ve açlıktan kaçıyorsun, gizlenmek zorundasın. Dünyada seni kabul edecek bir yer bulmak için umutsuzca kaçıyorsun. Baştan başlamak istiyorsun. Çocuğuna hak ettiği güzel hayatı sunmak için baştan başlamak istiyorsun.
Şimdi hayalini sonlandır. Avrupa gerçeğini gör. Neler olup bittiğini. Savaştan kaçan çocuklar, aynı zamanda bizim de çocuklarımız. Onlar da bir gelecek ve daha iyi bir dünya hakkına sahipler.
Bu sorunu çözmek bizim elimizde. Bunu önlemek için kayıtsız kalamayız.



Bugün sahillerimize vuran çocuk cenazeleri üzerinden sahte gözyaşı döken Hürriyet yazarlarının yakın geçmişte “Almanya almıyor, biz niye alıyoruz, kovun bunları” yazıları yazdığı ortaya çıktı. Bu yazarlardan biri de Hürriyet’in müptezel yazarı Ertuğrul Özkök!

Bugün sahillerimize vuran mülteci çocuk cenazeleri üzerinden sahte gözyaşları döken CHP'lilerin geçmişte "iktidara gelirsek mültecileri Suriye'ye göndereceğiz" şeklinde seçim vaatlerinde bulunduğu ortaya çıkmıştı. Mültecileri ülkelerine göndermek isteyenler sadece siyasilerle sınırlı değil. Mültecilerle ilgili her haberi ve halk tepkisini büyüterek "istenmeyen insanlar" ilan etmeye çalışan Doğan medyası, şimdi mültecilerin drami üzerinden iktidarı köşeye sıkıştırmaya çalışıyor. 
KATLİAMLARDAN ESAD'I DEĞİL MUHALİFLERİ SORUMLU TUTUYOR
Bu isimlerden biri de Hürriyet'in müptezel yazarı Ertuğrul Özkök. 27 Mayıs 2015 tarihinde "o, bu rakamı senden saklıyor" başlığıyla kaleme aldığı yazısında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef alan Özkök, seçmeni de "1 milyon 750 bin mülteciyi Türkiye'de ağırlayan AK Parti iktidarına oy vermeyin" demekten de çekinmiyor. Suriye'deki iç savaş ve katliamlardan halkına bomba yağdıran zalim Esad'ı değil muhalifleri sorumlu tutan Özkök, aşağıladığı mültecilerin bir daha geri dönmeyeceğini de ısrarla vurgulayarak seçimlere kısa bir süre kala seçmeni tahrik etmeye çalışıyor. 
Ertuğrul Özkök'e katil soruşturması
BİZ ALMANYA'DAN ZENGİN MİYİZ NEDEN MÜLTECİLERİ KABUL EDİYORUZ!
Ertuğrul Özkök, bugün Ege sularında yaşamını yitiren mültecilerle ilgili olarak kaleme aldığı o utanç yazısını şu cümlelerle bitiriyor: 

"Oy verecek arkadaş sakın unutma!
Dünyanın en zengin ülkelerinden Almanya, üstelik kendi isteğiyle 50 yılda 3 milyon Türkiyeli nüfus aldı ve hala sorunlar yaşıyor.
Senin ülken iki yılda iki milyona yakın göçmen aldı.
Sorumlu kişi bunu miting meydanlarında söylemiyor.
Sen sandıkta sor!"

ÖZKÖK: BİZİM VERGİLERİMİZLE SURİYELİLERE BAKIYORLAR
Mülteciler için sahte gözyaşları döken Ertuğrul Özkök, 28 Haziran 2015 tarihinde kaleme aldığı yazısında Türkiye'nin Ege denizinde boğulan mazlum sığınmacılara harcadığı paranın hesabını soruyor ve ekliyor:
"Ülkemizde 2 milyon Suriyeli var. Vergilerimizle onları barındırıyoruz. Ülkemizin adı, "teröristle çıktı… Bedelini her birimiz ödüyoruz. Bu yıl turizmimiz feci durumda… Bu işten geçimini sağlayan 5 milyona yakın insan bedelini ödüyor. Ve bütün dünyada dehşet uyandıran IŞİD, Afganistan'dan beter bir cehennemi sınırımıza getirdi… Bedelini sadece biz değil, bütün dünya ödüyor. "

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder