19 Kasım 2013 Salı

Aytunç Altındal

Küresel sermaye'nin gözü Ortadoğu'daydı.
PARADOR ve PETRODOR'du hepsi.
Ve de Tapınak şövalyelerinin liderleriydiler.
İngilizleri hemen ikna etmişlerdi.
Londra hazırdı.
ABD'yi yönetenler de seçimlerde parayla besledikleriydi.
Localardan geliyordu hepsi.
Düğmeye basıldı.
ABD, İngiltere ile Irak'a girdi.
Başkan Bush "Bu bir Haçlı savaşıdır" dedi.
Musevi sermayesi Irak'a girin diyordu.
Hristiyan ABD ve İngiliz dalıyordu.
Milyonlarca Müslüman ölüyordu.
Ortada bir ittifak vardı.
Bunun adı; "Gül ve Haç kardeşliği" idi. O bir yazardı. nDergi çıkardı yıllar önce.
Masonları anlatıyordu dergisinde Büyükelçiler geldi ziyaretine.
Devlet adamları da çaldı kapısını. "Napıyorsun, yapma öldürürler seni" dediler.
Dinlemedi, devam etti.
12 Eylül günleriydi o zamanlar.
Bir Albay aradı en son. "Durdur yayını" dedi.
Durdurmadı. O Albay askerlerle geldi baskına.
Elinde mahkeme kararı vardı.
Dergileri toplayıp, yayınevini de kapatıp gitti. Mahkemeye koştu masonların iç yüzünü yazan.
Mahkemeden "Böyle bir kararımız yok" dediler.
Baskına gelenlerin elindeki karar düzmeceydi.
Gitti araştırdı. Kitabına yazdı daha sonra; "Baskın ve yayınevi kapatma onayı ve emrini verenlerin o zamanın Başbakanı Bülent Ulusu ile Sıkıyönetim Komutanı General Haydar Saltuk olduğunu öğrendim.
Hayret (mi?). İki Paşa da Mason'du"
Yazarımız o dönemde "Devlet ve Masonlar" diye yazı dizisi yapıyordu dergisinde. Dizide Masonların nihai hedefini açıklıyordu. "Avrupa Birliği'ni kendi inançları doğrultusunda kurmak istiyorlar" diyordu.
Fransız Büyük Doğu Mason Locası'nın çıkardığı dergiyi kaynak gösteriyordu.
Avrupa Birliği'nin kurulması yönünde "Mason-Hristiyan ittifakı"nı anlatıyordu.
Bu ittifaka isim de koymuştu. Adı; "Gül ve Haç kardeşliği" idi.
Zaten Fransa Büyük Doğu Mason Locası'nın mühründe Avrupa'daki en esrarengiz gizli örgütün simgeleri vardı.
Yazarımız "Gül ve Haç kardeşliğinin anayasası sayılan FAMA'nın baş harfi 'F' ve bunun üzerine oturtulduğu bir Haç'tı o simge" diyordu.
Avrupa Birliği'nin ilk kuruluş döneminde bayrağını da hatırlatıyordu.
İlk bayrakta dört köşeli bir HAÇ vardı.
Kurucu üye olmasına rağmen bir türlü asil üye yapılmayan Türkiye itiraz etmişti bu bayrağa.
Yazarımız AB Bayrağı'nın bu itiraz üzerine değiştiğini söylüyordu.
Kitabına da "Gül ve Haç kardeşliği" adını veriyordu.
O kitabın yazarı Aytunç Altındal'dı.
Hayatını kaybetti dün.
Nişantaşı'nda bir cafede otururdu sürekli.
Sırtını hep duvara yaslardı.
Dostları ona "Seni öldürecek olan böyle de halleder" dediler. "Olsun karşılığını" verdi. "Beni öldüreceklerse, vuracak olanın yüzünü görmek istiyorum" diye ekledi.
Aniden rahatsızlandı. Birden kanser çıktı ortaya.
Bunun zehirleme yöntemiyle yapıldığını tahmin ediyordu. "Yapabilecek gizli örgütler var" diyordu.
Bir gün evini bastı birileri. Ne var ne yok yaktı.
Bir gün de eve girdiğinde koltukta bir şey dikkatini çekti.
Üzerinde üç delik olan kanlı bir gömlek koymuştu birileri.
Mesaj açıktı; "Öldürürüz" diyorlardı. "Kansız ama kanser enjekte ederek" öldürülmek üzere olduğunu düşünerek geçirdi son zamanlarını.
Ve son yolculuğuna bugün çıkıyor!!!

1962 yılında, Sovyetler Birliği’nde Müslümanlara yönelik yayınlar yapılması ve Müslümanlara yönelik Komünist örgütlenmeyi temin edebilmek için 'Müs-Büro' diye bir büro kurdular.

Yani Müslüman`ın Müs`ü ve büro... 'Müs Büro' kurulur kurulmaz bir sene geçmeden, dokuz ay sonra Amerikalılar da 'Minared' diye minare diye bir örgüt kurdu 'Müs Büro'ya karşılık... Bu 'Minared' Türkiye`ye konuşlandırıldı. İşte bundan sonra Türkiye`de değişik işler olmaya başladı.
MK-Ultra ilk proje. Bu projede beyin yıkama diye bir şey var, 'brain washing' dedikleri, bunu Vietnam`da uyguladılar, Kore`de uyguladılar... Bu proje o kadar gelişti ki artık beyin yıkama önemsiz kaldı, uzaktan kontrol, 'remote kontrol' denilen sisteme geçildi.

KUŞ GRİBİ TÜRKİYE'YE SALDIRI MIYDI? 

Bilebildiğim kadarıyla Türkiye'ye yönelik ve Proliferation silahları (Kimyasal ya da biyolojik silahlar) kullanılarak yapılması planlanmış üç girişim olmuştur. Bu üç girişim de zamanında yapılan müdahalelerle önlenebilmiştir.

Bu saldırı girişimlerinin fail, tarih ve kaynakları aşağıda sıralandığı şekildedir. Bu somut bilgiler çerçevesinde şu soruyu sormak sanırım zorunludur:

“Madem ki son 14 yıl içinde Türkiye'ye yönelik üç Proliferation saldırısı planlanmıştır acaba 2006 yılında ortaya çıkan Kuş Gribi de bu saldırı tiplerinden biri olabilir mi?”

Psikolojik ve asimetrik savaş tiplerinin özellikle Bio ve Kimyasal silahlarla yönlendirilmekte olduğu tüm gizli istihbarat ve güvenlik örgütlerince bilinen bir gerçektir. Türkiye kuş gribi nedeniyle başta tarım ve turizm sektörlerinde çok büyük zararlara uğratılmıştır. Bu nedenle yukarıda yer alan soru anlamlı ve önceliklidir. 1970'lerden başlayarak Mavi Küf hastalığı bahane edilerek Türkiye'nin tütünü, sonra benzer bahanelerle Türkiye'nin pamuğu, sonra da Pancar'ı yok edilmiştir. Şimdi de kümes hayvancılığı ve tavukçuluk yok edilmektedir. Dikkat çekmek istediğim husus budur. 
ÖZAL'I KİMİN ZEHİRLEDİĞİNİ ALMANLAR BİLİYOR

Turgut Özal'ın raporunda “zehirlenmiştir” denilmeyecek. “Mezarında yoğun miktarda falan maddeye rastlanmıştır, bu da ölüme yol açabilecek bir maddedir ama, kesin olarak bu madde ile zehirlenmiştir denilemez” yazılacak. “Mutlaka bundan oldu” demesi Türkiye'de pek kolay değil. Ayrıca “Bu iş bir suikasttir” demeleri de mümkün görünmüyor.

Türkiye, kimin zehirlediğini bulabilir. Ülkemizde bütün istihbarat teşkilatları var. Bunların hiçbirinin haberi olmadan bu işi yürütebilecek bir tek istihbarat örgütü var. Türkiye'deki en yaygın ve en iyi, en sessiz çalışan Almanlardır. Alman istihbaratı burada nasıl bir töhmet altındadır? Bu olayı bildiği halde intikal ettirmemek. Yani böyle bir olaydan haberdar olmuştur ama bilgi verilmemiştir. Bunu bir tek Almanlar bilebilir. Organize etmediyse bile kesinlikle haberdardır.
TÜRKİYE'Yİ VE DÜNYAYI KİMLER YÖNETİYOR? 

Sadece Türkiye'yi değil, dünyayı gizli örgütler yönetiyor. Bir üst tasarım var. Diyor ki, “Biz yeni insan tipi oluşturacağız.” Türkiye'de de kendine bağlı olan, kullandığı kişiler, örgütler, topluluklar var. Diyor ki, “sen bunu yapacaksın.” O “yapmam” derse bütün ilişkileri bitiyor. Çünkü bütün ekonomik ve siyasi güç bunların elinde.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder