6 Kasım 2013 Çarşamba

150 yillik hesap

Birkaç gün önce "Artık sadece Kuzey Irak değil Bağdat da Türkiye ile bütünleşmek için düğmeye bastı!" anlamına gelen cümleleri burada sıralamıştım. 
Dün sabah gazeteler arasında mekik dokurken Enerji Bakanı Taner Yıldız'ın sözleriyle adeta duvara tosladım.
Bakan Yıldız "Kerkük-Yumurtalık boru hattı hattının sadece Barzani'nin değil BASRA petrollerini de dünyaya taşıyacak" diyordu!
Bu içeride kavga isteyenlerin, huzursuzluk peşinde koşanların, eski masanın geri gelmesi için çalışanların, Türk'ün yürüyüşünü durdurmak isteyenlerin anlayabileceği bir şey değildi! "Hayaldi gerçek oldu" bile diyemiyorum! 
Çünkü düne kadar bunun hayalini kuran kimse yoktu!
Bunu dile getirmeye kalkanlar "DELİ" diye içeri atılırdı!
Basra petrollerinin Akdeniz'le buluşmasını okurken çok eskiye gittim!Aradan geçen uzun zamanın neler götürdüğünü düşündüm!
Nasıl oyuna getirildiğimizi hatırladım!
Sultan Abdülaziz'e kadar yolculuk ettim!
Dünyanın üçüncü büyük donanmasını yaptıran, geleceğin denizlerde olduğunu keşfeden Padişah Abdülaziz, çok bilinmez ama YAVUZ SULTAN SELİM'den sonra Mısır'ı ziyaret eden ilk Padişah'tı!
Donanma ile meşgul olduğu kadar su yollarıyla da ilgilendi!
Süveyş Kanalı onun zamanında aldı başını gitti! Aklına yattığı için Fransızlar'ı kendi safına çekip İngiltere'ye GOLatmaya çalıştı!
Muazzam bir AKIL oyunuydu yaptığı! İngilizler'e alçak perdeden konuşup kanalın hayata geçmesi için çırpındı!
Çünkü İngiliz Başbakan ve Türk düşmanı Gladstone kesinlikle KANALA karşıydı! "Türkler insanlık dışı örnektir!"diyecek kadar sınırı aşan biri olan Gladstone önemli görüşmelerde KIRMIZI ÇANTASINI hiç bırakmamıştı! Bugün de İngiliz başbakanların kullandığı KIRMIZI ÇANTA Osmanlı'nın canını çok yakmıştı! Parçalama toplantılarında o kırmızı çanta hep vardı!
Zaten Abdülhamit bunu bildiği için ölümüne sevindiği tek isim Gladstone'du!
Neyse...
Abdülaziz donanma ve Süveyş projesi nedeniyle hayatını kaybetti!
Her zamanki gibi içerideki adamlarına bunu yaptırdılar!
Süveyş Kanalı hayata geçmiş ama OSMANLI devre dışı kalmıştı! Belki Osmanlı'yı hayata bağlayacak olan en önemli proje Abdülaziz'in öldürülmesiyle son buluyordu!
Hiç acımaz, son kertede ÖLÜM kusarlardı!
Kaybetmeye tahammülleri yoktu çünkü!
Abdülaziz katledildikten sonra İngilizler Gladstone'dan sonra ilk kez bir Musevi'yi BAŞBAKAN yaptılar! Kraliçe'nin sadık elemanı olan Benjamin Disraeli Süveyş'e hemen çöktü!
Arka planda Rothschild ailesi vardı! İstedikleri isim BAŞBAKAN olmuştu sonuçta!
PARA devreye girip kanal İngilizler'in hakimiyetine geçti!
Bunu fırsat bilen Shell aldığı ÖZEL İZİNLE yüksek tonajlı gemileri kanaldan geçirdi! Bu büyük üstünlük demekti!
Disraeli ile birlikte hem Shell hem de Royal Dutch gülüyordu!
PARANIN 
efendileri artık kesinlikle Ortadoğu'ya inmişlerdi!
Osmanlı'yı borçla ele geçirdikleri için sırada başkaları vardı!
Rus petrollerini ele geçirdiler!
Daha sonra da işi Shell ve Royal Dutch'a devrettiler!
Aslında ortada bir devir yoktu!
Rothschildler satıştan dolayı iki şirketin hisselerini ele geçiriyordu! Yani satarken alıyordu! Bu işlemle birlikte AİLEdünyanın her yerindeki petrollerin büyük ortağı oluyordu!
Şirketlerin ismi değişse de PATRON aynıydı!
Ünlü Rothschild ajanı Gülbenkyan da Ortadoğu petrollerinin İngilizler'e geçmesi için gece gündüz çalışıyordu!
Shell'in İstanbul ofisi ajanların buluşma merkezi olmuştu! Çok yazılmasa da literatüre giren MR. FIVE PERCENT yani "Bay yüzde beş!" sözü Sarkis Gülbenkyan için söylenmişti!
Osmanlı vatandaşı olduğu halde bölgenin petrol rezervlerini tek tek tespit etmiş ve daha sonra da Royal Dutch ile Shell'i evlendirmiştir!
Bütün bunlar olurken nasıl GEZİ olayları ile meşgul isek o zaman da MEŞRUTİYET ve 31 Mart Vakası ile uğraşıyorduk!
Adamlar bir şey alacakları vakit kesinlikle bize SORUN çıkartıyorlardı! Biz kuklaya bakarken KUKLACI pastayı götürüyordu!
Unutmadan, Osmanlı'nın petrolünü İngilizler'e peşkeş çeken Gülbenkyan paranın buluştuğu tek adres olan OSMANLI BANKASI'nın da danışmanıydı!
Kedi ciğer ilişkisi anlayacağınız!Görevini yaptıktan sonra Portekiz'de yani İngiliz bayrağının dalgalandığı topraklarda vefat eden Gülbenkyan sayesinde petrol Türkler'e nasip olmadı!
İşte 1850'lerde başlayan TUTSAKLIĞIMIZ artık her geçen gün kırılıyor!
Bakın BASRA petrollerinin Türkiye üzerinden Akdeniz'e akması İngilizler ve onların hayat verdiği ailelerin buralardan temelli gitmesi anlamına geliyor!
Bu Osmanlı'yı yıkan İngiliz Kraliyet ailesinin kesin mağlubiyeti demek!
Artık savaşlar silahla, topla, tüfekle kazanılmıyor!
Masaya yumruğu vurmak ve istediğin sonucu alabilmek çok önemli!
Birileri üzülse de, kırılsa da, istemese de Türkler dönüyor!
Hem de beklenmediği kadar etkili bir şekilde!
Bölge kardeşliği ve adaleti tekrar keşfediyor!
Türkiye hem kazanıp hem kazandıracak!
Bölgedeki bütün oyuncular karlı çıkacak!
Ama hepsinin üzerinde ANKARA'nın koruyucu şemsiyesi olacak!
İşte Türkiye'yi küçük düşürenler şimdi zorda!
Söylenmez biliyorum ama Türkler, Osmanlı'nın hem öldürülen sultan ve devlet adamlarının intikamını 150 yıl sonra alıyor!
KANALLA önümüzü kesseler de BORU HATLARIYLA geri geliyoruz!
Arap da, Kürt de, Ermeni de, Süryani de herkes buna inandı!
Bu topraklar uzun zaman hasret kaldıkları ADALETLE buluşacak!
Kolay olmadı, çok diyet ödendi!Ama son kare hepsinden önemli!
Petrol akacak Türk bakmayacak!

Gülbenkyan üzerinden Cumhuriyet’e saldırıldığını iddia etti ama gerçeklerin hepsini pas geçerek.

Bayer uzun uzun Gülbenkyan’ın Abdülhamit Han’ın talebiyle petrol araştırmaları yaptığı ve bu iki ismin beraber hareket ettiklerini, jeoloji ve petrol araştırmaları gerçekleştirdiklerini anlatıyor. Lakin gerçek hiç de öyle değil.

Aslında Gülbenkyan Musul müzakerelerinde Osmanlı adına İngiltere’yle görüşüp, petrolden aldığı %5 rüşvetle Osmanlı’nın bütün haklarını İngilizler’e peşkeş çeken birisi. İleride bu olaylar Osmanlı’nın Musul politikalarına 1-0 yenik başlamasına ve Musul’u kaybetmesine sebep oldu.
¥
Raif Karadağ, hayatına mal olan Petrol Fırtınası adlı kitabında olayı detaylı biçimde şöyle anlatıyor:

- I. Dünya savaşı öncesinde İngiliz baskısı neticesinde İttihat Terakki İngilizlerle Musul meselesini müzakereye açmıştı.

- Bu sırada İngiltere’nin elinde Sultan Osman, Reşadiye ve Fatih Zırhlıları parası tamamen ödenmiş halde bulunuyordu.

- Savaş çıkmış ve Osmanlı henüz iştirak etmemişti, Cavit Paşa yanında kendisi Ermeni hanedanının başı olarak tanıtan Kalust Gülbenkyan ile birlikte Londra’ya müzakereye gitti. Müzakere Royal Dutch Shell grubu-Detche Royal Bank arasında idi.

- Sait Halim Paşa, Cavid Paşayı görüşmeler devam ederken İstanbul’a çağırdı. Yerine ise Gülbenkyan’ı bırakarak geldi.

- Cavit Paşa İngiltere’ye geri dönüp müzakerelere devam etmeyi düşünüyordu ama İstanbul’a geldiğinde Enver Paşa ve Alman amiral Şuson’un emrivakisi ile Osmanlı savaşa girmişti.

- Müzakerelere İngilizler’in yanında bulunan Gülbenkyan katıldı. Musul’un imtiyazı İngilizler lehine imza edildi. Buna göre Turkish Petroleum Company kuruldu. % 50’si İngiliz Bahriye Birinci Lordluğu ve İstihbarat servisine (Darcy Grubu) % 25 İngiliz petrol şirketi Anglo Sakson Petroleum’a %25’i de Alman Deutche Orient Bank’a verildi.

- İran’dan sona İngilizler akıl almaz bir yolla Irak petrollerini de bir daha hiç çıkmamak üzere ele geçirdiler.

- Almanlar petrol için bizi en sıkıntılı durumlarda sırtımızdan vurmayı ihmal etmediler.
- Savaş ile birlikte imtiyazları işlerine yaramadı ama savaş sonrası Gülbenkyan’ın imzalı anlaşma metni Osmanlı’ya çok pahalıya mal oldu. Bunun ilk sonucu Musul’un Osmanlı toprakları dışında bırakılmasıdır.

- Gülbenkyan’ın imzası ile kurulan Turkish Petroleum Company da San Remo anlaşması ile 1920’de kapatıldı ve yerine Irak Petrolleri Şirketi kuruldu.

- Yeni paylara göre; 3 İngiliz şirketi %81,25, Fransa %23,75, Gülbenkyan ise %5 hisse aldı.

- Bu sırada Sevr’i kabul etmeyen Türk milleti ise kurtuluş mücadelesine girmişti. Irak Petrolleri ile uğraşacak durumda değildi
- Deterting böyle bir ortamda Irak’ı 4 parçaya bölüp petrol faaliyetlerini son sürat hızlandırdı.

- Lozan’da güney sınırımız BM’ye bırakıldı.
- İnönü ve heyetinin acemi ve basiretsizlikleri vahim sonuçlar doğruldu.
- Musul Türk devletinin hudut dışına çıkarıldı.
- Musul’un Memaliki şahaneden çıkarılmasa idi hanedanın Musul üzerindeki hakları devam edecekti. Musul’un Türkiye’nin elinden çıkmasını sağlayan etkenlerden biri saltanatın kaldırılması Hanedan’ın sürgüne gönderilmesi ve Hanedanın haklarının savunacak müessesenin kurulmamasıdır.

- Hükümet bu aileyi vatandaşlıktan çıkarmasaydı Musul meselesi zamana terk edilebilir ve bir gün halli imkanı bulunabilirdi…
¥
Sonuç olarak Musul’un kaybedilmesine giden süreçte Ermeni Gülbenkyan’ın Osmanlı’ya büyük ihaneti bulunuyor. Devlet için gittiği müzakerelerde kendi adına %5 petrol payı alan Gülbenkyan “Bay Yüzde Beş” (Mr. Percent Five) olarak anıldı.

Bugün ise Hürriyet gazetesinden Yalçın Bayer, köşesinde bir okuyucusunun ağzından Gülbenkyan güzellemesi çekti ve Gülbenkyan’ın sanat koleksiyonunun Türkiye’ye neden getirilmediğini sordu.

NOT: Royal Dutch ve Shell evlenirken Rockefeller'ın kurduğu Standart Oil en büyük rakipleriydi! 
Akrabalar yarışıyordu anlayacağınız!
Pastanın dilimleri hep onlara gidiyordu!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder