2 Eylül 2016 Cuma

Fetö JET suikast timleri Borajetgiller Hangar Turzm

MHP kaset olayını düşünün!
Partiyi kim ele geçirmek istedi?
Kimler burada görev aldı?
Nasıl görev dağılımı yapıldı?
Hiç bilmediğimiz yerlerde neler olup bitiyordu?
Emri veren kimdi?
Sorgulamadan yerine getirenler kimdi?
Soru çok!
Açalım...
MHP'nin KASET olayında başrol Faruk Bayındır isimli birine aitti. Kimdi bu şahıs? Çok yazılan çizilen bir şey yok! Ama çok kritik bir yerdeydi! Kayınpederinin uyuşturucu kaçakçısı olduğu biliniyordu.
Emniyet'ten Veli isimli bir yetkili Faruk Bayındır'ın emireri gibiydi. Zaten ortağı da TEŞKİLAT'ın avukatıydı. Bayındır ismi gündeme geldiği zaman paralel gazetecilerden E. C. ile E. D. hemen devreye girdi. Şimdi uzaklarda olan bir başka gazeteciye "Faruk ile iyi geçin.
Ne istiyorsa yerine getir!" emri verildi.
Gazetecilikle bir ilgisi yoktu ama emir demiri kesiyordu.
MHP kasetleri bazı gazetecilerin içinde yer aldığı bir kumpastı. Faruk Bayındır önemliydi ama asıl önemi BÜYÜK ORTAK Yalçın Ayaslı'dan kaynaklanıyordu.
Bu isimle ilgili pek fazla bir şey bulma imkanınız yok.
AMA VAR !
Yıllardır cemaatle yan yana duran HABERTÜRK bile bu BAYINDIR'ın satın aldığı jeti haber yaptı. JET Türkiye'de kimsede yoktu. 58 milyon dolara alınmıştı.
Markası GLOBAL EXPRESS XRS idi... Kalktığı gibi ikmal yapmadan AMERİKA'ya inebiliyordu.
Zaten buna özellikle önem verilmişti. Parayı verenin BAYINDIR olduğu yazılıp çizilse de patron YALÇIN AYASLI'ydı...
O satın almıştı. Bir amacı vardı!
Bayındır ile Ayaslı TARKİM HAVACILIK'ta ortaktı. Daha sonra da şimdiki BORA JET'te!
Uçaklar garip bir şekilde peşin parayla alınıyordu. Parayı sokakta bulan bunu yapmazdı ama durum böyleydi... Ayaslı'nın bir ayağı da BOSNA'daydı.
Acaba kaç kez ABD BÜYÜKELÇİLİĞİ'ne gidiyordu! Ve acaba neler konuşuyordu?
Devam...
Yalçın Ayaslı BOĞAZ'da önemli bir yalı aldı. Ancak kimse bunu bilmedi. Özellikle AMERİKALI misafirler gelip burada konaklıyordu. Yalının önüne koca bir YAT da çekilmişti. Eeee, Boğaz turu olmazsa olmazdı! Yalçın AYASLI, ODTÜ'lü idi. Ve AK PARTİ'de çok etkili olan bir isimle çok ama çok yakındılar. Aslında yakın olduğu isimler birden fazlaydı! Mesela BORA JET kurulduğunda VERGİLER ödenmiyordu.
Birileri hemen korumayı görev biliyordu.
Yalçın AYASLI gerçekten özel bir isimdi. Dünyada belki de OBAMA ile en sık görüşen tek TÜRK'tü. Lüks yaşayan biri değildi.
Ama 58 milyon dolara uçak alıyordu.
GARİP!
Devam...
AYASLI'nın en garip yönü bütün önemli toplantılarını BODRUM'daki TEKNESİNDE YAPMASIYDI!
Bütün görüşmeler orada olurdu!
Peki oraya kimler gitti?
Kimler kimlerle omuz omuza verdi?
Bunlara da geliriz.
Daha tatilden yeni geldik...
Ortağı Faruk Bayındır gizli sandığı toplantılarda "MHP'yi devirdim. Kimse artık önümde duramaz!" diyordu...
Peki Faruk Bayındır kimdi?
Cemaat içindeki rolü neydi?
FLORYA İMAMI buydu! Yanında ve arkasında çok önemli işadamları vardı.
Mesela her SALI Florya'da çok özel toplantılar yapılırdı.
HAZIM SESLİ orada olurdu.
Faruk da...
Hatta şimdilerde özel bir havayolu şirketinin sahibi olan isim de... Düşünün, bulursunuz! Büyük bir şirketi var. Hatta Yalçın Ayaslı bu şirketi KUZEY IRAK'a uçuran isimdi... Hep iç içe... Ama hiç görmüyoruz...
Faruk Bayındır ile Yalçın Ayaslı ortak olunca hangi hangara çöktüler?
CEM UZAN'IN SAHİBİ OLDUĞU HANGARA !
Peki madem hangara geldik, devam edelim... Çünkü bütün SIR'lar burada...
OBAMA ile direkt konuşabilen biri neden BORA JET'le TARKİM HAVACILIK'la uğraşıyordu?
Amacı ne olabilirdi?
Faruk Bayındır mesela BARZANİ ailesine çok özen gösteriyordu.
JETLERİ bu aileye veriyordu.
Barzani'nin kızları hep bu uçaklarla taşınırdı. Ama asla ve kat'a kayıt tutulmazdı. Kimse de bilmezdi.
Londra-İstanbul çok olurdu... Uçaktaki herkesin ismi bilerek YANLIŞ yazılırdı.
GİZLEMEK için! Bayındır'ın arkasında da ŞİRKETLER vardı. Koca patronlar vardı.
Bayındır'ın kızı da Amerika'da cemaatin okulunda okuyordu...
Neyse konudan kopmayalım...
AYASLI neden UÇAK işine girmişti?
Buraya dönelim...
Mesela 17-25 ARALIK operasyonu başlayınca bazı işadamları Faruk Bayındır'ı arayıp jetlerini hazır tuttu! 24 saat!
Kimlerdi bunlar?
Yazacağız! Bekleyin!
Bu hangarı kullanan çok isim vardı.
SİYASİ!
İlişkiler iç içe geçmişti.
Devam...
ATATÜRK HAVALİMANI'nda en özel hangar Bayındır ve Ayaslı'nındı! İKİ GİRİŞİ VARDI. NORMALDE polis ve gümrük memurunun durması gereken yerlerde kimse yoktu. ÇOK ÖZEL MİSAFİRLER KAYITSIZ BİR ŞEKİLDE BURADAN UÇAĞA BİNİYOR VE İSTEDİKLERİ YERLERE GİDİYORDU! Çoğu yabancıydı. Çok sayıda Amerikalı buradan gelip uçuyordu. MANİFESTO, yani kayıt bilgisi, tutulmuyordu. Daha önemli olanı ise bunların UÇAKLARI PARA DOLU BİR ŞEKİLDE İNİYOR ve kimseye tek satır izahat vermiyorlardı. Böyle ayrıcalık bunlardan başka kimde yoktu.
Hangar ÖZEL olduğu için 58 milyon dolarlık uçak da özeldi. Amerika'dan ya da başka bir yerden alınan insanlar buradan KAYITDIŞI olarak Türkiye'ye girip istedikleri yere gidiyor sonra da tekrar binip kayboluyorlardı. Mesela Fetullah Gülen gelse ve İstanbul'da toplantılarını yapsa kimse görmüyordu. Geldiği gibi elini kolunu sallayıp gidebiliyordu. Böyle çok adam geldi gitti. Hiç kayıt yok. Oradaki DEVLET BUNLARDI! Ve çok ama çok sayıda siyasetçi ile işadamı buradaydı.
AJANLARI saymıyorum bile... Kim izin verdi?
Kim bunu hazırladı?
Neden yaptı?
Bilen biliyor!
Bilmeyenler için sözümüz yok...
Cemaatin gazetecilerinin pek çoğu gazeteci falan değil. Ama içlerinde olanlar var. Üç kuruş maaşla geçinenleri içeriye alırken HANGAR KARDEŞLİĞİ KURANLARI ISKALAMAK DOĞRU DEĞİL...
Bela bunlar!
Ayda 2000 lira kazanan bir muhabiri almanın hiç bir getirisi yok. Örgütün hiçbir sırrına hakim olmayanların alınmasının mantıklı izahı da yok... Zaten işin içinde olanlar dışarıda.
Parası olmayanlar burada...
Bu nedenle KUMPASLARIN içinde olan PATRONLAR İSTANBUL'u turluyor. Bunlara gitmek şart. Gitmezseniz yarın onlar size gelir.
Bu kesin!
Mesela Yalçın Ayaslı'nın kurduğu TCF yani Turkish Cultural Foundation var!
Bunun başındaki G. K. isimli şahsın eşi CIA ajanı... Bizlerin bilmediği Amerika- Türkiye arasında muazzam bir HAT var... Şimdilik bu AĞ'daki işadamlarını yazmıyorum. Tek tek yazacağımı bilmeleri iyi olur. Operasyonlara bakıyorum.
Bir süre sonra hiç bilmediğiniz ve hiç duymadığınız ilişkileri burada okuyacaksınız... Herkes yalan söylüyor ve kendini gizliyor. BÜYÜK PLANIN İÇİNDEKİLER PARA SAHİPLERİ.
İnanın futbolcular ya da gazeteciler değil...
İSTANBUL'un orta yerinde, dünyanın merkezinde, ATATÜRK HAVALİMANI'NDA KARARGAH kuruldu. Kimselerin giremeyeceği kapıların arkasında özel SIR dolu toplantılar yapıldı.
Bu adamlar bunların bilinmediğini sanıyor...
Ve Ankara'yı kandırdıklarını düşünüyor...
Bakacağız ve göreceğiz...
Kim kandırılmış, anlayacağız.....


İbrahim Tatlıses'ten FETÖ iddiası
2011 yılında yaşadığı silahlı saldırının sorumlusu olarak FETÖ'yü işaret eden Tatlıses, sosyal medya hesabından Fethullah Gülen'in gizlice Türkiye'ye getirilip getirilmediğini sordu.
15 Temmuz gecesi yaşanan FETÖ'nün darbe girişiminin ardından sanatçı İbrahim Tatlıses, Instagram hesabı üzerinden bir paylaşımda bulunarak 2011 yılında yaşadığı silahlı saldırının sorumlusu olarak FETÖ'yü işaret etmişti.
Ünlü türkücü bugün yine sosyal medya hesabı aracılığıyla çok konuşulacak iddialar ortaya attı. Kendi ticari işlerine de FETÖ/PDY'nin engel olmaya çalıştığını öne süren Tatlıses, yaptığı açıklamada terör örgütünün ele başı Fethullah Gülen'in gizlice ülkeye getirilmiş olabileceğini de iddia etti. İşte İbrahim Tatlıses'in açıklaması şöyle:
"YETKİLİLERE VE DE CUMHURİYET SAVCILARINA SESLENİYORUM"
Bir süre önce, 2011 yılı Mart ayında uğradığım silahlı saldırıda FETÖ/PDY'nin yaptığı hainliklerle ilgili bir açıklama yapmıştım.Süreç ilerledikçe bu paralel ihanet çetesinin yalnızca hayatıma kastetmekle kalmayıp ticari işlerimi de baltalamak ve beni maddi olarak bitirmek üzere çalıştığı da gün yüzüne çıkıyor. Önceki açıklamamda da bahsettiğim uçak davasında, benden alacağı olduğunu iddia eden Megatrans Uluslararası Nakliyat şirketinin sahibi Ahmet Özbey isimli şahıs gazete haberlerine de konu olan mahkeme kararlarına göre, 1993 yılında 540 kilo üzerinde eroin ile yakalanmış, bundan kurtulmak için hakimlere rüşvet dahi yedirmiş bir uyuşturucu kaçakçısıdır. Bu şahıstan uçak almama teşvik ve aracılık eden, uçağın işletmeciliğini de yapan kişi Ahmet Özbey'in damadı Faruk Bayındır'dır ve şirketi de TARKİMDİR.
"BAŞ FAİL KONUMUNDADIR"
Peki kim bu damat Faruk Bayındır? Biz tabi sonradan öğreniyoruz maalesef, bana satılan bu uçak çürük iken, kirli ilişkileri sayesinde uçağa uçuşa elverişlidir raporu alan (ki bu uçağın çürük/hurda niteliğinde olduğu sonradan yurt dışında alınan raporlarla ortaya çıkmıştır) Bora Jet ve TARKİM'in ortağıdır. Kendisi şu anda FETÖ/PDY soruşturması kapsamında ve kaçakkonumundadır. Kayınpederi Ahmet Özbey ve FETÖ tarafından finanse edilerek büyük işadamı kılıfına sokulan bu kişi; MHP'deki kaset komplosundan, merhum Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümüne ve Fethullah Gülen hakkında kitap yazacağını belirten gazeteci Haydar Meriç'in cinayetine kadar pek çok olayda FETÖ/PDY mensubu olarak baş fail konumundadır.
"BUNU KARDEŞİ FERHAT BAYINDIR SÖYLÜYOR"
Bunu ben söylemiyorum, bizzat FETÖ/PDY kapsamında gözaltına alınan bu adamın kardeşi Ferhat Bayındır söylüyor. Bu Faruk Bayındır ile Yalçın Ayaslı'nın ortak oldukları Bora Jet'e aldıkları 58 milyon dolarlık, Türkiye'de kimsede bulunmayan, özel jet zamanında gazetelere de haber olmuştu aslında. Bu jetin yakıt ikmali olmaksızın doğrudan tek seferde Amerika'ya uçabildiği söyleniyor.
"FETO DA TÜRKİYE'YE GETİRİLDİ Mİ?"
İbrahim Faruk Bayındır ve Yalçın Ayaslı'nın Atatürk Havalimanı'nda hiçbir polis, gümrük denetimine tabi olmayan özel hangarlarından bu özet jetlerle kimler, neler gizlice ülkeye getirilip götürüldü? Acaba terörist başı FETO da getirildi mi?"


Diyarbakır Emniyet Müdürü iken 24 Ocak 2001 tarihinde suikast ile öldürülen Gaffar Okkan cinayetinin izleri, darbe girişimi yapan FETÖ'cü askerler üzerinden de sürülecek.






FETÖ'cü Askerlerin, Gaffar Okkan Suikasti Bağlantısı Araştırılıyor
Diyarbakır Sezai Karakoç Bulvarı üzerinde makam aracıyla pusuya düşürülüp öldürülen Okkan Suikasti'nin Hizbullah terör örgütü tarafından yapıldığı iddia edilmiş ancak bazıPKK itirafçıları ise farklı görüşleri dile getirmişti. Okkan'ın Özel Kuvvetler C Timi tarafından öldürüldüğünü iddia eden itirafçılar Yıldırım Begler ve Abdülkadir Aygan suikastinDiyarbakır 8. Ana Jet Üs ve 2.Taktik Hava Kuvvet Komutanlığı'nda görevli bazı subaylarca gerçekleştirildiğini iddia etmişlerdi.
"SUİKAST DOSYASI TEKRAR AÇILMALI"

Darbe girişimine katılan uçakların da buradan hareket ettiğine dikkat çeken uzmanlar, bu suikastin de FETÖ'cü subaylar tarafından yapılmış/yaptırılmış olabileceğini ifade ettiler. Bu kapsamda o dönemde bölgede görev yapan FETÖ terör örgütüne bağlı subayların mutlaka sorgulanması gerektiğini de söyleyen yetkililer, "O dönem yine aynı gruba bağlı yayın organları, karşı algı operasyonu yaratarak soruşturmanın seyrini farklı yönlere çekmeye çalışmışlardı. Bu anlamda, Gaffar Okkan suikasti dosyasının da tekrar elden geçirilmesinde fayda var" görüşlerini bildirdiler.


İşte baylock!

İşte baylock+Borajetgiller!

06.10.2016, Perşembe
BURASI Türkiye...
Doğru izler üzerinden gittiğiniz zaman ulaşamayacağınız nokta yok.
Çok sevdiğim bir dostum "Devlet kağnı gibidir ama günü geldiğinde hedefine ulaşır ve gereğini yapar!" derdi. 
Haklıydı. Devletin zaman geçse de kendini gösterdiği olay çoktu...
Şimdi paylaşacaklarımda da DEVLET gereğini yapacaktır. Ama biz de gazeteciyiz. 
Fazla beklemek bize göre değil...
15 Temmuz'a giden yolda ROL ALANLARA YABANCI değilsiniz. Hepsini sizlerle paylaştım.
 Ancak bugün biraz daha açacağız. Söz vermiştim çünkü!
Başlayalım...
Yalçın Ayaslı, ODTÜ'de okuyup Amerika'ya giden çok önemli bir bilim adamı. Eşi de öyle. 
Orada kurdukları şirketle ve aldıkları patentlerle ciddi bir servetin sahibi. Obama ile istediği 
zaman görüşme fırsatı bulan belki de tek TÜRK... İstanbul'da pek fazla durmazdı. Bodrum'u
 tercih ederdi. Özel görüşmelerini YATINDA yapardı. Açık denizde...
Çok etkili bir çevresi vardı. İçeride, dışarıda...
Sergei Brin, yani GOOGLE'un patronu AYASLI'nın Türkiye'de tek olan uçağını kullanıyordu. 
GLOBAL EXPRESS XRS'yi...
Bu uçak kalktığı gibi Amerika'ya inebiliyordu. Böylesine büyük ilişkiler içindeki Yalçın Ayaslı, 
lise mezunu olup olmadığı belli olmayan Faruk Bayındır ve 2009'a kadar hiç ismi bilinmeyen 
Avukat Halil İbrahim Koca ile ORTAK oldu.
TARKİM'i alarak...
HANGARLARINI gündeme getirdiğim TARKİM, o dönem ADANA'daydı.
İNCİRLİK'e yakın yani! Sonra İstanbul'a taşıdılar...
Kendisi kesinlikle RET ETSE DE Bayındır ismi MHP KUMPAS KASETLERİNDE geçiyordu. 
Devlet Bey söylüyordu. Diğer ortak Halil İbrahim Koca da garip işlerin içindeydi. Bayındır'ın ortağı 
olduğu için ismi MHP kasetlerinde gündeme geldi. Rıza Sarraf'ın avukatlığını üstlendi.
ŞİKE DAVASINDAKİ başrollerden biriydi.
Fenerbahçe bundan şikayetçiydi. Çünkü KOCA aynı zamanda EMNİYET'in avukatıydı. Ayrıca 
POLİS AKADEMİSİ'nde ders veriyordu! Başka bağlantıları da vardı ama girmiyorum...
Şimdi buradan FETÖ'de çok etkili olduğu halde pek bilinmeyen bir isme geçelim...
SİNAN DURSUN!
1990'da Polis Akademisi'nden mezun oldu. En yakınlarından biri 17-25'te ismini çok sık duyduğumuz
 Polis Müdürü HAMZA TOSUN'du! Sinan Dursun mezun olduktan sonra Amerika'ya uçuyor ve gelmiyor.
 İstifa edip İŞADAMI oluveriyor.
Ve evleniyor. ABD vatandaşı Jena Louise Luedtke ile...
Bayan Luedtke aynı zamanda GRAHAM FULLER ile çok yakın biri...
Graham'ın kim olduğunu anlatmaya gerek yok sanırım... DURSUN, 17- 25 Aralık KUMPASINI ve 
Tayyip Bey'in ofisine yerleştirilen BÖCEK'in arkasındaki isim.
Pensilvanyalı'dan sonra ÖRGÜTTE çok ama çok yukarılarda bulunan biri...
Yazılacak çok şey var ama geçelim...
Kafanız karışmasın...
AHMET TÜRER... Yardımcı erkek oyuncu. BAŞKOMİSER rütbesiyle gittiği Amerika'da tam 12 yıl kaldı.
Virginia Commonwealth Üniversitesi'nde Kamu Politikası ve Yönetimi bölümünde doktora yaptı. Geldi. 
Başbakanlık Koruma Şube Müdürlüğü'ne çöktü.
DURSUN ile sürekli teması vardı. Hiç kesilmedi, kesilemezdi...
Devam...
Ahmet Türer'in bir de BACANAĞI vardı. Yakınları ona "FUAT AVNİ" derdi. 
İsmi SERHAT DEMİR'di...
Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığı Güvenlik Sistemleri Büro Amiri oluverdi.
Arkadaki sistem tıkır tıkır işliyordu yani.
Böcek olayı patladıktan sonra Demir, görev yeri olan Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü'ne dilekçe yazarak 
tedavi amacıyla Almanya'ya gideceğini söylüyor. Gidiyor ama Almanya'ya değil AMERİKA'ya...
O gün bugün kendisini buralarda gören yok. Ya da ben bilmiyorum...
Yurtdışına gidenlerin pek çoğu gibi Demir de TARKİM HANGARLARINI KULLANIYORDU. 
Nasıl olsa orada polis ve pasaport kontrol yoktu. Giren de çıkan da DEVLETİN KONTROLÜ 
DIŞINDAYDI... Peki o hangarlardan başka kim çıkmıştı dersiniz?
Ekrem Dumanlı'nın ismi geldi. Galiba o da aynı geçişi kullanmış! Ama başkaları da var!
Mesela TUSKON denilince aklınıza kim geliyor? Evet! Rıza Nur Meral! Bu da TARKİM'den uçmuş 
ve kaybolmuş.
Tıpkı Fatih Üniversitesi Rektörü Şerif Ali Tekalan gibi...
Liste uzun. Konumuz bu değil. Ama ileriki günlerde buraya da bakarız!
Asıl önemlisi Serhat Demir ile polis müdürlerinden Mutlu Ekizoğlu TARKİM'den kaçarken onları oraya 
GÜVENLİKLİ ARAÇLARLA KİM GETİRDİ? Kimler bu isimlerin kaçması için elinden gelen 
imkanları kulandı?
Devletin gücünü bunların yanına kim verdi?
ASIL MESELE BU!
Daha da ilginç olan bu isimlere DESTEK OLANLAR kimseden çekinmiyordu! 
DEVLET KENDİLERİYMİŞ GİBİ DAVRANIYORLARDI. Ama geldiler, araçlarıyla 
getirdikleri isimleri uçurdular.
Kimse duymadı bilmedi görmedi...
İstanbul'un göbeğinde hem de...
Neyse... Dağılmayalım kaldığımız yere dönelim...
AYASLI ile bu ekibi bir araya getiren, ortaklık kurduran AVUKAT KOCA idi. Arkasında kim 
olduğunu şimdilik bilmiyorum. Ama AYASLI gibi bir isim normalde bu ekibin içinde olamazdı. Ama
 AMERİKA devreye girince oluveriyordu.
AYASLI, TARKİM ve BORAJET'te bunlarla ortaktı. Yani Bayındır ve Koca ile... Resmen... 
Hikaye böyle başlamıştı.
Oysa Yalçın Bey ODTÜ'de yatırım yapan BİLİM adına önemli adımlar atılmasını sağlayan bir hayırseverdi!
Mezun olduğu okulu kendi haline bırakacak biri değildi! Elini hiç çekmezdi.
Ama neden olduğunu bilmesek de HAVACILIK'a merak sarmıştı. SABİHA GÖKÇEN'den 
DİYARBAKIR ve ADANA UÇUŞLARI yapıyordu!
Diyarbakır'da da pek bilinmeyen bir ABD ÜSSÜ vardı! Bu uçuşların bununla bir ilgisi var mıydı bilmiyorum. 
Ama gidiyordu.
Yalçın Bey'in ODTÜ'ye değer verdiği ortadaydı. Oradan mezun olanlara kapısını açıyordu. Zaten yeteneği
 ve aklı ortadaydı. Etrafında akıllı insanlar tutuyordu. Ve YALÇIN BEY YAZILIMA DA MERAKLIYDI!
Peki günlük hayatımızın içinde olan YAZILIM ne zamandır bizim gizli manşetimizdi?
Evet! 15 Temmuz'dan sonra!
Çünkü DARBECİLERİN KENDİ ARALARIDA BYLOCK isimli bir programla haberleştikleri 
ortaya çıktı. Koskoca Türkiye'nin yapamadığını DARBECİLER yapıyor ve ÖZEL YAZILIMLA 
ÖZEL KONUŞUYORLARDI. Bu sayının 215 bin olduğu açıklandı. FETÖ'ye yakın bu kadar insan 
bu yazılımla EMİR alıyor ve veriyordu... KALKIŞMA böyle geliyordu.
Ve 250 canımız gidiyordu... MİT bu yazılımı çözmek için uğraşıp duruyordu!
Gerçekleri söylemek gerekirse, bizden ileride oldukları açıktı! Ama bizim DEVLET KAĞNI gibi gitse de 
giderdi.
Ki Yıldırım GİBİLER...
Bu yazılımla ilgili TÜBİTAK'a girildi.
Çok sayıda kişi mercek altına alındı.
Sorgulananlar var. Üst düzey görevliler şu an tutuklu. Sorguları sürüyor. Devlet bu sistemin nasıl olduğunu 
anlamaya çalışıyor. Hem yazılımı gerçekleştiren, hem de 215 bin kişiye yayanlar var.
Büyük organizasyon yani!
Tabii burada da ODTÜ ilişkisi garip bir şekilde devam ediyordu!
BYLOCK için çalışanlara baktığımız zaman, özel görevi olanların, ODTÜ'den mezun olduğu görülüyor.
 İsim vermek istemiyorum. Ama hepsi bilinen bir gerçek...
Bu KRİPTOLU YAZILIM TÜRKİYE'DE yazılmadı. Amerika'da yazılıp KODLAR halinde buraya 
getirildi. KANADA üzerinden de 215 bin FETÖ'cüye dağıtıldı. Amaç iz bırakmamaktı! Devlet uğraşıyor!
Kesinlikle iz bulacaklardır. Aksi mümkün değil. Ama ben bir şey eklemek istiyorum... Bence bu da katkı 
olur! Hem de önemli...
YAZILIMI GERÇEKLEŞTİREN AMERİKALI VE TÜRK EKİP, YALÇIN BEY'İN UÇAĞINDA 
UÇUYORDU! 
Sanırım Ayaslı da vardı. Ne zaman 15 Temmuz'dan önce... Zaten AYASLI'nın uçağındaki 
AMERİKALILAR hiç eksik olmazdı.
Hepsi YAZILIMCI değildi üstelik.
Çok sayıda AMERİKALI asker de uçardı. Mesela şimdi internete girin bakın, BORAJET'in 
ADANA'DAN BEYRUT'a uçuşu var!
Bunun ticari olarak açıklanabilecek bir yanı var mı? Varsa da ben bilmiyorum...
Durum bu!
Yazan yazana! Ben de bir şeyler yazayım istedim.
Benimki KRİPTOLU değil ama olsun... Belki işimize yarar!
Belli mi olur!

AKINCI ÜSSÜ'nde çıplak fotoğrafları yayınlanan ADİL ÖKSÜZ 20 dakikalık sorgudan sonra sırra kadem bastı. Nereye gittiğini kime sığındığı, nerede olduğunu bilen yok.
Kendisine yardım eden isimler İstanbul'da alındı. Sabiha Gökçen Havalimanı'nda görüntüleri ortaya çıktı. Ankara'da salıverildikten sonra, 15 Temmuz'dan üç gün sonra yani ayın 18'inde uçağı saat 09:21'de Sabiha Gökçen'e iniş yaptı.
Valizini alıp kendisini bekleyenlerle buluşması ve ardından ortadan kaybolması 09:37'yi buldu...
Yani hızla inip ortadan kayboldu. O gün bugün aranıyor.
"İçeride" diyen de "hala sorguda" diyen de var. Pensilvanya ise yakın zamana kadar SORGUDA biliyordu. Adil Öksüz ile aralarında bir sorun çıktığı kulağıma gelmişti. ÇIKMAKTA GEÇ KALDIĞI İÇİN...
Neyse konumuza dönelim...
Adil Öksüz yani KARA KUTU, Sabiha Gökçen'den çıktıktan sonra GÜVENLİĞİ SON DERECE YÜKSEK bir yerde konaklıyor. Kimsenin akıl edemeyeceği bir yer olsa gerek! Çünkü 2 gün burada kalıyor. İstanbul'da... İşte ADİL ÖKSÜZ buradayken AYNI HANGAR ÇETESİ DEVREYE GİRİYOR! İsmini şimdilik söyleyemeyeceğim birisi, büyük bir cesaretle telefona sarılıyor.
Neresini arıyor dersiniz?
EVET! TARKİM'i! Yani orada sözü geçen birisini!
Bilin bakalım ne istiyor?
Evet! Adil Öksüz için acil uçak ve uçuş!
Emir demiri kesiyor ve telaş başlıyor. Ancak bu kez UÇAKLAR uçmak istemiyor.
Kaptanlardan biri "Ben istifa ederim. Bu adamı uçurmam.
Kimse beni buna zorlayamaz.
Aranan adamın burada ne işi var" diye tepki gösteriyor. Daha önce hiç gösterilmeyen tepki karşısında ÇETE telaşlanıyor.
Başka seçenekler de zorlansa amaca ulaşmak mümkün olmuyor. Bunun üzerine telefonun ucundan operasyonu yönetmek isteyen kişi, telaşa kapılıyor. Ve karar değişiyor.
ADİL ÖKSÜZ eğer uçağa alınsa KARS'a uçurulacak, oradan da Gürcistan'a ve ardından da ÇOK SAYIDA FETÖ'cünün gittiği KIRGIZİSTAN'a gidecekti...
Plan buydu! Orada karşılayacak olanlar da hazır bekliyordu!
Tabii kaptanların isyanı oyunu değiştirince, B PLANI devreye giriyor. Aranan ADİL ÖKSÜZ karayoluyla KARS'a götürülüyor.
Oradan da Kırgızistan'a uzanan yolu takip ediyor...
Bu alınan karar!
Adil Öksüz gitti mi, kaldı mı, buralarda mı bilmiyorum...
Ama bana gelen bilgiye göre uçuş olmayınca direksiyonu karayoluyla KIRGIZİSTAN'a çevirdikleri yönünde...
Adil Öksüz 15 Temmuz'dan 5 gün sonra İstanbul'dan kayboluyor...
Arkasında aynı çete var!
Kasetle HAKİM yola getiren, davaların seyrini değiştiren, aranan isimleri HANGAR'dan yurt dışına çıkaran, para dolu uçakları garip yerlere uçuran, Pensilvanya'ya ayda bir sefer düzenleyen bu EKİP yine iş başında... Bakın daha yazmaya yeni başladık...
Notunuzu alın!
İSTANBUL ATATÜRK HAVALİMANI'nda yaşanan fakat hiç bilinmeyen çok sürpriz olayları paylaşacağım...
HANGAR'dan çıkıp başka yerlere de gireceğiz...
ADIM ADIM....
.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder