7 Mayıs 2015 Perşembe

Baki Kamber ve Buket Pastahanesi

Ordu’nun turizmi için hazırlanan broşürlerde, dergilerde, hatta sinema filmlerinde Buket Pastanesi’nden mutlaka söz ediliyordu…

Buket Pastanesi denildiğinde akla Baki Kamber geliyor… Baki Kamber denildiğinde de Buket Pastanesi.. Bu iki isim yıllardır birbirinin ayrılmaz parçaları oldular. Baki Bey, şimdilerde Buket’i devretti ama hâlâ O’ndan kalan hatıralar ve hafızalardan silinmeyen
izleri var …

Baki Bey Ordu’nun eskilerinden.. Ordu’nun son 50-60 yılının tanıklarından biri.. Çünkü O’nun pastanesi, herkesin ortak noktasıydı. Siyasetin de, sporun da rotası oradan çiziliyordu. Ve daha bir çok sosyal aktivitenin amiral gemisiydi Buket Pastanesi.. Her şey orada konuşulur, tartışılır, kararı alınır, sonra da uygulama planları orada hazırlanırdı..  

Baki Kamber 1939 Rize Çamlıhemşin doğumlu.. 13 yaşında Ordu’ya gelmiş.. Ama bugün bakıyoruz da, Ordu’da doğmuşlardan çok daha fazla Ordulu.. Ordu’ya geldiğinde Fidangör’de dayılarının “Çamlı Kardeşler Pastanesi” varmış, orada çalışmaya başlamış.. Ve bu mesleğin ilk adımları da o mütevazı yerde atmış..     

BUKET PASTANESİNİN SIRRI
Baki Bey Buket’in, daha doğrusu kendi hikâyesini şöyle anlatıyor: “1962 yılında Buket Pastanesini şimdiki yerinde açtım. İşyerini açmak için Ordu Belediyesinden ruhsat aldım. O zamanlar ruhsat almadan işyeri açılamıyordu. Bu işyerimizle Ordu’daki pastane sayısı 3’e çıkmış oldu. 5 sene sonra buradan taşınıp, Ordu Sinemasının (şimdiki Sinema işyeri) zemin katına taşındık. Orada 26 yıldan fazla bir süre kaldıktan sonra, yine ayni yere geri döndük. Benim sadece pastane değil, ayrıca 5 ayrı işyerim daha vardı.”

Burada araya giriyor ve Ordu Sinemasının altında iken, o parlak günlerinden söz etmesini istiyorum. Şöyle diyor: “Orası Ordu’nun merkezi idi. En popüler toplanma yeriydi. Siyasilerin, yüksek rütbeli subayların, artistlerin, ünlü futbolcuların, turistlerin, bakanların, milletvekillerinin bir araya geldikleri yerdi Buket.. Hatta genç aşıkların el ele tutuştukları, göz göze geldikleri bir mekândı Buket.. Çünkü kolay yerdeydi. Merkezi bir yerdeydi. Önündeki küçük bahçesiyle başka da bir alternatifi yoktu… Dahası Ordu’nun turizmi için hazırlanan broşürlerde, dergilerde, hatta sinema filmlerinde Buket Pastanesinden mutlaka söz edilir ve Ordu’ya gelmek isteyenlere tavsiye edilirdi. Ordu’ya önemli bir şahsiyet geldiğinde onları Buket’e getirirler, burada ağırlarlardı. Çünkü dediğim gibi başka da yer yoktu. Hatta hiç unutmam, Hava Kuvvetleri Komutanı Paşa Muhsin Batur’u bile ağırlamak için bizim pastane tercih edilmişti. Yine Orduspor’lu futbolcuların topluca kahvaltı yapma yeri de yine bizim mekândı. Yine Ordusporlu futbolculara, işadamları ve kuruluşların yaptığı ikramların yeri de yine bizim işyerimizdi.

Buket Pastanesi futbolcuların da buluşma yeri idi. Teknik direktörler Tamer Güney, Lefter Küçükandonyadis ve İsfendiyar Açıksöz bizim pastanede otururlar, futbolcularla maç kritiklerini burada yaparlardı. Ünlü spor adamları Gündüz Kılıç, İslam Çupi, Turgay Şeren gibi gazeteciler Ordu’ya geldiklerinde hiç yabancılık çekmeden yanımıza gelirler, maçtan sonra da maç yazı ve haberlerini burada yazarlar, gazetelerine bizim telefonu kullanarak geçerlerdi..Kısaca bizim pastane, spor adamlarının ikinci adresiydi. 

ÇOK YÖNLÜ OLMANIN SIRRI
Baki Bey, bir grup arkadaşı ile beraber Ordu’da Turizm Derneğinin kuruluşunda da aktif rol almış (sayfada fotoğrafı var).. Yine bir dönem particilik yapmış. Önceleri Demokrat Partinin yönetim kurullarında görev aldıktan sonra, O’nu il başkanı yapmışlar. Üstelik istemediği halde.. Emrivaki ile… Bu görevini 1992-1993 yılları arasında devam ettirmiş.. 35 yıl sonra partisi, Ordu’da  bakan çıkarmış..  Refaiddin Şahin, Tarım ve Köyişleri Bakanı olmuş.. O’nun bakanlığı sırasında Ordu, çok iyi hizmetler almış.

Baki Bey, pastacılık, marketçilik, şirket temsilcilikleri, bayilikler gibi işlerin arasına siyaseti de sıkıştırmış, farklı bir insan… Bu kadar çok yönlü olmanın bir sırrı var mıydı acaba? Gülüyor “Benim bütün zamanım işlerim arasında gidip-gelmekle geçti, başka hiçbir şeyle ilgilenmedim. Bu benim sırrım olabilir mi diyerek soruma, soru ile cevap verdi..  

ALTIN BİLEZİK HİKÂYESİ
Unutamadığı bir anısı olup olmadığını soruyorum. Çok olmuş ama hiç unutamadığı anısını, parti il başkanlığı sırasında yaşamış.. Şöyle anlattı: “Bir kadın kızı için yanıma geldi. Sağlık müdürlüğünde sınav varmış. Sınav sonunda kazananlar işe girecekmiş. Kadın benden yardımcı olmamda ısrar ediyordu. Ben kendisine önce sınavı kazansın, sonra ben onu işe aldırırım dedim. Kız kazanmış, ben de sözümü tuttum ve kız işe başladı. Kadın bir gün odama girdi, benimle özel konuşacakmış.. İçerdeki misafirleri rica ederek dışarı çıkardım. Çantasını açtı, içinden özenle hazırlandığı belli olan küçük bir paket çıkardı. Kırmızı kurdeleli paketi bana uzattı. Açmamak kabalık olurdu, özenle açtım, içinden bir altın bilezik çıktı.. Kadın güldü ve “Sana getirdim, hediyemdir. Kızımı işe koydun” dedi.. Hiç sesimi çıkarmada parti sekreteri Mustafa Ateş’i yanıma çağırdım. O’nun huzurunda ve şahitliğinde hediyeyi kadına iade ettim. Sonra dedikodusu çıkar, rezil kepaze olurduk. Bu tür hediyeleri kesinlikle kabul etmediğimizi kendisine anlatmaya çalıştım. Üzüldü ve teşekkür ederek odadan çıkıp gitti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder