30 Ağustos 2014 Cumartesi

Bilezik ve Sevgi


20 YIL ÖNCEKİ BİLEZİK
Gördüğünüz gibi, son 20 gün içinde, hayli yoğun, hayli hızlı ve “başdöndürücü bir trafik”izledik...
İnsan, sormadan edemiyor;
“Neredeeen, nereye?”
Bir zamanlar;
“Yerinden kalkamayan Başbakan”lar vardı bu ülkede... Şimdi ise, “Yerinde duramayan Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız” var...
Bu “hızlı trafik” içinde; belki sizin duyduğunuz ama, benim yazmaya fırsat bulamadığım bazı “ayrıntı”lar oldu... 
Bugün, beni fazlasıyla etkileyen o olaylardan bahsetmek istiyorum...
Biliyorsunuz, Tayyip ErdoğanBaşbakan iken, “küçük bir kız”dan bahsetmişti...
Demişti ki;
“Yoksul mahallelerden birindeydik... Kalabalıktan 8 yaşlarında bir kız çocuğu geldi... Elinde bir şey vardı elimi tuttu... ‘Bunları annem gönderdi’ dedi. ‘Annem seçildikten sonra sakın bizi unutmasın’ dedi. İki tane bileziği elime tutuşturdu. 
Daha ne olduğunu anlayamadan kendisi de o incecik bileğindeki bileziğini çıkardı, onu da elime tutuşturdu. 
Ben daha bir şey söyleyemeden o yavrucak kalabalığın içinde kaybolup gitti. 
O bilezikler İstanbul Büyükşehir Başkanlığı makamında hep karşımda durdu. Ben asıl o gözleri unutamadım. Aradan 20 yıl geçti. 8 yaşlarındaki o çocuğun gözündeki umudu unutamadım... Pınarhisar’da yatarken karşımda hep o çocuğun bakışları vardı. O elime tutuşturduğu annesinin gönderdiği bilezikle, bileğinden çıkardığı oyuncak bilezik. AK Parti’yi kurarken gözümün önünde o çocuğun gözleri vardı. Siirt’ten milletvekili olup başbakan olurken karşımda hep o masum gözler vardı. 
Attığım her imzada o gözler karşımdaydı. Gece yorgun başımı yastığa koyarken, sabah uyanınca o masum çocuğun gözündeki heyecan, o umut, o parıltı, o beklenti hep karşımdaydı. O gözleri bir an olsun aklımdan çıkarmadım. Annesi bizi unutmasın demişti ya; Allah’a hamdolsun o büyük emaneti, o büyük mesajı hiçbir zaman unutmadık, unutmayacağız.” 
İşte o kız çocuğunun adı, Nihal Karataş’tı... “Bilezik” olayı için, 20 yıl sonra şöyle diyordu:
“Tayyip Bey’in, ileride başa geleceğini biliyorduk... Bizim için Türkiye’nin umudu Tayyip Erdoğan’dı... İçimden gelmiş ve o bileziği vermiştim.”
“ALTINIM YOK, SEVGİM VAR”
27 Ağustos günü de, Arena Stadı’nda yapılan kongrede, “bir başka küçük kız” çıktı Erdoğan’ın karşısına...
Tayyip Erdoğan, “siyasi hayatının anlatıldığı belgesel” sonrasında kürsüye çıktı... Tam da bu esnada bir kız çocuğu Başbakan Erdoğan’ın yanına geldi.
Başbakan Erdoğan’la, heyecanlı bir şekilde kısa bir sohbet gerçekleştiren kız çocuğunun ne dediği merak edilirken, salondakilerin bu merakını Erdoğan giderdi.
Erdoğan, kız çocuğuyla arasındaki diyaloğu şöyle aktardı:
“Geçmişte malum; partimizin kuruluşunda bir küçük yavru, bize bir altın göndermişti. Kızımız dedi ki; Benim altınım yok ama, benim de sevgim var, kabul eder misiniz.”
Bu kız, 14 yaşındaki Özlem Koca idi... Erdoğan’ı görebilmek için, İzmir Kemalpaşa’dan gelmişti... Duygularını şöyle anlatıyordu:
“Cumhurbaşkanımız yıllar önce İzmir’e gelmiş, ben de sevgimi göstermek için bağırmışım... Çevremdekiler sus bağırma ayıp olur demişler. Ama bugün Cumhurbaşkanımız beni dinledi...  O an benim için özel bir andır... Başbakanımıza geçmiş yıllarda altın verenler olmuş, haberlerini görünce çok duygulandım. Benim verecek altınım yoktu ama onu seven büyük bir kalbim, sevgim var.”
Doğrusunu söylemek gerekirse;
Bu iki olay beni son derece duygulandırdı... Ama, milletin, gençlerin ve çocukların da, Erdoğan’a nasıl bir “sevgi” duyduklarını bir defa daha görmüş oldum...
İşte bu “sevgi”dir Erdoğan’ı büyüten... İşte bu “sevgi”dir, Erdoğan’ı; önce “Başbakan”, sonra“Cumhurbaşkanı” yapan!..
“90 yıldır iktidara hasret olan CHP”nin muhtaç olduğu, işte bu “sevgi”dir..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder