30 Mayıs 2017 Salı

Fetönün Islami tahrif ettigi zamanlar

Kadir Mısırlıoğlu, İslam’da Tahrif Hareketleri kitabında Hilmi Türkmen’in kendisine Fethullah Gülen’le ilgili anlattığı oldukça dikkat çekenbilgileri paylaştı.
İşte kitaptan yer alan Hilmi Türkmen ve Kadir Mısıroğlu’nun arasında (F.Gülen ile ilgili) geçen konuşma:
Kadir Bey, sen Fethullah Gülen’i bir de benden dinlemelisin. Ben O’nu çok eski tanırım. Kendisi vaktiyle İskenderun’da askerlik yaparken ben de orada vaizdim. Bir gün benimde bulunduğum bir camide vaaza çıktı ve orada millete Kur’an-ı Kerim’in kıymetini bilmedikleri yolunda nasihatte bulunurken o mukaddes kitabı, ”Siz işte böyle yaptınız” diyerek kürsüden attı (bu vak’a daha sonra Salihli’de de bir kere daha aynen cereyan etmiştir ki, buna dair bir teyp kasetini dilemişimdir) ve cemaat arasında büyük bir galeyan husule gelmişti. Ben orada olmasaydım ihtimal büyük bir hadise cereyan edecekti, milletigüçlükle yatıştırdım. Fethullah’ı alıp evime götürdüm. Genç ve tecrübesiz olduğu için böyle bir hata işlediğini düşünerek O’nu teselli ettim ve nasihatler verdim. Aradan yıllar geçti. Ben Manisa’da kurs müdürü idim. Zannediyorum 1965 ve 66 yıllarında idi. Bu gayet perişan bir halde bana geldi. İstanbul’daki arkadaşlarının kendisini beş parasız sokağa attığını ve bundan dolayı gayet sıkıntılı olduğunu söyleyerek benden iş istedi.
İskenderun’daki vaka dolayısıyla ihtiyatlı davrandım ve Müftü’ye müracaatla o sırada izinli olan bir vaizin yerine onu vazifelendirmesini istedim. Bir gün vaaz ederken kürsüde düşüp bayıldı doktorlar depresyon geçirdiğini söyleyerek onu Manisa’daki Akıl Hastanesine sevk ettiler. Bundan bir iki ay sonra çıktı. Yine iş istedi. Kendisine Manisa’nın küçük bir yer olduğunu akıl hastanesinde yatmış olmasının şüyu bulduğunu orada vazife yaparsa adının ”deli hoca” ya çıkacağını ve kendisini civar vilayetlerden iş armasının daha doğru olacağını söyledim.
O zaman İzmir’in Kestane Pazarı’ndaki Kur’an-ı Kerim kursunun idarecilerini tanıyordum. O’nu çocuk okutmak üzere oraya yerleştirdim. Beş on gün sonra halini hatırını sormaya gittiğimde baş başa bir kimseyle fiskos ettiğine rast geldim. Konuştuğu adam beni görünce yaydan çıkmış ok gibi fırlayıp kaçtı.
Kendisine: Bu kimdir? diye sorduğumda:
Bir talebe velisi!… diye cevap verdi.
Bu söz doğru değildi. Tahkikatım da onu göstermiştir. Bu adam beş altı ay evvel bana gelmiş ve MİT’çi hüviyetini gösterdikten sonra, benimle bir meseleyi konuşmak istediğini söylemişti. Söylediği söz şuydu: ”Bizim teşkilat(MİT),Müslümanların M. Kemal Paşa’ya menfi bir tavır almasından rahatsızdır. İstiyoruz ki bu münafereti giderelim. Sen en büyük dini cemaatlerden biri olan Süleymancı cemaatinde söz sahibi bir insansın. Sizin cemaat de Kemal Paşa hakkında ”deccal” ithamında bulunmakta ve ağza alınmayacak sözler söylemektedir. Sen bunu düzeltebilirsin. Bunu yaptığın takdirde bizden ne istersen iste seni Diyanet İşleri Başkanı yapalım!…
Kendisine yanlış kapı çaldığını benim bahsettiği cemaat içinde böyle bir şey yapacak gücüm olmadığını, bunu ancak Kemal Kaçar beyin yapabileceğini söyledimse de ikna olmadı ve: ”Sen bilirsin, biz seni seçmiştik. Anlaşılan sen bunu yapmak istemiyorsun. Amma biz bu işin peşini bırakmayacağız bu işi, birisini bularak muhakkak yapacağız!” diyerek ayrılmıştı.
Şimdi anlıyorum ki buldukları adam Fethullah Gülen’di. Fakat o sıralarda sapı silik bir adamdı. Bunu nasıl becerebileceklerdi? İşi takip ettim. MİT güdümlü olarak nasıl nafiz bir mevkiye getirildiğine safha safha şahit oldum.
Bütün bu nakledilenlere, Yeni Şafak gazetesinin 23 Mayıs 1998 tarihli nüshasında Aytunç Altındal’ın ”Papa’nın gizli kardinalleri” ünvanlı yazısını da tetkikten sonra insaf ile bakmak gerekmez mi? Bu kadar adam yalan söylüyor da yalnız Fethullah Gülen’in arkasına taktığı ve kendisini ”mehdilik”e kadar yükselten kimseler mi doğru söylüyor?
İslam’da Tahrif Hareketleri Cild:3 sayfa:325-326

Ermeni olan dedesinin pasinlerli
Ibrahim bey'in hizmetkarligini yaptigi yillarda, Rus isgali sirasindaki ermeni
ayaklanmasinda Ibrahim bey ve ailesi ermeni hizmetkarlarinin tasallutuna
...ugrayinca, Ibrahim bey hizmetkarini ve onun ailesinin bir bolumunu oldurur.
Ardindan, intihar eder. Olaydan sag kurtulan Fethullah gulen'in babasi, 18-19
yaslarindayken, ispire gelir ve yerlesir. Fethullah GULEN: Musluman adi alir ve
bir Turk kizi ile evlenir. gulen'in babasinin, 'Oyle bir evlat yetistiriyorum
ki, bunlari kendi dinleri ile vuracak' dedigi de rivayet olunur." (E.M.H., 2
Haziran 1999) Cumhuriyet'ten Deniz som, 16 haziran 1999 tarihli"Vaziyet"te
okuyuculardan Veli Yildirimin agzindan su bilgileri aktariyor: "ABD'de
Turkiye'deki 'Sizinti' Dergisinin karsiligi olan 'The Fountain' isimli bir dergi
var. Bunu Washingtondaki Katolik universitesi'nden Cizvit papazi Sidney Griffith
ve Abdulaziz Sachadina. Bunlardan Griffith, bir ara Gulen'i New Jersey'de
ziyaret etmis. Sachedina ise Tanzanyada dogmus;Hindistan,iranve kanad'da okumus;
Siilik davasinda hizmet icin uzun yillar ABD, kanada, urdun, pakistan ve
Afrika-Avrupa ulkelerinde ders vermis; halen de Virginia universitesi'nde
profesor olarak gorev yapan bir kisi. Sachedina, mesaisinin bir bolumunu
ABD'deki Stratejik ve Uluslararasi Arastirma Merkezinde (CSIS)'din, politika ve
insan haklari uzmani olarak calismaya ayirmis; ayni zamanda, 'Mehdilik'
konusunda uzman kabul ediliyor ve bu konudaki konferanslariyla da taniniyor.
1962'de Georgetown Universitesi bunyesinde kurulan CSIS, dunyanin muhtelif
ulkeleri ve bolgeleri uzerinde politik-ekonomik arastirmalar yapiyor ve
hazirladigi senaryolari ABD yonetimine ve sirketlerine sunuyor .CSIS'in Orta
Dogu Masasi'ndaki yoneticilerden biri olan Edward R.M.Kane
Kahire,Bagdat,Beyrut,Tripoli, Dakar ve Ankarada CIA gorevlisi olarak da
calismis. Dolayisiyla, CSIS ile CIA arasinda baglanti kurmak mumkun."Som,
Yildirimin bilgilerini aktardiktan sonra, su yorumu yapiyor: "The Fountain'in
son sayisinda 'The Restoration of Balance' (dengenin onarimi) baslikli bir yazi
var; yazari, M.Fethullah Gulen. Yoneticisi olarak Isa saracin, murahhas aza
olarak Cherly Pearson'in ve genel koordinator olarak Mustafa K.Sungurun
gorundugu derginin yazi kadrosunda, kimligi acikca belirtilmemis bir kisi daha
bulunuyor; M.F.Sahin.bilindigi gibi, Fethullah Gulen, bazi yazilarinda
Abdulfettah Sahin adinida kullaniyor. Turkiyedede satilan The Fountain, Internet
ortaminda da mevcut ve'islamiyette yeni bir ses' olarak Gulenin gorusleri
veriliyor. Fethullah Gulen ABD'de 'tedavi oluyormus' diyorlar,'entegrasyon
tamamlaninca' donecektir." Gulenin, "sahabe efendilerimize cinnet derecesinde
sevgisi vardir" seklinde tanimladigi babasi Ramiz, cocuklarina, Sahabelerle hic
ilgisi olmayan isimler vermistir: Fethullah, Sibgatullah ve Mesih. Gulenin
babasinin ogullarindan birine, samimi Musluman ailelerde rastlanmayan ve ama
Yehova Sahitlerinin propoganda yayinlarinda sik sik kullanilan"Mesih" adini
vermis olmasi dikkat cekicidir.(Ankara Emniyet Muduru Cevdet Saral ve ekibince
hazirlanan Fethullah Gulen Raporu, s.18'e atfen,star gazetesi, 14 haziran 1999)
Nedendir bilinmez, Fethullah Gulen babasinin Alvar koyunden ayrilmasi ile ilgili
olarak "Kucuk Dunyam" kitabinda hic bir aciklamada bulunmamaktadir. Oysa bu, son
derece ciddi ve aciklama gerektiren bir konudur.Gulenin suskunlugu akla,"neleri
ve nicin gizledigi" sorusunu getirmektedir. (Ankara Emniyet Muduru Cevdet Saral
ve ekibince hazirlanan Fethulleh Gulen Raporu, s.20'ye aften, star gazetesi, 14
haziran 1999) Cumhuriyetten Deniz Som, 22 haziran 1999 tarihli "Vaziyet"te,
okuyuculardan Veli Yildirimin agzindan su bilgileri aktariyor: "Turkiyedeki
'Sizinti' dergisinin ABD deki karsiligi olan 'The Fountain'in ust yonetiminde
gorevli kisilerden biri de Islam-Hiristiyan iliskileri ve ortadogu konularinda
uzman olan Ibrahim M. Abu Rabi .Rabi ayni zamanda ,Hartford Universitesinde
'Mcdonald Centre for the study of Islam and Christians'da gorev yapiyor...
Said-i Nursi'nin talebesi oldugu soylenen Vatikan dinler arasi enstitusu'nden
Kardinal Thomas Michel ve ABD'deki Georgetown Universitesinden Barbara
Stowasser, Istanbula geldiklerinde Fethullahcilarin konugu olmuslar. Gulenin
Vatikanda Papyi ziyareti sirasinda acikladigi, Sanli Urfada uc dini bir araya
getirecek bir okul acma dusuncesinin de ABD de hazirlanan planlar dogrultusunda
degerlendirilmesi gerekiyor. Kurtulus Savasinda Istanbulda faaliyet gosteren
Misyonerler ile Islamcilarin isbirligi incelenirse, gunumuzdeki senaryolar daha
iyi anlasilacaktir." = kaynak: http://www.milliyetcile.de/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder