30 Nisan 2014 Çarşamba

gerisi Gauck ,ilerisi hakaret ve yahudi tezgahi

Alman Cumhurbaşkanı Gauck'un gözlerimizin içine baka baka hakaret etmesini isteyen kimdi?
İşte PÜF NOKTASI burasıydı! Bunu isteyen, logosunun altında "Türkiye Türkler'indir" diye yazan gazetenin ortağıAXEL ailesiydi!(hürriyet gazetesi)
Büyük bir başarı hikayesi yazarak MAKİNİSTLİKTEN medya devi meydana getiren Axel Casar Springer 1912'de doğdu, 1985'te öldü!
Çok önemli bir isimdi!
Değişik ilişkilerin tam ortasında olan ilginç karakterlerden biriydi!
İlginçliği yaptığı işlerden değil ŞİRKETLERİNE KOYDUĞU ANAYASADAN geliyordu!
1985'te ölümünden sonra, özellikle Almanya'nın birleşmesi ve 2001 İkiz Kule saldırılarının ardından bazı maddeler değişiklik gösterse de ANAYASA değişmiyordu!
Axel'in bir adım geri adım atmadığı ve esnemesine izin vermediği ANAYASADA ne diyordu acaba!
Hemen özetleyelim! 
 Almanya, Batılı milletler ailesine ait bir ülkede özgürlük ve hukuku destekler. Avrupa'nın birleşmesi ve ilerlemesi için çalışır... 
 Yahudiler ve Almanlar arasında uzlaşmayı teşvik eder! İsrail Devleti'nin hayati haklarını sonuna kadar korur! 
 Transatlantik ittifak ve özgür ülkelerin ortak değerlerini önemser!
Amerika Birleşik Devletleri ile dayanışma için gereğini yapar... 
 Her türlü siyasi aşırılığı reddeder... (Müslümanlık AŞIRI tanımına giren etkenlerden biridir) 
 Piyasa ekonomisini canlı tutar...
Peki Türkiye'ye gelen SOL KARŞITI papaz cumhurbaşkanı ne dedi!
İsim vermeden 17 Aralık darbesine karşı kesin tutum sergileyen Ankara'yı eleştirdi!
Kendi ülkelerinde PARA AKIŞLARINA karışmadıkları YAPIYI Müslüman, ama ANADOLU'daki samimi insanları iseAŞIRI buluyorlardı!
Anayasa'dan gelen ayrıntı yani!
Bu nedenle polislerden, savcılardan, hukuktan, özgürlükten sözetti!
Ama DİNLEMELERDEN, TAKİPLERDEN, BÖCEKLERDEN, ŞANTAJLARDAN, MONTAJLARDAN kaçtı!
İstedikleri HUKUK onların işine gelendi!
Yönettikleri medyanın operasyonları tutunca basın özgürlüğü, tutmayınca baskı oluyordu!
İstedikleri yerine gelince Türkiye'de demokrasi vardı! Yok, önlerine biri çıkarsa onun adı DİKTATÖR'dü!
Bakın! Osmanlı, İngiliz-Alman çekişmesinin kurbanı oldu! Fransa güçten düşüp kenara çekilince ortalık bu iki güce kaldı! ORTADOĞU petrolleri için kapımızdan içeri girip bizi diz çöktürdüler!
Basra-Bağdat-Hicaz demiryollarını Almanya'ya taşımak, bağlamak istediler! Amaçları buralardaki zenginliği kendi ülkelerine aktarmaktı! Savaşın ve kavganın temelinde de bu yatıyordu!
O gün yaşananların bir benzeri başka şekillerde sürüyor! Amaç yine orada kimin borusunun öteceği...
Ve bu mücadelede hiçbiri TÜRKİYE'yi masadaki aktörlerden biri olarak görmüyor! Türkiye onlar için, her daim içerisi karıştırılan, ekonomik krizlerle çökertilen ve değişik yapıları kullanarak kontrol altına alınan bir ülke!
Bunun dışına çıkıldığı için geliyorlar!
Başka başka hesaplar için gelseler de hedefte biz varız!
Alman Cumhurbaşkanı papaz Gauck, 17 Aralık'ı savundu aslında!
Söylemeden söyledi!
Çünkü sokaktaki sıradan insanlar bu papazın AXEL üzerinden Amerika'ya ve oradaki YAHUDİ BARONLARA bağlı olduğunu bilmiyor!
Televizyonda gördüğü adamın Almanlar'ın temsilcisi olduğunu düşünüyor! İşte bizim en büyük eksiğimiz bu!
Elbiselerle uğraşırken içindeki karakterlere bakmıyoruz!
Konuşana bakıyor ancak konuşturanı es geçiyoruz!
Unutmayın!
Eğer biri çıkıp Türkiye hakkında ileri geri konuşuyor ve özellikle ÖZGÜRLÜK vurgusu yapıyorsa kara listeye alın!
İnceleyin, hak ederse serbest bırakın!
Etmezse bilin ki hesabı başkadır!

Alman medya devinin kurucusu Axel Springer’in Yahudi olmamasına rağmen Yahudi aşkının nereden geldiğini merak edip duruyordum.
Biraz araştırınca bu sırrı çözecek ilginç bilgilere ulaştım.
Springer’in çok çarpıcı bir hayat hikayesi ve geçmişi var...

Bu geçmiş, Hitler döneminde Nazi taraftarı olan Axel Springer’in, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra İsrail’e sık sık gitmesinin, Yahudiler’e ileri düzeyde yakınlık göstermesinin, Yahudi örgütlerinden birçok ödül almasının ve Grant Oriet (Büyük Loca) üyesi olmasının da nedenini açıklıyor.

Hitler döneminde Nazileri destekleyen Axel Springer, 1912 yılında Almanya’nın Hamburg kentine bağlı Altona kasabasında dünyaya gelmiş.
Babası da bir yayıncı olan Axel Casar Springer, gazeteci olarak başladığı kariyer hayatında 1947 yılında Hamburg’ta Axel Springer Yayınevi’ni kurmuş. Hamburger Abendblatt gazetesinin çıkararak ilk defa bir gazete sahibi olan Springer, ardından bugün Almanya’da en çok satılan Bild gazetesini 1952 yılında yayınlamaya başlamış.

1985 yılında hayatını kaybeden ve aynı zamanda Masonluğa ait Grand Orient (Büyük Loca)’ya üye olan Springer, 2. Dünya Savaşı’nın ardından İsrail’e yakınlaşmaya başlamış.

Hitler’e destek veren Yahudi iş adamlarıyla da sıkı dostluğu bulunan Springer, Hitler’in intiharıyla başlayan süreçten sonra Nazileri terk etmiş ve İsrail’e sık sık gitmeye başlamış.
Yayın organlarında sıkı bir İsrail taraftarlığı göze çarpan Axel Springer’in İsrail’den ve Yahudi örgütlerinden aldığı çok sayıda ödül bulunuyor.

Axel Springer ölmeden önce İsrail ve Yahudilerle işbirliğinin devam ettirilmesini vasiyet etmiş.
1978’de beşinci evliliğini kendisinden 30 yaş küçük Friede Springer ile yapan Axel Springer, 1985 yılında ölünce medya şirketinin başına eşi Friede Springer geçmiş.
Friede Springer de 2000 yılında eşinin 1978’de aldığı Leo-Baeck ödülünü almış.

Ve halen Springer ailesinin Yahudilerle sıkı bağları devam ettiriliyor.
Peki neydi Springer’i sık sık İsrail’e sürükleyen ve Yahudiler’e bu kadar bağlayan o güç?
Uzatmadan anlatayım:
Hamburg, 30’lu yıllar...
Bir inşaat ustasının kızı olan Martha Else Meyer 17, zengin yayımcı Hinrich Springer’in oğlu Axel C. Springer 18 yaşında.

Alster Nehri’nin kenarında gezerken birbirine aşık olurlar.
Martha’nın ebeveyni Mary ve Eduard Meyer, kızlarının daha çok genç olması sebebiyle bu birlikteliğe karşı çıkarlar ve Axel’in yazdığı mektupları Martha’ya göstermezler.
Hatta İsviçre’de yatılı bir okula gönderirler.
Bunun üzerine Martha üzüntüden yeme ve içmeden kesilir, böbreklerinden rahatsızlanır.

Ailesi daha fazla dayanamaz, böylelikle Marth’a Axel’ine geri döner ve 1933 yazında evlenirler.
Ancak Nasyonalsosyalistler iktidara geldiğinde Martha’nın Yahudi oluşu sorun olur.
1935’te yürürlüğe giren Nürnberg soy kanunu herşeyi değiştirir.
Dışarıya, kahve içmeye çıkmak bile yasaktır.
Axel Springer babasına ait olan Altonaer Nachrichten gazetesinde redaktörlük yapar.
Bu gazete Der Stürmer gazetesi gibi İsrail düşmanı değildir.

Mesela Der Stürmer gazetesi 31.01.1937 günü “En yüce görevimiz: Kanımızı korumak” manşetini atar.
1948’de müttefiklerden Hamburger Abendblatt gazetesinin basım lisansını alarak medya imparatorluğunu kuran Springer’in işleri yolundadır. 
Ancak 1938 yılında Adolf Hitler, Springer’e bir mektup yazar. Mektup’un özeti “Ya Martha’yı boşa, ya da tüm servetine el konulacak”tır.

Hitler’in birinci adamı, sağ kolu Joseph Goebbels, baskı yoluyla Springer’in Yahudi eşinden boşanmasını sağlar.
Martha’yla bundan sonra da sık sık görüşürler ama Axel Springer hayatı boyunca, “kariyeri için hanımını kurban ettiğinden” hiç bahsetmez.

Evet Springer 5 kez evlenir ama ayrılmak zorunda kaldığı ilk eşi Martha’nın boşluğunu hiç biri dolduramaz...
Ez cümle; Springer’i Yahudi kölesi yapan da, İsrail’e sürükleyen de Martha’dan başkası değildir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder