Siyasette doğrularla yalanların, gerçeklerle hayallerin iç içe yaşandığı bir dönemden geçerken, bu öyküyü siz sayın okurlarıma hatırlatmayı uygun buldum.
Yoksul ormancı bir ağacın nehrin üzerine sarkan dallarını keserken baltasını suya düşürür. "Aman tanrım" diye bağırdığında bir peri belirir ve "Ne diye bağırıyorsun" der... Ormancı baltasını suya düşürdüğünü ve yaşamını sürdürebilmek için o baltaya ihtiyacı olduğunu söyler. Peri suya dalar ve elinde bir altın balta ile tekrar belirir. "Baltan bu muydu" diye sorar. Ormancı "Hayır" diye cevaplar. Peri suya tekrar dalar ve bu sefer elinde gümüş bir balta ile tekrar belirir ve yine sorar, "Baltan bu muydu"... Ormancı yine "Hayır" diye cevaplar. Peri suya tekrar dalar. Bu sefer elinde demir bir balta ile belirir ve yine sorar. "Baltan bu muydu"... Yoksul ve doğrucu ormancı bu defa "Evet" der.
Ormancının dürüstlüğü perinin çok hoşuna gider ve baltaların üçünü de kendisine verir.
Bir zaman sonra ormancı eşiyle birlikte nehir boyunca yürürken, karısı suya düşer.
Ormancı "Aman tanrım" diye bağırır. Peri yine belirir ve sorar: "Ne diye bağırıyorsun?"
Ormancı "Karım suya düştü" der. Peri suya dalar ve Jennifer Lopez'le birlikte geri döner ve "Senin karın bu mu" diye sorar.
Ormancı "Evet" deyince peri sinirlenir. "Yalan söylüyorsun.
Gerçek karın bu değil" diye azarlar ormancıyı.
Bunun üzerine ormancı periye şunları söyler:
- Sayın peri, beni düşünmeden azarladın.
Eğer Jennifer Lopez için hayır deseydim bu sefer Catherine Zeta- Jones ile geri dönecektin, ona da hayır deseydim, karımla dönecek ve her üçünü de bana verecektin.
Ben fakir bir adamım ve üç kadının sorumluluğunu taşıyabilecek durumda değilim. Jennifer Lopez'e evet dememin sebebi budur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder