Maddenin sırrı nasıl ki çıplak gözle görülmeyen atomda bulunuyorsa, Gülen Cemaati’nin sırrı da Herkül kelimesinde yer alıyor. Bu sırrı çözdüğümüzde kime hizmet ettiklerini daha net görebiliriz
Araştırmacı-Tarihçi Kayhan Uygur
Türkiye’de çok tartışılan Fethullah Gülen hareketinin internet sitesinin adı ‘Herkül’dür. Fethullah Gülen’in sohbetlerinin ses ve görüntü kayıtları da ‘Herkülname’ adı altında kendisine ait olan televizyon kanallarında yayınlanmaktadır. Facebook, Youtube gibi tüm bilgi endüstrisi olanaklarını kullanan Gülen hareketi sistematik biçimde ‘Herkül’ lakabını ön plana çıkarmaktadır. Gülen bu lakapla tanıtılmak ve ‘Herkül’ lakabı tüm dünyaya yayılmak istenmektedir.
İslami kimlikli bir hareketin böyle eski Yunan’a ait olan bir ‘put’u sembolleştirmesi oldukça tuhaftır. Bilgi yönünden en zayıf bir şakirt/mensup bile bu soruyu en azından bir kez kendine sormuştur: Neden Herkül? İslam uygarlığında sembol olarak alınacak binlerce hatta daha fazla kahraman mevcutken bu ‘Herkül’ün nereden çıktığı hep bir ‘sır’ olarak kalmıştır.
HERAKLİT - HERKÜL
‘Herkül’, ‘Herakles’ ya da ‘Heraklit’ sıfatları Fethullah Gülen tarafından eskiden beri birçok kere kullanılmış ve olumlu anlamda benimsenmiştir. (Bu kullanımlardan en eskisi için bakınız: Sızıntı, Mart 1981, Cilt 3, Sayı 26)
Gülen’in destekçileri de kendisini övmek için yazdıkları şiirlerde veya nesir parçalarında ondan ‘Herkül’, ‘Herakles’ veya ‘Heraklit’ olarak defalarca hayranlıkla söz etmişlerdir. Bir-iki örnek verelim:
“Karanlığı yaracak bir Heraklit aradım
Bulduklarım ya nemrutun torunuydu ya firavun Gel, bekliyoruz seni ellerimizde çiçekler”
(Herkül.org, 15 Haziran 2009)
“Neredesin esatiri yiğidim, şahin bakışlım, Heraklit pazulum.”
(Herkül.org, 24.11.2008)
HERKÜL KİMDİR?
Herkül ya da Yunancasıyla Herakles eski putperest Yunan mitolojisinde tanrılar tanrısı olarak kabul edilen Zeus’un oğludur, kuvvet Tanrısı sayılmıştır. Mitolojiye göre gayrimeşru bir ilişkiden dünyaya gelmiştir. Herkül’ün genç erkeklerle cinsel ilişkileri iyi bilinir.
Herkül ismi İslam medeniyetinde doğal olarak rağbet görmemişse de Batı kültüründe önemli bir yere sahiptir. Kuvvet ve güç kavramıyla iç içe geçmiştir. Müslüman Türklerin Alpaslan önderliğinde ve Kürtlerin de katılımıyla Anadolu kapısını açtıkları 1071 yılından beri hiçbir Müslüman kendine simge olarak ‘Herkül’ adını almamıştır.
İMPARATOR HERAKLES
Eski Yunanlıların kuvvet Tanrısı saydıkları put Herkul’den başka bir de Doğu Roma İmparatoru olan Herkül (Herakles) vardır. Kuran’daki Rum Suresi’nde geçen Bizans (Rum) devlet başkanıdır. 610 ila 641 yılları arasında imparatorluk yapmış olup Heraklit hanedanının kurucusudur.
Herkül, imparator olmadan önce o zaman adı Konstantinople olan İstanbul’u terk edip uzun yıllar Kartaca’da yaşamış ve Roma yönetimini ele geçirmek için siyasal faaliyetlerini oradan yönetmiştir. Bu faaliyetler iki şekilde yürütülmüştür: İstanbul’daki sivil ve asker yöneticiler arasında hizipleşme, iç çatışmaları kışkırtmak, ve buğday tedarikini engelleyerek ülke ekonomisini bozmak.
Herkül’ün siyasal rakiplerine ve hatta kendi çevresindeki insanlara karşı kurduğu tuzaklar tarihte meşhurdur. Onun yarattığı kargaşa yüzünden İranlılar Kudüs’e kadar ulaştılar ve İsa’nın üstünde gerildiği sanılan gerçek haçı ele geçirdiler. Herkül Hıristiyanlığa büyük hizmetler sunmuş bir aziz olarak kabul edilmeyi çok istediği için bu haçın tekrar Hıristiyanların eline geçmesi için çok çabaladı. Onun haçı ele geçirmek için İranlılara karşı düzenlediği sefer Batı tarafından ilk haçlı seferi olarak kabul edilir.
İmparator Herkül’ün öz kardeşinin kızı Martine ile kilise nikahı yapıp çocuk sahibi olması Hıristiyan dünyasında büyük bir tepkiye yol açmıştır.
Zaman gazetesinin uzun yıllardan beri Jerusalem’de (Kudüs)yaşayan muhabiri ve önemli dış politika yazarı Kerim Balcı, 13.01.2002 tarihli Zaman Gazetesine yazdığı yazıda Bizans İmparatoru Herkül’den Heraklit diye söz etmektedir. Ona can alıcı darbeyi İslam orduları güneyde indirmiştir. 636 yılında İslam orduları Herkül’ü Yarmuk ırmağı kenarında ağır bir yenilgiye uğratmıştır. Herkül haçını da alıp Konstantinopol’a kaçmıştır.
İSRAİL EMRİNDEKİ HERKÜL
Gülen hareketinin gazetesi Zaman’ın Jerusalem (Kudüs) muhabiri Kerim Balcı, 2002 yılında gerek gazetede gerek bunların dergisi Aksiyon’da Heraklit’ten söz etmiştir. Sonra da yazısını şöyle devam ettirmiştir: “İslam Dünyası temelde Harem-i Şerif’in egemenlik haklarının uluslararası bir komisyona devrine karşı çıkmakla birlikte 1998 yılında Fethullah Gülen tarafından “corpus seperatum” bir çıkış kapısı olarak benimsendi. Bu husustaki görüşlerini Papa II.Jean Paul ile görüşen Gülen kısa zaman içinde İslam dünyasındaki ılımlı dini liderler tarafından takip edildi.” (Aksiyon Dergisi, 06.05.2002.)
Belli ki, bu yazılarıyla Gülen hareketi temsilcisi bir elçi gibi mesaj vermiştir. 11 Eylül 2001 tarihinden birkaç ay sonra Heraklit, Herkül, Kudüs, diyalog vb. gibi konular gündeme getirilerek Gülencilerin tutumu İsrail kamuoyuna iletilmek istenmiştir. Buradaki mesaj şudur : İslamiyete karşı Amerikan Evanjelist Neo-Conlarıyla , İsrail’in Netanyahu çizgisinin verdiği ortak mücadelede Fethullah Gülen ve onun inancını paylaşanlar da göreve hazır olduklarını belirtmiş oluyorlar. Zaten aynı dönemde ‘Herkül.org’ adlı internet sitesi de faaliyete geçmiş, Samanyolu grubu televizyonları ve Facebook benzeri ortamlarda düzenli aralıklarla Fethullah Gülen’in ‘Herkülname’ adını verdiği sözlü, görüntülü ve müzikli programları yayınlanmaya başlanmıştır.
Şurası açıktır : Dünya sorunlarının odağı Ortadoğu, Ortadoğu sorununun odağı Filistin, Filistin sorununun odağı da Kudüs’tür. Bu konuda ya hak, adalet ve barıştan yana yer alınacaktır, ya da Netanyahu’dan. Fethullah Gülen Netanyahu’dan yanadır, geri kalan herşey bilinen deyimle ‘teferruattır’.
Ancak bir soru hâlâcevap bekliyor : Neden alınan mahlas Herkül olmuştur da Herakles veya Heraklit olmamıştır ? Neden aynı ismin Yunancası tercih edilmemiştir de Latincesi seçilmiştir ?
Türk şairi Nazım Hikmet’in ‘Benerci Kendini Niçin Öldürdü’ adlı şiirini okusalardı şu mısraları göreceklerdi :
“Heraklit, Heraklit!..
Akar suya kabil mi vurmak kilit?”
Bu şiirde önceleri vatansever iken daha sonra İngiliz emperyalistleri tarafından satın alınmış olan Benerci adlı bir dönek ve hain Hintlinin hikayesi anlatılır. Benerci utanç ve pişmanlıkla kafasına tek bir kurşun sıkarak hayatına son vermiştir. Nazım bu şiirde kimilerinin Benerci kadar bile olamadıklarını vurgularken materyalist filozof Heraklit’ten de sözeder. Efesli olan Heraklit milattan önce 6’ıncı yüzyılda yaşamıştır, evrenin yaratılmadığını, her zaman var olduğunu ve değişimin asıl olduğunu savunmuştur. Aynı nehire iki kez girilmez sözü ona aittir, Ona göre değişmeyen tek şey değişimdir.
Lakin Gülenciler, Hareklit derken bu filozoftan değil kuvvetli pazu kavramıyla put Herkül’den söz etmektedirler.
İŞKENCE UÇAĞI HERKÜL
Bütün bunlar bile Fethullah Gülen’in yayın üssüne neden ‘Herkül’ adını verdiğini tam açıklamamaktadır. Başka bir dikkat çeken nokta daha vardır : Fethullah Gülen’in ikamet ettiği Pennsylvania’daki merkezinin yakınlarında Amerikan ordusunun 193’üncü özel operasyonlar birliğinin üssü yer alır ve burada konuşlanmış çok sayıda Herkül uçağı bulunur.
Herkül adını çok seven Gülen hareketi mensuplarından Herkül uçağı ile bilgisi bulunmayanlara bu konuda bazı açıklamalar yapmak farzdır.
Herkül, CIA’nın özel operasyonlarda kullandığı uçağın adıdır. John Wayne’in Vietnam ‘kahramanlıklarını’nın ( !) anlatıldığı ‘Yeşil Bereliler’ filmiyle ilk kez medyatik olmuştur. CIA’nın İran İslam Devrimi’nden sonra yaptığı operayonda İran çölüne düşen uçağının markası da Herkül’dür. Ama Herkül adı dünya basınında yeniden 2001 yılından itibaren CIA’nın uçan hapishane ve işkence yeri olarak kullandığı Herkül uçaklarıyla ilgili olarak gündeme gelmiştir. (28 Kasım 2005- Spiegel online international) Gülen’in Herkül.Org sitesi de bu tarihlerden hemen sonra kurulmuştur. Bu uçaklar Herkül uçağıdır. Bu site de Herkül sitesidir.
14 Şubat 2007’de Avrupa Parlamentosu’nun kabul ettiği bir rapora göre 2001 ila 2005 yılları arasında bu işkence uçakları sadece AB havaalanlarına 1245 kez iniş-kalkış yapmıştır. Guantanamo’ya esir taşımıştır. Herkül uçakları, Afganistan, Pakistan, Mısır, Fas, Romanya, Kosovo gibi ülkelerdeki
gizli hapishanelere servis yapmış ve defalarca Türkiye hava sahası da kullanılmıştır. Herkül’deki görevliler uçak yoluna devam ederken tutsak Müslümanlara en ağır işkenceleri sürdürmüşlerdir.
İşte böyle uğursuz bir şöhrete sahip Herkül adı nedense Gülenciler tarafından bir sembol olarak kullanılıyor. Peki onlara inanlar bu Herkül işine ne diyor?
PUTPERESTLİK İSLAM’A NASIL SIZDI
Gülen hareketine ait birçok yayında sadece put Herkül görülmez. Eski Yunanlı putperest filozof Platon sanki semavi dinlere inanan biri gibi tanıtılır. Bu tamamiyle yanlıştır, cahilce bir iddiadır, tıpkı bazı batılı devlet adamlarının Müslüman olduğunu iddia etmek gibi halkın kafasını karıştırmaktır.
Eski Yunan’da metafizik felsefe Sokrat’la başlamıştı. Sokrat’ın yazılı hiçbir eseri olmadığı halde öğrencisi ve eski Yunan’da adet olduğu üzere sevgilisi olan Platon onun fikirlerini tanıttı. Kendisinin fikirleri de aynı çizgideydi. Eski Yunan’da metafizik felsefe, çok tanrılılık ve mitoloji o medeniyetin köleci niteliği ile paralellik taşımaktaydı. Köle sahibi egemenler kendi konumlarına meşruiyet kazandırmak için Tanrı kavramını insanların arasına, günlük yaşama sokmuşlardı. Köleciler böylece bizzat kendilerinde sözde Tanrısal bir özellik, manevi üstünlük göstermek istemişlerdi. Putların temsil ettiği tanrıların değişik işlevleri de vardı. Tanrılar tanrısı Zeus gibi. Ticaret ve hırsızlık tanrısı Hermes gibi. Şarkı, müzik ve şiir tanrısı Apollon gibi.
Hıristiyanlığın Roma’da yayılmasıyla birlikte eski putperest filozoflar varlıklarını devam ettirmek ve köleci ideolojilerini gizli cemaatler içinde sürdürebilmek için özellikle Mısır’ın İskenderiye kentinde yuvalandılar. Bunlardan Milattan sonra 207 ila 270 yılları arasında yaşamış olan Plotin, Platon’un (milattan önce 427-347) görüşlerine dayandığını iddia etmiş, onu çarpıtmış ve çok Tanrılı mistik bir mezhep kurmuştur. Plotin’in putperest mistik cemaatında cemaat liderinde Tanrısal özellik bulumaktadır. Yeni Platonculuk (Neo Platonizm) adı verilen bu akım daha sonraları gerek Hıristiyan , gerekse İslam düşünürlerini ilgilendirmiştir.
Bu anlayışa göre, Tanrı’ya hiç kimse tek başına ulaşamaz. Bir üstada bağlanmak, onun aracılığıyla metafiziğin sırasıyla çeşitli katmanlarından geçmek gerekir. Burada ilginç olan kölecilik sisteminin mistik bir ilişki içinde devam ettirilmek istenmesidir.
İslam uygarlığında kaynağını buradan alan çok sayıda cemaat veya örgüt görülmüştür. Hassan Sabbah’ın Haşhaşileri bunun sadece bir örneğidir. Bunalım dönemlerine ve çoğu zaman dış güçlerin etkisiyle ortaya çıkan bu hareketlerin belirgin özelliği, kendini mehdi/mesih olarak gösterip taraftarlarını köleleştiren sahte peygamberlerin ve İslamiyeti başka dinlerle diyalog içinde etkisiz kılmaya çalışan politikacı din bezirganların mevcudiyetidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder