Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, 1915 olayları için 'ortak acımız' mesajı Türk vatandaşı Ermenilerin geleceğe yönelik umutlarını artırdı. Ankara'nın uzattığı zeytin dalının suistimal edilmemesi gerektiğini söyleyen Ermeni cemaatinin ileri gelenleri özetle şu değerlendirmelerde bulundu.
BAŞBAKAN'A MİNNETTARIZ
Ermeni Cemaati Başkanı Bedros Şirinoğlu:
Sayın Başbakanımız ilklere imza atan bir lider. Cemaatin üst yöneticilerinden biri olarak söylüyorum, sayın Başbakan bütün dileklerimizi, bütün arzularımızı yerine getirmiştir. Geri çevirmemiştir. Bundan önce mülklerimizi iade etmişti. Önceki gün de taziyelerini sundu. Allah razı olsun. Türkiye tarihinde bir ilkti. Kendisine her bakımdan minnettarız. Bu adımları ile ilerde Nobel'e aday olabilir. Bence olması lazımdır. Ben ona içimden 'güzel adam' demek istiyorum. Şu anda gözlerim doldu. Benim Başbakanım güzel adamdır... Esasında bizim de taziyede bulunmamız lazım. Çünkü bu olaylar karşılıklı olmuştur. Müslüman kardeşlerimiz de ölmüştür. Bu iki kardeşin, iki arkadaşın kavgasıdır. Karşılıklı özür dilenmesi bana göre daha adil olur. Tabi bizim milletin hoşuna gitmez bu konuştuklarım.
ADAY GÖSTERİLİRSE ALKIŞ TUTARIZ
Ermeni Evrensel Hoşgörü Derneği Başkanı Jerry Hırimyan:
Başbakanımız çok duygusal biri. Herkese ibret olacak güzel bir yaklaşım göstermiştir. Bu geç kalınmış bir açıklama. 'Yetmez ama evet' diyoruz. Geç kalınmış çünkü insanların içi yanıyor. Bazı gazetecilerin itiraz yazılarını okuyorum. Bu açıklamaya karşı ters yazı yazan kişilerin genel kültürlerinin eksik olduğunu düşünüyorum. Başbakanımız güzel duyguları ile çıkmış taziyede bulunmuş. Taziye en güzel şeydir. Dünya görüşü olan, insan sevgisi olan, empati yapan kişilerin bu duygunun içinde olması gerektiğine inanıyorum. Başbakan eğer Nobel'e aday gösterilirse biz alkış tutarız. Böyle bir şeyi kim istemez. Nasıl ki bu üzücü olay dünya tarihine geçmişse, bu güzellik de tarih sayfasına geçer. O değerde görüyorum. Her şeyin bir başlangıcı olması lazım. Bu da bir başlangıçtır, inşallah ip kopmaz."
BİR TABU DAHA YIKILIYOR
Gazeteci Markar Esayan:
Bu adımlardan sonra Nobel barış ödülü adaylığı gündeme gelmelidir. PKK meselesini nihayete erdirmek, çözüm sürecini sonuçlandırmak bile ödülü almak için yeterli. Kaldı ki Ermeni meselesinde ciddi bir sonuç yaşanırsa çok daha önemli bir aşamaya gelinmiş olur. Bu süreç, barışçıl bir şekilde bu adımların olgunlaşmasıyla iki eski kadim dost halkın yakınlaşmasıyla sonuçlanırsa bu Nobel'i de aşan bir durum olur. Ermeni meselesi Türkiye'nin en büyük tabusudur. Hrant Dink'i bu ırkçılık yüzünden kaybettik. Bundan 10 sene önce 1915'i yazarken yargılama veya hayatımızdan olma riskini göz önüne alarak bu yazıları yazıyorduk. O noktadan buraya gelmiş olmak müthiş bir değişimdir
PATRİKHANE: ERDOĞAN'IN AÇIKLAMASI GELECEĞE KAPI ARALADI
Başbakan Erdoğan'ın mesajını değerlendiren Ermeni Patrikhanesi, "İletilen taziyeyi sevgiyle kabul ediyoruz" dedi. Yazılı açıklamada şu görüşlere yer verildi: "Mesajda belirtilen 'Her din ve milletten milyonlarca insanın hayatını kaybettiği 1. Dünya Savaşı esnasında tehcir gibi gayrı insani sonuçlar doğuran hadiselerin yaşanmış olması, Türkler ve Ermeniler arasında duygudaşlık kurulmasına ve karşılıklı insani tutum ve davranışlar sergilenmesine engel olmamalıdır' ifadesini olumlu, geleceğe doğru açılmış bir kapı olduğunu düşünüyoruz" (Türkiye Gazetesi)
Öyle bile olsa Amerikan Ermenileri avuçlarını yalayacaklar. Çünkü tarihi kayıtlar diyor ki, "Türkiye, 1937 senesinde Amerika ile yaptığı anlaşmada belirlenen tazminatın tamamını ödemiştir!"Ayrıca Ermenistan'ın es kaza uzlaşmaya yanaşması,diasporanın tüm işlevini yitirmesi anlamına geliyor. Varlık sebepleri ve kuruluşun ayakta kalmasının nedeni dünyadan topladıkları bağışlar.
Hırsları bu yüzden. Bir tek bizim Ermeni vatandaşımız gerçeğin farkında ve Başbakan'ın attığı adımdan son derece memnunlar. Soykırım iddiasına gelince, Armen Garo kod adlı teröristin yazdığı kitabı okuyun yeter. 1896 yılında Osmanlı Bankası'nı bombalayan ve gerçek ismiGarekin Pastirmaciyan olan bu Türk düşmanı, Osmanlıyı içten vuran kanlı isyancıların elebaşlarından biri. Daha sonra Osmanlı himayesinde kurulan Ermeni Cumhuriyeti'ne geliyor ve Washington Büyükelçiliği ile ödüllendiriyor. Pastirmaciyan yazdığı kitapta diyor ki, "Silah altındaki 160 bin Ermeni, kendi tarihinin en büyük düşmanları ile savaşacakları için mutluydular. 20 bin gönüllü de, Türklere karşı silaha sarılmaya hazır olduğunu belirtti (...) Sarıkamış'ta Türklerin 30 bin kayıpları oldu. (...) Üç günlük savaş sonunda Ermeni siperlerinin önünde 3 bin 600 Türk askeri ölü yatmaktaydı..." Öperim ben bu adamı...
82 yaşındaki Aznavour'un geçen yıl anılarının ("Geçmiş Zaman Olur ki") Türkiye'de yayınlanması nedeniyle verdiği demeçteki mesajları anımsardım:
"Beni görmeye gelen Türk gençlerine şunu söylüyorum: 'Ne Ermeniler'i, ne de Türkler'i dinleyin. Aklınızı kullanıp kendi görüşlerinizi oluşturun. Birbirine çok benzeyen halklar olduğumuzu düşünüyorum. Yaşam tarzımız, yemek tarzımız bile aynı. Bizi ayıran hiçbir şey yok. Geçmiş dışında.
O halde işe geçmişi temizlemekle başlamak gerekiyor. Ve bu da size bağlı. Kolay olmadığını biliyorum ama en azından bir çaba, bir iyiniyet gösterisi olsa... Masaya oturup konuşulacak bir zamanın geleceğini düşünüyorum. Belki konuşulmaya resmen başlanmayacak, benim gibilerle başlanacak, sonra da başka insanlarla. İnsanlar dediğim zaman Ermenistan'dan bahsediyorum, diasporadaki Ermeniler'den değil. Çünkü diaspora bazı şeyleri farklı görme eğiliminde. Bazı şeyler doğrudan olmalı, yani Ermenistan ile Türkiye arasında. Diaspora ile Türkiye arasında değil."
Akılcı, ulaşılabilir bir çözüm formülünün önerildiği bu demeci bugün de çok önemsiyorum..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder