Son günlerde televizyonlarda ve gazetelerde; Filistin’de neredeyse “3. intifada”yı başlatacak bir olay cereyan etti...
Mal’umlarınız olduğu üzre;
“Sabah namazı”na gitmek üzere evinden çıkan “17 yaşındaki Filistinli genç Muhammed Ebu Hudayr” önce İsrail askerleri tarafından “kaçırıldı”, sonra da 2 Temmuz günü, “cesedi yakılmış olarak” bulundu!..
Bu olay, tek kelimeyle “İsrail cinayeti”dir!.. “İnsanlık dışı bir cinayet”tir, “hunharca bir cinayet”tir!..
“İnsan” olan; karşısındaki “düşman” bile olsa, onu “yakarak” öldürmez!..
Hele hele, “ağzına benzin doldurarak, diri diri yakmak”, bir insanın yapacağı “canavarlık”değildir...
GÖÇEBE KİMLİK
İşte bu “hunharca cinayet”in işlendiği günlerde, ben de Gilad Atzmon adlı bir “Yahudi”nin kaleme aldığı, 2013 yılında da “Türkçe’ye” çevrilip, “Mana Yayınları” tarafından yayınlanan“Göçebe Kimlik” adlı kitabı okuyordum...
Gilad Atzmon, 1963 yılında İsrail’de doğmuş... “Müziğe” merak sarmış ve hele hele“saksafon” çalmaya başlayınca, “Yahudilerin yaptıklarından nefret etmeye” başlamış veİsrail’i terk etmiş...
İngiltere’de “Orient House Orkestrası”nı kuran Gilad Atzmon, bir yandan da “kendi kökenini yeniden tanımlamaya” başlamış...
İşte, “Göçebe Kimlik” adlı kitabı da; “Yahudi Siyasi Kimliği” üzerine bir araştırma imiş ve2011 yılında yayınlanan bu kitap, “10 dile” çevrilmiş!..
Özellikle bu kitabı yayınladıktan sonra, Yahudiler tarafından “Irkçı ve Antisemitist” olmakla suçlanmış... Ama aldırmamış... Çünkü Atzmon’a göre; “Siyonistler bunu hep yapar... Birini ırkçı ve antisemitist olarak damgalamak, Siyonistler için bir susturma aracıdır!”
Bu “bilgi”leri verdikten sonra, “Yahudileri, onların ruh yapılarını ve dünya ülkelerini nasıl kullandıklarını” gösteren örnekler aktarmak istiyorum.
Buyrun, birlikte okuyalım:
NAZİLER VE İSRAİL
Kitap, Israel Shakak’ın şu sözü ile başlıyor: “Naziler, Yahudi olduğum için beni korkuttular; İsrailliler ise Yahudi olduğum için beni utandırdılar.”
Gilad Atzmon, kitabının “önsöz”ünde “Büyükbaba”sından söz ediyor ve onu şöyle tanıtıyor:“Ömrünü Siyonizm’e adamış bir teröristtir!.. Yahudi olmayan her şeye karşı amansız bir nefret duyar!”
Bundan sonrasında, Gilad Atzmon, kendisinden çocukluğundan ve neyi nasıl gördüğünden söz ediyor ve meselâ “Filistinliler” için diyor ki;
• “Tıpkı yaşıtlarım gibi, etrafımdaki Filistinlileri görmezdim... Asla onlarla kaynaşmazdık... Üstünlük duygusu ruhumuza işlemişti... Dünyaya ırkçı, şövenist gözlüklerle bakardık ve böyle yaptığımız için, hiç utanç da duymazdık.”
• O zamanlar akranlarım ve ben Yahudilerin, gerçekten Seçilmiş Halk olduğuna ikna edilmiştik... Benim dünyamda, “en iyi şeyleri yapanlar, sadece Yahudiler”di!
Sonra “müziğe” ilgi duyuyor Gilad Atzmon ve “saksafon” çalmaya başlıyor...
İşte o saksafon, hem “hayatının akışı”nı değiştiriyor, hem “düşünce”lerini... Çünkü o, “sıradan bir insan” olabilmek için “seçilmiş” olmayı arkasında bırakıyor.
• “Her İsrail askeri bilir ki; 1982 Haziran’ında patlak veren İsrail-Lübnan savaşı, İsrail’in saldırganlığından kaynaklanmıştır.”
• 1984 yazında askerliğimin bitmesine 3 hafta kala Lübnan’a, Lübnan’daki İsrail toplama kampı Ansar’a, konser vermek için gönderildik... O kampta gördüklerimden sonra, tek diyeceğim şu:İsrail bir başbelâsıdır ve onlarla hiçbir alâkamın kalmasını istemiyorum.”
• “İsrail-Filistin savaşı hakkında bir şeyler öğrenmeye ve aslında başkalarının toprağında yaşadığımı öğrenmeye başladım...
Öğrendim ki, 1948’de Filistinliler, evlerini kendi istekleriyle terk etmemişler, tam tersine büyükbabam ve benzerleri tarafından etnik temizliğe maruz bırakılmışlar... Ve İsrail kaynaklı bu etnik temizlik; şekil değiştirmiş ama hiç bitmemiştir.”
• Pek çok İsrailli için Shalom; barış anlamına gelmez... Güvenlik ve sadece Yahudiler için güvenlik anlamına gelir.”
• Siyonizm ve İsrail, çağdaş Yahudilerin sembolik tanımlayıcı kimlikleri haline gelmiştir... Ne var ki, İsrail; bir Yahudi devleti olmasına ve dünya genelinde “Yahudi lobilerinin büyük desteğine sahip olmasına” rağmen, neredeyse hiçbir yorumcu; “Yahudi kelimesinin neyi temsil ettiğini” merak edip sorgulayacak kadar cesaretli değildir... Öyle görünüyor ki, bu soru, halen bir “tabu”dur!..
• “İsrail’in ilk Cumhurbaşkanı olan Chaim Weizman, 20. yüzyılın başlarında demiştir ki: İngiliz, Fransız, Alman ya da Amerikan Yahudileri diye bir şey yoktur... Sadece İngiltere’de, Fransa’da, Almanya’da ya da Amerika’da yaşayan Yahudiler vardır!..
İngiltere’de yaşayan bir Yahudi olabilirsin, keman çalan bir Yahudi olabilirsin, hatta ve hattaSiyonizm’e karşı olan bir Yahudi de olabilirsin, fakat hepsinin üstünde “sen bir Yahudi’sin!”
• Yine Weizman’a göre: “Yahudi olmaklık; bir Yahudi’nin, yığınların içinde asimile olmasını ya da kaybolup gitmesini engelleyen eşsiz bir niteliktir... Yahudi, “daima bir yabancı olarak kalmalı”dır!!!..
SAYANİM, YANİ YARDIMCILAR!
Gilad Atzmon, kitabında; “Firari bir eski MOSSAD Ajanı olan Victor Ostrovsk’nin “Yahudi kardeşliği” hakkında anlattıklarını şöyle aktarıyor:
• “Ertesi gün Ran S. bizlere; “MOSSAD operasyonlarının önemli ve eşsiz bir parçası” olanSayanim hakkında bir konferans verdi.
Sayanim, “Yardımcılar” demek... Sayanim, yani “Yardımcılar, yüzde yüz Yahudi olmak zorunda”dır... Yurtdışında yaşarlar, İsrail vatandaşı olmasalar da, pek çoğuna, İsrail’deki akrabaları aracılığı ile ulaşılır...
(...) Dünya üzerinde binlerce Sayanim vardır... Sadece Londra’da 2000 tanesi faaldir, 5000tanesi kayıtlıdır...
Hepsinin farklı rolleri vardır.
Örneğin Araba Kiralama Ofisi işleten bir Sayan, MOSSAD’ın rutin belgeleri tamamlamaya gerek duymaksızın araba kiralamasına yardımcı olur...
Bir Apartman Sayanı, şüphe uyandırmadan barınacak yer sağlayabilir... Bir Bankacı Sayan ise; gecenin bir yarısı, ihtiyacınız varsa para bulabilir... Bir Doktor Sayan ise, polise rapor etmeksizin kurşun yaranızı tedavi edebilir ve benzeri...
Bundaki düşünce; “ihtiyaç duyulduğunda yardım edecek ve fakat dâvâlarını koruyarak sessiz kalacak, her zaman emre amade insanlara sahip olmak”tır!.. Kendilerine, “masraflar”dışında ödeme yapılmaz!..
“Sayanim”ler; kendilerini, “her şeyden önce Yahudi” olarak görürler... Sayan; “kabilesel kardeşlik fikrine sadakatinden” dolayı, vatandaşı olduğu ülkeye “ihanet” edebilecek bir kişidir!..
Ne kadar da “tanıdık” bir “yapılanma” değil mi?.. Söyleyin hele, bu “Sayan”lar, sizlere“kimleri” hatırlatıyor?!?..
SİYONİST KURAL TANIMAZ!
• Siyonizm, “küresel bir hareket”tir... “Siyonist” olmak demek, bir kimsenin “Yahudi kimliğini her şeyin önüne koyması” demektir!..
• Ariel Şaron’un kabinesinde bakan olan Lapid’e göre;“Yahudi olmak, herhangi bir yasal ya da ahlâki kural tanımayan derin bir bağlılık”tır!.. “Siyonist”lerin gözünde Yahudi olmaklık,“uluslararası ağ operasyonunun parçası”olmaktır!..
• “Siyonist kararlar”ın nerede alındığını tesbit etmek zordur...Kudüs’te mi, Knesset’te mi,İsrail Başkanlık Ofisi’nde mi?.. MOSSAD’ta mı, Amerika’daki ADL ofislerinde mi?.. Amerikalı eski borsacı Bernard Lawrence Medoff’un ofisi ya da Wall Street’te veya bir başka yerde de olabilir...
DÜŞMANLIK NASIL DOĞDU?
• 1992’de Savunma Politikaları Müsteşarı olan Paul Wolfowitz ve yardımcısı Lewis Libbytarafından belirlenen “müdahaleci ilke”ye uyan PNAC, 3 Haziran 1997’de “ilkeler beyanı”nı açıkladı ki; bu ABD’yi “küresel bir polis gücü, ahlâk muhafızı ve demokrasi tebliğcisi” olarak ve “Yahudi devletinin ve çıkarlarının koruyucusu” olarak konumlandıran fikirlerin bir listesiydi!..
• “2002-2003 yıllarında Amerika ve İngiltere; Irak’la savaşa hazırlanıyorken; Bush yönetimiPNAC’la uyum içindeydi... Ne var ki, bu felsefe; “Irak’ta bir buçuk milyon kişinin ölümüne”sebep oldu... Bir milyar Müslümanın, “Amerika’nın acımasız yayılmacı politikası”na“düşmanlık” beslemesine ve “öfke” duymasına yol açtı...
Arap kitleleri; Amerika’yı “düşman” olarak ve bazı “Arap diktatörleri” de, “Amerikan işbirlikçisi” olarak tanımlanmaya başladı.
Nasıl oldu da Amerika; “Wolfowitz gibileri engellemede” başarısız oldu?..
Nasıl oldu da; “Amerika, dış politikasının bazı Siyonist güdümlü acımasız düşünce kuruluşları tarafından şekillendirilmesine” izin verdi?..
Nasıl oldu da; Amerika’nın özgür(!) medyası, Amerikan halkını “içerideki düşmanlara” karşı uyarmadı?..
• Onlar, (Wolfowitz gibiler) vahşilere “demokrasi”(!) getirirler, yoksullara “eşitlik”(!) getirirler... Onlar, daima soyut kavramlar kullanırlar... Ama her nasılsa; “Yahudi devleti, her zaman kazançlı çıkmaya ayarlı”dır!..
HEP YAHUDİ’SİN!
• Bir kez “gay” oldun mu, daima “gay”sindir... Bir kez “Yahudi” oldun mu, daima“Yahudi”sindir... Bu mantık, Hollywood çizgi filmi Shrek’te yansıtılır... Bir kez “dev” oldun mu, hep “dev”sindir!.. Bir kimse, “gerçek kimliğinden” asla kaçamaz!.. Weizmann’a göre;“Yahudi” olmak, “asli bir özellik”tir, diğer bütün özellikler “tamamen arızî”dir!.. “İsrail’in zulümleri”ni protesto eden “iyi Yahudiler”(!) bile, “önce Yahudi”dir, ancak ondan sonra“hümanist”tirler!..
YANMAMIŞ SİNAGOGU, MOSSAD YAKAR!
• Marjinal siyaset, kendisine karşı sergilenen “düşmanlık” aracılığı ile yoluna devam eder... Önemli olan, bu “düşmanlık ve nefret”i avantaja çevirmektir...
Siyonistler, “yakılmış sinagog”lara bel bağlarlar... Eğer etrafta “yakılmış sinagog” yoksa;MOSSAD gider, sinagogu kendisi yakar!..
Merak ediyorum;
İstanbul’da “sinagoglara saldırı” olayı da, böyle bir “MOSSAD operasyonu” muydu?!?..
• Naeim Giladi, kitabında; “1950’lerin başlarında Irak’tan taze Yahudi işgücü ithal etme”çılgınlıkları sırasında “Siyonistler tarafından işlenen cinayetleri” ele alır.
Ve der ki;
“Iraklıları Amerikan karşıtı olarak tasvir etmek ve Yahudileri terörize etmek” amacıyla; Siyonistler; “ABD İstihbarat Örgütü’nün kütüphanesi”ne ve “sinagoglara” bomba koyar!..
Hemen ardından; “Yahudileri İsrail’e kaçmaya teşvik eden el ilanları” dağıtılmaya başlanır!..
Ben, kitabın burasını okurken, “Almanya’da Hitler zulmünden kaçan Yahudiler”(!) olayını hatırladım...
Ne dersiniz, doğru mu hatırlamışım?..
HEM ÖLDÜRÜR, HEM AĞLAR!
Kitaptan son bir örnek:
• İsrail’in kurak toprakları”nda büyüyen “vahşi bir kaktüs”ten dolayı, “doğma-büyüme İsrail vatandaşı” olanlara, “Sabra” lâkabı verilmiştir... Bir Sabra, hem “kaba”, hem “nazik”tir!..“Öldürmek zorunda” kaldığında, hiç acımadan öldürür fakat bu durum; “Eski Kudüs’ü işgal etmeyi bitirdiğinde” onun “Ağlama Duvarı’nda ağlamasına” engel teşkil etmez!..
O “Cuma” günü “etnik temizlik” yaparak, “Bütün Filistin ulusunu katledebilir” ve ardından da, Cumartesi akşamı Tel Aviv’de; “Barış Hemen Şimdi” gösterisine katılabilir!!!..
YAHUDİ’NİN RUH YAPISI
Gilad Atzmon’un “Göçebe Kimlik” adlı kitabından aktardığım bu satırlar, sanıyorum“Yahudilerin siyasi, ırki, ruhi ve dini yapıları”nı ortaya koymaya yeterlidir!..
“Yahudi ile mücadele” etmek için, galiba ilk önce “Yahudi’nin ruh yapısı”nı iyi tanımak gerekiyor!..
Şu satırlardan sonra, şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Geçtiğimiz Perşembe günü, “Sabah namazı”na gitmek için evinden çıktığında, 17 yaşındaki Filistinli genç Muhammed Ebu Hudayr’ı önce kaçıran, sonra da Kudüs’ün Şuafata bölgesinde bir ormana götürüp “ağzına benzin doldurarak ateşe veren” ve onu “hunharca yakarak” öldüren Yahudi’nin ruh ve kafa yapısı, işte bu “hastalıklı yapı”dır!..
Bunlar, “insan” falan değil!..
Bunlar;
“Sadist ve şizofren mahlûk”lar!.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder