Zümrüt Sönmez’in kaleme aldığı yazıda Keskin nişancı kadınlarla ilgili verdiği bilgiler şöyle:
Şehit kadınların şahidi: Günlükler
Avustralyalı piyade er J.C. Davies, annesine yazdığı mektupta, “Benim de vurulduğum 18 Mayıs 1915 günü, keskin nişancı bir Türk kızı pusuda çarpışıyordu. Gizlendiği yerden gün boyunca ateş etti ve çok sayıda adamımızı vurdu. Ancak gün batmadan bir Avustralyalı tarafından vurulmasına gene de üzüldüm. Güzel, yapılı ve tahminen 19-21 yaşlarında genç bir kızdı. Ölü olarak ele geçirdiğimizde yanında başka bir Türkün ölüsünü de bulduk. Genç kızın bedeninde tam 52 kurşun yarası vardı… Bu savaş korkutucu” diye yazmaktadır.
Yeni Zelanda’dan gelen Otago Birliği’ne bağlı bir asker ise savaştan sonra ülkesine döndüğünde kendisiyle yapılan ses kayıtlı görüşme sırasında: “Bir keskin nişancı Türk savaşçısını yakalamak için operasyon düzenlediklerini ve bu nişancıyı sonunda ele geçirdiklerinde şaşırarak kadın olduğunu gördüklerini” anlatır.
İngiliz askeri Percy Brown da Çanakkale’de muharebeler sırasında tuttuğu günlüğünde keskin nişancı kadınlardan bahseder. Günlüğün 28 Nisan 1915 tarihli sayfasında, “Birçok keskin nişancıyı yakaladık, birçoğunu da öldürdük. 18 yaşlarından bir kızı keskin nişancılık yaparken ele geçirdik. Çok iyi atışlar yapıyordu. Üstünde 30 kadar askerin kimlik künyesi çıktı. Keskin nişancılardan biri de bizim hatlarımızın gerisine sızıp, yaralılar kumsaldaki yerleşim yerlerine dönerken vuruyordu. Onu da yakaladık ve hakladık. O gece güneş batarken mevzilerimize sığındık” diye yazmaktadır
‘Dokuz yerimden yaralandım’
Kadınların 1. Dünya Savaşı’nda cephede silah başında bulunmalarına ilişkin eldeki veriler sadece yabancı kaynaklarla sınırlı değil.
Zafer-i Milli gazetesinin 20 Mart 1926 tarihli nüshasında, 1. Dünya Savaşı ve İstiklal Savaşı’na silahıyla bizzat iştirak eden Mücahide Hadice Hanım’la yapılmış bir röportaja yer verilmiştir. Mücahide Hadice Hanım yaşadıklarını bakın nasıl aktarıyor:
“İzmir’in Kemalpaşa (Nif) kazasının Ahmetli köyünden Hacı Halilzadelerdenim. Babam merhum Mehmet Efendi’dir. Çanakkale Anafartalar’da 56. Fırka’da silahımla muharebelere iştirak ettim. (Savaştaki) adım Ahmet idi. Benim kadın olduğumu kimse bilmiyordu. Şarapnel ve kurşunlarla dokuz yerimden yaralandım.”
Silahıyla savaşa iştirak eden kadınlardan biri de Çanakkale’de şehit düşen Zeynep Çavuş’tur. Kosova’nın Dragaş’a bağlı Brod köyünde yaşayan 53 yaşındaki İsmet Dırda, annesinin teyzesinin kızı olan Zeynep Mido Çavuş’un savaşa bekâr olarak katıldığını ve savaşta şehit düştüğünü belirterek baba ismi Mustafa olan Zeynep Çavuş’un İzmit’te bir heykelinin dikili olduğunu da ifade etmiştir.
Gerek sözlü kültürümüzün derlemelerinde, gerekse yazılı kaynakların satır aralarında hikâyeleri kayıtlı bulunan bu kadınlar, isimleri henüz gün ışığına çıkmamış onlarca sessiz kahramanın varlığından haber verir gibi. Canlı tanıkları gittikçe azalan bu önemli dönemin zaferle anılmasına katkıda bulunan kadın kahramanlarımız sessiz hafızalardan ve tarihin yitik sayfalarından çıkarılıp tekrar tekrar hatırlanmayı hak etmiyorlar mı sizce de?
Tamamı Derin Tarih Özel sayı 2’de.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder