30 Mart 2015 Pazartesi

İşte Fethullah Gülen'in Masonluk belgeleri,taltif madalyasi Rabin oglu

Fetullah Gülen'in Almanya'ya gitmek için 24 Mart 1986 tarihinde Emniyet'e verdiği Pasaport İstek Formu'nda enteresan bir detay göze çarpıyor. O formdan annesinin adının “Rabin” olduğunu öğreniyoruz! Halbuki, annesinin ismi “Refia” olarak biliniyor. Refia değil “Rabin” diye beyan ettiğine göre annesinin asıl adı budur. 


Bu belge ilk kez yayınlandığında; Paralel Medya, Gülen'in annesinin isminin “Refia” olduğunda ısrar etmiş, ağzını bozarak hakikati gizlemeye çalışmıştı.

*

“Rabin” Yahudilerce “kutsal” sayılan isimlerden birisidir!

Mister Gülen'in annesinin Müslümanların asla kullanmayacağı bir isme sahip olmasının sebebi nedir?

Gülen, annesinin gerçek ismini bundan otuz yıl önce Pasaport İstek Formu'nda beyan ettiğinde Türkiye kamuoyunda pek tanınan ve bilinen bir sima değildi. Aradan geçen bunca yıllık sürede hem kendisi hem de Paralel Yapı annesinin ismini itina ile gizledi. “Refia” ismi ile “Rabin”in üzerini örttüler.

Bu mevzuda “çekindikleri hususun” ne olduğunu öngörmek hiç de zor değildir.

Fetullah Gülen'in annesi Rabin, “Edirne Müdafii” olarak da bilinen Mehmet Şükrü Paşa'nın ailesindendir. “Şükrüpaşazadeler” diye anılıyorlar.

Mehmet Şükrü Paşa'nın (1857 Erzurum-1916 İstanbul) atalarının, yüzyıllar önce “İspanya'dan Türkiye'ye (Edirne) göç etmiş olan “Sefarad Yahudilerinden” olduğuna dair ciddi iddialar vardır.

Şükrü Paşa'nın Edirne'deki İkinci Ordu Birinci Fırka Topçu Komutanlığı'na atanmasından sonra Balkanlar'da “Osmanlı'nın içeriden yıkılması için savaşan” çetelerin azdığına dikkat çekenler, onun Ordu'daki seri yükselişi ile “masonluğu” arasında da bağlantı kurmuşlardır!

Osmanlı Ordusu saflarındaki Sabetaycı ve de Mason locasına mensup subayların varlığı -dahası 19. Yüzyıl'ın sonlarından itibaren yaygınlaştığı- ayrıntılarıyla biliniyor.

Mesela, 1901 ile 1908 yılının Nisan ayı arasında “Macedonia Risorta” locasında 188 kişinin tekris edildiğini; bunlardan 23'ünün Rumeli'de karargâh kurmuş olan İkinci ve Üçüncü Kolordu'nun üst rütbeli muvazzaf subayları olduğunu Angelo Iacovella'nın “Gönye ve Hilal: İttihat Terakki ve Masonluk” adlı kitabından öğreniyoruz.

Macedonia Risorta Locası'nın matrikül listesinde yer alanlar arasında; Sultan İkinci Abdülhamit'e 27 Nisan 1909'da “tahttan indirildiğini” bildiren dört kişiden birisi olan Yahudi asıllı avukat ve siyasetçi Emmanuel Carasso (Emanuel Karasu) da vardır!

*

CIA şeflerinden Paul Henze'nin yakın dostu Kasım Gülek'in aracılığı ile 1975 yılında mason locasına dâhil olan Mister Gülen'in ABD'deki önde gelen Yahudi kuruluşları ile münasebeti ise 1990'lı yılların ikinci yarısında gelişmiştir…

FETÖ'nün “Kâinat İmamı!” 21 Mart 1999'da ABD'ye gitmeden bir yıl kadar önce 12 Mart 1998'de, İstanbul'da “Amerikan Yahudi Örgütleri Başkanları Konferansı” heyetini kabul etmişti.

O dönemde üç günlük bir ziyaret için Türkiye'ye gelen Yahudi Liderler Heyeti, Ankara'da üst düzeyde kabul görmüş; Başbakan Mesut Yılmaz, TBMM Başkanı Hikmet Çetin ve Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir'le görüşmüştü.

Nisan 1997'de Refahyol'a “Beceremediniz gidin” diye seslenip darbecilerin safında yer alan Gülen, 28 Şubat sürecinde Çevik Bir'e yazdığı mektupta övgüler sıralamıştır.

*

Fetullah Gülen Yahudi Liderler Heyeti ile buluşmasından kısa bir süre önce 9 Şubat 1998'de Vatikan'da Papa İkinci Jean Paul'ü ziyaret etmişti.

Görüşme esnasında Papa'ya sunduğu mektupta aynen şöyle diyordu: “Papa 6. Paul Cenapları tarafından başlatılan ve devam etmekte olan Dinlerarası Diyalog için Papalık Konseyi misyonunun parçası olmak üzere burada bulunuyoruz. Bu misyonun tahakkuk edişini görmeyi arzu ediyoruz…”

*

Mister Locaefendi, Papa İkinci Jean Paul ile görüşmesinden tam dört ay evvelinde ise (9 Ekim 1997) önde gelen bir Yahudi örgütü olan ADL'in (Anti Defamation League) Başkanı Abraham Foxman ile İstanbul'da kucaklaşmıştır.

Buraya dikkat; Vatikan'ın “Dinlerarası Diyalog” projesi, Yahudi örgütü ADL'in de “çok özel misyonları” arasındadır!

FETÖ'nün Mister Locaefendi'si hem Hıristiyan hem de Yahudi liderlerle yıllar öncesinden beri bütün hücreleriyle işbirliği içindedir…

Bu derin birlikteliğin hedefinde genel manada İslam, özelde de Bağımsız Müslüman Türkiye vardır!

*

Haçlı Siyonist Cephesi'nin İşgal Kuvvetleri Komutanı Gülen'in lokomotifliğindeki FETÖ; 15 Temmuz'da Türkiye'yi ele geçirmek ve eskiden olduğu gibi Batı'nın sömürge devleti/ülkesi yapabilmek gayesiyle kanlı darbe girişiminde bulunmuştur.

Darbe kalkışmasının başarısızlığa uğraması, FETÖ ile birlikte İslam düşmanı Batılı devletlerin de büyük yenilgisidir.

İşte bu devasa hezimet, “Rabin oğlu Fetullah”a fevkalade bir bunalım yaşatıyor.

FETÖ elebaşısının yeni tehditler savurması bundan dolayıdır.


İşte Fethullah Gülenin Masonluk belgeleri
Yeni Şafak'ın ulaştığı belgelerde Mason Mahfili'nden 1972 ile 1976 yılları arasında'e yapılan toplantı davetleri de var. Davetiyeleri gönderen isimler arasında İlhami Madenoğlu, Orhan Demiriz, Onnik Karakaş, Hüseyin R. Yavuz gibi Mason yetkililer bulunuyor.


'Hal Tercümesi' başlıklı \nbelgeye göre Fethullah Gülen \nHür ve Kabul Edilmiş Büyük \nMason Locası'na ilk olarak \n15 Mart 1967'de kabul edildi.


Konumuz: "Hoşgörü"
21 Nisan 1974 tarihli 'Orhan Demiriz/Sekreter' imzalı davetiyede, "Aziz Kardeşim, M. Fetullah Gülen. 10 Mayıs 1974 Cuma günü saat 19.00'da yapacağımız toplantıya katılmanızı, kardeşçe sevgi ve saygılarımla rica ederim" deniliyor.
10 Mayıs 1974 tarihli toplantının gündemlerinden birinin "hoşgörü" olması dikkat çekiyor:
- 1. Çalışma: F. Buyurman K.mizin konuşması: Hoşgörü.
- 3. Çalışma: S. Oktay K.mizin önerdiği E. Dönmez ve O. Demiriz K'mizin önerdiği Kemal Tangay adlı haricilerin istek belgelerinin okunması.

Gülen'in davet edildiği 10 Mayıs 1974 tarihli belgede, Feridun Buyurman'ın sunum yapacağı belirtiliyor.
Fetullah Gülen, 20 Mayıs 1974'te A. Kürkçüoğlu, F. Buyurman, S. Hattatoğlu, A. Kıymaz ve E. Kadaster'in 7 Haziran'daki yükseliş törenlerine çağrılıyor. Davetiyeyi gönderen yine Sekreter Orhan Demiriz.



Fethullah Gülen, 20 Mayıs 1974'de bazı Masonların yükseliş törenine davet ediliyor.
Her Cuma Eskrim Kulübü'nde
Fetullah Gülen'e 5 Temmuz 1974'te gönderilen davetiyede ise Orhan Demiriz imzasıyla "Her tatil devresinde olduğu gibi, bu tatil devresinde de tuz ve ekmeğimizi paylaşmak üzere, kardeş soframızı kuracağız. Bütün kardeşlerin teşriflerini, sevgi ve saygıyla rica ederiz" deniliyor.
19 Temmuz 1974 günü Tarabya'daki Filiz restoranda yapılacak toplantıya davet eden mektupta "Hemşirelerimiz ve yakın dostlarımızla buluşmak arzusundayız. Bu gecemize katılmanızı kardeşçe sevgi ve saygılarımızla rica ederiz" ifadeleri yeralıyor. Mektuba göre, davete katılmak isteyenlerin bunu 'Sekreter K.'ye bildirmeleri gerekiyor.
Mektubun altındaki not ise Mason biraderlerin ana buluşma mekanı olarak kullandıkları mekanı da açıklıyor: "Taksim Tenis Eskrim ve Dağcılık Kulübü"



Mason Locası'nın birçok toplantısına özel davet mektuplarıyla çağrılan Fetullah Gülen, o günlerde bu toplantıların hemen ertesinde camilere giderek vaaz veriyordu. Yaptığı eşsiz hizmetler sonucu madalyaya layık görülen Gülen, loca ile cami arasında mekik dokuyordu.
Gülen'e 'taltif madalyası' veriliyor
17 Temmuz 1969 tarihli belge ise Fethullah Gülen'in Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Locası tarafından taltif madalyası ile ödüllendirilmesini konu alıyor.
Belgenin üst kısmında "Arayış Muh: Lo:" şeklinde bir ibare, sayı kısmında ise "116" yazıyor. Gülen'in masonlar için çok kritik bir isim olduğunu ortaya belgede şu ifadeler yeralıyor: "Kardeşlerimizin daima birarada bulunmaları, 'MAH'in haricinde birbirleriyle ve ailelerine samimi münasebetler idamesi en büyük emellerimizden biridir. Tanışmadan, görüşmeden sevmek pek nazaridir. Birbirimizi içten anlayarak teati efkar etmek çok mutit semereler doğurabildiği herkesce malumdur. Bir müessesenin idamei hayatı her zaman o taazzuvu idare eden insanlar arasında ahenk ve anlaşma ile meydana gelebildiğini düşünerek bu işe çok kıymet ve ehemmiyet veren vazifederan 'KK'iniz, resmi celseleri takip eden her Salı günü akşam veya öğleden sonra yahut geceleri olmak üzere muhtelif toplantılar yapan yeni fikir ve mutallerle görüşmelere katkı sunan Muhammed Fetullah Gülen biraderimizin 'KK' katılacağı törenle taltif madalyasıyla ödüllendirilmesine oy birliğiyle karar verildi."

Gülen, 1969 yılında Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Locası tarafından üstün hizmetleri karşılığı taltif madalyası ile ödüllendiriliyor. 

KAYNAK: YENİ ŞAFAK



GÜLEN'LE İLGİLİ BAZI ŞEYLER ARTIK ŞAŞIRTMIYOR
Fethullah Gülen'le ilgili bazı şeyler artık şaşırtmıyor çünkü bu dini bir yapılanma, bir dini sosyete gibi sunuluyordu ama aslında bunun başka bir sosyolojik yapı olduğu 17 Aralık'ta çok net bir şekilde çıkmıştı ortaya. 
MEKTUPTA İSMİ GEÇENLER ÇIKIP KONUŞACAKTIR
Bu yapılanmanın temellerinde ne var. O ilk komünizmle mücadele derneklerinin kurulduğu günden beri herhalde benzer şeyler çokça konuşuluyordu. Bugün ortada çok ciddi belgeler, mektuplar var Fethullah Gülen'in mason olduğuna dair. Bunlar çokça konuşulacak. 1996'da ölen ve Fethullah Gülen'in de cenazesinde bulunduğu Kasım Gülek'in mektubunda adı geçen bazı isimler var. Onlar da herhalde bugün çıkıp konuşacaktır. 
YENİ ŞAFAK BU YAYINA DEVAM EDECEK DİYE DÜŞÜNÜYORUM
Bu tür bir manşet 'bunun devamı da var' anlamına geliyor. Yeni Şafak bu yayına devam edecek. Eminim muhtemel yalanlamalara karşı ikinci bir manşeti de hazırdır diye tahmin ediyorum Yeni Şafak'ın. 
GÜLEN MASON LOCASI ÜYESİ Mİ YOKSA GÜLEN'İN KURDUĞU YAPI MI MASONİK?
Bir yapılanma olarak bakacak olursak çok da şaşırtıcı görünmüyor Fethullah Gülen'in mason çıkması ya da mason teşkilatına üye olması ama tabi bu belgeler bugün teyid edilecektir. Doğrulanacak ya da yalanlanacak. Ondan sonra daha belirgin bir şekilde göreceğiz fakat başka birşey daha var. Biz bu mason meselesini ilk kez duymuyoruz. Kavramları doğru yere oturtmak adına bunu söylüyorum. Fethullah Gülen, hür ve kabul edilmiş mason locasının bir üyesi midir yoksa kurduğu yapı masonik bir yapı mıdır tartışması hep yapılageldi zaten. 
GÜLEN'İN MASONLUKLA İLGİLİ ÖVGÜLER İÇEREN KONUŞMALARI VAR
Sistem olarak masonluğa dair övgüleri kendi konuşmalarında da var. Mesela 'Komünizm mi masonluk mu?' gibi tartışmalarda hep komünizmle mücadelenin daha önemli olduğuna dair konuşmalarını ben hatırlıyorum.
BAKIN FATİH ALTAYLI'YA YILLAR ÖNCE NE SÖYLEMİŞ!
2000 yılına ait Fatih Altaylı'nın bir yazısı var. Bugünkü tartışmaların aslında 15 sene evvel de Türkiye kamuoyunda olduğunu görüyoruz.
İşte Fatih Altaylı'nın yıllar önceki o yazısı:
BİRKAÇ yıl önce Fethullah Gülen cemaati peşimde.
Benim elimde Gülen'le ilgili bir kaset olduğunu düşünüyorlar ve bu kasedin içeriğini merak ediyorlar.
Hiç ummadık kanallardan bana ulaşmaya çalışıyorlar.
Sonunda ulaştılar.
Gülen'in benimle bir yemek istediği söylediler.
Olur dedik ve buluştuk.
Altunizade'de bir dershanenin üst katında, Gülen'in yaşadığı ve televizyon programları çektiği yerde buluştuk.
Benim yanımda Teke Tek ekibi, onun yanında başta İhsan Kalkavan kendi ekibi.
Güzel bir yemek yedik.
Onlar da kendi bakış açılarından yaptıkları işleri anlattılar.
Okulları nasıl kurduklarını, neden kurduklarını, nasıl yürüttüklerini.
Gülen özellikle Türk Cumhuriyetleri ve Balkanlar'daki faaliyetlerini anlattı.
Hepimizin bildiği şeyleri kendi açılarından görerek aktardılar.
Sohbetin sonunda Gülen'e izlenimimi aktardım.
Gülen, yurtiçinde ve yurtdışında aynen bir mason teşkilatı gibi örgütleniyordu.
Masonların yüzlerce yıl önce yaptıklarını, şimdi adına ‘‘mason’’ demeden yapıyorlardı.
Aynı zamanda da bir dönem Batı'dan Anadolu'ya gelen misyonerlerin işlevini üstlenmişlerdi ve ‘‘Türk emperyalizminin uç beyliklerini’’ oluşturmaya çalışıyorlardı.
Gülen'e ‘‘Bu, yapılanma açısından masoniktir’’ dedim.
Yüzüme uzun uzun baktı.
Sonra kendi adamlarına döndü ve ‘‘Masonların kötü bir şey yaptığını kim söyleyebilir’’ dedi.
‘‘Sizin çevreler masonları pek sevmez’’ dedim.
‘‘Biz o çevrelerden değiliz’’ dedi.
O zaman yazmaya değer bulmamıştım.
Ve bu konuda hazırladığım kitaba saklamıştım.
Ama yine Gülen konuşulmaya başlanınca aktarmak istedim.
Düzeyi, en aşağılık olan belirliyor!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder