1983 yılında ilk baskısını yapan, bugüne kadar 11 baskı yapan “Coğrafi keşiflerin içyüzü” kitabında da aynı soruyu sormuştum.. Darvin Avustralya’ya bilimsel çalışmalar yapmak için gelmemişti, Aborijinlerin insan olup olmadıklarını tanımlamak için gelmişti. Beyin ve midesine bakıp, kafatasını ölçüp karar veriyorlardı. Sonuç “bunlar insanlaşma aşamasını tamamlamamış maymunlardır. İhtiyacınız kadar ve size zarar verdikleri ölçüde öldürebilirsiniz.” Aslında Darvin denen adam, bir teorinin arkasına saklanarak cinayet emri veren bir sömürgecidir ve Darvin adı hâlâ Avustralya’da bir eyaletin adıdır.
Evet çok değil bundan 55 yıl öncesine kadar Belçika, Hollanda, İspanya, Macaristan, Almanya, İsveç, İtalya, ABD’de, birçok şehirde 1870’lerden 1960’lara kadar Afrika’dan getirilen insanlar araştırmacılar tarafından kobay olarak kullanılıyor ve etrafı dikenli tellerle çevrili hayvanat bahçelerinde teşhir ediliyorlardı. Çünkü onlar insanlaşma aşamasını tamamlamamış maymunlardı.
Bu işin doğulusu batılısı, siyahı beyazı yok.. Tarih bu tür cinayetlerle dolu. İnsan merhamet duygusunu, vicdanını, hakikatin bilgisini kaybediyorsa o zaman “kan dökücü” oluyor.. “ekmeli mahlukat - eşrefi mahlukat” olmaktan çıkıp, “belhum adal” oluyor.
Bu hayvanat bahçelerinde, fuarlarda, sergi alanlarında teşhir edilmek için binlerce insan kadın, erkek, çocuk Afrika’dan gemilerle taşınıyorlardı. İnsanlar nadir hayvanlarmış gibi seçiliyorlar ve kafese konuyorlardı. Diğerleri maden ocaklarında, gemilerde, limanlarda, tarlalarda, yol ve tünel inşasında, riskli, pis ve zor işlerde çalıştırılıyordu. Modern batı uygarlığının arkasında Kızılderililerin kanı, kara derililerin gözyaşı, sarı ırkın çalınan alın teri var. Bu gerçeği, Montaigne de, Jean Paul Sartre de daha vicdan sahibi birçok batılı düşünür itiraf eder.
Aslında Darvin, Freud ve Marks’ı bir de bu gözle görmek gerek. “Üstün ırk” teorisine bakmak gerek bir. Bu iddia sadece Yahudilerin iddiası değildi. Hitler’e göre Alman ırkı idi üstün ırk. Marks’a göre, üstün olan emeğin sahibi işçi sınıfı idi. Kapitalistlere göre üstün olan paranın sahibi idi. İlk ırkçı Şeytandı aslında. İlk lanet, ilk haram, ilk günah ırkçılıktı. Bu bugün işi layık olmayana, din, mezhep, tarikat, hemşehricilik, ideoloji, siyaset uğruna işi ehline değil de kendinden olana vermeye çabalayanların ortak karakteridir.
Sözkonusu haberin devamında şu bilgiler veriliyor: “Fuar alanının dışındaki levhada ‘Lütfen yiyecek vermeyin daha önce beslendiler’ yazılıydı. Çoğunun üzerindekiler çıkarılıyordu, göğüsleri açıktaydı. Bazıları intihar etti, bazıları ise teşhir edilirken öldü. Ölen de sergilendi. Aynı dönemlerde bazı bilim adamlarının görüşleri de aktarılıyordu: ‘Haftalardır bunların üzerinde çalışıyoruz, bunların aklı aşırı derecede geri. Fevkalede saldırganlar ve hiçbir hisleri yok. İnsana en yakın vahşi örneği denebilir’. 1931’de Paris’te, Eyfel’in altında açılan insan hayvanat bahçesini 34 milyon kişi gezdi. 82 yıl önce yeni kıtada ekonomik buhran, Sovyetler’de kıtlık vardı. Avrupa’da ırkçılık yükselişteydi. Eyfel’in altında açılan insan hayvanat bahçesinin tanıtımında ‘Fransa’nın medeniyet misyonunu gerçekleştirirken nelerle meşgul olduğunu keşfedin’ yazıyordu.” Onlar bizim insan kardeşlerimizdi ve çoğu Müslümandı. Bize bugün kim neyin hesabını soruyor.. Düşünsenize ben doğduğumda bu zulüm hâlâ devam ediyordu. Bugün bize hayvan haklarından söz edenlerin haline bakın hele siz..
Selâm ve dua ile.
-Coğrafi keşiflerin içyüzü. 11. Baskı. 280 sayfa. İnkilab yayınları. Fatih-İstanbul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder