26 Şubat 2014 Çarşamba

EMANUEL KARASSO




Selânik'te doğup büyümüş bir Yahudidir. Geçmişi 1492'de İspanya'dan sürülen ve Sultan İkinci Bayezid'in izniyle Selânik'e yerleşen Yahudilere uzanır. Aynı zamanda İtalya vatandaşlığı da vardı. Roma ve özellikle Venedik'te bulunan Yahudîlerle kurduğu yakın diyalog ve onlardan aldığı desteklerle Osmanlı Devleti sınırları dahilinde ilk mason locasını kurdu. Makedonya Risorta Mason Locası'nın ardından İzmir, Bursa, İstanbul ve Kahire'de mason localarının kurulmasını organize etti.
"Emanuel Karasu" ismiyle de kayıtlarda yer alan Karasso, 27 Nisan 1909'da Sultan İkinci Abdülhamid'i (bk. Sultan Abdülhamid maddesi) tahttan indiren dört kişilik Meclis heyetinin başkanıydı. Bu sırada Karasso Selânik (bk. Selânik maddesi) mebusuydu. Aslında Karasso, bu gelişmeden bir süre önce, Sultan Abdülhamid'in huzuruna başka bir maksat için gelmişti. Dönemin önde gelen masonları ile birlikte Osmanlının tüm iç ve dış borçlarını ödeme karşılığında Filistin'den bir parça toprağın kendilerine satılmasını talep etmiş ve Sultan tarafından kovulmuştu.
Karasso 1912 ve 1914 seçimlerinde İstanbul temsilcisi olarak Meclis-i Mebusan'da yer aldı.
1934'te ölen Emanuel Karosso'nun mezarı Arnavutköy'deki Sefarat Mezarlığında bulunmaktadır.

Abdülhamid Han devrilmeden önce bu iki siyonist (Herlz ve Karasso) Sultan II. Abdülhamid Han’ın huzuruna çıkıp Filistin’in kendilerine verilmesi için Abdülhamid Han’a Osmanlı’nın tüm borçlarını ödeme vaadinde bulunarak, üstüne de çok miktarda altın vererek  Filistin’in kendilerine verilmesini talep etmişlerdi. Ulu Hakan’ın cevabı sert olmuştu… Siyonistler, Yahudi nüfusunun (173 binin 80 bini) kalabalık olması sebebiyle “İkinci Kudüs” denilen Selanik’te çok faaldiler. Selanik ve çevresinde doğan İttihat ve Terakki hareketini en başından beridir, mason locaları ve özellikle Emanuel Karasso vasıtasıyla yakın takibe almış ve desteklemişlerdir. Benoist Mechin, Selanik’teki siyonist masonların İttihatçılara verdiği destek hakkında şu önemli malumatı aktarmaktadır: “Şehirde çok Yahudi vardı. Bunların çoğu İtalyan tebaası ve Frank Mason idiler. Masonluk gayretiyle bu gizli teşkilata para yardımında bulunuyorlar ve İtalyan tebaasında bulundukları için de ihtilâlcileri evlerinde saklıyorlardı… Böylece onları tutuklanmaktan kurtarıyorlardı… Bunlar, Yahudi evlerinde toplanıyorlar ve Yahudilerden, kaynaklarını bilmedikleri büyük para yardımı görüyorlardı.” Abdülhamid’i devirmek ve Filistin üzerindeki Yahudi emellerinin Osmanlı’ya kabul ettirilmesi için Siyonistlerin en fazla kullan dığı şahıslardan biri de Karasso olmuştur. 17 Eylül 1901 ‘de Yıldız Sarayı’na Filistin’den toprak istemek üzere gelen siyonist lider  Theodor Herzl başkanlığındaki heyetin sözcülüğünü Emanuel Karasso yapmıştır. Karasso, Sultan Abdülhamid’in huzuruna çıkınca Siyonistlerin isteklerine şöyle tercüman olmuştur: “Şev ketmeab efendimiz hazretleri! Malum -ı şahaneleridir ki, Yahudi kavmi muhtelif memleketlerde müteferrik (dağınık) bir halde yaşamaktadır. İspanya’da Engizisyon mezalimine (zulmüne) tahammül edemeyenler Devlet-i Osmaniye’ye duhul etmiş (girmiş), hüsn-i (güzel) kabul görerek mesut olmuş, ticaret ve iktisatta hizmet eylemişlerdir… Şevketmeab, Rusya’da birkaç milyon Yahudi’nin gördüğü mezalim tahammül edilir derecede değildir. Bunların tahliyesi ve bir mahalde (yerde) ikametleri Yahudi Cemiyeti’nin emelidir. Siyon Cemiyeti işbu istidanamesini (istek bildirme) huzur-i hümayunlarınıza takdim e bu kulunuzu memur etmiştir.” Mevlanzâde Rifat’ın rivayetine göre, Sultan Abdülhamid, Karasso ve Yahudi isteklerine öylesine şiddetli bir tepki göstermişti ki, Karasso’yu ve siyonistleri huzurundan derhal kovdurmuştur. Sultan 2. Abdülhamid Han’ın işte o tarihi cevabı; “Bu topraklar milletime aittir. Milletimde bu toprakları ancak aldığı fiyata verir. Çünkü bu topraklar kanla alınmıştır, kanla verilir!”  Karasso’nun kovulmasının ardından, sarayı terkederken Başkâtip Tahsin Paşaya söylediği şu sözlerden de bellidir: “Çok yazık! Ben, Zat-ı Şahaneye bir zaman sonra yine geleceğim, fakat zannederim ki, bu seferki ziyaretim de artık istirhamımı (ricamı, yalvarmamı) is’âf edebilm ek (birinin dileğini yerine getirmek) imkânına sahip olmayacaktır.” Hakikaten de 31 Mart‘tan sonra Karasso, -az önce belirttiğimiz gibi- Abdülhamid’in hal heyetine katılarak, bu huzurdan kovulmanın acısını çıkaracaktır.

Kaynak Linki: http://www.ceddimizosmanli.net/abdulhamid-han-siyonist-yahudileri-neden-kovdu/
Karasso ile Bediüzzaman Said Nursî arasında, Selânik'te bir görüşme gerçekleşti. İkinci Meşrûtiyetin (bk. Meşrûtiyet maddesi) ilânından kısa bir süre sonra, Selânik'e İttihad ve Terakki Cemiyetinin (bk. İttihad ve Terakki maddesi) önde gelenleriyle gelen ve buradaki Hürriyet Meydanında "Hürriyete Hitap" başlıklı bir nutuk veren Bediüzzaman, büyük ilgi toplamıştı. Onun bu önemli özelliğinden ve konumundan istifade etmek niyetiyle Yahudi Karasso, kendisiyle bir görüşme talep etti. Said Nursî bu teklifi kabul etti. Ancak "Büyük Üstad" unvanını taşıyan Karasso, görüşmeyi yarıda keserek ayrıldı. Dışarıda kendisini bekleyenlerin şaşkınlık ve merak dolu bakışları karşısında şu itirafta bulundu:
"Eğer yanında biraz daha kalsaydım, az kalsın beni de Müslüman edecekti!"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder