24 Şubat 2014 Pazartesi

ENDÜLÜS’E DAİR....


            Endülüs'te İslam hakimiyeti, 711 yılında büyük komutan Tarık bin Ziyad'ın öncülüğündeki Emevî ordusunun İspanya'ya girmesiyle başlar. 800 yıl boyunca; Emevî Valileri, Emevî Emirleri, Emevî Halifeleri, Hammûdîler, Tavâif-i Mülûk, Murâbıtîn, Muvahhidîn ve son olarak Gırnata Benî Ahmer İslam Devleti'nin hüküm sürdüğü bu topraklarda aynı zamanda Muhyiddin ibni Arabî, İbni Rüşd, İbni Bâce, Zerkâli gibi birçok âlim yetişmiştir. Ortaçağ Avrupası'nın hatta dünyanın seyrini değiştiren bu muazzam medeniyet 1492 yılında bütün kütüphaneleri yıkılıp, medeniyeti ayakta tutan bütün kitaplar yakılarak yok edilmiştir.
              Târık Bin Ziyad’ın Sadık Rüyası ve Tarihî Nutku 

         Endülüs adı anıldığında ismi ilk akla gelen kimdir denilse, yanıtın ‘Târık bin Ziyad’ olacağı kesindir. Endülüs gezimizin ilk durağı, iyi bir başlangıç olarak Târık bin Ziyad komutasındaki İslam ordularının çıkartma yaptığı sahiller ve ismini 710 yılında İslam fethine kapı aralayan keşif çıkartmasını yapan Tarîf b. Mâlik’ten alan Tarifa kasabası oldu.

         Vali Musâ bin Nusayr, Müslümanların müttefiki Septe kontunun emrine verdiği gemilerle yedi bin kişilik bir İslam ordusunu komutasına verip İber yarımadasına gönderdiği Berberi kökenli bir müslüman olan Târık bin Ziyad karakteri, azmi ve iradesiyle devlet içinde kendini kanıtlamış bir kahramandı. Emrindeki üçyüz Arap asker dışında, fetih ordusunun tamamı Kuzey Afrika kökenli yerli halk olan Berberilerden oluşuyordu.

         İslam ordusu gemilerle Akdeniz’e açıldığı sırada yani İber yarımadasına doğru seyir halindeyken Târık bin Ziyad, geminin güvertesinde hafif bir uykuya daldı. Rüyasında Hz. Rasûlullah (s.a.v.)’i gördü.

        Hz. Rasûlullah (s.a.v.) yanında dört halifesi olduğu halde su üzerinde yürüyerek gemilerin yanı sıra karşı sahile birlikte geçiyorlardı. Hz. Rasûlullah (s.a.v.) ve Hulefâ-i Râşidin (Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali) efendilerimiz (r.a.) de zırhlarını giymiş, kılıçlarını kuşanmış ve yaylarını germiş olarak savaşa hazır bir şekilde beraberinde bulunuyorlardı. Hz. Rasûlullah (s.a.v.) efendimiz, Târık Bin Ziyad’ın yanına yaklaştı; işaret parmağını doğrultarak O’na ismiyle seslendi: “Ey Târık, yoluna devam et! Maiyetindeki askerlere daima iyi davran ve gayrımüslimlerle yaptığın anlaşmalara sadık ol!” 

        Bu rüyasını “fetih müjdesi” olarak algılayan Târık b. Ziyad İspanya kıyılarına yaklaştıkça düşman üzerine atılmak için kendisini tutamaz haldeydi.
         Etkili konuşan, güçlü bir hatip olan Târık, gemiler mücahidleri kıyıya indirir indirmez, -bazı yaygın ama zayıf olduğu tarihçilerin ortak kanaati olan anlatıya göre mücahidlerin boşalttığı gemileri yaktırıp  geri dönüş ümidi bırakmadığı- ordusunu bugün Târık kayası olarak bilinen sarp kayalık önünde topladı ve rüyasından aldığı manevi desteğinde ateşlemesi ile tarihe  geçen nutkunu söylemişti: 
     “Ey insanlar! 
      Ey Mücahidler!
     Kaçılacak yer neresi? 
Arkanızda deniz, önünüzde düşman! 
Sizin için sabır ve doğruluktan başka çare yok! Bilesiniz ki, siz bu adada oburlar sofrasındaki yetimlerden daha zayıfsınız!
         Düşmanınız sizi ordusu ve silahlarıyla karşıladı. Erzâkı da bol. Sizin ise kılıçdan başka ağırlığınız, düşmanın elinden alacağınızdan başka yiyeceğiniz yok. Hiçbir şey yapmadan şu durumumuz birkaç gün devam etse, kuvvetten kesiliriz. Bizden korkan düşman da, halimizi görüp bize karşı cesaretlenir. Bu kötü âkıbete düşmekten kendinizi koruyarak şu azgın düşmana karşı görevinizi gereğince yapın.
      
         Müstahkem şehirler ve güçlü düşman karşınızdadır. Ölümden korkmazsanız bu fırsatı değerlendirerek zafere ulaşmak mümkündür. Şunu kesinlikle biliniz ki, ben sizi, kendimin selâmette olduğu bir meseleye karşı ikaz etmedim. Aynı şekilde, içinde satılan en ucuz mal insan canı olan bir planı, kendim bunun dışında kalarak da gerçekleştirmeye teşvik etmedim. Bilakis, işte en önce kendim başlıyorum.

         Bilesiniz ki, daha zor olana azıcık sabrederseniz daha lezzetli olan refahtan daha uzun süre istifade edersiniz.. Biliniz ki, sizi çağırdığım şeye ilk uyan benim! Canınızı düşünerek benden yüz çevirmeyin. Siz de benden daha fazla bir zorluğa katlanmayacaksınız. Sizin payınıza da bana düşenden fazlası düşmeyecek. Hepimiz aynı kaderi paylaşıyoruz.

         Emîru’l-Mü’minîn  Velid b. Abdülmelik, kahraman askerleri içinden sizleri seçti ve bu ülkenin krallarına damat olmanızı istedi. Çünkü, sizin savaştan korkmadığınıza, kahramanları ve süvarilerle çekinmeden vuruşacağınıza, sizin bu yaptığınız cihattan gayenizin Îlâ-yı Kelimetullah olduğuna, bu uğurda sevap kazanacağınıza güveni sonsuzdur.
     
         Böylelikle, İslam'ı bu ülkeye yerleştireceğinize inanıyor. Elde edeceğiniz ganimetin tamamını size bırakmaya söz vermiştir. Allah yardımcımız olsun! İki cihanda sizin bahadırlığınız hep hatırlanacaktır.

        Biliniz ki, sizi davet ettiğim şeye ilk icabet eden ben olacağım ve kesinlikle bilin ki, iki ordu savaşa başlayınca bizzat kendim Roderik (Rodrigo) denilen azgına hücum edip inşâAllah onu öldüreceğim. 
    
         Siz de benimle birlikte saldırın! 

         Eğer onu öldürdükten sonra ben de ölürsem, sizi ondan kurtarmış olurum. Başınıza itâat edeceğiniz bir kahramanı getirmekten âciz değilsiniz. Eğer ona erişemeden ölürsem, benim bu arzumu terk etmeyin ve onun üzerine doğru yüklenin. Onu öldürerek bu ülkenin fethini tamamlayın. Çünkü düşman askerleri o öldükten sonra dağılırlar ve bir daha toparlanamazlar.”

      Fas sahillerinde uzanan Atlas sıradağlarını seyrederken Târık Bin Ziyad’ın rüyasını ve askerlerinin en önünde gemiden kıyıya atlarken yaşadığı heyecanını hissetmek/hissettirmek için buradayız.Allah C.C.ziyaretlerimizi kabul eylesin ve hiç bir İslâm beldesini tarihin sayfalarına  böyle hüzünlü bir şekilde geçirmesin.
                     

Saygılarımızla…
Mehmet KAYA
Asil Turizm 


ENDÜLÜS İSLAM DEVLETİNİN ÖNEMİNİ ANLATAN BU VİDEOYU MUTLAKA İZLEYİN...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder