Son yıllardaki atılımlarıyla dünya pazarlarındaki ağırlığını artıran Türk deri sektörü, yünlü deride dünyanın bir numarası oldu. Dericiler, piyasada ‘kürk’ olarak bilinen yünlü deride, hem üretim miktarı hem de kalite açısından rakipsiz. En önemlisi de Türkiye’de üretilen kürklerin, av hayvanlarından elde edilen deriler olmaması. Türk Deri Vakfı Başkanı Ruken Mızraklı, “Dünyaya kürk satıyoruz ama av hayvanı değil, eti için kesilen hayvanların derilerini kullanıyoruz” dedi.
Milli servet çöpe gidiyor
Yılda 4 milyar dolarlık ihracat yapan ve tasarımdaki başarısı ile yurtdışında büyük talep gören Türk deri sektörü, yurtiçindeki yanlış hayvan kesimleri sebebiyle, ham deride ithalatçı duruma düşmekten şikâyetçi. Ham derinin büyük kısmını ithal etmek zorunda kaldıklarını belirten Mızraklı, şöyle devam etti: “Küçükbaşta ithalat oranı yüzde 85’i buluyor. Zaten az olan deriyi bir de iyi saklayamıyoruz. Yanlış kesim yapılıyor. Milli servetimiz çöpe gidiyor.”
Dünyada deri arzı son yıllarda sürekli azalıyor. Bunda hem hayvancılığın hem de et tüketiminin düşmesinin önemli rolü var. Mızraklı’ya göre bu durum sektörde fiyatları artırdı. Deri sektörü ham deride ithalatçı olsa da, ham deriyi işleyerek yüksek katma değerle satmasıyla öne çıkıyor. En büyük ihracat pazarları Avrupa ülkelerinin yanı sıra Rusya ve Çin. Mızraklı, “İtalya’dan bile ham deri alıyoruz ve onlara işlenmiş olarak geri satıyoruz” dedi.
Tasarım ve Ar-Ge
Ruken Mızraklı Türkiye gibi ülkelerin ihracatlarını artırmasının yolunun artık miktarı değil katma değeri artırmaktan geçtiği tespitini yaparak, deri sektörünün de buna odaklandığını söyledi. Deri ürünlerinde en fazla hafifliğin talep edildiğini vurgulayan Mızraklı, deri cekette 600 grama kadar düştükleri bilgisini verdi. Rusya gibi çok soğuk bölgelerde, soğuktan korunmak için derinin zorunluluk olduğunu hatırlatan Mızraklı, tasarım ve Ar-Ge ile çok soğuk olmayan bölgelerde de deriyi tercih edilebilir hale getirdiklerini ifade etti.
Çizmeleri çekip fabrikaya gidiyorum
Ruken Mızraklı, tamamen erkek egemen bir sektördeki tek kadın üretici. 1990 yılından bu yana ortağı Seyit Ali Gündüz ile deri üretimi yapan Mızraklı, “Çizmeleri çekip fabrikaya girmeden bu iş olmaz. Gereğini yapmak zorundayız. Ben de öyle yapıyorum ama işimi seviyorum” ifadesini kullandı.
Mızraklı: Bütçemizi içeride kullanamıyoruz
Dış piyasada çok tanınan ve talep gören Türk derisinin, içeride aynı oranda bilindiği söylenemez. Bunun en önemli sebebi tanıtım bütçelerinin yurtdışında kullanılma zorunluluğu. Mızraklı, “Tanıtım bütçesi kendi paramız ama devlet bunun yüzde 90’nını yurtdışında kullanma zorunluluğu getiriyor. Deri Tanıtım Grubu daha çok dışarısı için çalışıyor” dedi.
Milli servet çöpe gidiyor
Yılda 4 milyar dolarlık ihracat yapan ve tasarımdaki başarısı ile yurtdışında büyük talep gören Türk deri sektörü, yurtiçindeki yanlış hayvan kesimleri sebebiyle, ham deride ithalatçı duruma düşmekten şikâyetçi. Ham derinin büyük kısmını ithal etmek zorunda kaldıklarını belirten Mızraklı, şöyle devam etti: “Küçükbaşta ithalat oranı yüzde 85’i buluyor. Zaten az olan deriyi bir de iyi saklayamıyoruz. Yanlış kesim yapılıyor. Milli servetimiz çöpe gidiyor.”
Dünyada deri arzı son yıllarda sürekli azalıyor. Bunda hem hayvancılığın hem de et tüketiminin düşmesinin önemli rolü var. Mızraklı’ya göre bu durum sektörde fiyatları artırdı. Deri sektörü ham deride ithalatçı olsa da, ham deriyi işleyerek yüksek katma değerle satmasıyla öne çıkıyor. En büyük ihracat pazarları Avrupa ülkelerinin yanı sıra Rusya ve Çin. Mızraklı, “İtalya’dan bile ham deri alıyoruz ve onlara işlenmiş olarak geri satıyoruz” dedi.
Tasarım ve Ar-Ge
Ruken Mızraklı Türkiye gibi ülkelerin ihracatlarını artırmasının yolunun artık miktarı değil katma değeri artırmaktan geçtiği tespitini yaparak, deri sektörünün de buna odaklandığını söyledi. Deri ürünlerinde en fazla hafifliğin talep edildiğini vurgulayan Mızraklı, deri cekette 600 grama kadar düştükleri bilgisini verdi. Rusya gibi çok soğuk bölgelerde, soğuktan korunmak için derinin zorunluluk olduğunu hatırlatan Mızraklı, tasarım ve Ar-Ge ile çok soğuk olmayan bölgelerde de deriyi tercih edilebilir hale getirdiklerini ifade etti.
Çizmeleri çekip fabrikaya gidiyorum
Ruken Mızraklı, tamamen erkek egemen bir sektördeki tek kadın üretici. 1990 yılından bu yana ortağı Seyit Ali Gündüz ile deri üretimi yapan Mızraklı, “Çizmeleri çekip fabrikaya girmeden bu iş olmaz. Gereğini yapmak zorundayız. Ben de öyle yapıyorum ama işimi seviyorum” ifadesini kullandı.
Mızraklı: Bütçemizi içeride kullanamıyoruz
Dış piyasada çok tanınan ve talep gören Türk derisinin, içeride aynı oranda bilindiği söylenemez. Bunun en önemli sebebi tanıtım bütçelerinin yurtdışında kullanılma zorunluluğu. Mızraklı, “Tanıtım bütçesi kendi paramız ama devlet bunun yüzde 90’nını yurtdışında kullanma zorunluluğu getiriyor. Deri Tanıtım Grubu daha çok dışarısı için çalışıyor” dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder