5 Mart 2014 Çarşamba

GÜLEN DE HZ.İSA, HZ.MUHAMMED'İN OĞLUDUR DİYOR


Aşağıdaki ifadeler Fethullah Gülen'in Nil Yayınları'ndan çıkan Fasıldan Fasıla kitabına ait.. (3.Baskı, Eylül 1995, Sayfa 197) 

Bütün tefsirler bunu Cebrail (as) olarak ifade ediyorlar. Fakat âyette "Ruh" tabiri kullanılıyor. Bu Ruhun tayininde ise ihtilaf vardır. İhtimalin sınırları ise, ihtilafın çerçevesini aşkın ve Efendimizin (sav) ruhunu da içine alacak kadar geniştir. Çünkü Hz. Meryem çok afife ve nezihe bir kadındı, bu itibarla da gözlerinin içine bir başka hayalin girmemesi gerekirdi. Ayrıca Efendimiz (sav) de, bir makamda onun kendisiyle nikahlandığına işaret etmektedir. Bu açıdan da "Ruh" Efendimizin (sav) ruhu da olabilir. Fakat, bu kat'i değildir, bir ihtimaldir. İhtimaller ise, delillerle takviye edilecekleri an'a kadar kat'iyet ifade etmezler. 



İşte bu şok ifadeleri yorumlayan ilahiyatçı-yazar Ahmet Tekin; "Fethullah Gülen Ali İmran suresinin 64. Ayetini açıkça tahrif ediyor ve Hıristiyanlıktaki, dini ahkâmları ortadan kaldıran Pavlus gibi Gülen de Müslümanları Hıristiyanlaştırmak istiyor" şeklinde çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Ahmet Tekin; "Fettullah Gülen diyalog toplantılarına girerken açıkça şunu demiş oluyor. 'Hz. Peygambere sen şurada biraz dur benim içerde işim var' . Diyalog toplantılarının hiç birine Hz. Peygamber sokulmuş mudur? Hayır. Hz. İsa ise Rab olarak Tanrı olarak 3 Tanrıdan biri olarak diyalog toplantılarına girmiştir. Ama Hz. Muhammed (S.A.V) diyalog toplantılarına sokulmamıştır, hiç bahsedilmemiştir bile. Eğer bunu sokarsanız biz bu toplantıyı terk ederiz gideriz diyorlar çünkü" dedi. 


"GÜLEN, PAVLUS'UN YOLUNDAN GİDİYOR"

Hz. İsa'nın Tevhid dinini değiştirip dini ahkâmları ortadan kaldıran Pavlus gibi Gülen'in de İslam'ı Hıristiyanlaştırmak istediğini öne süren Ahmet Tekin sözlerini şöyle sürdürdü:

"Fethullah Gülen'in üzerinde yürüdüğü yol Pavlus'un yoludur. Nasıl ki Pavlus şeriatı yani dinin diğer ahkâmlarını ortadan kaldırarak Hıristiyanlığı sadece tanrıya iman ve sevgi dini haline getirmiş ve Şer-i ahkamı tamamen ortadan kaldırmıştır. Şimdi Gülen de insanları oraya götürmek istiyor . Çünkü istiyor ki dinler arasındaki müşterek noktaları alalım, müşterek olmayan noktaları kenara bırakalım onlar bize yeter diyor. Hıristiyanlarla Müslümanlığı nasıl bir araya getireceğini şaşırmış vaziyette."


"İSLAM DİNİNDE REFORM YAPILAMAZ"

Fethullah Gülen'in dinler arası diyalog ile ilgili yaptıklarının dinin temel hükümlerini yok saymak olduğunu belirten Tekin; "Gülen İslam dünyasını Hıristiyanlaştırmak istiyor. Bu görevi yapıyor şu anda. Misyonumuz bir diyor! Reformda devrimde ne diyorsanız diyin İslam ile gelmiş ve bitmiştir. Yeniden dinde reforma öteye beriye ihtiyaç yoktur. Bu adam milletin dinini fikrini dejenere ediyor, boşluk yaratıyor zihinlerde ve bu boşluk içinde misyonerler rahat faaliyet göstersin diye yapıyor bunu. Bu çok büyük bir tehlikedir geleceğimiz için." diye konuştu.


"GÜLEN OKULARINDAKİ HOCALARIN ÜÇTE BİRİ AJANDIR"

Cemaat okullarındaki hocaların 3'te birinin ajan olduğunu iddia eden Tekin, "Cemaatin okullarındaki hocaların üçte biri ajandır. Bu hocalardan bizim istihbaratımızda da olanlar olabilir o ayrı ama kesinlikle bunların üçte biri ajandır. Ve bunlar çocuklarımızı ifsat ediyorlar." diyerek sözlerini noktaladı.

Kaynak: http://tr.fgulen.com/content/view/1568/98
Meryem, 19/17YazdırE-posta
Fethullah Gülen   
25.05.2006
فَاتَّخَذَتْ مِنْ دُونِهِمْ حِجَاباً فَأَرْسَلْنَا إِلَيْهَا رُوحَنَا فَتَمَثَّلَ لَهَا بَشَراً سَوِيّاً
"Meryem, onlarla kendi arasına bir perde çekmişti. Derken, Biz ona ruhumuzu gönderdik de o, kendisine tastamam bir insan şeklinde göründü." (Meryem sûresi, 19/17)
Hz. Meryem, ailesinden ayrılarak kaldığı yere nispeten daha bir doğuya çekildi; çekilmekle de kalmadı, ailesi ile kendi arasına bir sütre ve perde koydu. Bu asude ve kimsesiz yerde, insanlarla kendi arasına bir engel ve perdenin yerleştirilmesi, onun kadınlık hâllerini hissettirmeme hassasiyetinden, temizlenme ihtiyacından olabileceği gibi, sessiz bir ortamda ibadeti, teveccühü ve en mükemmel şekilde bir konsantrasyon yakalama adına da olabilir ki, siyakı bezeyen kelimeler bu mülâhazalara açık gibidir... Evet işte onun, bu ölçüde bir cismanî ve ruhanî nezaheti benliğinin derinliklerinde tastamam duyması sonucundadır ki, 5الطَّيِّبَاتُ لِلطَّيِّب۪ينَ mantukunca, lebrîz edilmiş bu ruh ve tertemiz bir hâl almış o atmosferde, yeni bir ruh mesajıyla gelen Hz. Ruh temessül edivermiştir. Bununla insanlık yeniden dirilecek ve kıyamete kadar da bu dirilişler birbirini takip edecekti.
Acaba ne idi bu ruh? Hemen büyük çoğunluğu itibarıyla bütün tefsirler, âyet-i kerimedeki "...ruhumuzu gönderdik..."diye belirtilen ruh'un Cebrail (aleyhisselâm) olduğunu ifade etmektedirler. Ne var ki burada Kur'ân "ruh" tabiri kullanıyor; ruhun tayininde ise ihtilaf vardır. İhtimalin sınırları ise ihtilafın çerçevesini aşkındır; hatta Efendimiz'in ruhunu içine alacak kadar da geniştir. Evet bu da muhtemeldir; zira Hz. Meryem çok afife ve nezihe bir kadındı. Bu itibarla da gözlerinin içine başka hayal girmemişti ve girmemeliydi de. Ona sadece kendisine helâl olan biri bakmalıydı. O da olsa olsa Efendimiz olabilirdi, zira O bir münasebetle Hz. Meryem'in kendisiyle nikâhlandığına işaret buyuruyordu.[6]Bu açıdan da "ruh"un Efendimiz'in ruhu olabileceği de ihtimal dahilindedir. Ancak bu kat'î değildir, sadece bir ihtimaldir. İhtimaller ise delillerle takviye edilecekleri ana kadar kat'iyet ifade etmezler.
[5] "Temiz kadınlar temiz erkeklere yakışır." (Nur sûresi, 24/26.)
[6] Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebir, 8/258.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder