26 Şubat 2015 Perşembe

Dais kim,isis kim?

Bir Ürdünlü Pilot'un kafasını kestiler.
Kamera eşliğinde hem de. Ürdün Kralı'nı delirttiler, ülkeyi ayağa kaldırdılar. Ürdün gitti, ne kadar savaş uçağı varsa havalandırdı.
Depolarındaki tüm bombaları IŞİD'in üzerine yağdırdı. Ürdün Kralı "Tüm ülke nüfusu bitene kadar IŞİD'le savaşacağım" diye dünyaya haykırdı. Bir pilotun kafasını keserek Ürdün'ü savaşa soktular.
Müthiş bir ÜST AKIL şeytana pabucunu ters giydirecek bir oyun oynuyordu.
Derken 21 Mısırlı'yı kameralar önünde kesip servis etti IŞİD.
SİSİ, ABD'den yaptığı darbenin mükafatı olarak aldığı tüm bombaları IŞİD'in üzerine yağdırdı uçaklarla. Mısır da balıklama atlayıp "Savaş'ta ben de varım" dedi. Oh oh çok iyi idi. Nasılsa Afrika ülkelerinde, Libya'da IŞİD yeni kazanımlar, yeni savaşçılar elde ediyordu. Ortadoğu'daki savaşın boyutlarını büyütmek, kan gölünü KAN DENİZİ'ne çevirmek her geçen dakika kolaylaşıyordu.
Bir provokasyon ile Müslümanlar'ın Müslümanlar'ı boğazlayarak toprak altına gönderme OPERASYONU en şiddetli versiyonuyla sahne almaya hazırlanıyordu.
Bakın o ÜST AKIL'a çalışan tetikçiler nasıl karşımıza çıkıyordu? Yer Irak'ın Basra kenti. Körfez Savaşı'ndan sonra İngilizler'in kontrolüne giren şehir. Sakallı, cüppeli iki kişinin tuhaf hareketleri dikkat çekiyor. Basra polisi sakallı-cüppeli bu iki kişiyi gözaltına alınca korkunç bir gerçekle karşılaştı.
Bombalama eylemi yapmaya hazırlanan ve sivilleri katletmeyi hedefleyen iki sakallı -cüppeli İNGİLİZ çıktı. İngiltere, iki istihbaratçısının derhal serbest bırakılmasını istedi. Kabul görmeyince Basra'daki istihbarat binasını yerle bir etti. Irak polisi iki sakallı- cüppeli İNGİLİZ'i kaçırıp hapishaneye kapattı. İngilizler tanklarla o hapishane duvarlarını yıkıp iki İngiliz bombacısını kaçırdı.
Bu arada hapishanede bulunan 150 terörist de kaçıp Suriye'ye geçti. IŞİD'in kuruluş temelleri böyle atıldı.
ABD Ulusal Güvenlik Ajansı NSA, yani askeri istihbarat subayı ve ajanı Wayne Madsen'ı Yazboz'da ağırlamıştık iki hafta önce. "Türkiye'ye Gezi ile, 17 Aralık'la operasyon yapıldı. Ancak başaramadılar. Bundan sonra Türkiye'ye yapılacak operasyon onu SURİYE'ye ÇEVİRMEKTİR" diyordu Madsen. Ve dün gelen bir haber. Irak Parlamentosu Ulusal Güvenlik ve Savunma Komitesi Başkanı Hakem El-Zameli, Irak güçlerince iki uçağın düşürüldüğünü tüm dünyaya ilan etti. "O iki uçak IŞİD'e silah taşıyordu"diyordu El-Zameli. Ve IŞİD'e silah taşıyan o iki uçak düşürüldüğünde yanına gittiklerinde korkunç bir gerçekle karşılaştılar. "IŞİD'e silah taşırken düşürdüğümüz iki uçak İNGİLİZ çıktı" diyordu El-Zameli. Uçaklardaki silahlar ABD, Avrupa ve İsrail yapımıydı. Aylardır hem bu köşede hem de ahaber'de YAZBOZ programında biz de zaten bunu söylüyorduk. "IŞİD'in ipleri İngilizlerin elinde. Orada MI6 da var CIA da, MOSSAD da" diyorduk.
Irak'ın Ulusal Güvenliği'nde önemli isim olan El-Zameli'nin bu açıklamaları beni hiç şaşırtmadı. İngiliz Savunma Bakanı da bir ay önce Hürriyet'e demeç vermiş,"Türkiye'nin Suriye sınırı çok büyük. Kontrolü zor.
Eğer Türkiye IŞİD ile tam teşekküllü mücadele etmezse büyük sorun yaşar" 
demişti. Yani kibarca "Suriye'ye girin, IŞİD ile savaşın yoksa üzerinize salarız" mesajıydı bu. Zor değildi bunu başarmak ŞEYTAN'ın generalleri için. Saldırtırdın Süleyman Şah Karakolu'na. Tıpkı Ürdün ve Mısır'ı delirttiğin gibi çıldırtırdın Türkiye'yi. 38 askerimizin boğazına bıçağı dayatır, Türkiye'yi ayağa kaldırtırdın. Adamlar bu işlerde oldukça uzmandı. Macaristan dönüşü Başbakan Ahmet Davutoğlu'na uçakta, "Süleyman Şah türbesi nakledilmeseydi, saldırı olacağı konusunda ciddi istihbarat ve bilgi var mıydı elinizde" diye sordum.

Başbakan Davutoğlu, "Evet çok güçlü istihbarat vardı bu yönde. IŞİD kıyafeti giymiş ama o kıyafetlerin içinde başkalarının olduğu bir saldırı istihbaratı bu" dedi. Suriye de yapabilir bu tezgahı ve tabii dünyada en büyük "IŞİD terörü" yaygarası yapıp savaşmak için tek uçak kaldırmayan, meclisinden tezkere dahi çıkarmayan İngiltere de... Zaten IŞİD'e silah taşıdıkları ortaya çıktı. Süleyman Şah Türbesi'ni naklederek Türkiye, İngiliz şeytanının tezgahını parçaladı. Bizim muhalefet de o parçaların altında kaldı.
Ve bu MİLLET ilk seçimde onları HURDA'ya gönderecek. Şimdiden geçmiş olsun kafalarına düşen tezgahları göeremeyenlere!!!Tebrikler Türk askerine ve Türk GENELKURMAYI'na...

kaynak: http://www.takvim.com.tr/yazarlar/bekirhazar/2015/02/26/gecmis-olsun






Irak Parlamentosu Ulusal Güvenlik ve Savunma Komitesi Başkanı Hakem El-Zameli, Irak Ordusu'nun, IŞİD üyelerine silah taşıyan iki İngiliz uçağını El-Anbar bölgesinde vurarak düşürdüğünü söyledi.
El-Zameli, "Irak Parlamentosu Ulusal Güvenlik ve Savunma Komitesi, IŞİD'e silah taşırken düşürülen iki İngiliz uçağının fotoğraflarına ulaştı. Irak Parlamentosu, bu konuda Londra'dan açıklama istedi'' dedi.
ABD, İSRAİL VE AVRUPA
El-Zameli'nin açıklamaları bununla da sınırlı kalmadı. Konuyla ilgili olarak Bağdat hükümetine El-Anbar halkı ve güvenlik güçleri tarafından düzenli olarak bilgi aktarıldığını anlattı. ABD önderliğindeki koalisyon uçaklarının, IŞİD'in denetimi altında bulunan topraklara çok sayıda silah yardımı sağladığını açıkladı.
El-Zameli şunları söyledi:
"ABD, Kerbela ve Bağdat'a yakın olan El-Anbar bölgesindeki kaos ortamının sürmesini istiyor. Ayrıca IŞİD krizinin sona ermemesi için de çaba harcıyor. Koalisyon ülkeleri, ABD'nin bilgisi kapsamında IŞİD'e silah desteği veriyor. Terör örgütü IŞİD'in denetiminden kurtarılan bölgelerde de ABD, Avrupa ülkeleri ve İsrail yapımı mühimmat bulunuyor."
BAĞDADİ'NİN GEÇMİŞİ
El-Zameli'nin bu açıklamaları dünya gündemini sallarken, akıllara IŞİD'in kurucusu sayılan Ebu Bekir El Bağdadi geldi. El Bağdadi'nin Irak'ta kurulan bir Amerikan hapishanesinde kaldıktan sonra serbest bırakıldığı ve İsrail ajanı olduğu belirtildi. Koalisyon güçleri ise Kobani işgali sırasında PYD'ye göndermeleri gereken silahları ''yanlışlıkla'' IŞİD'in bulunduğu bölgere attı. Ayrıca terör örgütü IŞİD'e en çok militanın ABD ve Avrupa ülkelerinden gittiği ortaya çıktı.
ABD liderliğindeki koalisyon güçlerinin başlattığı bombalama operasyonları sonrasında IŞİD 6 ay içinde hakim olduğu toprağı yaklaşık 3 katına çıkarttı.



İngiliz Daily Mail gazetesi, 'Cihatçı John' lakabıyla tanınan  militanı 'nin kimliğini açıklarken, celladın çocukluk fotoğrafını yayınladı. Tüm dünyanın merak ettiği Emwazi'nin hayatına dair detaylar tek tek ortaya çıkarken Kuveyt doğumlu celladın IŞİD'e katılış sürecinde yaşananlar ise gözleri İngiliz istihbaratı 'a çevirdi. Guardian gazetesi haberinde, "IŞİD'in Londralı katili" olarak tanımladığı Emwazi'nin 2009'dan bu yana MI5'in radarında olduğunu yazdı. 

MI5'TE 5 AY EĞİTİM ALDI2012 yılına kadar Emvazi ile temasta olan İngiliz insan hakları grubu CAGE'in müdürü Asım Qureshi, yaptığı açıklamada, Emwazi'nin, MI5'ın kendisine ajanlık teklifi yaptığını anlattığını söyledi. İddiaya göre İngiliz gencin radikalleşme süreci şöyle gerçekleşti: Emwazi, üniversiteden mezun olmasının ardından 2009'da iki arkadaşıyla safari için Tanzanya'ya gitti. Ancak ülkeye girişinde gözaltına alınıp sınır dışı edildi. Tanzanya'dan'ye dönüş yolunda Amsterdam'da MI5 tarafından sorgulandı. Emwazi'nin iddiasına göre MI5 ona ajanlık yapmasını teklif etti. Teklifi reddeden Emwazi, bilgisayar şirketinde iş bulduğu Kuveyt'e yerleşti. Evlilik öncesi son hazırlıklarını tamamlamak için 2010'da vatandaşı olduğu İngiltere'ye döndüğünde Londra'da terörle mücadele ekipleri tarafından gözaltına alındı. Emwazi, Qureshi'ye yazdığı elektronik mailde İngiliz yetkililerin kendisine engel olduğunu Kuveyt'e gidemediğini iddia etti. Emwazi, durumunu çözmek için devletin her kademesine başvurdu ama yetkililerin kendisini "suça bulaştırmaya" çalıştığını belirtti. 

ADINI DEĞİŞTİRDİ VE GİTTİKuveytli bir minibüs şoförünün oğlu olan ve 1993 yılında 6 yaşındayken ailesiyle beraber İngiltere'ye gelen Emwazi'nin bu yaşananlar sonunda MI5'e katıldığı iddia edildi. İngiliz basınına göre MI5 tarafından 5 aylık eğitime tabi tutulan genç adam daha sonra "Yeterli değil" denilerek serbest bırakıldı. 'Serbest bırakılma hikayesi'nin gerçeği yansıtmadığını iddia edilen ismini vermeyen yetkililer ise Emwazi'nin bu olaydan sonra Muhammed al-Ayan adını alıp Suriye'ye gönderilerek Müslüman kimliği sayesinde IŞİD'in bölgedeki oluşumunu hızlandırdığı ve terör örgütü IŞİD'i İngiliz istihbarat servisi MI5 adına yönettiğini belirtti. Bu arada oğulları hakkında kayıp bildiriminde bulunan ve daha önce güvenlik güçlerinde oğullarının Suriye'de olduğuna dair bilgilendirilen Emwazi ailesinin de büyük bir şok içinde olduğu söylendi. 

MODERN PHILBY
Muhamed 
Emwazi isimli İngiliz vatandaşının, Kraliyet'e bağlı istihbarat servisi MI5 tarafından eğitilip Ortadoğu'yu yeniden şekillendirmeye çalışan IŞİD'in önemli aktörlerinden biri haline gelmesi akıllara İngiliz  John (Muhammed) Philby'yigetirdi. Cambridge Üniversitesi'nde doğu bilimleri okuyan Philby, Arapça öğrendi ve 1915'te Türkler'e karşı savaşan Irak'a, oradan da Osmanlı İmparatorluğu'na isyan bayrağını açmış olan Şerif Hüseyin'e yardım etmesi için Arabistan'a gönderildi. Savaş yıllarını Arabistan'da geçirdi. I. Dünya Savaşı sonrası yakın dostu İbn Suud'un Hicaz'ı ele geçirip Şerif Hüseyin ve oğullarını Arap Yarımadası'ndan kovmasına yardım etti.Krallığı ilân eden İbn Suud'un en yakınlarından biri oldu. Arabistan'da yabancıların seyahat etmesine izin verilmediği için 1930'da Müslüman olup "Abdullah" adını aldı.Bütün Arabistan'ı karış karış dolaştı ve petrol şirketlerine danışmanlık yaptı. Aynı zamanda İngiliz müzelerine gönderdiği tarihî eserler sayesinde ciddî bir servet edindi. 

FUTBOL AŞIĞI CELLATLondra'da okuyan Emwazi'nin okul İngiliz ajanını, "sessiz, popüler ve futbola alakalı" bir çocuk olarak anlattı. IŞİD celladının öğretmenleri ise onun için "Çalışkan bir öğrenciden bekleyebileceğiniz her şey onda vardı" dedi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder