MOSSAD'LA GÖRÜŞTÜ KAÇTI
İsrail'in İstanbul Başkonsolosluğu'nda görevli bir şahıs ile görüşen Uşşak, Şila adında MOSSAD ajanıyla bir hafta sonra görüşme yapmaya karar verdi. İkinci görüşme ise 8 gün sonra, 9 Aralık saat 10:40'da gerçekleşti. Bu kez telefonun ucunda Şila adını kullanan İsraiili vardı. Uşşak, Şila ile Harbiye'deki Hilton Otel'de öğle yemeğinde biraraya gelmek istediğini belirtti. İsrailli ajan Uşşak'ın bu talebini kabul etti ve 13:30'da buluşmak için randevu verdi. Uşşak, o gün saat 13:40'da Harbiye'deki Hilton Otel'in Restoranına gittiğinde masada hem Şila hem de Korin ismini kullanan iki İsrai ajanı bulunuyordu. Uşşak iki kadın ajanla yaklaşık 2 saat boyunca başbaşa görüştü. Uşşak'ın bu görüşmeden kısa bir süre sonra ise yurt dışına kaçması dikkat çekiyor.
TALİMATLAR GÜLEN'DEN
Emniyet raporlarına göre Uşşak, FETÖ içerisinde talimatları bizzat örgüt lideri Fetullah Gülen'den alıyor ve örgütün sözcülüğünü yapıyor. FETÖ ana kadrosu içerisinde yer alan Uşşak'ın sürekli ABD'te seyahat ettiği belirlendi. Uşşak'ın mali hareketleri de yakın markaja alındı. Feza Gazetecilik, Yeni Nesil Gazetecilik, Yayın Teknolojileri gibi şirketlerde ve TRT'de sigortalı çalıştığı tespit edilen Uşşak'ın 2013 yılında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca FETÖ tarafından öldürüldüğü belirtilen Hrant Dink adına kurulan vakfa 3000 TL bağışladığı da belirlendi. FETÖ, İsrail ve MOSSAD ile ilişkilerine ayrı bir önem verdi. Emniyetten savcılığa gönderilen raporlara göre Gülen ile MOSSAD arasındaki ilişkiyi bizzat sağlayan isim Gazeteciler Yazarlar Vakfı'nın Yüksek İstişare Heyeti'nden Alaaddin Kaya. FETÖ içinde ismi "Yahudi Alaaddin"e çıkan Kaya'nın dışında örgütün bir de İsrail imamı bulunuyor. Öte yandan eski Zaman Gazetesi yazarı Kerim Balcı'nın İsrail ile FETÖ irtibatını kuran isimler arasında olduğu değerlendiriliyor.
Yeni Şafak.
FETÖ'YÜ soruşturan avukat Amsterdam
Avukat Amsterdam, 15 Temmuz darbe girişimini organize eden FETÖ ile ilgili AA muhabirine verdiği röportajda, ABD'nin terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'i Türkiye'ye iade edeceğine inandığını söyledi.
"Türk halkının, Gülen davasının emsali olmayan bir dava olduğunu anlaması önemli. Batılıların Gülen örgütünün bir suç örgütü olduğunu ve terör ürettiğini idrak etmesi zaman alacak." diyen Amsterdam, 240 kişinin yaşamını yitirdiği ve yaklaşık 2 bin 200 kişinin de yaralandığı 15 Temmuz darbe girişimini "katıksız bir terör faaliyeti" olarak nitelendirdi.
Türkiye ve ABD'nin teröre ilişkin uluslararası anlaşmalarda imza atan taraflar olması sebebiyle FETÖ'nün elebaşı Gülen'in Türkiye'ye iade yolunun açık olabileceğini ifade eden Amsterdam, " Ben bu meselenin çözüme kavuşacağından eminim ama dediğim gibi bu hükümetler arası bir süreç. ABD, Gülen meselesinde yapıcı bir ilişki istediğini söyledi. Bence bu diplomatik takasın doğal akışı içerisinde sürmesine izin vermeliyiz. " diye konuştu.
Gülen'e dair soruşturmaları ABD'de terörist başıyla bağlantılı ve hükümette siyasi etki için paranın değiş tokuş edildiği organizasyon ağlarını ortaya çıkaran avukat Amsterdam, "ABD'nin bilgisi olmadan birisinin devlet, yerel ve federal politikalara nüfuz etmesi inanılmaz derecede sofistike ve anlaşılması güç. Açıkçası bunu hiç inandırıcı bulmuyorum. Gülen'i yönlendiren bir 'abi' olduğunu düşünüyorum aksi taktirde bütün bunlar hiçbir anlam ifade etmiyor." dedi.
FETÖ'nün dolandırıcılık eylemleri
Amsterdam, Gülen'in ABD'de denetlenmeyen sözleşmeli okul sistemine iyice yerleştiği ve yaptığı faaliyetlerin fark edilmediğini vurgulayarak "Diğer okullar Gülen için lobi oluşturmaya yardımcı oldular, yani yalnız değil.” ifadesini kullandı.
Gülen'in yardım aldığından şüphe duymayan Amsterdam, Indiana eyaletinden 400’den fazla hükümet görevlisinin Türkiye’ye Gülen tarafından düzenlenen seyahatlerle gitmesinin şok edici olduğunu dile getirdi.
ABD'nin çeşitli bölgelerinde, 500 milyon dolarlık hacimli Gülen okullarında 6 bin öğrenci bulunduğunu bildiren avukat, bu okulların devletten aldığı fonların bir kısmının Gülen örgütüne aktarıldığını söyledi.
Örgütün en bariz sahtekarlıklarından birinin ülkede, ABD vatandaşları tarafından doldurulamayan istihdam konumlarına yabancıların yerleştirmesi için kullanılan H-1B vizesiyle ilgili olduğunu Amsterdam, “Söz konusu örgüt sistematik olarak on yılı aşkın bir süredir ABD Göç Yasası'nı çiğnedi" dedi.
FETÖ’nün okullarındaki öğretmenlere yıllık olarak 55 bin dolar ödeme yaptığını ancak çalışanların maaşlarının yüzde 15 ila 20’sini örgüte geri ödemek zorunda bırakıldıklarına işaret eden, Amsterdam “Bu sadece buzdağının gözüken kısmı.” dedi.
Gülen'in, bir diğer sahtekarlık faaliyeti olarak paravan şirketler kurduğunu ve katmanlı tahviller kullandığını anlatan Amsterdam, Texas’taki bir paravan şirketin vergi mükelleflerin zararına 18 milyon dolar gelir elde ettiğini kaydetti.
Davayı "Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD’deki Gülen ile mücadelesinde dezavantajlı durumda olduğunu düşündüğü" için aldığını söyleyen Amsterdam, "Türkiye’ye karşı yıllardır adil davranılmamış ve hak ettiği saygı gösterilmemiştir. Sahte bayrak olarak gördüğüm Gülen tehlikesini ortaya çıkararak Türkiye’ye karşı yapılan bu yanlışı düzeltmek istedim.” ifadelerini kullandı.
Washington’un darbeyi kınamakta geç kalmasını "büyük bir yanlış” olarak gören ve “ABD’nin başarısız kalkışmada rolünün olduğu” fikrine sıcak bakmayan Amsterdam, “Barack Obama hiçbir zaman bir darbeyi desteklemez." dedi.
Amsterdam, ABD’nin Ortadoğu politikasını “son derece problemli” olarak nitelendirerek, “Türk vatandaşları, bu davranışın (kınamanın gecikmesinin) Amerika’nın bakış açısından değil, karmaşık problemleri olan Obama yönetiminden kaynaklandığını anlamalılar." diye konuştu.
"ABD aslında Amerika halkının karşı karşı olduğu tehlikeyi ortaya çıkardığı için Türkiye’ye borçlu" diyen Amsterdam ve ekibi, gelecek haftalarda Gülen ile ilgili Ohio ve Chicago’da yaptıkları araştırmanın sonuçlarını açıklamayı planlıyor. Eylül ayının sonlarına doğru da, Gülen’in uluslararası arenadaki faaliyetlerine ilişkin bir kitap yayımlanacak.
Amsterdam, “Bir yönüyle sahtekar diyebileceğimiz Gülen ile ilgili insanları eğitmemiz gerekiyor. Bu organizasyonun, benimsediğini ilkelere nasıl ihanet ettiğini ve Amerika’nın siyasi sistemine yaptığı geniş çaplı bağışlarla nasıl nüfuz ederek cezalardan muaf olmak istediğini herkese göstermek gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
NATO üyesi Türkiye ve ABD arasında suçluların iadesi anlaşması bulunmasına rağmen Ankara, defalarca FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in iadesini istemişti. Türkiye, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin "İddialar yerine kanıtları görmek istiyoruz" sözleri üzerine Gülen'e dair resmi belgeleri ABD'ye göndermişti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder