17 Mayıs 1880 tarihi, ünlü şair ve devlet adamı Ziya Paşa'nın vefat ettiği tarihtir. Günün önemi doğrultusunda, onun hayatını kısa bir derlemeyle izah etmek gerekmektedir.
***
Ziya Paşa, 1825 yılında İstanbul'da doğdu. Asıl ismi Abdülhamid Ziyaeddin'dir. Babası Galata Gümrüğü'nde katiplik yapan Erzurumlu Ferideddin Efendi'ydi. Ziya Paşa, İlk ve Orta öğreniminin bir bölümünü Süleymaniye'deki Edebiye Mektebi'nde yaptıktan sonra Bayezid Rüştiyesi'ne geçti ve bir yandan da özel derslerle Arapça ve Farsça öğrendi. Henüz 15 yaşında iken Aşık Garip, Aşık Keremve Aşık Ömer gibi halk şairlerinin eserlerini okumaya başladı. Şiir ile ilgisi okul çağlarında başladı. Bir süre Sadaret Mektub-i Kalemi'nde çalıştıktan sonra 1855 yılında Mustafa Reşid Paşa'nın aracılıyla sarayda Mabeyn Katipliği'ne getirildi. Bir yandan Fransızca öğrenmeye başladı.
Sultan Abdülmecid'in vefatından sonra Ali Paşa'nın sadrazamlığa atanması üzerine saraydaki işinden uzaklaştırldı. Bir süre Zaptiye Müsteşarlığı yaptı. 1861 yılında Kıbrıs mutasarrıfı oldu. Bir süre Atina'da büyükelçilik görevini yerine getirdi. Ardından Sultan Abdülaziz'in kendisini istanbul'a çağırması üzerine geri döndü. Abdülaziz tarafından Bosna'nın denetimi ile görevlendirildi. Ancak İstanbul'a dönmesinden kıa bir süre sonra Bab-ı Ali, Ziya Paşa'yı Amasya Musarrıflığı görevi ile İstanbul'dan uzaklaştırdı.
1865 yılında Yeni Osmanlılar Cemiyeti'ne katıldı. Sultan ıII.Abdülhamid yönetimine karşı geldiği için tekrar Kıbrıs Mutasarrıflığı'na atandı. Ancak aynı dönem Erzurum Vali Muavinliği'ne atananNamık Kemal ile birlikte Avrupa'ya kaçtı. Londra'da Namık Kemal ile birlikte Yeni Osmanlılar'ın yayın organı olan "Hürriyet" gazetesini çıkardılar. Namık Kemal'in ayrılmasından sonra gazetenin başına geçti.
1870 yılında Cenevre'ye gitti, ertesi yıl Ali Paşa'nın ölümünü öğrendi ve İstanbul'a döndü. 1872 ile 1876 yılları arasında Şura-yı Devlet ve Maarif Müsteşarlığı yaptı. II.Abdülhamid'in isteği üzerine Kanun-i Esasi'nin hazırlanması için oluşturulan kurulda yer aldı. 1876 yılında I. Meşrutiyet'in ilanı ile önce Suriye Valiliği'ne ardından Adana Valiliği'ne atandı. 17 Mayıs 1880 tarihinde Adana'daki görevi devam ederken vefat etti.
Özellikle fikir bakımından J.J Rousseau'nun etkisinde kalan Ziya Paşa, buna rağmen Divan Edebiyatı'ndan kopmamıştır. Yazdığı "Harâbât" adlı antolojisi ile eski geleneği devam ettirmiştir. Şiirlerinde daha çok siyasi ve sosyal konulara ağırlık vermiştir. Bir süre beraber çalıştığı Namık Kemal ile geleneksel edebiyat alanında zaman zaman tartışmalara girmişti. Makale, şiir, antoloji ve edebiyat tarihi alanlarında eserler veren Ziya Paşa, nazım şekli ve dil olarak da eskiye bağlıydı. Nesirlerinde açık ve anlaşılır bir konuşma dili kullanmış olsa da şiirlerinde dili daha ağırdır.
Namık Kemal ve İbrahim Şinasi ile birlikte Türk Edebiyatı'nın temellerini atmış olan şair, kullandığı geleneksel usluba rağmen batılılaşma ve yenilikçi Tanzimat Edebiyatı'nın öncüleri arasında yer almaktadır. "Tercih-i Bend" ve "Terkib-i Bend" adlı şiirlerinde ilk kez insan yazgısı ve metafizik konular üzerinde durmuştur. 1874-1875 yılları arasında Arap, Fars ve Türk şairlerin eserlerinden oluşan "Harâbât" adlı eserini hazırlamıştır.
Ünlü Beyitleri:
"Âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz,
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde."
"İnsana sadâkat yaraşır görse de ikrâh,
Yardımcısıdır doğruların hazret-i Allah."
"Taklit ile aslını unutma,
Milliyetini hâkir tutma."
"Eşşek alim olmaz taş taşımakla tekkeye,
Adam insan olmaz, gitmek ile Mekke'ye."
"Bed-asla necabet mi verir hiç üniforma,
Zerduz palan ursan eşşek yine eşşektir."
"Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir,
Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder