27 Nisan 2015 Pazartesi

Fethullah Gülen’in içtiği bardakta kalan suyu


Yeni kitabında Fethullah Gülen’e yüklenen kutsiyetinin ileri derecede abartıldığını yazan Hanefi Avcı, hocanın içtiği bardakta kalan suyun Cemaat mensupları aracılığıyla içildiğini söylüyor.
Bugün indirilmeye çıkacak meydana gelen kitabında Avcı, “17-25 Aralık darbe girişimi oldukça başarılı olsaydı, cemaate muhalif kimse kalmayacaktı” diyor.
Eski Güven Müdürü Hanefi Avcı, “Cemaat’in İflası / Hoca’nın Ayağının Kaydığı Yer” adlı yepyeni kitabında ‘paralel yapının’ yöntemlerini, yapılanmalarını ve hedeflerini anlattı. Tekin Yayınevi etiketiyle çıkan kitap ilk defa okuruyla İzmir Kitap Fuarı’nda buluşacak.
Paralel yapının hedef seçtikleri kişileri bertaraf etmek için ilk etapta kişilerin telefonlarını dinlediklerini kitabında ifade eden Avcı, örgütün ele geçirdiği bilgileri şahsılara karşı şantaj olarak kullandığını anlattı. Dinlenen şahıslardan ele geçirilen istihbari bilgilerin ve sırların karşılıklı olarak kullanıldığını ifade eden Avcı, amacın vatandaşlar içinde mesele çıkarmak ve bundan istifade etmek olduğunu dile getirdi.
ÖZEL YAŞAMSAL İNTERNETTE YAYDILAR
Paralel yapının dinlediği binlerce insanı özel hayatıyla şantaj yaptığına kitabında dikkat çeken Avcı, özel yaşamla ilgili bilgilerin örgüt aracılığıyla internette yayılarak tehdit arabayı olarak kullanıldığını dile getirdi. İnsanların onurunu zedeleyen paylaşımlar yapıldığını aktaran Avcı, örgütün birden fazla makamı itaate mecbur kılarak, istediğini yaptırdıklarını kaydetti. Avcı, örgütün dinleme ardından ele geçirdiği bilgileri hüküm üyelerinin aleyhinde kullandığını söylerken, çekilen saklı fotoğraflar ve kayıtlar ile birden fazla faaliyet yaptıklarını söyledi. Avcı kitabında paralel yapının 2. yol olarak ise telefonlardan elde ettikleri bilgiyi faydalanarak ihbarlarda bulunduklarını yazdı. Dinlenen bireylerin yeniden bizzat taraftarı müfettişler aracılığıyla incelendiğini ve şahıslara disiplin işlemleri uygulandığını ifade eden Avcı, disiplin suçlarıyla birden fazla kişinin tayin ve terfi işlemlerine müdahale edildi” dedi.
ORDU İÇERİSİNDE YARDIMCI GRUP
Cemaatin, Balyoz, Ergenekon, Casusluk, Fuhuş gibi operasyonlarda ordu içinde var meydana gelen ciddi bir grubun desteğini alarak zanlıların adreslerine yüzlerce askeri belge koyulduğunu ifade eden Avcı, Işık Koşaner’in nasıl dinlenildiğini ve servis edildiğini şu cümlelerle anlattı: “Cemaatin ordu içinde ciddi bir güç oluşturdu. Cemaatin ordu içinde meydana gelmiş birden fazla olayı eleştirip yazmış olması, saklı yapılmış olan toplantıların dışarıya sızdırılarak yayınlanması ve Genelkurmay Başkanı’nın bile konuşmalarının internette yayınlanmasının bunun göstergesi.”
GÖREVDEN ALMALAR 25 ARALIK’I ÖNLEDİ
18 Aralık’ta İstanbul Emniyeti’nin kilit şube müdürlerinin görevden alınmasının, 25 Aralık darbe planını önlediğini söyleyen Avcı, 18 Aralık’taki müdürlerin alınmadığı taktirde 25 Aralık planlarını mutlaka uygulayacaklarını kitabında anlattı. Avcı, planlarda mahkeme kararınıylari süreceklerini söylediği cemaatin Başbakan’ın yakınlarını bile gözaltına alacaklarını ve çoğunun tutuklanacağını anlattı.
TÜRKİYE CEZAEVİ OLACAKTI
Geniş çaplı tutuklamalarla hükümetinin düşürülmesinin planlandığını ifade eden Hanefi Avcı, ilk tutuklamalardan sonra büyük davaya başlama planlarının kurulduğunu yazdı. Yapının Selam-Tevhid davasını ortaya çıkarmayı planladığını ifade eden Avcı, bu planı şu cümlelerle anlattı: “İkinci adımda üst düzey bürokratlar, bakanlar ve MİT Müsteşarı dahil hepsi İran casusluğu yapmaktan gözaltına alınıp tutuklanacaktı. Türkiye genelinde İKK etkinlikleri adı altında muhalif herkesin susturulacaktı. Belirli suçlar isnat edilerek tüm toplumun hizaya getirilmesinin planlandı.” Kitapta anlattıklarının ne abartı ne de rivayet olduğunu yazan Avcı, İstihbarat Teşkilatı’nın İKK bilgilerinin açtığı taktirde herkesin planlananları tam olarak şekilde göreceğini de dile getirdi.
HER KESİMİ BİLİYORLAR ‘MAHREMLERE GİRDİLER’
Türkiye genelinde güven istihbarat birimleri, tüm kamu kurumları, siyasi partiler, STK, üniversiteler, basın mensupları, odalar, borsalar, dini gruplar, cemaatler ve kanaat önderleri konusunda tüm bilgilerin toplandığını kitabında ifade eden Avcı, dinlenen ve takip edilen kişilerin en mahrem sırlarına ulaşıldığını ve bunların dosyalar halinde hazırlandığını kaydetti. Avcı, İKK dosyalarında cemaatin hükümetten sonra 2. planda il, il bütün toplum kesimlerine karşı operasyonlarının hazırlık safhalarını da görmenin ve bunu bir fotoğraf gibi seyretmenin olanaklı olduğunu yazdı.
Başbakanlığı dinleyin talimatı Akkaş’tan
Hanefi Avcı kitabında cemaatin dinleme skandalını ve gerçeğin ortaya çıktıktan sonraki tavrını şu örnekle açıklıyor: “(Albay Hüseyin Kurtoğlu görevdeyken) Bir gün yardımcısının kendisine getirdiği bir evrakta 5 tane telefonun dinlenmesiyle ilgili mahkemeden dinleme kararı talep ediyorlar. Yardımcısına sorar “Bunlar neci, neyin nesi, niçin alıyoruz?” yardımcısı da “Telefonları Savcı Muammer Akkaş verdi, bir örgüt mensuplarıymış, onlarla ilgili karar alacağız” der. Konu Hüseyin Albay’ın dikkatini çeker “Peki kime aitmiş, araştırdınız mı, kim kullanıyor, nerede kullanıyor, nasıl etkinlikleri var?” diye sorar. Onlar da, “Savcı verdiği için araştırmadık, zaten karar alınmasında bazen zorluk çekiyoruz. Hiç olmazsa savcının kendisi verdiği için kolay karar alabiliriz diye öylece hemen, çabukça yazdık, getirdik” derler. Hüseyin Albay “Bunu araştırın, kim kullanıyor, nasıl kullanıyor, hangi faaliyetlerde kullanıyor, ondan sonra teklif edelim”der. Araştırıldığında bu 5 numaranın Başbakanlığa ait olduğu, Başbakanlık ve onlara yakın çevre aracılığıyla kullanıldığı anlaşılır. Bunun üzerine öyle bir dinlemenin uygun olmayacağını düşünerek savcıyı da rahatsız etmemek adına savcıya “Biz Jandarma Genel Komutanlığı’na her dinlememiz, her faaliyetimiz ile ilgili rapor vermek mecburiyetindeyiz. Bunlarla ilgili ne rapor verelim, ne yazmamız lazım?” diye sorar. Savcı, Jandarma Genel Komutanlığına böyle bir rapor verileceğini duyunca vazgeçin der ve telefon dinleme talebi yazısı iptal edilir.”
ÇÖPÜ BİLE KUTSAL
Cemaatin inancında Gülen’in kutsal bir kişi olduğunun düşünüldüğünü yazan Avcı, hocaya ilahi ilhamlar geldiğine inanıldığını anlatıyor. Gülen’de olağanüstü bilgiler ve kudret olduğuna inanıldığını söyleyen Avcı, cemaat içinde Gülen için ‘O ne diyorsa doğrudur. Hiç tartışılmaz. Nedeni Ise onda akıl üstü, ilahi irade aracılığıyla ona verilmiş bilgiler ve kutsanmış şeyler vardır” diye düşünüldüğünü söyledi. Gülen’e yüklenen kutsiyetinin ileri derecede abartıldığını da yazan Avcı, hocanın içtiği bardakta kalan suyun bile dökülmediğini belirtiyor. Cemaat üyelerinin bardak içinde kalan suyu içmeye çalıştıklarını da söylüyor. Avcı cemaatin aşırılığını şu örneklerle açıklıyor: “Hoca’nın çayından artan, bardağın altındaki çay parçası asla dökülmez. O çayı da herkes gıdım gıdım almak suretiyle bir menfaat sağlamak ister. Hocanın kullandığı hiçbir eşya boşa atılamaz, çöpe atılamaz. Hoca’nın dışarı bıraktığı gömleği, Hoca’nın bir tek kazağı, Hoca’nın bir tişörtü, Hoca’nın bir ceketi, cemaat için o kadar kutsal ve değerlidir ki onu getirip en değer verilen, en önemseyen bir kimseye hediye olarak verilecek kadar değerli bir hediye halindedir. Hoca cemaat içinde bu denli kutsaldır. Yaptığı her hareketin bir manası olduğu kabul edilir.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder