Sabah yazarı Mahmut Övür, kamuoyunda pek bilnimeyen ancak bilenlerinde de iyi tanıdığı Müftügil hakkında 'sıradan biri değil' diye yazdı.
İşte Övür'ün köşesinde yazdığı Müftügil portresi;
Son dönemde siyasi mücadele ne yazık ki daha çok operasyonlar ve yasadışı ses kayıtları üzerinden yürüyor. İlginçtir bu yöntemi bir siyaset aracı olarak kullananlar da o yöntemle vurulmaya başlandı ve ortaya birbirinden çarpıcı bilgiler döküldü.
O çarpıcı bilgiler arasında biri var ki gerçekten insanın kanını donduruyor. Bakın işadamı Süleyman Hamit Müftigil, Sözcü gazetesinden bir muhabirle konuşurken neler diyor:
"Bu kongre sonrası İmralı (Öcalan) bertaraf edilecek, artık tekrar silahlı ve çatışmalı bir dönem geliyor, Barzani de bertaraf edilecek, Erdoğan da bertaraf edilecek."
Tam anlamıyla bir darbeden söz ediyor. Başbakan Erdoğan indirilecek, Öcalan ve Barzani devre dışı bırakılacak, çatışma yaşanacak ve onlar kendi iktidarlarını kuracak.
Peki, kim bu işadamı? Doğrusu bu işadamını kamuoyu fazla bilmiyor ama bilen de çok iyi biliyor. En başta da Gülen Cemaati ve iş dünyası iyi biliyor. Bir de İsrail'in devlet erkânıyla Yahudi cemaatleri...
Müftigil, Erzurumlu bir işadamı. Gülen'in hemşerisi... İstanbul Sarıyer Demirciköy'de inşaat yapan, Kazakistan ve Ukrayna'da iş ilişkileri olan bir işadamı.
Çevresine göre girişken, tuttuğunu koparan, çok konuşan ve ilişkileriyle övünen bir işadamı...
En yoğun ilişkisi de İsrail devleti ve ABD'deki Yahudi lobisiyle. Bu ilişkinin en somut göstergesi de bürosuna gelen herkese gösterdiği İsrail ve ABD'den aldığı madalya ve nişanlar.
Boşuna değil "Güneydeki sevdiğim ülke" demesi... İsrail'i kastettiği çok açık. Bu yüzden kimse Avukatı Mahmut Tanrısever'in "Suudi Arabistan'dır" demesini ciddiye almadı. Alamazdı çünkü Suudi Arabistan'ı sevmediği de biliniyor.
Müftigil, Kanada'da oturuyor ve tam bir Pensilvanya-Washington müdavimi. Tabii şu sözleri Pensilvanya ile ilişkisinin daha ileri bir boyutta olduğunu gösteriyor:"Ben onunla (Gülen) her an beraberim. Günde 3 defa görüşüyoruz. Onun evinde (Pensilvanya'daki ev) benim payım var."
Bu yakınlıkta hemşerilikten daha çok İsrail ve ABD'deki lobilerle ilişkisinin etkisi olduğu söyleniyor.
Türkiye'deki yakın dostu da bilinen bir isim; Türkiye Yahudileri Cemaati Onursal Başkanı Bensiyon Pinto. Müftigil'i tanıyan bir işadamı şöyle diyor: "Cemaatte hiç kimsenin İsrail'le bu kadar yakın ilişkisi yok. Sesini iyi tanıyorum. Akıcı konuşur. Bu kadar bilgiyi rastgele biri bilemez. Baksanıza daha 17 Aralık olmadan olacakları söylüyor."
Sıradan biri olmadığı için de söyledikleri "Paralel Devlet" tartışmalarında bir dönüm noktası. Çünkü ilk defa devlet içindeki paralel yapının, iç ve dış ilişkileri, hedefi net biçimde ortaya çıktı.
17 -25 Aralık operasyonlarıyla Başbakan Erdoğan bertaraf edilecek, Kürt siyaseti çatışmaya sürüklenecek, Genç Parti hazırlanacak, büyük işadamlarıyla ilişki kurulacak ve AK Partili 78 milletvekili istifa ettirilerek darbe tamamlanmış olacak.
Tıpkı 28 Şubat darbesi gibi diyeceğim ama ondan daha tehlikeli. Bu da darbeci zihniyetin virüs gibi mutasyona uğradığını gösteriyor. Ama başaramayacaklar çünkü Türkiye toplumu da artık darbelere karşı aşılı.
Son dönemde siyasi mücadele ne yazık ki daha çok operasyonlar ve yasadışı ses kayıtları üzerinden yürüyor. İlginçtir bu yöntemi bir siyaset aracı olarak kullananlar da o yöntemle vurulmaya başlandı ve ortaya birbirinden çarpıcı bilgiler döküldü.
O çarpıcı bilgiler arasında biri var ki gerçekten insanın kanını donduruyor. Bakın işadamı Süleyman Hamit Müftigil, Sözcü gazetesinden bir muhabirle konuşurken neler diyor:
"Bu kongre sonrası İmralı (Öcalan) bertaraf edilecek, artık tekrar silahlı ve çatışmalı bir dönem geliyor, Barzani de bertaraf edilecek, Erdoğan da bertaraf edilecek."
Tam anlamıyla bir darbeden söz ediyor. Başbakan Erdoğan indirilecek, Öcalan ve Barzani devre dışı bırakılacak, çatışma yaşanacak ve onlar kendi iktidarlarını kuracak.
Peki, kim bu işadamı? Doğrusu bu işadamını kamuoyu fazla bilmiyor ama bilen de çok iyi biliyor. En başta da Gülen Cemaati ve iş dünyası iyi biliyor. Bir de İsrail'in devlet erkânıyla Yahudi cemaatleri...
Müftigil, Erzurumlu bir işadamı. Gülen'in hemşerisi... İstanbul Sarıyer Demirciköy'de inşaat yapan, Kazakistan ve Ukrayna'da iş ilişkileri olan bir işadamı.
Çevresine göre girişken, tuttuğunu koparan, çok konuşan ve ilişkileriyle övünen bir işadamı...
En yoğun ilişkisi de İsrail devleti ve ABD'deki Yahudi lobisiyle. Bu ilişkinin en somut göstergesi de bürosuna gelen herkese gösterdiği İsrail ve ABD'den aldığı madalya ve nişanlar.
Boşuna değil "Güneydeki sevdiğim ülke" demesi... İsrail'i kastettiği çok açık. Bu yüzden kimse Avukatı Mahmut Tanrısever'in "Suudi Arabistan'dır" demesini ciddiye almadı. Alamazdı çünkü Suudi Arabistan'ı sevmediği de biliniyor.
Müftigil, Kanada'da oturuyor ve tam bir Pensilvanya-Washington müdavimi. Tabii şu sözleri Pensilvanya ile ilişkisinin daha ileri bir boyutta olduğunu gösteriyor:"Ben onunla (Gülen) her an beraberim. Günde 3 defa görüşüyoruz. Onun evinde (Pensilvanya'daki ev) benim payım var."
Bu yakınlıkta hemşerilikten daha çok İsrail ve ABD'deki lobilerle ilişkisinin etkisi olduğu söyleniyor.
Türkiye'deki yakın dostu da bilinen bir isim; Türkiye Yahudileri Cemaati Onursal Başkanı Bensiyon Pinto. Müftigil'i tanıyan bir işadamı şöyle diyor: "Cemaatte hiç kimsenin İsrail'le bu kadar yakın ilişkisi yok. Sesini iyi tanıyorum. Akıcı konuşur. Bu kadar bilgiyi rastgele biri bilemez. Baksanıza daha 17 Aralık olmadan olacakları söylüyor."
Sıradan biri olmadığı için de söyledikleri "Paralel Devlet" tartışmalarında bir dönüm noktası. Çünkü ilk defa devlet içindeki paralel yapının, iç ve dış ilişkileri, hedefi net biçimde ortaya çıktı.
17 -25 Aralık operasyonlarıyla Başbakan Erdoğan bertaraf edilecek, Kürt siyaseti çatışmaya sürüklenecek, Genç Parti hazırlanacak, büyük işadamlarıyla ilişki kurulacak ve AK Partili 78 milletvekili istifa ettirilerek darbe tamamlanmış olacak.
Tıpkı 28 Şubat darbesi gibi diyeceğim ama ondan daha tehlikeli. Bu da darbeci zihniyetin virüs gibi mutasyona uğradığını gösteriyor. Ama başaramayacaklar çünkü Türkiye toplumu da artık darbelere karşı aşılı.
SÜLEYMAN HAMİT MÜFTİGİL...Paralel Yapı'da çok güçlü bir isim! Kime sorsan "Tanımıyorum, hiç görmedim!" diye cevap verir! Ama bu onun gücünü küçültmez! Tersine sadece karar mekanizmasındakilerle bir araya geldiğini açıklar! Müftigil, CUMHURBAŞKANLIĞIseçimlerinden önce İstanbul'da bir dostunu aradı!
Adayların belirlenmesine yaklaşık bir hafta süre vardı! 17 Aralık'tan sonra Türkiye'nin tanıdığı Müftigil, buradaki dostuna, "Cumhurbaşkanı adayımız belli oldu!" diye müjdeyi verdi! İstanbul'un tanınmış simalarından olan telefonun diğer ucundaki isim, "Kim o?" diye merakla sordu! Müftigil cevabı hemen yapıştırdı:
Ekmeleddin İhsanoğlu...
İstanbul şoke olmuştu! Çünkü bu ismi hiç bilmiyordu! Ama Müftigil ve arkasındaki güç, aday olarak istediklerini çıkarmayı başarmıştı! Emir demiri keserdi!
İhsanoğlu ismini çıkaran Müftigil önemli bir MASONDU! Çok uluslu ilişkiler ağının üzerindeydi! Pensilvanya ile de arasından su sızmıyordu! Ağırlığı büyüktü!
Bilinenden çok daha etkiliydi!
Bunu da şimdi anlıyorduk!
Müftigil, 20 Ekim 2013'te bir gazeteciyle telefonda konuşuyordu! Konuşmalar da GES'teki bir komutan tarafından kaydediliyordu! Tabii onlar güvende olduklarını sanıyordu!
Müftigil, Pensilvanya'nın ortaklık ettiği dış güçlerle birlikte, Öcalan'ı bertaraf edip barış sürecini sonlandırma ve Türkiye'yi kan gölüne çevirme projesini şöyle anlatıyordu:
MÜFTİGİL: Pazartesi Washington'da BDP'nin ABD bürosu açılıyor. Selahattin Demirtaş ve bütün Kürt diasporası oraya geliyor. İmralı'dakinin karşısında olan dünyadaki herkes oraya geliyor. Bunlara bizim güneyde bir ülke var ya, hani benim sevdiğim ülke (İsrail), onlar da destek oluyor. Burada üçlü, yani güneydeki ülke (İsrail), ABD ve bizim Kürt kardeşlerimiz, birlikte bir dayanışmayı organize edecekler.
İmralı'nın hükmü bitti.
MUHABİR: Ne demek bitti. Allah Allah...
MÜFTİGİL: Bundan sonra silahlı ve çatışmalı bir dönem geliyor. Çünkü hapiste olduğu için yandaş olmak zorunda. (Öcalan) MUHABİR: Yani dağdakiler Apo'yla ipi koparıyor.
MÜFTİGİL: Barzani, Salih Müslim'in Kuzey Irak'a gitmesini engelledi. Bunun sonucunda da Barzani'yi bertaraf edecekler.
MUHABİR: O zaman Türkiye'deki hareketlilik artacak.
MÜFTİGİL: Bunlar Türkiye'yi uyutmuş. Halk aptal.
MUHABİR: Tren, vagon, yolculuk ne oldu.
MÜFTİGİL: Devam ediyor.
MUHABİR: Geri adım yok yani.
MÜFTİGİL: Yok ya. O'nun (Erdoğan'ın) bertaraf edilmesi şart...
Bu kadar mı? Değil elbette!
Müftigil, gazeteciye 3 Aralık 2013'teki görüşmede üst düzey bir kişiyle yaptığı OTEL ALMA (Türkiye'yi kastediyor!) işlemini de anlatıyor:
GAZETECİ: Washington'daki görüşme nasıl geçti?
MÜFTİGİL: OTEL, Beyaz Saray'ın tam karşısında. Bana bu otel teklifini yapan adamla 2.5 saat görüştüm. Dünya tarihinde onunla bu kadar süre yüzyüze görüşen üçüncü adam yoktur...
17 Aralık'ı önceden bilen, hazırlıkların tam ortasında olan, gelecek bakanları saptayan, kimlerin hapse atılacağına karar veren bu isim BAŞBAKANLARI için de KİTAP yazdırıp bastırıyordu! Erdoğan'ın yerine gelecekBAŞBAKANLARI hazırdı!
Cumhurbaşkanları da tabii!
Ama işler planladığı gibi gitmedi!
İsrail ve arkasındaki güçlerle elele yapılan planlar patladı! Dediklerini yapamadılar! Ama ittifaklarında bir çatlama yok! Pensilvanya, HDP ve CHP aynı çizgide! Neredeyse Cumhurbaşkanı seçeceğimiz DEMİRTAŞ, bir anda sokakları karıştırmak için gerekli repliği yerine getirdi! CHP zaten tezkerenin ve Türkiye'nin karşısındaydı! Kemal Bey ile Selahattin Bey uzaklarda ne hikmetse aynı isimlerle görüşüyordu! Hazırda tuttukları BAŞBAKANLARI da!
Ama işler yine ABD'de bozuldu!
Amerikalı dostum bayramda çok önemli bilgiler verdi! Yakında yazarım inşallah!
Ama benim de kaldığım Peninsula Oteli'ndeki trafikle ilgili çok özel bir şey söyledi!
Biden'ın otele program dışı gelerek Erdoğan'la görüşmesinin arka planını anlattı!
Şaşırdım!
Dostum, "Erdoğan'ın o gün hiçbir planı yoktu! Serbest zaman kullanacaktı! Ama Obama uçaktan kendisini otelde buldu!
Erdoğan telefona çıkmadı!
Aradan kısa bir süre geçtikten sonra Obama uçaktan tekrar aradı! Yine telefon meşgul çaldı! Bir sonraki denemeden sonra görüşme oldu ve Biden hızla otele gönderildi..." dedi!
Çok kişinin inanmakta zorlanacağı bu notu OBAMA'nın yanındaki isme dayandırıp aktardı!
Ben bilmiyordum! Şaşırdım!
Galiba bu ittifak, bunu bildiği için şimdi son bir güçle saldıracak!
Kürtler'in anavatanı olan Türkiye'yi karıştırıp Kobani'yi kurtarmak bunların isteyeceği son şey!
Kardeşliği bitirmek için yola çıktılar!
Kürtler'in geleceğini çalmak için KÜRT gençleri kullanılacak!
Yapamayacaklar ama deneyecekler!
Ama bilmedikleri çok şey var!
Sürprizler onlar için hazır bekliyor!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder