Her zaman politika – ekonomi vesaire yerine çok iyi bildiğim medya dünyası ve Hollywood hakkında bazı gerçekleri söylemek istiyorum. Önce teknik yorum, arkasından müthiş bir politik ve dini bir savaşın perde arkası. Yazı biraz uzun olacak ama okuduğunuza değecektir.
Elimizde 2 film var: İsa nin hikayesi Tutku, ve Yunan destanı Truva (troy) film olarak muhteşem Hollywood yapımları. Bir Hollywood filminin tüm incelikleri, teknikleri en iyi şekilde kullanılmış. Burada bahsettiğim özel efektler değildir.
Filmin etkili olması için kullanılan, yakın planlar, genel açılar, filmin akışı, gerilimin kontrolü vesaire vs. tam profesyonel 2 yapım (iyi film sanat eleştirmenlerinin sevdiği film değildir, iyi film dünya halk kitlelerinin para vererek izlediği kitle filmidir, ötekine okul filmi veya sanat filmi denir, çoğunlukla üniversite öğrencileri ve festival tutkunları izler)
Gelelim Isa-Tutku filminin arkasındaki savaşa, burada tam anlamıyla Hristiyan kilisesi ile Yahudi dininin bir savaşına tanık oluyoruz.
Tabii filmin içindeki hikayeden bahsetmiyorum, çünkü o her bir turistik kitabevinde satılan Hristiyanlık tarihi kitabında anlatılmaktadır ve doğrudur ama olay filmdeki hikaye değildir.
21. yüzyılda Amerika’da müthiş bir iktidar savaşı olmaktadır. Biliyorsunuz Amerika’yi WASP (White Anglo Saxon Protestan) grup yönetir, Yahudiler 50 yıl öncesine kadar zenciler gibi bir azınlık idi. 50 yıl önce Amerika’da Yahudiler de aynen zenciler gibi şehir kulüplerine, prestijli yerlere kabul edilmezlerdi.
Bu açığı kapatmak için medyaya yatırım yaptılar önce CBS TV’yi kurdular, gazetelere, radyolara, reklam dünyasına, akla gelebilecek her türlü kitle iletişim aracına yatırım yaptılar, eleman yetiştirdiler, müdür oldular, sahip oldular (zaten Hollywood film dünyasındaki egemenliklerinden tecrübeleri vardı) böylece güç kazandılar, politikacı seçtirdiler, müdür seçtirdiler, finans dünyasını etkilediler ve hatta son zamanda Pentagon’a kadar girdiler.
Burada birşeyi söylemeden geçemeyeceğim Erbakan, televizyonsuz bu işin olamayacağını söylemişti. İhlas grubu medya yarırımlarını Amerikan yapılanmasından, dağıtım yapılanmasını dini bir Japon grubundan örnek almıştı.
Fethullah Gülen grubu da Samanyolu TV, Zaman Gazetesi, Cihan Haber Ajansı ile Amerikan yapılanmasını örnek alanlardandı.
En son Amerikan örneğini taklit eden grup ise, Erbakan hocanın talebeleri Ak Parti grubu oldu. Albayrak, Kanal 7, gazeteler vesaire ile aynı tekniği uyguladılar ve başarılı oldular. Hâla da medya üstündeki etkinlik ve yatırımlarına devam etmektedirler.
Neyse gelelim konumuza, Amerikan Yahudileri medya etkinliği sayesinde elde ettikleri inanılmaz gücün sarhoşluğuna kapıldılar, abuk sabuk şeyler yaptılar, hatta Yahudi menfaatlerini Amerikan menfaatlerinden önde tuttular ve de en önemlisi Hristiyan kilisesine bulaştılar.
Papazları aptal, sapık, pislik gösteren Hollywood filmleri, TV dizileri yaptılar kiliseyi, çocukların ırz düşmani, papazları, geri kalmış örümcek kafalılar olarak gösterdiler çünkü güç onlarda idi.
Zafer sarhoşluğuna kapıldılar her türlü iletişim aracına, her filme, tv dizisine kahraman bir Yahudi ve pislik bir Hristiyan soktular, çünkü Yahudiler Hristiyanları harcamaya kalkacak kadar gözlerini karartmişti.
Yine araya birşey eklemeden edemeyeceğim. Yahudiler ve Hollywood yıllardır Türk’leri, Müslüman’ları, Çinli’leri, Alman’ları vesaire hep sapık bir şekilde yansıtıyordu. Ama bunlar Amerikan medyasında etkin olamadıkları için ses çıkaramıyorlardı.
Sadece Japon’lar birşey yaptılar, gittiler 3 büyük Hollywood stüdyosunu satın aldılar. Zaten onun için son 10 yıldır hep karate, Samurai, Japon hikayeli filmler seyreder olduk.
Evet, konumuza dönersek, Amerikan Yahudi Medya gücü Hristiyanlar ile savaşa başladı. Sonunda daha fazla dayanamayan Hristiyan kiliseleri ilk bombayı attılar. İsa’nın tutkusu filmi “herkes eşittir, Yahudiler üstün değildir diye halkı kışkırtan Yahudi İsa’nin, güçlerini tehlikede gören hahamlar tarafından zorla Romalılara çarmıha gerdirilmesinin hikayesi”dir.
Tabii önemli olan hikaye değil, önemli olan ilk defa, son 30 yıldır Amerika’da Yahudi karşıtı bir film yapılmış olması. Yahudiler her zaman kahraman, zeki, güzel, rollerini oynarken ilk defa kötü adamlar rolüne düşmüşlerdi. Bu onları şok etti, dünyayı ayağa kaldırdılar.
Yine şunu eklemeden edemeyeceğim bu filmin yapımcısı gerçekte Mel Gibson filan değildir. Amerikan medya dünyasını bilenler için Mel Gibson değil feriştahı gelse böyle bir film yapamayacağını bilir. Daha senaryo aşamasında adamı harcarlar, zaten tüm dağıtım, finans, reklam, TV kanalları Yahudi etkinliği altındadır.
Bu filmi sadece Hristiyan kilisesi yaptırtabilir, sadece kilise gibi bir güç bu filmi dağıttırabilir. Hristiyan kilisesi Amerika’da karşı hücuma geçmiştir mutlaka bunun arkası gelecek ve Yahudi-Hristiyan medya savaşları kızışarak devam edecektir.
Onun için bu film dünya medya savaşlarının kanlı bir başlangıcıdir ve artık ok yaydan çıkmıştır ve çok kan akacaktir çok imajlar silinecektir. Hristiyan ve Yahudiler dünyada Müslümanlar ile savaşırken, artık içeride birbirlerini boğazlayacaklardır.
20 yüzyıla bakınız ilk defa medya etkinliği için bir dinler savaşı çıkıyor, herhalde “Yeni Dünya Düzeni” bu olsa gerek ?
Gelelim Türkiye’ye, Türkiye’de 2 olgu vardır birincisi Yahudi ve Hristiyan sermayelerinin Türk medyasına sızma savaşları. Yahudiler K.Y. ile salvoya girmişler, kaybetmişler ancak artık ince bir şekilde borçlu medya kuruluşlarına finansman vererek Türk medyasına girmişlerdir. Hristiyan Avrupa medyası da yine aynı ince finans yolunu kullanarak Türk medyasına sızmıştır.
İkinci olgu işe aşırı müslüman organizasyonların Türk medyasını ele geçirme projesidir. Bunu TV kanalı ve gazete alarak veya kurarak gerçekleştirmektedirler. Çok başarılı olmuşlardır. Özellikle iktidarı ele geçirdikten sonra, tıpkı Amerikan Yahudi örgütleri gibi tüm Türk medyasını direk veya dolaylı kontrol altına almışlardır. Aynı Amerikan Yahudilerinin medya yapılanması gibi heryere el atmakta, adam yetiştirmekte, müdürler atamaktadırlar.
Son olarak, Troy (truva) filmi içinde bir yorum yapacağım. Herkes film niye Türkiye de çekilmedi diyor, haklılar çünkü gerçek Truva’dan birkaç sahne, filme acaip bir reklam kazandırır idi.
Ama Hollywoood zarara girecek bile olsa onu Türkiye’de çekmedi çünkü sonuçta Türkiye’ye yararı, Yunanistan’a zararı olurdu. Film Anadolu-Yunan savaşı olurdu, Hollywood bunu kabul edemezdi çünkü Hollywood Yunanlıları kahraman yapan bir iç savaş filmi istiyordu.
Türkiye’de çekilecek tek bir sahne bile filmin yansıttığı imajı değiştirirdi dedik ya Amerika’da da bir Yunan, Ermeni, Hristiyan mafyası pardon lobisi vardır, buna izin veremezler çünkü Hollywood tam bir profesyonel babaların, pardon lobilerin yeridir. Herkesin çok farklı çıkarları vardır, hiçbir film sadece akan görüntülerden ibaret değildir.
Tüm bunları okuduktan sonra artık bir sinema filmine bambaşka gözler ile bakacağınıza eminim çünkü Hollywood da her zaman herkes birşeylerin peşindedir. Kimisi şan, kimisi para, kimisi politika, kimisi yağcılık peşindedir.
Çünkü başka türlü 200 milyon dolar bulup film yapamazsınız. 200 milyon doları da ancak büyük çıkar sahipleri finanse edebilir, ama parasal çıkar, ama politik çıkar.
Orhan Pak
not: Avrupa da, Amerika’yı taklit etmek için Euroimages diye bir kuruluş kurmuştur. Bu kuruluş film yapımcılarının politik görüşünü beğenirse para vermektedir.
Mesela Türkiye için ” Türkiye karşıtı” senaryo sunmak on koşuldur, yani Türkiye’yi aşağılık olarak gösterir, istedikleri konuları kaşırsanız finansman alırsınız, yoksa hava.
Yani medya dünyasında tek aşağılık Hollywood değildir, Avrupa’da kendi çıkarları için aşağılık olmayı kendine hedef edinmiştir.
Euroimages’in politikası da “benim çıkarlarım paralelinde ülkesine ve toplumuna ihanet etmek isteyenler bana gelebilir” dir.
21. yüzyılda medya artık hiçbir şekilde sanat değildir, tamamen çıkar olmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder