Hatay yöresinde özellikle Amanos Dağları'nda yetişen ve kekiğe benzerliğiyle bilinen “zahter” bitkisinin yaraları iyileştirici özelliği kullanılarak, yara örtücü biyomalzeme üretildi...
Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) ile Romanya Ulusal Deri ve Tekstil Araştırma Geliştirme Enstitüsü’nün ortaklaşa yürüttüğü ve 2011 yılında tamamlanan proje kapsamında, vücutta oluşan yara ve yanıklara karşı yeni nesil bir örtücü biyomalzeme elde edildi.
MKÜ Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Alpaslan Kaya, bölgede yoğun olarak bulunan ve antioksidan özelliğe sahip zahteri kullanarak, "Cilt Enfeksiyonlarına Karşı Uçucu Yağ ve Seolitle Desteklenmiş Kolajen Biometaryallerin Elde Edilmesi" projesini hazırladıklarını söyledi. Geliştirilen biyomalzemeyle cilt üzerinde oluşan yara ve yanıkların, enfeksiyon kapmadan daha kısa sürede iyileştiğini belirtti. Yrd. Doç. Dr. Kaya, Hatay genelinde dağlarda yetişen zahterin yağının elde edilmesiyle ortaya çıkarılan uçucu maddenin, halen kullanılmakta olan ve hayvan derisinin derma tabakasından hazırlanan bantın içine yerleştirildiğini anlattı. Zahterin antioksidan, antibakteriyal, antiviral ve analjezik etkisi sayesinde kapalı olan yara üstünün enfeksiyon kapmadığını ifade ederek, "Elde ettiğimiz ürün, özellikle yanıktan yatak yarası ve şeker hastalığına bağlı yaralara kadar birçok rahatsızlığın tedavisinde etkili olacaktır." dedi.
Dünyada yara örtücü malzemelerin üretiminde hayvan derisinin derma tabakasından elde edilen kolajenin, Romanya Ulusal Deri ve Tekstil Enstitüsü Kolajen Bölümü tarafından yapıldığını belirten Alpaslan Kaya, "Kolajen, genellikle yara örtücü malzemelerin yapımında kullanılıyor ancak tek başına etkili olamıyor. Bundan hareketle geliştirdiğimiz ve patent alarak tescillediğimiz ürünümüz burada devreye giriyor. Zahterin içinde barındırdığı özellikler sayesinde, yürütülen tedavi daha etkili oluyor." şeklinde konuştu. Yara örtücü malzemenin seri üretimine geçilmesi durumunda, uçucu yağ hammaddesinin temininin Hatay florasında doğal olarak bulunan bitkilerden elde edileceğini, bunun da bölge insanı için yeni bir gelir kapısı olacağının altını çizdi.
Projenin diğer yürütücülerinden kimyager Madalina Georgiana Albu ise zahterin çeşitli mikroplar üzerindeki etkilerinin tespitinin ardından bitkiyi jel haline getirerek, halen kullanılmakta olan hayvan derisinden üretilen bantın içine yerleştirdiklerini söyledi. Kimyager Zina Vuluga da üretilen maddenin sentetik herhangi bir madde içermediğini, içinde hayvan derisinden elde edilen kolejen, doğal bir mineral olan zoalit ve zahter uçucu yağı bulunduğunu anlattı.
(CİHAN)
MKÜ Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Alpaslan Kaya, bölgede yoğun olarak bulunan ve antioksidan özelliğe sahip zahteri kullanarak, "Cilt Enfeksiyonlarına Karşı Uçucu Yağ ve Seolitle Desteklenmiş Kolajen Biometaryallerin Elde Edilmesi" projesini hazırladıklarını söyledi. Geliştirilen biyomalzemeyle cilt üzerinde oluşan yara ve yanıkların, enfeksiyon kapmadan daha kısa sürede iyileştiğini belirtti. Yrd. Doç. Dr. Kaya, Hatay genelinde dağlarda yetişen zahterin yağının elde edilmesiyle ortaya çıkarılan uçucu maddenin, halen kullanılmakta olan ve hayvan derisinin derma tabakasından hazırlanan bantın içine yerleştirildiğini anlattı. Zahterin antioksidan, antibakteriyal, antiviral ve analjezik etkisi sayesinde kapalı olan yara üstünün enfeksiyon kapmadığını ifade ederek, "Elde ettiğimiz ürün, özellikle yanıktan yatak yarası ve şeker hastalığına bağlı yaralara kadar birçok rahatsızlığın tedavisinde etkili olacaktır." dedi.
Dünyada yara örtücü malzemelerin üretiminde hayvan derisinin derma tabakasından elde edilen kolajenin, Romanya Ulusal Deri ve Tekstil Enstitüsü Kolajen Bölümü tarafından yapıldığını belirten Alpaslan Kaya, "Kolajen, genellikle yara örtücü malzemelerin yapımında kullanılıyor ancak tek başına etkili olamıyor. Bundan hareketle geliştirdiğimiz ve patent alarak tescillediğimiz ürünümüz burada devreye giriyor. Zahterin içinde barındırdığı özellikler sayesinde, yürütülen tedavi daha etkili oluyor." şeklinde konuştu. Yara örtücü malzemenin seri üretimine geçilmesi durumunda, uçucu yağ hammaddesinin temininin Hatay florasında doğal olarak bulunan bitkilerden elde edileceğini, bunun da bölge insanı için yeni bir gelir kapısı olacağının altını çizdi.
Projenin diğer yürütücülerinden kimyager Madalina Georgiana Albu ise zahterin çeşitli mikroplar üzerindeki etkilerinin tespitinin ardından bitkiyi jel haline getirerek, halen kullanılmakta olan hayvan derisinden üretilen bantın içine yerleştirdiklerini söyledi. Kimyager Zina Vuluga da üretilen maddenin sentetik herhangi bir madde içermediğini, içinde hayvan derisinden elde edilen kolejen, doğal bir mineral olan zoalit ve zahter uçucu yağı bulunduğunu anlattı.
(CİHAN)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder