Bursa ve İzmir adlarını taşıyan iki Osmanlı savaş gemisi, görevlendirildikleri Basra Körfezi’ne gitmek üzere İstanbul’dan yola çıkarlar. Tarih, 1865 yılının 12 Eylül’ünü göstermektedir. Gemiler, Akdeniz’i aşacak, Cebel-i Tarık Boğazını geçerek Atlas Okyanusu’na çıkacak, sahilleri izleyerek tüm Afrika kıtasını dolaşacak ve Basra’ya ulaşacaktır. Sorunsuz geçecek bir yolculukta bile aylar sürecek bu sefer, hiç de beklendiği gibi gitmez.
On yedi gün fırtınalarla boğuşan gemiler, çaresizlik içinde dalgaların sürüklediği limana, Güney Amerika sahillerine, Rio de Janerio limanına demir atarlar. Brezilya’da yaklaşık iki ay kadar kalan korvetler, tekrar denize açılır ve Ümit Burnu’nu dolanarak Basra Körfezine ulaşırlar.
Bu korvetlerin imamı Bağdatlı Abdurrahman Efendi, Brezilya’da Müslümanların olduğunu ve çok bilgisiz olduklarını görünce, gemi kumandanından izin alarak Brezilya’da birkaç yıl kalır. Buradaki Müslümanlar siyahîdirler ve buraya çoğunlukla Afrika içlerinden köle takasıyla getirilmişlerdir. Orada öğrendikleri İslam’ı burada yaşamaya çalışmaktadırlar. Bütün Müslümanların siyahî olduklarını zannetmektedirler, hatta Müslümanlığın siyahî ırkına has bir din olduğuna inandıklarından, uzun yıllar Brezilya’daki halktan Müslüman olmak isteyenler bu inanç nedeniyle Müslüman olamamıştır. Abdurrahman Efendi, burada kaldığı süre içinde Müslümanların birçok yanlış fiilini değiştirir ancak bu çok da kolay olmaz. Zira, dini tekellerine almış çeşitli kişiler, diğerlerinden biraz fazla şeyler bildikleri için “alim” diye saygı görmektedirler
Brezilya’dan ayrılan korvetler, Ümitburnu’na uğradıklarında buradaki bir Bağdatlı alimin varlığından haberdâr olurlar. Bu alim Bağdat ulemasından Ebubekir Efendi’dir. 1863 yılında, yani Bursa ve İzmir korvetleri yola çıkmadan iki yıl önce, bölgedeki Malay Müslümanlarının istediğiyle İslam’ı öğretmesi için Osmanlı tarafından gönderilen alimdir.İngiltere, bölge Müslümanlarının istediği üzerine Osmanlı’dan bölgeye bir alimin gönderilmesini istemiştir. Sultan Abdülaziz’in fermanıyla Ümitburnu’na hareket eden Ebubekir Efendi’ye öğrencisi Ömer Lütfi refakat etmektedir. Fransa, İngiltere üzerinden Ümitburnu’na geldiklerinde, bölge halkının İslam’ı büyük oranda unuttuklarını görmüşlerdir. Uzun yıllar burada kalan Ebubekir Efendi, İslam’ın yanlış anlaşılmasından neticesinde ortaya çıkan karışıklıkları gidermeye çalışmıştır. Öğrencisi Ömer Lütfi de uzun yıllar Ebubekir Efendi’yle birlikte burada kalmış ancak, dört yıl sonra memleket hasretiyle Basra Körfezi ve İskenderiye üzerinden İstanbul’a gelmiştir. Bağdat’tan Ümitburnu’na, buradan da İstanbul’a uzanan seyahati olabildiğince detaylarıyla anlatan Ömer Lütfi’nin bu eseri “Yüz Yıl Önce Güney Afrika” adıyla Kitabevi tarafından Deniz Seyahatnâmeleri serisi içinde yayınlandı.
Bursa ve İzmir korvetlerinin mühendisi Mühendis Faik de bir seyahatnâme kaleme almıştır. Abdurrahman Efendi’nin Brezilya’da kalmasını farklı yorumlayan Mühendis Faik, onun gemiden kaçtığı öne sürmektedir. Oysa, her şey kumandanın bilgisi dahilindedir. Brezilya yasalarına göre İslam yasak olduğundan, gizli şekilde İslam’ı anlatan Abdurrahman Efendi’nin sıkıntı çekmemesi için böyle bir yol izlenmiştir. Ayrıca, Brezilya hükümeti yasalarına göre, biri Brezilya’da kalmak isterse ona geniş topraklar ve özgürlüğü verildiği için gemi kumandanı hükümetten Abdurrahman Efendi’nin bulunmasını istemiştir. İmam, Brezilya’da kalmak isteyince de, böylece Osmanlı bilinçli olarak oraya bir Müslüman bırakmamış oluyor ve Abdurrahman Efendi Brezilya hükümeti nezdinde varlığını meşrulaştırıyordu. Bunun neticesinde Osmanlı, Brezilyanın yasalarına aykırı bir iş yapmıyor ama Müslümanların ihtiyacı olan alimi de oraya sorunsuzca bırakıyordu.
Ayrıca Mühendis Faik, Ümitburnu’ndaki Bağdatlı Ebubekir Efendi hakkında çeşitli iddiaların olduğunu ve halkın ondan memnun olmadığını söylüyorsa da, Ebubekir Efendi’ye misafir olduktan sonra bunun başka türlü olabileceğini, İmam Efendi’nin adaletsizlik yapamayacağına inandığını söylüyor. Bu durumun aslını da Ömer Lütfi’nin eserinde görüyoruz: Bölgedeki cahil halkı kandırarak menfaat sağlayan, İslam’ın hükümlerini kendi menfaatleri için kullanan bazı “imam”ların iftiralarına maruz kalmıştır. Aynı dönemde (Temmuz 1862-Ocak 1882) İstanbul’da Münif Paşa tarafından Cemiyet-i İlmiye-i Osmaniye’nin yayın organı olarak çıkarılan aylık dergide Ebubekir Efendi’nin gönderdiği mektuplar neşredilmiştir. Bu mektuplarda, Ebubekir Efendi, halka bu sahtekârlar yüzünden gerçek İslam’ı anlatamadığını ve iftiralarla halkla arasının açıldığını ve Dersaadet’ten istifasını istemesine rağmen bunun gerçekleşmemsinden yakınmaktadır.
Kitabevi’nce titiz bir çalışmayla yayınlanan bu üç deniz seyahatnâmesi, Osmanlı’nın gücünü büyük oranda kaybetmiş olmasına rağmen, dünyanın her yerindeki Müslümanlar tarafından koruyucu vasfını yitirmediğini göstermesi açısından önemlidir. Ayrıca, unuttuğumuz coğrafyaları yeniden hatırlamamıza vesile olmaktadır. Tarihi birer vesika olmaları açısından da, devrin Osmanlı şartlarını izah eden bu değerli üç eser, tarihe merak duyan herkese hitap ediyor.
-Brezilya’da İlk Müslümanlar, Brezilya Seyahatnâmesi, Bağdatlı Abdurrahman Efendi, Çeviren: Antepli Mehmed Şerif, Yay. Haz.: N. Ahmet Özalp, Kitabevi Yayınları
-Yüz Yıl Önce Güney Afrika, Ümitburnu Seyhatnâmesi, Ömer Lütfi, Yay. Haz.: Hüseyin Yorulmaz, Kitabevi Yayınları
-Türk Denizcilerinin İlk Amerika Seferi, Seyahatnâme-i Bahr-i Muhit, Mühendis Faik, Yay. Haz.: N. Ahmet Özalp, Kitabevi Yayınları
NOTLAR
1) Ümit Burnu Seyahâti güzergâh takvimi, Ebubekir Efendi (Ömer Lütfi), İstanbul’dan çıkış 7 Kasım 1862, Ümitburnu’na varış 17 Ocak 1863
NOTLAR
1) Ümit Burnu Seyahâti güzergâh takvimi, Ebubekir Efendi (Ömer Lütfi), İstanbul’dan çıkış 7 Kasım 1862, Ümitburnu’na varış 17 Ocak 1863
2) Bursa – İzmir Korvetleri güzergâh takvimi, İstanbul’dan çıkış 12 Eylül 1865, Brezilya’ya mecburi varış 7 Haziran 1865, Ümitburnu’na varış 23 Ağustos 1866, Ümitburnu’ndan ayrılış 14 Eylül 1866, Basra’ya varış 14 Kasım 1866, Abdurrahman Efendi – Mühendis Faik
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder