1 Aralık 2013 Pazar

Üç baba rock'çıdan Sevinç Pekin'e aşk mektupları


Üç baba rock'çıdan Sevinç Pekin'e aşk mektupları


Bir dönemin ünlü vamplarından Sevinç Pekin, dört ünlü şarkıcı Ertan Anapa, Cem Karaca, Barış Manço ve Ersen ile aşk yaşamıştı.
20 Ocak 2013 Pazar 01:07

Tarihsatırında, «Gün, ay ve yıl yok. Sen de yoksun çünkü.» yazılı olan mektup şöyle devam ediyor:

«İçimin balı, yürek suyum, önce bi merhaba sana, sonra da sonsuz iyi olman
dileklerim bi dolu.

... Sultan, seni çok özledim. Bu kesin, yüreğim sana dönük. Gün sayar birgaribim desem yeri. Türkü söylüyorum akşamları. Düşümde geceleri ılıklığın,gündüz hayalimde sen kere sen.

Sana seni seviyorum demek öyle soyut ve de öyle kılıksız ki, gel diyorum tezkere bekleyip, tesbih çeken usta er gibi 16 Eylül'e ki, somutlaşsın yüreğimizin sıcaklığı ve en güzel giysileri giysin sevgimiz.

Bindallım, yazmam, bağlamam benim.

Öperim.»
(Üstteki fotoğraf: Cem Karaca ile Sevinç Pekin mutlu günlerinde...) 

Cem Karaca'nın Sevinç Pekin'e yazdığı bu aşk mektubunda hasretle beklediği 16 Eylül'e gelince iki sevgili buluştular mı, buluşmadılar mı bilmiyoruz. Bunlar onların aşkının derinliklerinde kalmış sırlar. Elimizde sadece bu mektubun yazılışından üç ay kadar sonrayazılmış bir başka mektup var. Yine Cem Karaca'dan Sevinç Pekin'e yazılan mektup 30 Ekim tarihini taşıyor.

Bu "30 Ekim", 1971 yılının Ekim'i olsa gerek. Ama her zaman oduğu gibi aşıklar için yıl, ay, gün yok olmuş.

Karaca bu kez mektubuna hitapsız başlamış. Bunu şöyle açıklıyor mektubunilk paragrafında:

«İnsanlar genellikle birtakım kelamlar ederek başlarlar mektuba. Ancak bir dolu düşünmeme rağmen ilişkilerimize uygun bir başlangıç bulamadım. Sen prensiplerimin katılığında neydin? Bunu bulup çıkarmak olanaksız.

Seni sevmek mantığın laboratuvarında analiz yapıldığında veba, ya da cüzzam ile eş değerli. Ancak yüreğimin gizlisinde insan sevgisi 'N'olur' diyordu bana 'Sevinç'i yalan sevinçlerden arıtmayı, iyiye, güzele götürmeyi dene.' Mantığım güzel bir kadın olduğun için, sana yakın gelip üç kağıtçı bir davranışla meyvelerini yemeyi de söylüyordu bana açıkçası...

Cem Karaca bu uzun mektubu şu cümlelerle bitiriyor:

... Yaşantımda önemli bir yerin oldu, inan hem de sandığından daha olumlu. 
Sana bugüne kadar söylediğim bi dolu şey gibi bunun da bir iyicene senin tarafından anlaşılacağına emin değilim. Ama yine de yazdım. Seni (İnsan Sevinç'i) buradan oraya öperim.

Cem diye biri.»
(Üstteki fotoğraf: Barış Manço ile Sevinç Pekin, Ankara'da tanıştı, İstanbul ve Avrupa'da flört etti.)

Bu mektup büyük bir aşkın bitiminin bir kara habercisi. Cem Karaca sizin de dikkat ettiğiniz gibi «sevmekten» bahsederken bir önceki mektupta olduğu gibi içinde bulunduğumuz zamanı değil, de, geçmiş zamanı kullanıyor. 

Mektubun buraya almadığımız pasajlarında ise ünlü şarkıcı, sevgilisinin evinde kalan bazı elbiselerini göndereceğini söylüyor ve «Senin berberdeki arkadaşların herhalde şimdi biten aşkımız için seni teselli edip 'İyi ki şu suratsız heriften ayrıldın' diyorlardır» şeklinde yazıyor.

(Solda: Sevinç Pekin'in en kısa aşklarından biri, genç şarkıcı Ersen oldu.)

Yirminci asırda Cem Karaca kadar romantik fazla erkek kaldı mı bilmiyoruz.
Ancak bir başka ünlü şarkıcı, Barış Manço'nun aynı kadına yazdığı mektuplarhiç de öyle fazla aşk cümleleriyle dolu değil. Hatta mektubu şöyle dikkatliokumasanız herhangi bir arkadaşa yazılan bir mektuptan ayıramayacaksınız.

Barış Manço'dan Sevinç Pekin'in kaldığı Köln'deki Haus Metropolis 
Oteli'ne gelen mektup 16 Aralık 1970 tarihini taşıyor. Mektup aynen şöyle:

«Sevinç,

Ben İstanbul'dan ayrıldıktan sonra, doğru Belçika'ya gelmedim. Planlarımızın tersine, önce Tunus'a gittim. Oradan Marsilya-Paris üzerinden Liege'e geldiğimde kartını buldum. Kartta yazdığın Berlin adresini postadan soruşturdum. Eksikmiş. Bu yüzden daha tafsilatlı bir adres bekledim. Bu sabah Köln'den kartın geldi.

Köln, Liege'e çok yakın. Hemen atlayıp gelebilirim. Ancak çok acele Paris'e gitmem gerekli. Bu gece yola çıkacağım. İşlerimi bitirir bitirmez tekrar Liege'e döneceğim. Herhalde cumartesi (19 Aralık) ya da pazar (20 Aralık) Köln'e gelebilirim. Seni görmek için tabii.

Dediğim gibi en geç cuma dönmüş olurum Liege'e. Böylelikle hafta sonunda buluşmuş oluruz Köln'de. Ben de seni çok özledim. Yakında buluşmak üzere.

Barış.»


(Solda: Sevinç Pekin'in sahne dünyasından ilk büyük aşkı Ertan Anapa'ydı...)

Barış Manco'nun mektubu bu kadar... Gelişi güzel bir dosya kağıdına karmaşık 
bir yazıyla yazılmış. Aceleyle yazıldığı belli. Cem Karaca'nınki ise aksine kalın mektup kağıtlarına, düzgün bir yazıyla yazılmış...

Sinema ve sahne yıldızı Sevinç Pekin'e gelen aşk mektupları bu kadarla bitmiyor. Ersen'den de iki kart var elimizde. Kartlardan birisi bayram için yazılmış. Hangi bayram olduğu belli değil. Hayli büyük olan kartın üzerinde kocaman bir kedi resmi ve şu sözcükler var: 

«Gülü seven dikenine katlanır, sevgilinin bayramı kutlanır.» 

Bu matbu yazının altına Ersen kendi yazısıyla şunları yazmış:

«Şimdiden bayramını kutlamak biraz erken fakat seni bu kutsal günde bulamama korkusu ancak şu kartımla heyecanımı yeniyor. Neyse şimdiden kutlarım. Belki de hiç görüşemeyiz. Sevgiler - Ersen»

Bir başka kart yeni yılda gelmiş Ersen'den Sevinç Pekin'e. Aynı cinsten, üzerinde kocaman bir Noel Baba olan renkli karta «Sana layık olamamak belki yanlış. Biliyorum. En güzel yılların senin olması dileğiyle. Mutlu ol.» yazmış genç sanatçı.

Sevinç Pekin'in geçmişte kalan aşk hikayelerinin kahramanları bugün hepsi sevdikleri kadını unutmuş, yeni hayatlarına adapte etmişler kendilerini.

Sevinç'in ilk önemli şarkıcı aşkı Ertan Anapa, Funda Postacı ile evliliğini 
sürdürüyor. Pekin'e o ateşli aşk mektuplarını yazan Cem Karaca sanki o günleri hiç yaşamamış gibi genç eşinin başından bir an ayrılmıyor, baba olması için yaklaşan ayları sayıyor heyecanla. Ersen ve Barış Manço ise kısa süreli flörtler ve müzik çalışmaları ile geçiriyorlar günlerini...

Zaman her şeyde olduğu gibi aşkta da hükmünü 
gösteriyor anlayacağınız, yaşandığı anda ne kadar büyük olursa olsun aradan aylar, yıllar geçince belki de gün geçtikçe değerini kaybeden birkaç hatıra kalıveriyor sevenin, sevilenin hafızasında. O zaman insan ister istemez Mario Simmel'in bir büyük aşk hikayesini anlatan romanının adını hatırlıyor: 
"Aşk Dediğin Laftır"...


(25 Ağustos 1973)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder