Emniyet Genel Müdürlüğü, Fetullah Gülen'in liderliğini yaptığı Paralel Devlet Yapılanması (PDY) ile ilgili gündeme damgasını vuracak "GİZLİ" ibareli bir rapor hazırladı. 9 Mart 2015 tarihli rapor Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, Emniyet Genel Müdürlüğü'ne gönderdiği talimat üzerine hazırlandı.
Sabah'ın haberine göre, Talimatta Gülen'in liderliğini yaptığı PDY'nin bir terör örgütü olup olmadığı soruldu. Başsavcılık, Emniyet'ten, konunun incelenmesi ve bir rapor hazırlanmasını istedi. Gelen talimat üzerine 53 sayfalık kapsamlı bir rapor hazırlayan Emniyet'in Başsavcılığa gönderdiği Genel Müdür Yardımcısı Zeki Çatalkaya imzalı 543-40025 sayılı dosyada şok detaylar yer aldı.
GÜLEN'İN EN YAKININDAKİ KONUŞTU
"Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet yapılanması (FETÖ/PDY)" konulu rapor 4 başlıktan oluştu. Raporun başlıkları "FETÖ/PDY", "Terörizm ve genel hususlar", "ayrıntılı inceleme", "netice ve kanaat" şeklinde sıralandı. Raporda Gülen'in en yakınında bulunmuş, ancak ismi gizli tutularak X olarak kodlanan bir ismin ifşaatlarına geniş yer ayrıldı.
Gülen'in en yakınındaki ismin anlattığı okuyanları şok eden detaylar şöyle:
BAY X'TEN GÜLEN TERÖR ÖRGÜTÜ
Devletin resmi kurumlarındaki yapılanmayı kendi tabiri ile Necatibey caddesindeki evdeki toplantıda şöyle söylemişti: "Bir gün bana Ankara'da bin evimiz olduğunu söyleyin, devleti paçasından şöyle bir tutacağım, devlet uyandığında yapacağı hiçbir şey kalmayacak. Bir kere vuracağız tam varacağız" demişti.
CIA VE FBI'DAN EĞİTİM
CIA ve FBI tarafından hükümete yönelik faaliyetlerine ilişkin kültür merkezlerinde alt kadroya eğitim verdi. Bunun en iyi örneği 17 Aralık operasyonudur. Bu girişim tamamen hükümeti ortadan kaldırarak devletin tüm kurumlarıyla zayıf düşürmek amacını taşımaktadır.
GÜLEN PİŞMAN OLMUŞ
Fetullah Gülen'in çevresindekilere 17 Aralık sürecine ilişkin "Keşke şimdi yapmasaydık" dediğini duydum. Bu operasyon başarılı olsaydı Gülen yurda dönecekti. Bu başarısızlık cemaatin Amerika ve İsrail nezdinde prestij kaybetmesine neden olmuştur.
ERDOĞAN'I ÖLÜMDEN FİDAN KURTARDI
MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın yerine emniyet kökenli R. getirilerek dış güçlerin veparalel yapının hedefleri doğrultusunda hizmet ettirilmek istenmiştir. Tayyip Erdoğan rahatsızlandığı zaman cemaate ait bir hastaneye yatırıldığını duyan Hakan Fidan, hızlı bir şekilde hastaneye yetişip ameliyata mani olmuş ve paralel yapının yapmak istediği tehlikeli sonuca engel olmuştur. Bu nedenle Paralel yapı ve İsrail'in sevilmeyen adamı Hakan Fidan olmuştur.
DÜNYAYI FETHEDECEKTİ!
Fetullah Gülen (Necatibey caddesindeki evde) 5. katta yapılan bir toplantıda bizlere "Allah izin verirse bir gün gelecek bu dünyayı fethedeceğiz ama önümüzde Bedirler, Uhudlar var, çetin geçeceğimiz yollar var. Akan kanlarımıza rağmen arkadan gelenler aynı yoldan devam edecektir" diyerek bizleri motive etmiştir. İletişim ağı kurmada Ulak sistemini Humeyni modelinden almıştır.
TATBİKAT İÇİN NOT KÂĞITLARINI YEDİRİR
Ben sorumlu bir kişi olarak talimatları Gülen'den alırım. Hiçbir adım Gülen'in onayı olmadan olmaz. Hoca gündemle ilgili gerekli talimatları verir. Talimatlarını yenilebilir küçük kâğıtlara yazdırırdı. Sanki polis baskını varmış gibi tatbikat yaptırılır not kaâğıtları bize yedirilirdi.
AMERİKA'YA RAPOR
96 ve 97 yıllarında CIA'dan emekli olmuş ve hala görevde olanlardan bazıları gelerek Türkiye'nin, Orta Asya'nın MR'ını çektiler. Ayrıca cemaatin bölgedeki gücünün tespitini yaptılar ve bizler bunları gezdirdik onlara yardımcı olduk. Akabinde bunları rapor haline getirip Amerika'ya gittiler. Gülen kendi ağzından cemaat sayesinde Amerika'nın bir kapı araladığını söylemiştir.
GÜLEN OKULUNDA CIA AJANI
Cemaate ait yurt dışındaki okullarda CIA görevlileri de öğretmen olarak çalışır. Amerika'da Ortadoğu ve Türkiye masasında Yahudi görevliler var. Gülen bu masalar tarafından sorgulandığını bizzat bana anlatmıştır. Amerika hangi ülkeyi terör örgütü ilan ederse Fetullah Gülen'i çağırarak deklare etmesini istiyordu.
BÖCEKLERİ KOYANLAR BUNLAR
Emniyet Genel Müdürlüğü üzerinde dinleme merkezi kuranlar, Başbakanın ofisine böcekleri yerleştirenler, herkesi dinleyerek fişleyenler, herkesi kameraya çekenler bunlardır. Bunların sıradan bir teknoloji ve stratejiyle çalıştığını düşünmeyin.
BU GAZETEYİ ÇIKARTMAYIN
Zaman gazetesinde, 28 Şubat sürecini destekleyen, Erbakan ve hükümet aleyhinde yazılar yazılmıştır. Fetullah Gülen, Erbakan'ın istifaya direnmesi sürecinde 5. Kat toplantısına geldiğinde elinde Zaman gazetesini oradakilerin yüzüne fırlatarak "Bir hükümeti bile deviremeyen bu gazeteyi çıkartmayın" demiştir.
Cennete adam taşımayı bırak
Tanık, 1988-1990 yılları arasında Ankara Dikimevi'nde örgüte ait bir öğrenci yurdunda gerçekleştirdiği toplantıyı şöyle anlattı: “TSK üzerinde çalışma yapan cemaat sorumlularının katıldığı toplantıda, Ankara il imamı bize hitaben 'yapmış olduğunuz iş hiçbir şey ile kıyaslanamaz, tarihi bir iş yapıyorsunuz' dedi. Ayrıca bu imam Gülen'in 'Bir vasıtanız var ve cennete adam taşıyorsunuz, muvakkaten o işi bırakın, bu işi yapın, bu daha önemlidir' şeklindeki haberini bize iletti." Askeri liseye girdikten sonra cemaatle bir daha görüşmeyen bir kişiyle ilgili olayı anlatan tanık, “Bu durumu, Ankara il imamına aktardım. O da bana 'boşver üzerine gitme, gelmiyorsa gelmesin. İleride nasılsa rütbelerini sökeriz' diye söyledi" dedi. Talimatların silsile yolu ile alındığı ve talimatların Gülen tarafından verildiğini anlatan tanık, "Bize bu kağıtları polis baskını var şeklinde tatbik ettirilerek yedirilirdi. Ama biz bunları ezberledik" dedi.
Orduya karşı nefret içinde
Gülen'in askere hayran bir görüntü sergilediğini ancak arka planda derin bir asker korkusu ve rahatsızlığı olduğunu söyleyen tanık, “Her asker konusu geçtiğinde hoca 'bu askeriyeye askeriyenin içindeki kahramanlarla bir gün hesabını soracağım' demiştir. Fetullah Gülen ayrıca askerlere, 'siz benim Bedir'imin, Uhud'umun Hamzaları ve Alileri olarak yetişiyorsunuz' derdi. 30 yıldır askeriyenin içerisinde 'Fetullah Hoca'nın emriyle bir gün tankları yürüteceğiz' diye bekleyen kişiler var. Bir dönem askeriyeden atılanların üzerine hoca neredeyse felç geçirecekti" dedi. Devletin istihbarat birimlerinde görev yapan paralelcilerin tüm bilgileri kendi kurumlarından önce Fetullahn Gülen'e ve onun üst akıllarına ulaştırdıklarına dikkat çeken tanık, üst düzey yetkililerin yaptığı görüşmeler ve toplantılara ait kayıtlar ile kararnameleri henüz kimse görmeden anında özel faksla Pensilvanya'daki Fetullah Gülen'e gönderildiğini belirtti.
DOSYADA Kİ ŞOK DETAYLAR
Emniyet'in Başsavcılığa yolladığı dosyada Bay X'in gündem yaratacak ifşaatları:
* Paralel yapıya CIA ve FBI eğitim verdi.
* Erdoğan'ı paralel hastaneye yatırıp öldüreceklerdi, Fidan kurtardı.
* Gülen imamlara not kâğıdı yediriyordu.
* Paralel modeli Humeyni'den aldı.
* Gülen darbe yapamadı, İsrail ve ABD'nin gözünden düştü.
* Okullarda öğretmen olan CIA ajanları var.
* Tankların Gülen için yürümesini bekleyenler var.
* Gülen'in gizli arşivi ortaya çıktı.
AÇTIĞI DAVALARA RET KARARI ÇIKTI
Fetullah Gülen'in, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık'a açtığı hakaret davaları reddedildi. Gülen'in, çeşitli tarihlerdeki konuşmalarında "kişilik haklarını ihlal ettiği" iddiasıyla Erdoğan'a açtığı manevi tazminat davası reddedildi. Yine bir gazetede yer alan röportajında kendisine iftirada bulunduğu iddiasıyla Bakan Işık'a açtığı 50 bin liralık manevi tazminat davası da reddedildi.
TANKLAR GÜLEN İÇİN YÜRÜSÜN
Zaman zaman askeriye içindeki cemaat elemanları ile esnaf ağabeyleri bir araya gelirdik. Hem onlar biraz tatil yapmış olurdu hem de biz onlara işin manevi boyutunu anlatırdık. O zaman Fetullah'ın askere tavsiyesi şu olurdu. "Siz benim Bedir'imin, Uhud'umun Hamza'ları ve Ali'leri olarak yetişiyorsunuz" derdi. 30 yıldır askeriye içinde Fetullah hocanın emriyle bir gün tankları yürüteceğiz diye bekleyen kişiler var. Hava ve deniz cemaat yapılanmasının daha çok yerleştiği yerlerdir.
BUNLAR DA EMNİYET'İN TESPİTLERİ
Gülen'in en yakınındaki X kişinin anlatımlarına değinilen raporda Gülen cemaati ile ilgili Emniyet Genel Müdürlüğü'nün analiz ve tespitlerine de yer verildi:
* Örgütün özellikle TSK, Emniyet, yargı, MİT, mülkiye ve bürokrasideki örgütlenmesi ile yasadışı faaliyetleri muhtelif tarihlerde resmi kurumlar ve istihbarat birimlerince hazırlanan çeşitli raporlarla devlet arşivine girmiştir.
* Fetullah Gülen, ilk etapta devlete karşı savaş vererek hedeflere ulaşmanın yıpratıcı olacağını tespit emiş, bu nedenle mevcut sistemi yıkmak yerine devletin tüm kurumlarını ele geçirmeyi hedeflemiştir.
* FETÖ/PDY örgütlenmesi gizlilik, hiyerarşik yapılanma, pelür kâğıtları ile haberleşme, özgeçmiş raporu verme ve kodadı kullanma gibi özellikleriyle yasadışı terörist örgütlenmelerin taktiklerini kullanmaktadır.
* Örgüt, Emniyet teşkilatındaki kadrolaşmasını belirli bir düzeye ulaştırdıktan sonra buradaki gücünü operasyonlarının ana aracı olarak kullanmaya başlamıştır.
* Örgüt, coğrafi, sektörel ya da kurumsal anlamda imam olarak ifade edilen sorumlulardan oluşan hiyerarşik bir düzene sahiptir. FETÖ/PDY mensuplarınca "Kâinat imamı" ve "mehdi" olarak kabul edilen Fetullah Gülen'in liderliğini yaptığı örgüt; danışma kadrosu, kıta imamları, ülke imamları, bölge imamları, il imamları, ilçe imamları, esnaf imamları, semt imamları, ev imamları üzerinden örgütlenerek tabana yayılmıştır.
* Mülki idare, emniyet, TSK ve yargı için öğrenciler özellikle 4 kişilik gruplar halinde hazırlanmakta ve diğerleriyle iletişimi mümkün olduğunca sınırlanmakta, "hücre tipi yapılanma" modeli uygulanmaktadır. Bu öğrencilere sınav soruları sınavdan önce verilir. Buna "Fetih okutmak" denir. "Fetih okutmak" sınavda çıkacak soruların önceden öğrencilere verilip ezberletilmesine denir.
* Örgüt mensuplarına yönelik yapılacak operasyonları önceden öğrenebilmek ve tedbir almak için örgütün devletin tüm resmi kurum ve kuruluşlarını bilgi işlem altyapılarına (UYAP, POLNET, TÜBİTAK, TİB vb) alınan adli ve idari tüm tedbirlere rağmen sızıldığı tespit edilmiştir.
* Örgüt, imam ve ağabeylik görevlendirmeleri öncesinde elemanlarına 10 maddelik bir metin üzerinde yemin ettirir. Bu şahıslardan 18 maddelik prensiplere uyması istenir.
Fidan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Fidan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1 Temmuz 2015 Çarşamba
4 Kasım 2013 Pazartesi
Fidan i dikme degil sökme operasyonlari
Bazı haberler var ki, uzun süre iz takibi yapmayı gerektiriyor.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı hedef alan sistematik yayınlar gibi.
Başka bir deyişle, Başbakan Erdoğan'la başlayıp, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile devam edip, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'la zirve yapan yayınlar demek daha doğru.
Bunların temelinde mutlaka İsrail'i esas alan bilgiler yer alıyor, eşzamanlı olarak yayınlanıyor ve hemen Yahudi sermayesi tarafından çıkarılan diğer yayın organları tarafından kısa sürede Türkiye karşıtı kampanyaya dönüştürülüyor.
Son dönemde Hakan Fidan hedefteydi ya, yakında tekrar başa dönüp Başbakan Erdoğan aleyhinde kampanyaya başlayacaklar demektir.
Başbakan'ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan'ın dediği gibi, satrançta esas hedef, şah; yani Başbakan Erdoğan. Ama şahı yemek için onun kalelerini, vezirini de etkisiz hale getirmek gerekiyor.
Wall Street Journal ve Washington Post'ta MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı hedef alan yazılar, ayrı kalemlerden çıkmış ama benzer iddiaları dile getiriyordu.
Hakan Fidan'ın başında bulunduğu MİT, İsrail istihbaratı Mossad'a çalışan 10 İranlının ismini bu ülkeye bildirmiş.
Jewish Press isimli internet sitesi ise işi bir adım daha ileri götürerek, Hakan Fidan'ın şahsını hedef aldı.
'Hakan Fidan bir sabah arabasında özel bir sürprizi hak ediyor' dedi.
Her satırından, 'kontrespiyonaj' yani 'karşı casusluk' kokan bu satırların istihbarat savaşlarının bir parçası olduğunu anlamak için, istihbaratçı olmaya gerek yok.
Gazeteci olmak yeter.
MİT Müsteşarı'na yönelik saldırının arkasında İsrail'in bulunduğu ya da Amerika'daki Yahudi lobisinin işi olduğu yönündeki haberlerin dayandığı birçok nokta vardı.
Doğrudan İsrail'in menfaatlerinin hedef alındığı haber, bir dezenformasyon ürünüydü ama Yahudi sermayesinin yayın organlarında çıkmıştı.
İsrail devleti, 'Hakan Fidan haberleri bizden kaynaklanmıyor' şeklinde açıklama yaptı, iki müttefiki arasında, 'istihbarat savaşları' çıkmasından endişe eden ABD, Fidan'dan memnun olduğunu ifade etti. Ama kampanyanın ucu yine döndü dolaştı ABD'de istihbarat örgütleriyle içli dışlı olan kendisini İsrail'in menfaatlerini korumakla yükümlü hisseden isimlere çıktı.
KAMPANYAYI YÜRÜTENLERİN ORTAK ÖZELLİKLERİ
Hakan Fidan'a yönelik kampanyanın arkasındaki isimlerin ortak özellikleri var.
Amerika'da istihbarat kuruluşlarında görev yapmışlar. Ortadoğu ve terör, İslam ülkeleri ve terör örgütleri gibi alanlarda uzmanlar. Güvenlik birimlerinden ayrıldıktan sonra Yahudi sermayesi tarafından çıkarılan yayın organlarında ve aynı düşünceye yakın düşünce kuruluşlarında önemli görevlerde bulunuyorlar.
Dindar bir Yahudi olup olmadıkları ancak kendilerini ilgilendirir ama , 'Derin İsrail' olarak tanımlanabilecek tezlerin sahibi ve savunucuları.
İLK İSİM: JONATHAN SCHANZER
Şimdi MİT Müsteşarı Hakan Fidan'a yönelik kampanyanın arkasındaki isimleri ve kuruluşları tek tek tanıyalım:
1-Hakan Fidan'la ilgili olarak Wall Street Journal ve Washington Post'ta yayınlanan haberlerde Jonathon Schanzer imzası yer almıyor ama çıkan haberlerde onun parmak izlerini görmek mümkün.
Başkan Obama'yı bir hayli yıpratan ve ABD'yi iflasa sürüklenmenin eşiğine getiren borçlanma tavanıyla ilgili haberlerle gündeme geldi ABD Hazine Bakanlığı. Sizi yanıltmasın, Hazine Bakanlığı sadece Amerikan hazinesiyle ilgilenmiyor. Aynı zamanda Amerikan başkanlarının koruma birimi buraya bağlı ve bakanlık etkili istihbarat yapılanmasına sahip.
Jonathan Schanzer ise uzun bir süre görev yaptığı Hazine Bakanlığı'nda parlak bir terörle mücadele analisti olarak gösteriliyor.
Bu birikimiyle kısa adı, 'FDD' olan, Demokrasiyi Koruma Vakfı (Foundation for Defence of Democracies) isimli düşünce kuruluşunda başkan yardımcısı olarak görev yapıyor.
Cumhuriyetçiler'in içinde Yahudi tezlerine en yakın duran kuruluşlardan biri olan FDD'de görev yapmasına rağmen, Ortadoğu, terör, İslamcı terör örgütleri, El Kaide, Selefiler, devletlerle terör örgütleri arasındaki ilişkiler, terörün sermayesi gibi konularda uzman isim olarak görüşlerine başvuruluyor. Kısaca ona Ortadoğu analisti deniliyor. Özel uzmanlık alanı Filistin ve Hamas olmasına rağmen daha çok devletler ve terör örgütleri arasındaki ilişkilerde uzman olarak gösteriliyor. Resmi özgeçmişinde, 'ABD Hazine Bakanlığı'nda bir terör finans analisti olarak çalıştı' bilgisinin altının çizilmesi bundan olsa gerek.
Tabii bunların İsrail'in terör örgütü olarak saydığı örgütler ve ülkeler olduğunu anlamak için kahin olmaya gerek yok.
Örnek, ABD'nin İran'a uyguladığı ambargonun finans boyutundaki en önemli isimlerinden biri olarak gösteriliyor Jonathan Schanzer.
FDD'nin resmi internet sitesindeki CV'sinde 'Yahudi Politikalar Merkezi Direktörü olduğu ve JPC dergisinin editörlüğünü üstlendiği' bilgileri de yer alıyor.
Aşağıdaki bilgilerin olduğu gibi:
'Dr Schanzer Emory Üniversitesi mezunu, Kudüs İbrani Üniversitesi'nde yüksek lisans ve Kings College London'da doktora yaptı. Ayrıca 2001 yılında Kahire Amerikan Üniversitesi'nde Arapça okudu.
Dr Schanzer'in yazılarına ulusal basında geniş yer verilir, Kongre'de sunumlarda bulunur ve televizyonlar tarafından sık sık görüşüne yer verilir.
ABD'de çıktığı TV programlarında bir süre İran'ın nükleer programını engellemek için Türkiye topraklarında faaliyet gösteren MOSSAD ajanlarının, 'Türkiye derin devleti' tarafından engellendiği ve aynı yapının, HAMAS'a yardım ettiği tezini işledi.
Türkiye'den bazı gazeteci dostlara da sahip olan Schanzer'in en önemli özelliği ise, her şeyi yazması değil, kimi kritik konuları yazdırması...
Yazdırdığı bir haberin medya kampanyasına dönüşmesi ise Dr. Schanzer ve ekibinin işi.
Hakan Fidan olayında görüldüğü gibi.
İKİ NUMARADA YİNE BİR 'FDD' ANALİSTİ: DAVID BARNETT
Jonathan Schanzer gibi FDD'de görevli David Barnett. Ancak Dr. Schanzer kadar etkili bir isim olarak gösterilmiyor. FDD bünyesinde analist olarak görev yapıyor ama Jonathan Schanzer'in desteği onu kurum içerisinde ayrıcalıklı yapıyor.
Kamuya açık CV'sinde, 'Sina Yarımadası ve Gazze Şeridi yanı sıra Hizbullah, Hamas ve Filistin İslami Cihad dahil olmak üzere yabancı terör örgütleri içinde Selefi mücahitler hakkında yorumlar, makaleler yazdığı' belirtiliyor.
Biz Schanzer tarafından desteklenmesinin onu ayrıcalıklı bir konuma ittiğini söyledik ama tanıtım yazısında, Selefi gruplar hakkında FDD Başkan Yardımcısı'na yani Jonathan Schanzer'e notlar hazırladığı bilgisine yer veriliyor.
Aynen İsrail STK'larına ve Dünya Bankası'na finansman ve Filistin konularında notlar hazırladığı, bilgisi gibi.
Johns Hopkins Üniversitesi'nde de görev yapan David Bernett, selefi gruplar hakkında Yahudi sermayeli medya kuruluşlarının zaman zaman görüşüne yer verdiği bir isim olarak gösteriliyor. Bu arada konuşmacı olarak katıldığı programlarda İbranice'yi tercih ettiği de notlar arasında yer alıyor.
EKİBİN ÜÇ NUMARASINDA MICHAEL DORAN VAR
Aslında gölgede kalmaması gereken bir isim. Kendisini tanıyanlardan, 'O zaten gölgede kalmış birisi değil' eleştirisi gelirse itiraz etmem. Çünkü CV'si bunu ortaya koymaya yetiyor.
11 Eylül saldırılarının yaşandığı, Başkan Bush'un savaş çizmelerini giyip Irak ve Afganistan'ı işgal ettiği, 'İslamcı teröristlere' karşı savaş açıldığı, ABD'nin Neocon imparatorluğuna dönüştüğü bir dönemde ulusal güvenlikle ilgili birimlerde görev almış bir isim.
Dostları ona 'Mike' diyor. Cumhuriyetçi Parti'nin İsrail yanlısı militarist kanadıyla yakın ilişkili. Karanlıklar prensi Richard Perle ve Bush döneminin işgal politikalarının mimarı Paul Wolfowitz'e yakınlığı ile biliniyor. Bu dahi onu önemli bir adam yapmaya yeter.
Ortadoğu ve güvenlik konularında uzman olduğu bilgisinin yanına, Bush döneminde en uzun süre görev yapan ulusal güvenlik danışmanlarından biri notunu düşmenin yararlı olduğuna inanıyorum.
Bir ve iki numaradan farkı, FDD'de değil de Brookings Enstitüsü'nde görev yapması değil elbette ki...
11 Eylül saldırıları ve El Kaide konusunda ilginç bir bakış açısına sahip olan Daren'in, Türk masalları başlıklı makelesine bakınca, ülkemizle de yakından ilgilendiği anlaşılıyor.
Bir istihbarat ve güvenlik devleti olan İsrail'de üç ayrı istihbarat birimi faaliyet gösteriyor.
- Kısa adı MOSSAD olan ve en çok tanınan 'İstihbarat ve Özel Operasyonlar Enstitüsü' dış istihbarattan sorumlu.
- İç istihbarat ise, Shin-Bet yani 'Şabak'a ait. Filistinlilerin çok yakından tanıdığı örgüt Şabak. İşkenceleri yapan da baskınları gerçekleştiren de o.
- Askeri istihbarat; Aman. 'Agaf Ha Modiin'. Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri gibi hiçbir askeri birime bağlı olmayan Aman, daha çok askeri teknoloji casusluğu ve Arap ordularına yönelik istihbarat çalışması yapmakla yükümlü.
Devşirme casus için Mossad'a geçit yok
Tüm bunların yanısıra Hakan Fidan'ın hedef seçilmesinde Mossad parmağını inkar etmek mümkün değil. 28 Şubat süreci ve özellikle de PKK ile mücadelede İsrail'le işbirliği yaptığımız 90'lı yıllarda Türkiye'yi bir operasyon üssü gibi kullanmaya alışan İsrail istihbaratı, MİT tarihinde ilk kez, 'İstihbarata Karşı Koyma' faaliyeti ile karşılaşınca, alanının daraldığının farkına varmıştı. Hakan Fidan MİT Müsteşarlığı'na atandığı andan itibaren doğrudan hedefi olmuştu İsrail'in.
Dananın kuyruğunun koptuğu olay ise, Mossad'ın, Türk vatandaşları arasından İran'a karşı casusluk yapmak üzere eleman devşirme faaliyetlerinin tespit edilmesi üzerine kopuyor.
Örneğin İstanbul, Iğdır, Van, Konya ya da Osmaniye'de İran'la ilişkili Türk vatandaşlarını İsrail casusu olarak yetiştirme faaliyetlerinin farkına varılarak engellenmesi...
Yani her devletin yaptığı İstihbarata Karşı Koyma faaliyeti. Başka bir deyişle kontrespiyonaj çalışması.
Bugün İran'a karşı yetiştirilecek olan casusların yarın Türkiye'ye karşı kullanılması tehlikesinin önüne geçilmesi. Yani elini kolunu sallayarak Türkiye'de faaliyet yapan İsrail'in nasırına basılması.
Sanıyorum sadece bu sebep dahi Hakan Fidan'ın hedef seçilmesine yeter.
Müslüman ülkeler hedefte
MİT Müsteşarı Hakan Fidan'a yönelik en etkili operasyon üssünün ise, kısa adı FDD olan, 'Foundation for Defence of Democracies' yani 'Demokrasiyi Koruma Vakfı' isimli kuruluş olduğu anlaşılıyor.
11 Eylül saldırılarının ardından kurulan ve ABD'nin askeri müdahalesine destek oluşturmak için alelacele kurulan kuruluşlardan biri. FDD'in mali desteğini ise Yahudi işadamlarının güçlü bağışları oluşturuyor. 2006 yılında düzenlenen 'Teröre Karşı Küresel Savaş' başlıklı konferans ABD Başkanı George W. Bush'tan övgü alan FDD etkinliklerinden biriydi. FDD'nin resmi internet sitesindeki, 'TOP sorunlar' olarak sıralanan başlıklara bakmanın faaliyet alanı hakkında fikir edinmeye yeteceği kanaatindeyim. Afganistan, El Kaide, Arap Baharı, Mısır, Terörle Küresel Savaş, İran, İsrail, Kuzey Afrika, Filistin ve Suriye... Seçimlerde Başkan Obama'ya karşı kampanya yürüten Yahudi koalisyonu içinde yer alan FDD, şu sıralarda İran'la yakınlaşma siyaseti güden Obama'ya sert eleştiriler yöneltmesiyle tanınıyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)