— O gece birçok karanlık noktanın olduğu doğrudur. O gecenin en önemli siyasi ve askeri figürleri halâ konuşmuyor doğru ve bu karanlık açığa çıkmadan bir şey söylemek çok zor; ancak, ‘kontrol' saçma sapan bir şey. Hatta FETÖ'cü unsurlar... Gecenin ilerleyen saatlerinde birkaç komutan saf değiştirmiş olabilir. İktidar birçok cepheden birilerini ikna etmiş olabilir. Bunlar da savaştandır. Kesin bilgi nedir; başta Amerika, NATO ve Almanya planlayarak Türkiye Cumhuriyeti devletini yıkmak, ülkeyi ele geçirmek için o gece darbe gerçekleştirmiştir, bitti.
Amerika, NATO ve Almanya diyorsunuz…
— 40 yıldır hazırladıkları ve çok güvendikleri muazzam bollukta ajan güçleri mağlup olmuştur, Amerikan tarihinin en büyük ve en acı mağlubiyetlerinden biridir, Amerika afallamış durumda, yarattıkları Frankenstein'ın fişi çekildi. Şok yaşıyor Amerika, Almanya ve NATO şok yaşıyor, an itibariyle rezil olmuş durumdalar. Şüphesiz birkaç yıl içerisinde yepyeni plan ve projeler ile gelecekler, ama artık karşılarında bu kadar kolay sızabilecekleri Türkiye bulamayacaklar. Silahlı darbe ve uzaktan kumanda olarak güçlerini kaybettiler, başka modeller arayacaklar. Mesela 90'lı yıllardan başlayarak seri Kemalist aydınları öldürmeye başladılar, bunların çoğunun faili de bulunamamıştır, pek tabii bu Gladyo'nun işi. Şimdi ne yapar Gladyo bilemeyiz. Orta Asya'daki ülkelerde şu Reina baskınındaki gibi canlı bombalar yetiştirecek FETÖ güçleri var; tekrar böyle ya da şu Rus elçisinin öldürülmesi gibi.
BAYKAL KASETLERİYLE MUHALEFETE SIZILDI
— Gladyo, muhteşem bir silahtı; seksen yıllık alt yapısı var. Ortadoğu ülkelerinin her ağır sert milli ve tarikat yapılarına kadar sızmış, soğuk savaşın ilk yıllarında komünizme karşı mücadele birliklerinden, aşırı milli antikomünist yapılarından, İslami hareketlere Pakistan'da, Ortadoğu'da Yeşil Kuşak büyük bir hareket… Ama FETÖ için çok da para harcamadı, iktidar hırsı olan İslami yapıları ve Mesih benzeri psikopatları devşirmekte çok mahirdiler ve Ortadoğu'yu bu manyak tarikatlarla parçalayarak çok büyük işler yaptılar. FETÖ hareketi ekmeğini taştan çıkarttı. Devletten, halktan, kurdukları paravan şirketlerle, üniversitelerle, himmetle ‘işadamlarını soyar alırız' dediler ve akıl almaz milyar dolarları yurt dışına kaçırmayı başardılar. Türk milleti için 15 Temmuz bu anlamıyla da tarihi bir andır, sadece ajanlar açığa çıkmadı, büyük soygunları da sona erdi. Bir bayram gibi kutlanması lazım. Her geçen gün bu savaşın detayları ortaya çıkacak net göreceğiz. Sorunuzun cevabı olarak, bu darbeden içerde haberdar olan muhalif unsurlar vardı; belgelemiyorum ama vardı. Muhalefetin 17-25'teki tavrı ve 15 Temmuz gecesi tavırları ve politik söylemlerine bakıyorum, dışardan bir irtibat var. Muhalefete maalesef sızılmış ve bu sızmanın tarihi Baykal kasetleriyle ve milli sol aydınların CHP'den tasfiyesiyle başlıyor.
Sizin gözleminiz ne oldu 15 Temmuz gecesi?
— Şimdi bugünlerde dünyada bir güvenlik patlaması oldu. Şöyle bir şey çıktı; bütün devletler S-400'ler gibi uzun menzilli füzeler gibi ya da büyük radarlar gibi aşırı güvenlik tedbirleri almaya başladılar ve yepyeni bir çağa girdik. Komşularımıza karşı radarlar, sensörler, uyarılar, silahlar, yarış içindeyiz, ben bu silahlanmayı felaket görüyorum.
15 TEMMUZ İNGİLTERE'DE YAŞANSA HALK KARŞILIK VERMEZDİ
— Doğrusu şudur; benim görüşme göre, halkın kendi toprağına, devletine bağlılığı ve yabancı tahakkümüne karşı mücadele etmesi asıldır. Asıl olan bu, halkın bu kadar yüksek bir mücadele direniş göstereceğini tahmin edemiyorduk. Yine o ruh, yine o kutsal adamlar, Çanakkale'de Conk Bayırı'ndan o gece çıkıp geldiler ve savaştılar ve öldüler ve tekrar ülkeyi bekledikleri yere döndürdüler. 15 Temmuz gecesi halkın ülkesine sahip çıktığını gördüm, bu büyük bir meziyettir ve bu ruh radarlardan, sensörlerden, ağır silahlardan daha önemli ve önceliklidir. Şimdi Fransa'da, İngiltere'de aynı şey olsa; İngiliz ordusu tüm tankları ve helikopterleri ile onların üzerine gitse halkın bu denli fedakâr karşılık verebileceğini sanmıyorum, bu da bin yıldır bu toprağı esir olmadan nasıl tuttuğumuzu bize gösterir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın o gece halka yönelik çağrısının darbenin kırılmasında etkisi var mıydı? Çağrı yapmamış olsa da o kadar kişi dışarı çıkar mıydı?
— İktidarın duyuru yapması çok büyük şok etkisi yarattı. Bir çığlık anıdır... O gece bir saat dahi geç kalsan ülke elden çıkacak. Korkunç bir an, o geceki direnişlerin televizyonlardan verilmesinin çok büyük etkisi olmuştur. Mesela Emniyet'in, Genelkurmay'ın TBMM'nin önüne halk 23:30'da gelip yetişmiştir, o tişörtünden başka hiçbir şeyi olmayan insanlara bu ülke çok şey borçludur. Düşman saldırdığında içerdeki muhalefet biter, halkımız düşman karşısında birlik olup mücadele etti, bir daha gelsinler şimdi daha güçlü eder. Sonik patlamaları niye yaptılar? İnsanlar korksun kaçsın diye… İnsanlar sabaha kadar kaçmadı.
İSLAMOFOBİ, DAEŞ ve ORTADOĞU'DA SÜREN KARGAŞA
Buradan dünyanın genel gidişatına dair bir soruya geçsem… Dünya genelinde artan İslamofobi ile alakalı ne düşünüyorsunuz? Bu yönde çok sistematik bir çalışma gözlemliyoruz…
— Uzun hikaye, ünlü gazeteci Robert Fisk'in bin sayfayı geçen büyük boy anıları, bu çağın özeti ve en muhteşem kitabıdır. 1980'li yıllarda Amerika, Sovyetleri def etmek için Afganistan'dan oradaki ‘mücahit gruplar'ı destekliyor, bu mücahidlerle dünyada Müslümanlığın Müslüman geleneklerin karakteri değişiyor, bambaşka tür bir İslam çıkıyor. Bu desteğin altına Suudi Arabistan giriyor, aracı Pakistan giriyor, gizli olarak İsrail de var.
IRAK'TA YÜZ BİNLERCE KÜÇÜK KIZI ÖLDÜRDÜN IŞİD'DEN BAŞKA NE ÇIKACAK?
— ‘Mücahit İslamcı' kavramı Ortadoğu'da her şeyi değiştiriyor, çok sonra tersine dönüyor. Tarihin bir daha görmediği eşi benzeri olmayan silahlı ‘İslami terör örgütleri' ortaya çıkartılıyor. Nedir bunlar; anlayana kadar İslam toprakları paramparça oldu ve iç savaşların içine düştü, düşüyor. Müslüman coğrafyalarında sürekli kan akıyor. Yepyeni bir selefi hareket ortaya atılıyor mu? Müslüman geleneğinde ve kültürümüzde olmayan… İşte Amerika'da ikiz kuleleri devirdiler, kıyamet Afgan direnişiyle başladı ve selefi zihniyetin silahlanmasıyla.
Son dönemlerde ortaya çıkan şiddet olaylarını –terör saldırılarını- nasıl değerlendiriyorsunuz?
— Sen geliyorsun Irak'ta insanları öldürüyorsun, havadan bomba atıyorsun, yüz binlerce küçük kız ölüyor, yüz binlercesi ailesiz kalıyor. On binlercesi IŞİD'e cariye oluyor. Ailesini kaybetmiş. Bütün ailesini kaybetmiş, şimdi bu canavarlıkları yaşamış ayakta kalmış insanların nasıl bir yaratığa dönüşebileceğini hiç hesap etmiyorsun, Irak'a atılan bombaların sonra Avrupa'da patlamaya başladığını gördük. Avrupalıların bunca uygarlık bunca diplomasi kültürüne rağmen bu denli aptal olabileceklerini kimse hesap edememişti. Etki-tepki meselesi, canavarı yaratan Batı'dır. Avrupa'da, Amerika'da Yeşil Kuşak ile Saddam'ı, Arafat'ı indirdiler, İslami tarikatları yanına aldı, Türkiye'de gardrop Atatürkçüleri de yanlarına almadılar mı, aldılar. Kenan Evren kim? Liberalleri de aldılar, en dip sokak milliyetçilerine kadar her yeri planlayıp içine sızdılar, bu macera otuz-kırk yıl gibi uzun bir sürede tohumlandı… Bizim hikâye etmemize zaman bile kalmaz, şimdi onlar bu canavarı nasıl yarattıklarının sinemasını yapar, pek yakında gönderir, izleriz.
“Bütün ailesini kaybetmiş, şimdi o tür insanların nasıl bir yaratığa dönüşeceği düşünülemez” dediniz… Yani “IŞİD boş yere çıkmadı” mı diyorsunuz?
— Psikolojiden siyasete yazılıp çizilmeye başlandı. Sen dünyaya naklen yayın katliamlar yapıyorsun. Bağdat'ta milyonlar ölüyor milyonlar, ne olacak, ne çıkacak buradan?
SONA EREN KÖŞE YAZILARI
FELSEFİ OLARAK ANARŞİSTİM, BU SAATTEN SONRA YONTULAMAM
Bir süre Aydınlık'ta köşe yazdınız ama çabuk bıraktınız… Neden bıraktınız?
— Ben düzenli yazar değilim. Haftada 2 gün yazdığım hiçbir zaman olmadı. Haftada 5 yazıyorum, bir de bakıyorsun 1 ay hiç yazmıyorum. Aydınlık dedi ki, bir düzen getirelim haftada 2 ya da üç kez yazar mısın? Benim anarşist tavrım bu düzene uymadı. Ben canım istediği zaman yazarım. Düzenli bir yazar değilim. Kendimi anarşist olarak tanımlıyorum. Yönetime, lidere, buyrukçuluğa, düzene, hiyerarşiye karşı bir yazarlığım var, bu huyumla baş edemiyorum, bu saatten sonra yontulabileceğime inancım yok.
Hocam ‘anarşizm' derken siz pasif anarşizmden bahsediyorsunuz değil mi?
— O ayrı bir şey, çağımız yazarları felsefi anarşist olmak zorunda, felsefi olarak anarşistim, bugün baskı ve sansürlere karşı çıka çıka yüzlerce yıl içinde insan özgürlüğünün çok daha fazla öne çıkacağına inanıyorum, bu yüzden hükümet, iktidar, baskı türlerinin her türlüsüne karşıyım. Allah insanı özgür yarattı. Neden var bu kadar sert yasaklar ve kurallar? Zenginler daha rahat yaşasın diye. Modern çağ yazarının tek hedefi vardır: İnsan özgürlüğü.
SÖZCÜ VE CUMHURİYET KAPIMI DAHİ ÇALAMAZ!
— Yazar olursam bir gün, dedim, mutlak bağımsız bir yazar olacağım. Ülkemizde mutlak bağımsız yazar yoktur. Toprağımdan başka tarafım yoktur, toprağım Allah'ımdır, gerisi kimseye, eyvallahım yoktur. Altmış yaşını geçmiş bulunuyorum ve bugüne dek yazılarımın hiç biri patron ve editör baskısı görmedi, göremez, görürse yatağımı ayrı sererim. Tabii ki aptal değiliz, hukuk karşısında dikkatliyiz. Bakın benimle kimse röportaj yapamaz, ne Sözcü'sü ne Cumhuriyet'i kapımı dahi çalamaz. Diyelim çaldılar ve bir röportaj yaptılar, yayınlayamazlar. Mutlak bağımsız yazar kor ateştir, mutlak bağımsız bir yazarı övmeye, takdire dahi kimse cesaret edemez, bizleri, sirk seyreder gibi uzaktan seyrederler.
LATİN AMERİKA'DA YAŞANANLAR
Venezüella'da şu an bir ayaklanma var. Nasıl okuyorsunuz?
— Latin Amerika tarihini okuyan herkes orada korkunç bir darbeler ve diktatörlükler tarihi olduğunu bilir. Amerika her şeyden önce onlardan Amerika adını çalmıştır. Latin Amerika'yı ezbere biliriz, kafadan Amerika'ya karşıyız, bitti.
İSLAM'A DAYALI SÖYLEM
AYETLERLE KONUŞANLARI SEVMEM, ‘AŞK' TARAFINDAYIM
Bir dönem İhsan Eliaçık baya gündemdeydi. Şimdi de Kuran'ı okuyalım ve anladığımızla amel edelim diyen anlayışlar revaçta… Nasıl değerlendiriyorsunuz?
— Ben ayetlerle konuşanları hiç sevmem, direkt Kur'an'dan ayetler yorumlanarak oluşturulan hiçbir ideolojiye, insana, yazara sıcak bakmam. Şu ayet, bu ayet diye ahkâm kesenler iyi de dese inanmam, kötü de dese inanmam. Tarzım değil, gerçek bir aydın refleksi olarak görmem. Siyasetin ve ideolojilerin içine bu kadar ayet basılması kitlelerin ortasına gaz bombası atmak gibi bir şey... Ben kültürle, Müslüman kültür ve medeniyetiyle ve bu toprakların ortak değerleri ve kardeşliği, bu toprakların insan kültürünü inşa eden hümanizmiyle ilgiliyim. Yani ‘aşk' tarafındayım, ayrıca kayanın, taşın, ağaçtaki yaprakların da ayetler olduğunu ve fizik ve kimya olarak okunmasından yanayım.
FETÖ ve PKK
FETÖ VE PKK BAĞLANTILI MUHALEFETİ AFFEDEMEM
Yazılarınızda CHP'yi sert bir dille eleştiriyorsunuz. Kemal Kılıçdaroğlu'nun iyi bir muhalif olduğunu düşünüyor musunuz?
— AKP'nin karşısında şüphesiz her türlü muhalefeti tutarım; ancak, bariz yalan, FETÖ'cü ve PKK'cı izler, imalar gördüğümde sıtkım sıyrılır. Milli sol bir muhalefet, sırf muhalif diye her türlü arızalı politikayı desteklemez, ucu nereye giderse gitsin, yanlışa yanlış diyen bağımsız bir taraftayım.
HDP de muhalefette; tutar mısınız?
— Arkasına Amerika'yı, düşmanı almışlarla işim olmaz, olmadı, Türkiye'nin birlik ve bütünlüğüne, temel değerlerine karşı bir terör hareketiyle işim olmaz. PKK, Amerika'nın, Avrupa'nın malı. FETÖ ve PKK ile en küçük irtibatı bile affetmem, hiçbir şekilde, hiçbir politikada yan yana durmam, mümkün değil. Muhalefet dediğin kendi ayakları, kendi gücü, kendi omurgası üzerine oturur, bu kadar. İşte, liberaller gençleri uzun yıllar kandırdı, 'yetmez ama evet'e kadar getirdiler işi, ne oldu, gençlere ve halkımıza kolektif bir suç işlettirdiler.
Peki sizce iyi bir muhalif lider kim olabilir? Mesela ‘Şu isim olsa çok daha iyi olur' diyeceğiniz kimse var mı?
— Var tabii. Bu toprağın yetiştirdiği yüzlerce insan var. Onur Öymen var,Abdüllatif Şener var, Ümit Kocasakal var hatta emekli askerler var, Soner Polat gibi. Yüzlerce isim sayabilirim size…
'ANTİEMPERYALİST ERBAKAN'
15 TEMMUZ'DA ERBAKAN OLSA, O DA SOKAĞA ÇAĞIRIRDI
Erbakan hocayı siz bazı yazılarınızda desteklemiştiniz. Erbakan hoca daha farklı mıydı?
— İnsan başına felaket gelmeden anlayamıyor. Tayyip Erdoğan ve ekibi ortaya çıkmadan Erbakan'ın değerini bilemedik. O günkü anlayışımıza göre Erbakan bize sert geliyordu. Fakat çok daha sertini FETÖ ya da başka hadiseleri gördükten sonra Erbakan'a karşı “yahu bu adam milliymiş” diye bir sempati oluştu. Hatta ben özür diledim. Kendisiyle vefatından önce görüştüm. Erbakan, Müslüman ülkelere “Kendi içimizde iş birliği yapalım” dedi. D-8'i kurdu, alaşağı ettiler. Erbakan antiemperyalist bir insan, bu milli gelenekle pek tabii siyasi bir hareket içerisinde olabiliriz, olacağız da…
15 Temmuz'da Erdoğan'ın yerinde Erbakan olsaydı ‘Sokaklara çıkın' der miydi?
— Derdi… 28 Şubat'ta da ülkenin parçalanmaması noktasında büyük bir sabır göstermiştir. Bunun kendi tayfası tarafından da iyi anlaşılmadığını düşünüyorum, Erbakan devleti yıkmak istemedi, ortalık karışsın istemedi, bu anlaşılmadı.
'SİYASAL İSLAMCILIK'
MÜSLÜMAN KANI DÖKÜLMESİNİ AFFEDEMİYORUM
Peki İslamcılığın ya da klasikleşen tabirle ‘Siyasal İslamcılık'ın neden karşısında duruyorsunuz? Türkiye'de gerçekten böyle bir hareket var mı? Yani mesela bir ‘Siyasal İslamcılık' varsa aynı şekilde ‘Siyasal laiklik' de yok mu?
— Müslümanlık ayrı şey, İslamcılık ayrı şey. İslamcılık 60'lı yıllarda peydah oldu. Her şeyiyle Ortadoğu'dan Pakistan'dan çıktı, bizimle alakası yok. Ve bir devlet hukuk düzeni olarak ‘laiklik'i İslamcılar'a anlatabilmenin imkanı yoktur. Boşuna bir çabadır. ‘Herkes' kelimesini anlatamazsın, ‘herkes hukuk karşısında eşittir'i anlatamazsın…
Peki Erdoğan ya da AK Parti muhalifliğinizi nasıl temellendiriyorsunuz? Yani ‘ihaleci' oldukları için mi, ‘siyasal İslamcı' oldukları için mi muhalifsiniz? Ya da başka bir sebep?
— Suriye savaşına kadar siyasi İslamcılığa muhaliftim ama Suriye savaşından sonra muhalifliğim hiç uzlaşmayacak kadar sertleşti. Müslümanın Müslümana kırdırılmasına hala inanamıyorum. Hırsızlık, yolsuzluk; bir şekilde hukuken hesabı verilir, alınır ama düşmanın oyununa gelip kendi ellerimizle Müslüman kanı dökmeyi affetmiyorum, affetmeyeceğim.
ANTİEMPERYALİST ERDOĞAN MUHALİFLERİN KAFASINI KARIŞTIRIYOR
Siz yıllarca AK Parti'yi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı gayri milli ve emperyalistlerin yanında olmakla suçladınız. Şimdi Türkiye, Erdoğan liderliğinde gerçekten Amerika'ya ve Batı ülkelerine karşı bir bağımsızlık mücadelesi veriyorsa bu bir tezatlık arzetmiyor mu? Yani emperyalistler, emperyalistlere mi karşı?
— Evet; böyle bir şey var ve pek çok muhalifin kafası karışıyor. İşte antiemperyalist Tayyip Erdoğan diyorlar. Ben, artık AKP eliyle tövbeye gelmeyecek kadar ağır trajediler yaşandığına inanıyorum. Bu fikrimde yalnız değilim, sakın gülmeyin. Bugün İslamcılar bile kendilerine yeni bir ideoloji arıyor, yeniden başlasak diyorlar, yeni isimler arıyorlar ama ortalık çok kirlendi…
Peki ‘Üst Akıl'ın varlığına inanıyor musunuz? Varsa kimdir?
— Tabii ki var; bu kadar kumpası yapan kim? Sol partileri bile kim dizayn etti? Bu kadar milli yazarı kim tutuklattı? Kim partiden kovdu? On binlerce FETÖ'cü ajanı kim besledi, büyüttü?
'BÖCEKLER' KONUŞMASI
‘BÖCEKLER' KONUŞMAMI HALÂ SAVUNUYORUM
Yılmaz Özdilpek çok yazısında ifadeleriyle halkı aşağılamıştı. Örneğin ‘Bidon Kafa' dedi. Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?
— Yılmaz Özdil'i son 6 yıldır yakından takip ediyorum, halkı aşağıladığını düşünmüyorum. Tam tersine milli, kuvvacı, direnen yazılar yazıyor. Cumhuriyet değerlerini yüceltiyor. Ve en zor zamanlarda korkusuzca yapıyor. Şunu söylemek istiyorsanız; evet, gardropçu Atatürkçü, kendini bir b*k sanan, halâ yukardan bakan, aşağılık bir çok yazar yok mu? Bal gibi var, mesela şu Ekmeleddin'i kimler desteklediyse, bir bakın…
Siz de benzer bir şekilde ekranlardaki bir konuşmanızda AK Parti için “Aydınlardan oy alamazsınız. Böceklerin oyunu alırsınız” demiştiniz… Özdil'in ifadeleriyle paralel…
— Bu kuru iftiradır ve FETÖ'cüler bu cümlelerimi defalarca mahkemeye verdiler ve beraat ettim. Çünkü, cümlem aynen şöyledir: “Eğitimsiz, bilimsiz, okulsuz, öğretmensiz, sanatsız bırakılan kitleler böcekleşir ve bu böceklerden kolaylıkla oy alabilirsiniz.” Şöyle dedim, “Hakim bey, bu cümlemin neresi yanlış?” O habire döndürülen videoda sadece ‘böcekler' var, cümlemin öncesi yok. Bu cümlemi ve birçok sert cümlemi bugün aynen gururla savunuyorum.
Çok daha sert yazılarınız…
— Evet, Genelkurmay'a kelepçe vurulmasına herkes sessiz kalmıştır. Önce bu sessiz çoğunluğun vicdanının yargılanması lazım. Biz 17-25 Aralık'tan sonrasını kabul etmiyoruz diye bir çizgi çiziyorlar. Bu doğru değil, çünkü vicdanın mahkemesi 17-25 Aralık değil. Kim sebep olduysa bunların hepsi yargılanmalı, sıra herkese gelecek, Türkiye büyük bir ülke, imkanları büyüktür, gençliği büyüktür, okumuş milyonları vardır. İkincisi ekranlar kolektif suç, işlemiştir. Yani, oligarşik bir düzen vardı. İş adamları, televizyonları vardı. Bunlar bazı yazarları ekranlarda kasıtla konuşturarak hatta beşinci sınıf etnik milliyetçileri aklınıza gelen her cahili konuşturarak halkı bu kolektif suça ortak etmiştir. O yüzden FETÖ sadece bugün yargılananlar değildir. Bu milletin vicdanında sessiz çoğunluk da kolektif suç da masaya yatırılacaktır. Avrupa'da; ikinci dünya savaşında, bu kadar katliam olurken neden hiçbir gazete konuşamadı? Herhangi bir STK neden ayağa kalkamadı. Çünkü tüm kurumların kontrolünü Hitler ellerine almıştı. Şimdi benzer şeyler görüyoruz. Ekranları açtığımız zaman yandaşlar konuşuyor, başka türlü fikir yok. Halâ aynı ‘sessizlik' ve halâ ‘aynı kolektif suç' kaldığı yerden devam ediyor, çünkü ekranlar her fikre açık değil, işte Ulusal Kanal'ı Digitürk'e almıyorlar, neden?
'MUHALİF KANAL' AÇMAZI
MUHALEFET MİLLİ OLMALI, DIŞARDAN MÜDAHALEYİ MİDEM KALDIRMAZ
Konuşmuyor mu başka fikirler?
— Diyelim ki Merdan Yanardağ'ın bir televizyonu var, hiçbir yerde göremiyorsunuz. Ya da Doğu Perinçek'in televizyonu yasaklanıyor. Doğu Perinçek'in televizyonu hangi güçle yasaklanıyor? Açıklaması yok. Eğer 2007'de operasyonlar (Ergenekon) başlarken Ulusal Kanal'ı ya da Aydınlık Gazetesi'ni ya da Oda TV'yi halkımız görebilseydi bu kolektif suçu işlemeyeceklerdi. Ekranlar büyük bir suç işledi, büyük trajediler yaşadık ve halâ kendisinden olmayanı boğmaya çabalıyor, ötelemeye çalışıyorlar. Bir takım saçma sapan kumpasları da görüyorsun. Nasıl oluyor: diyelim ki Yüksek Askeri Şûra toplantısından 3 gün önce Türkiye'nin en büyük gayrımenkul zengininin sahibi olduğu bir gazete, “Ordu'da Kemalist subaylar darbe yapacak” diye bir laf atıyor ortaya. O kumpasa dahil olacak olan kimdir, belli değil. Bunun önüne geçmek için fikir özgürlüklerine herkes dikkat edecek. Acı olan şey; Fox Kanalı dışında muhalif kanal bulamıyorsun. Niye? Adamın arkası sağlam. Türkiye'de de muhalefet yapacak kanallar var. Neden onlara müsaade etmiyorsun? Neden FOX'un önünü açıyorsun? Çünkü Fox dünya devi… İçerdeki muhalefeti bastırmak maliyetsiz.
Biz bunu yayınlarız da… FOX TV ile alakalı sözleriniz dikkatimi çekti… FOX TV yasaklanmalı mı? Ne düşünüyorsunuz?
— Hayır, asla… Tam tersine FOX'tan daha gerçekçi sahici muhalefet yapacak Merdan'ın da tv'si var, Birgün gazetesi var, Sol Portal var, Ulusal Kanal'a da yer açmak lazım… Bunların hiçbiri yok, ama Fox var, çünkü sırtı sağlam, hadi be…
Yine FOX TV örneğinden gitmek istiyorum… Amerika merkezli bir yayın kuruluşunun Türkiye'deki Erdoğan karşıtı ulusalcılığın sözcüsü olduğu şeklindeki genel kabulü düşünecek olursak… Burada da bir tezatlık yok mu? Bir ulusalcı bu durumu nasıl açıklıyor?
— Muhalefet kesinlikle yerli olmalı, milli olmalı; bu ülkenin solu olmalı, dışarıdan hiçbir müdahaleyi, yardımı midem kaldırmaz… Halk ne yapsın? Orda yok burda yok, mecburen izliyor. Onlar da bu boşluğu doğrusu iyi kullanıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder