The New Yorker dergisi, FETÖ’nün Türkiye'deki darbe girişimini "30 yıllık darbe" başlığıyla okuyucularına aktardı. Makaleden: ?-"Alpsoy (17 yıl FETÖ hareketinde yer aldıktan sonra 2003'te ayrılan Said Alpsoy), yüzlerce kez şahit olduğu olaylarda, odada toplanan bir grup erkeğin isteği dışında arkadaşlarından birini yere yatırdıktan sonra ayakkabı ve çoraplarını çıkararak ayağını öpmeye başladıklarını söyledi" -"Kendini Yarbay A.K. olarak tanıtan bir başka yetkili, 'Gülen'in lider kadrosundan olduğunu düşündüğüm biri kişi aracılığıyla darbe teşebbüsünden bir hafta önce haberdar oldum' diye konuştu"-"Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın 'Gülen hareketi büyük bir suç örgütü. Tahminlerimize göre, darbe teşebbüsüne katılan 11 binin üzerinde kişi var. Gülen örgütüyle herhangi bir bağı olan, yargı, özel sektör, medya veya diğer alanlarda olanların hepsinin peşine düşeceğiz' ifadelerini kullandı"
ABD'nin saygın dergilerinden "The New Yorker"da "30 yıllık darbe" başlığıyla yayımlanan makalede, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) iç yüzü ortaya koyulurken, elebaşı Fetullah Gülen ve taraftarlarının başta polis, istihbarat, Ordu ve yargı olmak üzere stratejik kurumlara nasıl yerleştiği ayrıntılarıyla anlatıldı. Türkiye'de 15 Temmuz'da düzenlenen kanlı darbe girişimi ve FETÖ'nün yapılanması üzerine Dexter Filkins tarafından kaleme alınan makalede, örgütün Türkiye’deki yapılanması ve üyelerinin elebaşı Gülen’e bağlılıklarına işaret edildi. Filkins, FETÖ’nün devletin içine nasıl yerleştiğini geniş bir şekilde ele aldığı makalesinde, daha önce Fetullah Gülen ve bazı üyelerle mülakat yaptığını hatırlattı. Gülen ile mülakat yapmak için ilk kez 2014'te örgütün New York’taki merkezine giderek röportaj talebinde bulunduğunu belirten Filkins, bu talebin Gülen’in sağlık durumu nedeniyle reddedildiğini fakat sonraki yıl örgütün kendisiyle irtibata geçerek mülakat için Gülen’in malikanesine çağırdığını kaydetti. Filkins, Gülen’in, çok sayıda takipçisinin “önemli noktalarda” olduğunu, “Hiçbir birey ya da sosyal grup, tamamen politikadan uzak kalamaz. Çünkü verilen kararlar ve uygulamalar onların hayatlarına etki eder” dediğini aktardı.
"GÜLEN UYKUDAN KALKMIŞ BİR EMEKLİYE BENZİYORDU"
Dexter Filkins, Gülen ile görüşmesini şöyle anlattı: "Birkaç dakika sonra, Gülen içeri girdi. Siyah bir takım giymişti. Kafasını öne eğmişti. Ayaklarını sürüyerek yürüyordu. Küresel bir örgütün liderinden daha çok sanki öğle uykusundan kalkmış bir emekliye benziyordu. Büyük bir kafası, geniş bir burnu ve gözaltı torbaları vardı. Yüzündeki tek gösterişli şey bir tutam gri bıyıktı. Gülen, beni başını sallayarak selamladı. ABD'de 17 yıl geçirmiş olmasına rağmen, neredeyse hiçİngilizce konuşmadı. Beni koridordan geçirerek kaldığı yeri gösterdi. İki küçük oda, yerde bir halı, bir somya, seccade, bir masa, kitaplık ve yürüyüş bandı vardı." Gülen'in konuşmasını "dolaylı ve anlaşılması zor" olarak nitelendiren Filkins, "Ona öncülüğünü ettiği hareketin siyasetle ilgisi olup olmadığını sorduğumda, çok fazla yandaşının olduğunu söyledi. Hiçbir vatandaşın ya da sosyal grubun politikanın dışında kalamayacağını çünkü siyasi kararlar ve eylemlerin onların hayatlarını etkilediğini ifade etti." diye konuştu. Gülen'in yorgun göründüğüne işaret eden Filkins, yaklaşık 45 dakika sonra kendisine görüşmenin bittiği sinyalinin verildiğini belirtti. Makalesinde Gülen’in Türkiye’de yargı ve polisteki yapılanmasına geniş yer veren Filkins, mülakatlarından da alıntılar yaptı.
"HSYK'YA KİMİN SEÇİLECEĞİNE GÜLENCİLER KARAR VERDİ"
Ankara ziyareti sırasında 2011'de Orhan Gazi Ertekin adlı bir hakimle görüştüğünü ifade eden Filkins, Ertekin'in kendisine FETÖ'nün yargıdaki yapılanmasına ilişkin tecrübelerini aktardığını kaydetti. Ertekin'in FETÖ üyelerinin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na (HSYK) nasıl yerleştirildiğini anlattığına işaret eden Filkins, Ertekin'in "Gizli bir dil kullanıyorlardı. Gülenciler kimin seçileceğine karar verdi ve iş birliği yapmaya gerek duymadılar.” ifadelerini aktardı. Filkins, Türkiye'de yaptığı yolculuklarda Gülen’in Türk devleti içindeki yapılanması hakkında çok sayıda kişinin deneyimlerini dinlediğini yazdı.
Ankara ziyareti sırasında 2011'de Orhan Gazi Ertekin adlı bir hakimle görüştüğünü ifade eden Filkins, Ertekin'in kendisine FETÖ'nün yargıdaki yapılanmasına ilişkin tecrübelerini aktardığını kaydetti. Ertekin'in FETÖ üyelerinin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na (HSYK) nasıl yerleştirildiğini anlattığına işaret eden Filkins, Ertekin'in "Gizli bir dil kullanıyorlardı. Gülenciler kimin seçileceğine karar verdi ve iş birliği yapmaya gerek duymadılar.” ifadelerini aktardı. Filkins, Türkiye'de yaptığı yolculuklarda Gülen’in Türk devleti içindeki yapılanması hakkında çok sayıda kişinin deneyimlerini dinlediğini yazdı.
FETÖ İKİ TARAFLI BİR YAPILANMADIR
Filkins, makalesinde, lise yıllarında örgüte katılan Ahmet Keleş ile 17 yıl FETÖ hareketinde yer aldıktan sonra 2003'te ayrılan Said Alpsoy'un, insanların çoğu zaman garip törenlerde kendilerini kaybettiğine şahit olduklarına yönelik anılarına da yer verdi. Uzun yıllar FETÖ'nün yapılanması içinde yer aldıktan ve önemli noktalara geldikten sonra örgütten ayrılan Keleş'in "İslam'ı korumanın tek yolu, devlet kurumlarının içini takipçilerimizle doldurmaktı. Bunun yasal yönü seçimlerle parlamento üzerinden olur fakat bu yolla yapamazsın çünkü ordu müdahale eder. Bunu yapmanın tek yolu, devlet kurumlarına sızıp değişimi içeriden yapmaktır.” dediğine işaret eden Filkins, Keleş'in sözlerini şöyle aktardı: “Bu (FETÖ) iki taraflı bir yapılanmadır. Bu yapılanmanın genlerinde vardır. Düşünün ben fakir bir işçi çocuğuyum ama güçlü bir yapılanmaya girdim ve kendimi önemli bir kişi gibi hissettim. FETÖ'nün yedi seviyeli bir yapılanması var ve en tepede Gülen yer alıyor."
"GÜLEN MEGALOMAN BİR KİŞİLİK"
Dexter Filkins, Keleş'in Gülen'i, kendisini mütevazi biri olarak tanıtmasına rağmen megaloman ve tereddütsüz itaat isteyen biri olarak tanımladığını belirtti. Filkins, Alpsoy'un da Gülen’in görünüşte parayla, kadınla ve güçle ilişkisi olmayan bir karakter ortaya koyduğunu fakat asıl amacın devletin içine sızarak gücü ele geçirmek olduğunu söylediğini aktardı.
"YERE YATIRIP ZORLA AYAĞINI ÖPTÜLER"
Makalede Filkins, örgüt içinde yapılan törenlerle ilgili olarak "Alpsoy, yüzlerce kez şahit olduğu olaylarda, odada toplanan bir grup erkeğin isteği dışında arkadaşlarından birini yere yatırdıktan sonra ayakkabı ve çoraplarını çıkararak ayağını öpmeye başladıklarını söyledi." ifadeleri kullanıldı. Alpsoy'un kimsenin ayağını öpmediğini ancak törenin üç dört kez kendisine de uygulandığının aktarıldığı makalede, Keleş'in de törenlerin farklı şekillerde uygulandığını ve insanların birilerine sevgisini göstermek için ayakkabısına su doldurarak içtiği örneğine yer verildi. Filkins yazısında, Alpsoy'un Gülen tarafından giyildiğini iddia edilen bir ayakkabıyla ilgili aktardığı anısında ise Gülen'in ayakkabısını giyen birinin törene katıldığını ve bu kişinin ayakkabısından bir parça deri koparılarak saatlerce kaynatıldıktan sonra insanlar tarafından yenildiğini anlattığını yazdı. FETÖ üyelerinin Gülen'den arta kalan yiyecekler için kavga ettiği belirtilen makalede, Keleş'in, "Gülen tüm bu olaylardan haberdar ancak sadece gülerek karşılık veriyor." sözlerine yer verildi. Öte yandan Filkins makalesinde, Milli İstihbarat Teşkilatının (MİT) eski İstanbul Bölge Başkanı Osman Nuri Gündeş'in 2010'da kaleme aldığı bir anısına atıfta bulunarak "Özbekistan ve Kırgızistan'daki Gülen okullarında birçok CIA ajanının İngilizce öğretmeni olarak korunduğunu" yazdığını anımsattı.
Filkins, makalesinde, lise yıllarında örgüte katılan Ahmet Keleş ile 17 yıl FETÖ hareketinde yer aldıktan sonra 2003'te ayrılan Said Alpsoy'un, insanların çoğu zaman garip törenlerde kendilerini kaybettiğine şahit olduklarına yönelik anılarına da yer verdi. Uzun yıllar FETÖ'nün yapılanması içinde yer aldıktan ve önemli noktalara geldikten sonra örgütten ayrılan Keleş'in "İslam'ı korumanın tek yolu, devlet kurumlarının içini takipçilerimizle doldurmaktı. Bunun yasal yönü seçimlerle parlamento üzerinden olur fakat bu yolla yapamazsın çünkü ordu müdahale eder. Bunu yapmanın tek yolu, devlet kurumlarına sızıp değişimi içeriden yapmaktır.” dediğine işaret eden Filkins, Keleş'in sözlerini şöyle aktardı: “Bu (FETÖ) iki taraflı bir yapılanmadır. Bu yapılanmanın genlerinde vardır. Düşünün ben fakir bir işçi çocuğuyum ama güçlü bir yapılanmaya girdim ve kendimi önemli bir kişi gibi hissettim. FETÖ'nün yedi seviyeli bir yapılanması var ve en tepede Gülen yer alıyor."
"GÜLEN MEGALOMAN BİR KİŞİLİK"
Dexter Filkins, Keleş'in Gülen'i, kendisini mütevazi biri olarak tanıtmasına rağmen megaloman ve tereddütsüz itaat isteyen biri olarak tanımladığını belirtti. Filkins, Alpsoy'un da Gülen’in görünüşte parayla, kadınla ve güçle ilişkisi olmayan bir karakter ortaya koyduğunu fakat asıl amacın devletin içine sızarak gücü ele geçirmek olduğunu söylediğini aktardı.
"YERE YATIRIP ZORLA AYAĞINI ÖPTÜLER"
Makalede Filkins, örgüt içinde yapılan törenlerle ilgili olarak "Alpsoy, yüzlerce kez şahit olduğu olaylarda, odada toplanan bir grup erkeğin isteği dışında arkadaşlarından birini yere yatırdıktan sonra ayakkabı ve çoraplarını çıkararak ayağını öpmeye başladıklarını söyledi." ifadeleri kullanıldı. Alpsoy'un kimsenin ayağını öpmediğini ancak törenin üç dört kez kendisine de uygulandığının aktarıldığı makalede, Keleş'in de törenlerin farklı şekillerde uygulandığını ve insanların birilerine sevgisini göstermek için ayakkabısına su doldurarak içtiği örneğine yer verildi. Filkins yazısında, Alpsoy'un Gülen tarafından giyildiğini iddia edilen bir ayakkabıyla ilgili aktardığı anısında ise Gülen'in ayakkabısını giyen birinin törene katıldığını ve bu kişinin ayakkabısından bir parça deri koparılarak saatlerce kaynatıldıktan sonra insanlar tarafından yenildiğini anlattığını yazdı. FETÖ üyelerinin Gülen'den arta kalan yiyecekler için kavga ettiği belirtilen makalede, Keleş'in, "Gülen tüm bu olaylardan haberdar ancak sadece gülerek karşılık veriyor." sözlerine yer verildi. Öte yandan Filkins makalesinde, Milli İstihbarat Teşkilatının (MİT) eski İstanbul Bölge Başkanı Osman Nuri Gündeş'in 2010'da kaleme aldığı bir anısına atıfta bulunarak "Özbekistan ve Kırgızistan'daki Gülen okullarında birçok CIA ajanının İngilizce öğretmeni olarak korunduğunu" yazdığını anımsattı.
"DARBE TEŞEBBÜSÜNE KALKIŞACAK GÜÇTEKİ TEK GRUP"
Bazı eski Amerikalı yetkililerin beyanatlarına da yer verilen makalede, FETÖ üyelerinin (darbe teşebbüsünde) öncü rol alma olasılığının çok yüksek olduğu belirtilerek "Çünkü orduda onlardan daha büyük ve birbirine bağlı bir grup bulunmuyordu." ifadelerine yer veriliyor. Makalesinde, 2008 ve 2011 yılları arasında ABD’nin Türkiye Büyükelçisi olan James Jeffrey’in görüşlerine de yer veren Filkins, Jeffrey’in Türkiye’deki 15 Temmuz kanlı darbe girişimi hakkında “Gülencilerin darbe teşebbüsüne kalkışacak güçteki tek grup olduğu” yorumunda bulunduğunu kaydetti. Filkins, kendini Yarbay A.K. olarak tanıtan bir başka yetkilinin de "Gülen'in lider kadrosundan olduğunu düşündüğüm biri kişi aracılığıyla darbe teşebbüsünden bir hafta önce haberdardım." ifadelerine yer verildi.
Bazı eski Amerikalı yetkililerin beyanatlarına da yer verilen makalede, FETÖ üyelerinin (darbe teşebbüsünde) öncü rol alma olasılığının çok yüksek olduğu belirtilerek "Çünkü orduda onlardan daha büyük ve birbirine bağlı bir grup bulunmuyordu." ifadelerine yer veriliyor. Makalesinde, 2008 ve 2011 yılları arasında ABD’nin Türkiye Büyükelçisi olan James Jeffrey’in görüşlerine de yer veren Filkins, Jeffrey’in Türkiye’deki 15 Temmuz kanlı darbe girişimi hakkında “Gülencilerin darbe teşebbüsüne kalkışacak güçteki tek grup olduğu” yorumunda bulunduğunu kaydetti. Filkins, kendini Yarbay A.K. olarak tanıtan bir başka yetkilinin de "Gülen'in lider kadrosundan olduğunu düşündüğüm biri kişi aracılığıyla darbe teşebbüsünden bir hafta önce haberdardım." ifadelerine yer verildi.
"GÜLEN HAREKETİ BÜYÜK BİR SUÇ ÖRGÜTÜ"
Filkins, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın ise kendisine, "Gülen hareketi büyük bir suç örgütü. Tahminlerimize göre, darbe teşebbüsüne katılan 11 binin üzerinde kişi var. Gülen örgütüyle herhangi bir bağı olan, yargı, özel sektör, medya veya diğer alanlarda olanların hepsinin peşine düşeceğiz." dediğini belirtti. Makalede FETÖ'nün elebaşı Gülen’in ABD’ye yerleşmesinde önemli rol oynayan ve Gülen’in yeşil kart alması için destek veren ABD Merkezi Haber Alma Teşkilatı'nın (CIA) eski ajanı Graham Fuller’in de görüşlerine yer verildi. Fuller’inCIA’den ayrıldıktan sonra, siyasal İslam üzerine akademik çalışmalar yaparken Gülen’le tanıştığına işaret eden Filkins, Fuller'in kendisine CIA ve Gülen arasında bir ilişkiden haberi olmadığını söylediğini aktardı. Filkins, Fuller’in Gülen hakkında Federal Soruşturma Bürosu’na (FBI) destek mektubu kaleme aldığını belirttiğini ve “Tekrar yazarım” ifadelerini kullandığını da yazdı. Filkins, makalesinde, Amerikalı diplomat Stuart Smith tarafından 2005'te yazılan bir telgrafta, 3 üst düzey Türk polisinin Gülen'in ABD'de ikamet etmesini kolaylaştırılmasını istemek amacıyla ABD'nin İstanbul'daki Konsolosluğunu ziyaret ettiğini yazdı. ABDdeki bazı yetkililerin gizli yazışmalarda Gülen'e yeşil kart verilmesine karşı olmalarına rağmen Gülen'in başvurusunda başarılı olduğunu çünkü kısmen etkili dostlarının onu desteklemek için mektuplar yazdığını kaydeden Filkins, eski CIA görevlisi George Fidas, ABD'nin eski Türkiye Büyükelçisi Morton Abramowitz ve muhtemelen en dikkat çekenin de eski CIA direktörü Graham Fuller'in bu dostlar arasında olduğunu vurguladı.
Filkins, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın ise kendisine, "Gülen hareketi büyük bir suç örgütü. Tahminlerimize göre, darbe teşebbüsüne katılan 11 binin üzerinde kişi var. Gülen örgütüyle herhangi bir bağı olan, yargı, özel sektör, medya veya diğer alanlarda olanların hepsinin peşine düşeceğiz." dediğini belirtti. Makalede FETÖ'nün elebaşı Gülen’in ABD’ye yerleşmesinde önemli rol oynayan ve Gülen’in yeşil kart alması için destek veren ABD Merkezi Haber Alma Teşkilatı'nın (CIA) eski ajanı Graham Fuller’in de görüşlerine yer verildi. Fuller’inCIA’den ayrıldıktan sonra, siyasal İslam üzerine akademik çalışmalar yaparken Gülen’le tanıştığına işaret eden Filkins, Fuller'in kendisine CIA ve Gülen arasında bir ilişkiden haberi olmadığını söylediğini aktardı. Filkins, Fuller’in Gülen hakkında Federal Soruşturma Bürosu’na (FBI) destek mektubu kaleme aldığını belirttiğini ve “Tekrar yazarım” ifadelerini kullandığını da yazdı. Filkins, makalesinde, Amerikalı diplomat Stuart Smith tarafından 2005'te yazılan bir telgrafta, 3 üst düzey Türk polisinin Gülen'in ABD'de ikamet etmesini kolaylaştırılmasını istemek amacıyla ABD'nin İstanbul'daki Konsolosluğunu ziyaret ettiğini yazdı. ABDdeki bazı yetkililerin gizli yazışmalarda Gülen'e yeşil kart verilmesine karşı olmalarına rağmen Gülen'in başvurusunda başarılı olduğunu çünkü kısmen etkili dostlarının onu desteklemek için mektuplar yazdığını kaydeden Filkins, eski CIA görevlisi George Fidas, ABD'nin eski Türkiye Büyükelçisi Morton Abramowitz ve muhtemelen en dikkat çekenin de eski CIA direktörü Graham Fuller'in bu dostlar arasında olduğunu vurguladı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder