22 Temmuz 2016 Cuma

Bu odun baska Odun

Suudi Arabistan'da yaşayan Ali Muhammed es-Saban isimli iş adamı, sosyal paylaşım sitelerinde, darbe girişimine elindeki sopayla karşı koymaya çalışan kadının sopasına 27 bin dolar karşılığında talip oldu.

Saban, "Beni o kadının sopasını satın almaya sevk eden şey, darbenin başarılı olması ve askerin yönetimi ele geçirmesi durumunda çocukları, torunları ve hatta tüm bir halkı bekleyen tehlikeyi hissetmiş olmasıydı." dedi.


Saban, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hayranım ancak kazanımlarına sahip çıkmayı başaran Türk halkına ondan çok hayranım." ifadesini kullandı.

21 Temmuz 2016 Perşembe

Hainlerin tutuklanma videosu

darbe girişimi,darbe görüntüleri,darbe günü,darbe karşı koyması,darbe 16.07.2016,darbe 16 haziran,darbe çabası,darbe 16 temmuz,darbe emri verilen asker konuştu,darbeci asker 16.07.2016,darbeci asker,Darbecilerin utanc verici görüntüleriç,darbeciler yakalandi,darbecilerin yakalanma goruntuleri,darbecilerin tutuklanmasi,komutanlar tutuklandi,darbeci asklerler,turkiye darbecileri tutuklandi


MUTESEM BINBASI





FETÖden boşanma fetvası
15 Temmuz nin ardından birbirinden çarpıcı detaylar ortaya çıkmaya devam ediyor.

KARARGAHTA YÜKLÜ MİKTARDA DÖVİZ
Darbe girişiminin bertaraf edilmesinin ardından Genelkurmay karargahında yüklü miktarda döviz ele geçirildi.Darbeci subayların, darbenin ardından dövizin artacağını ön görerek tüm hesaplarını boşaltıp dövize çevirdiği iddia ediliyor.
SUBAYLARA GÜVENİLİR-GÜVENİLMEZ NOTU
NTV'nin haberine göre, Genelkurmay karargahında ayrıca darbe sonrasında çalışılacak subaylara ilişkin liste ele geçirildi. TSK'da görev yapan subaylarla ilgili 'güvenilir, güvenilmez' diye notlar alınmış.
Güvenilir listesine konan askerlerle ilgili notlar bulundu. Listede darbeden haberi olmayan subayların yanında güvenilir-güvenilmez şeklinde notlar düşüldüğü belirtildi.
'BOŞANMA FETVASI'
Bu arada darbenin başarısız olma ihtimali ve eşlerin zarar görmemesi için darbeden önce 'boşanma fetvası' verilmiş. Çok sayıda askerin darbeden bir ay önce boşandığı iddia ediliyor.
GÖRÜNTÜLER İMHA EDİLMİŞ
Genelkurmay'a baskın anı ve içeride yaşananlara ilişkin görüntülerin de darbeciler tarafından imha edildiği belirtiliyor. Harddisklerin üzerinden defalarca tanklarla geçildiği öğrenildi. Hasar görmüş hardiskler kurtarılmaya çalışılıyor.
..

Giresun'daki kazayla ilgili flaş iddia!

Giresun'daki kazayla ilgili flaş iddia!

Giresun’un Alucra kırsalında 6 Temmuz günü düşen helikopterle ilgili flaş bir iddia ortaya atıldı.

Giresun’un Alucra kırsalında 6 Temmuz günü düşen helikopterle ilgili flaş bir iddia ortaya atıldı. Yeni Asır gazetesinin yazarı Zafer Şahin, darbe girişimi sonrası kaleme aldığı yazısında helikopter kazasının darbenin ilk adımı olduğunu iddia etti.
“Darbenin ilk işareti Giresun’da düşen helikopter” sözleriyle yazısına başlayan Zafer Şahin, yazısına şöyle devam etti:
“FETÖ’cü ihanet şebekesinin 15 Temmuz darbe kalkışmasına destek veren rütbelilerin büyük bölümü Hava Kuvvetleri ve Jandarma’dan. Bazılarının 'Böyle darbe mi olur' diye küçümsemeye çalıştığı 15 Temmuz vakası, aslında her ayrıntısı önceden planlanmış bir ihanet operasyonu. FETÖ’nün darbe planlarını özellikle jandarma birlikleri üzerine kurguladığı ve hazırlıklara 15 Temmuz’dan çok daha önce başladığına dair ciddi işaretler var. Bu işaretlerden biri bayramda Giresun’da düşen-düşürülen S-70 Skorsky askeri helikopter. Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Mustafa Doğru, yakın çalışma arkadaşları ve ailelerini taşıyan o helikopterin FETÖ tarafından düşürülmüş olma ihtimali çok yüksek. Neden mi? Çünkü düşen helikopterden yaralı olarak kurtulan Tuğgeneral Mustafa Doğru’nun komutasındaki Giresun, Rize, Ordu, Gümüşhane, Samsun ve Trabzon’da hiçbir jandarma birliği darbe girişimine destek vermedi. Yani FETÖ, Tuğgeneral Doğru’nun 15 Temmuz’daki darbe girişiminde kendi tarafında saf tutmayacağını biliyordu. Onu ortadan kaldırmak ve yerine kendisine yakın bir komutan atamak için helikopteri düşürmüş olmaları ihtimal dahilinde. O helikopterde ölen ve yaralananların tamamı bir suikasta kurban gitti. Helikopterin düştüğünü İzmir’de haber alan Başbakan Binali Yıldırım’ın yaptığı ilk açıklamanın satır aralarında, hükümetin de bu yönde bir şüphesi olduğunu görmek mümkün. Sanayi Bakanı Faruk Özlü’nün deyimiyle ‘helikopter piyasasının Mercedes’i olarak bilinen bu aracın sis yüzünden düşme ihtimali sıfıra yakın. Bu hengamede üzerine düşülür mü bilmem ama TBMM’de son 30 yılda düşen helikopter ve savaş uçaklarıyla ilgili özel bir araştırma komisyonu kurulmasında fayda var. Dünyada bizim kadar askeri uçak ve helikopteri düşen başka bir ülke yok. Acaba neden? Bunların hepsi kullanım hatasından mı düşüyor? Türkiye bütçesinden tek bir F-16 satın almak için çıkan para 22 milyon dolar. Onu kullanacak pilotu yetiştirme maliyeti ise 3 milyon dolar. Düşen her uçak ve hayatını kaybeden her pilotla beraber bu ülkenin 25 milyon doları yok oluyor. Düşen uçak ve helikopterlerde şehit olan pilotların tamamının FETÖ’nün ordudan tasfiye etmek istediği vatan evlatları olduğundan hiç şüpheniz olmasın. Bu ihanet çetesinin okyanus ötesindeki efendilerine yaranmak için işlemeyecekleri günah yoktur.”

Darbenin ipucunu diş doktoruna vermiş

Darbenin ipucunu diş doktoruna vermiş

Darbe girişiminin baş aktörlerinden olan YAŞ üyesi Akın Öztürk'ün dişlerini yaptırttığı dişçisine "acele et 1 ay sonra kameraların karşısına çok çıkacağım" dediği ortaya çıktı.

Fetullahçı Terör Örgütü militanları tarafından düzenlenen 15 Temmuz darbe girişiminin ardından, Yeni Asır gazetesinin yazarlarından Şebnem Bursalı, flaş bir yazı kaleme aldı. Bursalı, Akın Öztürk'ün dişlerini yaptırttığı dişçisine,"acele et 1 ay sonra kameraların karşısına çok çıkacağım" dediğini yazdı.
Şebnem Bursalı'nın yazısındaki ilgili o bölüm: 

Albaylıktan emekli olmuş çok eski bir dostumla da buluştuk kısa Ankara ziyaretimde. Çok ama çok ilginç bir detayı paylaştı benimle. Alçak darbe girişiminin başı olarak kabul edilen ve darbe başarılı olsa idi Genel Kurmay Başkanı olacağı beklenen YAŞ Üyesi Akın Öztürk'ün darbe planladıklarının işaretini "diş"ten verdiği ortaya çıktı. Şöyle ki; Öztürk 1 buçuk ay önce Genel Kurmay'ın dişçisine gider ve 13 dişi yapılacaktır. Hem kaplama hem implant epey işi vardır.

Subay olan askeri diş hekimi kendisine: "Efendim hayli yorucu bir süreç olacak epey iş var o yüzden çok fazla sıkıştırmayalım birkaç aya yayalım" der. Çünkü 1 ay sonra yani Ağustos'taki şurada emekli olacaktır Öztürk, ama nasıl olsa general olduğu için ha görevde ha emekli fark etmez ona aynı kalitede sunulacaktır hizmet.

Çünkü bu devlet, kendi içinden yetiştirdiği ve general rütbesine kadar getirdiği kişiye, ölene kadar tüm ailesiyle birlikte en üst düzeyde hizmet vermeye devam eder. Diş hekiminin bu uyarısına karşın Öztürk der ki;

"Hayır hepsini birden 1 ay içinde bitir. 1 ay sonra kameralar karşısına daha çok çıkacağım.

Düzgün çıkayım" der!!!

Tabii, bu sözünü ne sorgulayabilir astı konumundaki diş hekimi ne de soru sorabilir.
Ama kafasına takılır.

Her ne kadar korkak fareler gibi savcılığa verdiği ifadede, ben bir şey yapmadım deyip herşeyi inkar etse de; bu tek anekdot bile bu rütbeli alçağın, milli iradeye karşı neler planladıklarını ortaya koymaya yetiyor.

Genelkurmay'ın bugün yaptığı açıklamada eski Hava Kuvvetleri Komutanı, YAŞ üyesi Akın Öztürk'le ilgili dikkat çeken bir bölüm yer aldı.


Açıklamada, özetle saat 16.00'da MİT'ten istihbarat gelince toplantı yapıldığı, Uçuşların durdurulmasına ilişkin işlemlerin saat 19:26 itibarıyla tamamlandığı kaydedildi. Ancak Tüm uyarılara karşın 21:45'ten itibaren değişik tanıtıcı kodlar ve çağrı isimleriyle kalkışların yapıldığı belirtildi.

Açıklamada bundan sonra yapılanlar anlatıldı, "İllegal çete mensubu hain teröristlerce (FETÖ) öncelikle Hava Kuvvetleri Harekât Merkezinin kontrol altına alınmasının istenmesi üzerine İstanbul’da bulunan Hv.K.Komutanı Org.Abidin ÜNAL tarafındanAnkara’da Hava Kuvvetleri Kurmay Başkanı Vekiline Hava Kuvvetleri Harekat Merkezinin teröristlerden temizlenmesi ve tüm bağlantıların kesilmesi talimatı verilmiştir. Talimatın gereği yapılarak Hava Kuvvetleri Harekât Merkezi işlevsiz hale getirilmiştir. Aynı anda tüm yetkilerin Eskişehir’deki Hava Harekât Merkezinde olduğu, Hava Kuvvetleri Harekât Merkezinin hiçbir talimatının yerine getirilmemesi, Hv.K.Komutanı talimatı olmadan hiçbir uçuşa izin verilmemesine ilişkin direktif, mesaj ile tüm birliklere yayımlanmıştır.

AKIN ÖZTÜRK’Ü ARADI, “KALKIŞLAR İLLEGAL, GİDİP İKNA ET”  DEDİ

Ayrıca Hv.K.Komutanı Ankara’da AKINCI Üssü lojmanları bölgesinde bulunan Orgeneral Akın ÖZTÜRK’ü arayarak kendisine 4’üncü Ana Jet Üssü AKINCI’dan kalkan uçakların yasa dışı olduğunu, ivedilikle AKINCI’ya giderek oradaki kalkışmada bulunanları ikna etmesini istemiştir" denildi.

Açıklamadaki bu bölüm akıllara darbe girişimiyle ilgili soruşturma kapsamında tutuklanan eski Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk'ün ifadesini getirdi.

Mustafa Özbey tankla Malatya'daki darbecileri püskürttü+TaNTuNici

Mustafa Özbey tankla Malatya'daki darbecileri püskürttü

Malatya'da tank kullanacak polis bulunamayınca vatandaş Mustafa Özbey devreye girdi. Özbey, tankı kullanarak darbecileri püskürttü.

Malatya'da Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi esnasında, askerliğini yaparken kullanmayı öğrendiği ve polislerin el koyduğu zırhlı personel taşıyıcıları (ZPT) güvenli alanlara çeken 30 yaşındaki Mustafa Özbey, ölümü göze alarak karargaha gerçekleştirilecek operasyonda da görev almayı kabul etti ve "hazır kıta" bekledi.

Malatya'daki Altay Kışlası'ndan 16 Temmuz'da sabah saatlerinde çıkan ve 2. Ordu Komutanlığında polisle çatışan darbeci askerlere destek için gelmeye çalışan ZPT'lerden biri, çevreyolu Milli Egemenlik Alt Kavşağı yakınlarında darbe girişimine tepki gösteren vatandaşlarca durduruldu.

POLİS BULUNAMAYINCA TANKI KULLANMAK İÇİN GÖNÜLLÜ OLDU
Polis ekipleri, darbeci askerleri gözaltına aldı, ZPT'yi de güvenli bir yere çekmek istedi ancak ekipte bunu kullanabilecek polis bulunmaması üzerine, olaylara tepki gösteren vatandaşlar arasında bulunan ve vatani görevini Ankara Etimesgut Zırhlı Birliklerde yapan Mustafa Özbey, aracı kullanmak için gönüllü oldu.
POLİS OPERASYONA KATILMASI İÇİN TEKLİFTE BULUNDU
Güvenlik nedeniyle polis yeleği giydirilerek kullandığı ZPT'yi önce güvenli bir alana çeken Özbey, 2. Ordu'da süren çatışmalar nedeniyle polisin talimatıyla aracı yeniden karargaha çevirdi.

"VATAN VE MİLLET İÇİN ÖLÜMÜ BİLE GÖZE ALIRIM"
Zırhlı araçla karargaha giriş için hazırlık yapan Özbey, polisler "Vatan, millet için seferber olduk. Sen de geldin seferber oldun. Allah razı olsun. Biz bu araçla içeriye gireceğiz. Sen bu olayda şehit ya da gazi olabilirsin. Ne diyorsun?" dediklerinde, "Vatan ve millet için ölümü bile göze alırım, siz yeter ki bana ne yapacağımı söyleyin" cevabıyla desteğini sürdürdü.
EVLİ VE 2 ÇOCUK BABASI
Malatya'da özel bir hazır beton santralinde işçi olarak çalışan evli ve 2 çocuk babası Özbey, AA muhabirine yaptığı açıklamada, darbe girişiminden sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 15 Temmuz gecesi halkı meydanlara çağırmasıyla alanlara çıktıklarını ve sabah kadar sokaklarla darbe girişimini protesto ettiklerini söyledi.
Sabah saatlerinde çevre yolundan tankların geçmeye başladığını duymaları üzerine bölgeye geçtiklerini anlatan Özbey, polislerin askerlerden ele geçirdiği zırhlı aracı çalıştıramadıklarını görünce yardım teklif ettiğini belirtti.

"SENİ ALLAH GÖNDERDİ"
Zırhlı personel taşıyıcısı kullanmayı vatani görevini yerine getirirken Etimesgut Zırhlı Birliklerde öğrendiğini kaydeden Özbey, "Olay yerinde polisler aracı hareket ettiremeyince 'Ben bu aracı daha önce Ankara Etimesgut Zırhlı Birliklerinde kullandım, size yardım edebilirim' dedim. Polisler bana 'Seni Allah gönderdi' diye cevap verdi. Üzerime polis yeleği giydirdiler ve aracı Malatya Emniyet Müdürlüğüne götürdüm." dedi.
"VATAN VE MİLLET İÇİN ÖLMEYE HAZIRIZ"
Özbey, bir süre sonra kendisini telefonla arayan polislerin bu kez zırhlı aracı 2. Ordu Komutanlığına götürmesini teklif ettiklerini aktararak, şöyle devam etti:
"ZPT ile 2. Ordu önüne gittik. Jandarma Özel Harekat ve Malatya'daki polis memurları orada güvenlik açısından bekliyorlardı. Çatışma akşamdan sabaha kadar sürmüş. Bana, 'Mustafa, vatan, millet için seferber olduk. Sen de geldin seferber oldun. Allah razı olsun. Biz bu araçla içeriye gireceğiz. Sen bu olayda şehit ya da gazi olabilirsin. Ne diyorsun?' dediklerinde, 'Vatan ve millet için ölümü bile göze alırım, siz yeter ki bana ne yapacağımı söyleyin' dedim. Araçla hazır kıta bekledim. Daha sonra erlerin tek tek tel örgünün üzerinden atlayıp, teslim olduklarını gördük ve araçla içeriye girmemize gerek kalmadı. Her şeye rağmen orada hazır kıta bekledik. Ucunda ölüm bile olsa biz vatan ve millet için ölmeye hazırız. Şu anda bize bir sefer görev emri çıksa her şeye hazırız. Askerin içindeki 3-5 çapulcuya bu vatan ve millet için ödün vermedik, vermeyeceğiz. Şu gün bana ‘Gel emniyet güçlerine katıl, bizimle savaş' deseler gözümü kırpmadan giderim."
"ELİMDEN GELEN BUYDU"
Vatanı korumak için sadece asker ve polis olmak gerekmediğini vatandaşların da yapabilecekleri bulunduğunu vurgulayan Özbey, "Allah onların tırnağına zeval vermesin. Allah onların hepsini korusun. Elimden gelen buydu, vatanıma, milletime, emniyet güçlerimize faydalı olduysam ne mutlu bana. Bugün olsun aynı hareketi ucunda ölüm bile olsa. Bunu vatan ve millet için yaptım. Şu gün olsa aynısını bir daha yaparım." diye konuştu.
"80'LERE GERİ DÖNMEYECEĞİZ"
Darbeye teşebbüs edenlerin amacına ulaşamayacağını vurgulayan Özbey, şunları kaydetti:
"Bu ülkede hedeflerine ulaşamayacaklar. 1980 darbelerini, sokağa çıkma yasağını, insanların ekmek, su bulamadığı günleri bize anlattılar. Biz Allah'ın izniyle o dönemlere geri dönmeyeceğiz. Milletimiz, güçlü bir millet. Suriye halkı geldi Türkiye'ye sığındı. Allah vermesin bizim başımıza böyle bir şey gelse, gidip hiçbir ülkeye sığınamayız. Kimse bizi almaz. Bizim vatan toprağımız burası. Buradan başka bir yerimiz yok. Hep birlikte Türkiye'mize sahip çıkacağız."

Özel Harekatçılar 15 Temmuz'u anlattı

Özel Harekatçılar 15 Temmuz'u anlattı

FETÖ'nün darbe girişimi sırasında ilk hedeflerden biri olan Özel Harekat Daire Başkanlığı mensupları, ihanetin TSK'nın tamamına mal edilmemesi gerektiğini belirterek, "Şunun bilinmesini istiyoruz, bu ordu bizim ordumuz. Tüm personel bizim canımız, ciğerimiz. İçlerindeki ne idiği belirsiz bir grup tarafından böyle bir şeye kalkışıldı. Biz bunun ayrımının yapılmasını istiyoruz, bu ayrımı biz de yaptık." ifadelerini kullandı. Üst düzey Özel Harekat yetkilisi, 'EGM Havacılık Daire Başkanlığı'nın Türk uçaklarınca vurulduğunu duyunca kulaklarıma inanamadım, kötü bir şaka olduğunu düşündüm' dedi

Darbe girişimi sırasında etkisiz hale getirilmeye çalışılan Gölbaşı'ndaki Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekat Daire Başkanlığı mensupları, AA muhabirine, 15 Temmuz gecesinde ve sonrasında yaşananları anlattı.    
Üst düzey bir Özel Harekat yetkilisi, olay gününü anlatırken, cuma akşamı olduğu için nöbetçiler hariç, tüm personelin evlerinde istirahat ettiğini ancak Daire Başkanlığından gelen acil çağrı üzerine göreve koştuklarını belirtti.    
Gölbaşı'na geldiklerinde Güneydoğu'daki operasyonlarda yaralanan ve gazi olan personelin dahi vazifeye hazır olduklarını gördüğünü ifade eden yetkili, şunları anlattı:
"KULAKLARIMA İNANAMADIM, ŞAKA SANDIM"
"Özel Harekat tesislerinin hemen yanında bulunan, EGM Havacılık Daire Başkanlığının Türk uçaklarınca bombalandığını öğrendim ve kulaklarıma inanamadım. Herkes gibi ben de bunun kötü bir şaka olduğunu düşündüm. Daireye ulaştığımızda ikinci bomba henüz patlamıştı ve her yer ateş altındaydı. Özel Harekat'ın girişindeki avluda çok sayıda şehit ve yaralı vardı. Yaralanmamış ve silahlanarak mevzilenen personele katılarak, Başkanlığın savunması ile yaralıların tahliyesi için gerekli önlemlerin alınması için bütün arkadaşlarla harekete geçtik. Eli silah tutan tüm personelle savunma hattı oluşturduk. Yangının söndürülmesi sonrasında, yaralıların ve şehitlerin, personelin özel araçlarıyla tahliyesine geçtik. Bölgedeki tüm ışıklar söndürülerek uçak ve helikopterlere hedef teşkil etmemek için çaba sarf ettik."    
"DARBE KARARGAHINA KARŞI HAREKETE GEÇTİK"
Daha sonra, "darbe girişiminin karargahı" olduğu tespit edilen Jandarma Genel Komutanlığına yönelik operasyona katılmak ve çok az sayıdaki Ankara Özel Harekat polisine destek olmak için ellerindeki personel ve zırhlı araçlarla harekete geçtiklerini anlatan yetkili, "en iyi savunma saldırıdır" anlayışıyla operasyonun başladığını ifade etti.      Özel Harekat polisi, yaşadıklarını şu sözlerle dile getirdi:    
"Biz de ilk defa Mehmetçik ile karşı karşıya geliyoruz. Biz bugüne kadar hep onlarla omuz omuza, beraber mücadele ettik. Güneydoğu'daki son 1,5 yıllık süreçte jandarmasıyla, kara kuvvetleriyle, havacılarıyla tüm personeliyle dostluk, kardeşlik, arkadaşlık yaptık, her şeyimizi paylaştık. İlk defa askerle karşı karşıya geldik ama hiç tereddüt etmedik. Jandarma, saat 23.00'e kadar bize direndi fakat saat 23.00'te yüzde 100 kontrolümüz altına aldık.    
Şunun bilinmesini istiyorum, bu ordu bizim ordumuz. Tüm personel bizim canımız, ciğerimiz. İçlerindeki ne idiği belirsiz bir grup tarafından böyle bir şeye kalkışıldı. Biz bunun ayrımının yapılmasını istiyoruz, bu ayrımı biz de yaptık. O yüzden orada gözaltına aldığımız tüm personelin üniformalarını çıkarttık. Bu üniforma Türk askerinin, Türk ordusunun üniforması. Onların üniforması olmadığı için bu üniformalardan arındırıp gözaltına bu şekilde aldık."    
"ORDUMUZA SAHİP ÇIKALIM"
Bazı Özel Harekat mensupları da FETÖ'nün, "Emniyet teşkilatı içerisinde sızamadığı yerlerden olan Özel Harekatı hep önemli bir tehdit olarak gördüğüne" işaret ederek, Güneydoğu'daki operasyonlarda birlikte omuz omuz mücadele ettikleri TSK'nın uçak ve helikopterlerinin hedefi olmalarının kendilerini çok yaraladığını ifade etti.    
Üst düzey Özel Harekat yetkilisi ve Özel Harekat mensupları, "Bu ihanetin asla Türk Ordusuna mal edilmemesi" gerektiğini vurguladı. Kendilerinin asla böyle bir düşünceye kapılmadıklarını ifade eden polisler, "Biz bunu tüm ordumuza mal etmiyoruz. Ordunun içerisinde olur, diğer kurumlarda olur, zihnini, iradesini, beynini bir şekilde kiralamış gruplarımız her zaman mevcuttur. Bizim birlik olmamız lazım. Biz birlik olduktan sonra kimse bizim bileğimizi bükemez. Operasyonlar sırasında gözaltına aldığımız bütün teröristleri TSK'nın şerefli üniformasını üzerlerinden çıkararak ayırdık. Halkımız da bu ayrımı yapmalı ve ordumuza bu süreçte sahip çıkmalıdır." görüşünde birleştiler

Darbecilere karşı direnen kahraman tantuni ustası konuştu


Tantuni ustası Danyal Şimşek ile restoran sahibi Mehmet Şükrü Kıntaş, darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'da Atatürk Havalimanı'na hareket eden tankları, egzoz deliklerini giysileriyle tıkayarak durdurdu

Şanlıurfalı Şimşek ile Kıntaş, ilk gece askeri kalkışmayı arkadaşlarından öğrendikten sonra televizyonda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "darbe girişimine karşı sokağa çıkılması" çağrısı üzerine hemen harekete geçti.
Arabasıyla sokağa çıkarak, komşu ve yakınlarını darbe girişimine karşı uyaran iki esnaf, daha sonra buluştuğu vatandaşlarla Basın Ekspres Caddesi'ne ulaştı.

Caddenin trafik nedeniyle tıkandığını gören Şimşek ile Kıntaş, ters yöne geçerek, FETÖ üyeleri tarafından Atatürk Havalimanı'nı kontrol altına almak için görevlendirilen tankları önüne araçlarıyla barikat kurdu.

Diğer vatandaşlarla birlikte hareket eden Şimşek ile Kıntaş, burada ismini bilmedikleri bir tamircinin kendilerine aktardığı "Tankların çalışmasını durdurmak amacıyla egzoz ve filtresini kapatma" fikrini uygulayarak, yaklaşık 10 tankı havalimanına gitmeden durdurmayı başardı.

Vatandaşlar, daha sonra egzozu tıkanan tankın içine kirli hava dolduğu için dışarı çıkmak zorunda kalan bazı askerleri emniyet görevlilerine teslim etti.

"TANKLARI ÜZERİMİZE SÜRDÜLER"

Restoran sahibi Kıntaş, yaşadıklarına ilişkin yaptığı açıklamada, havalimanına yakında bir alanda askeri darbe girişiminde bulunanların tankları üzerine sürdüğünü belirtti.

Araç ve kamyonları tankların önüne çektiklerini ifade eden Kıntaş, "Acaba biz bu tankı nasıl durdurabiliriz?' diye kendi kendimize sorarken oradan bir tamirci arkadaş, kendisini belki şimdi görsem yine hatırlamam. Belki Hızır Aleyhisselam'dır bilemem, 'Şu egzozlara bir şeyler tıkarsanız, bu tanklar stop eder' dedi. Arkadaşlarla elbiselerimizi çıkardık. Herkes elbiselerini, tişörtlerini bize uzattı. Tankın egzozuna bunları tıkayınca, filtrelerin üstünü elbiselerimizle kapattık. Bu şekilde tank 2-3 dakika sonra stop etmek zorunda kaldı." diye konuştu.

Kıntaş, askerlerin tankın içinden havasızlık nedeniyle çıkmak zorunda kaldığını, yakaladıkları askerleri de vatandaşların linç etmesine fırsat vermeden polis ekiplerine teslim ettiklerini söyledi.

Caddede yaklaşık 10 tankı bu yolla durduklarını vurgulayan Kıntaş, "Elhamdülillah, bu şekilde bir tehlikeyi kendi çapımızda engellemiş olduk." dedi.

Kıntaş ayrıca kendisine ait 12 restoran şubesinde tüm emniyet görevlilerini ağırlamak istediklerini ifade ederek, "Darbe yanlısı olmayan bütün askeri ve emniyet mensupları, istediği köftecimize giderek, istediği kadar yiyebilir. Kardeşlerimiz ücretini 15-16 Temmuz akşamı ödemiştir. Hepsini bekliyoruz." ifadelerini kullandı.

"SADECE BİR TANK VATANDAŞLARI ATLATABİLDİ"

Tantuni ustası Şimşek de darbe girişiminin başarısızlıkla sonuçlanması sonucu Allah'ın takdiriyle Türkiye'nin uçurumunun kenarından döndüğünü söyledi.

Şimşek, o gece sadece bir tankın vatandaşları atlatarak, Atatürk Havalimanı'na doğru geçebildiğini belirtti.

Tankların önüne konan araba sahibiyle yaşadıkları bir konuşmayı da anlatan Şimşek, şöyle devam etti:

"Tankın önüne konulan arabanın sahibi ürkek bir şekilde aracın içinde bekliyordu. Orada bir ağabeyimiz, bu arkadaşımızı cesaretlendirmek için 'Bunun parası neyse ben vereceğim. Sen arabadan in, o dursun' deyince çok örnek bir davranış göstererek, aracın tankların önünde kalmasını sağladı. Bu arabanın tankı yavaşlatmasını sağlamasıyla beraber insanlar tankın üzerine yığılmaya başladı. O sırada tank hareket halindeydi. İleri geri yaparak, insanları fırlatmaya çalışıyordu. O sırada tankın yanında biz vardık. Onlarca kişi gömlek, atlet ne bulurlarsa egzoza tıkamaya başladılar. O yetmedi tankın peteklerini kapattık."

Şimşek, program sunucusu Bekir Develi'nin 15 Temmuz gecesi yaşananları anlattıkları bir videoyu sosyal medya hesabından paylaşınca vatandaşların yoğun ilgisiyle karşılaştıklarını belirtti.
"Hepsinden Allah razı olsun. Onlarca yüzlerce insan vardı. Biz sadece orada bulunan onlarca kişinden biriydik." diyen Şimşek, darbe girişiminin başarısız olmasını sağlayanlara teşekkür etti.

FETÖ'cü eski Emniyet Müdürü imamdan çarpıcı sözler

FETÖ'cü eski Emniyet Müdürü imamdan çarpıcı sözlerFETÖ'nün darbe girişimi sırasında Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat  Daire Başkanlığının giriş kapısı yakınlarında polislerce gözaltına alınan Aktepe  ifadesinde, görevde olduğu dönemlerde genellikle istihbarat biriminde çalıştığını  anlattı.  Aktepe, darbe girişiminin olduğu gece "Darbe oldu herkes destek için  çıksın daha önce çalıştığı yerin yakınına geçsin, General Mehmet ile irtibata  geçsin" diye atılan bir mesajın ardından harekete geçtiğini belirtti.
 
Kendisi gibi meslekten ihraç edilen ve hakkında yakalama kararı  bulunan eski Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Lokman Kırcılı ile Emniyet Genel  Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı yakınlarına gittiğini ifade eden Aktepe,  yanlarında tabanca olduğunu da söyledi.
 
İlahiyat Fakültesi mezunu olduğunu, üniversite döneminde sohbet  toplantılarına katıldığını dile getiren Aktepe, Fetullah Gülen'e sempatisinin  olduğunu aktardı.
 
FETÖ maaş bağlamış
 
Aktepe, meslek hayatı sırasında ABD'ye görevli gittiğini, iki gün  Gülen'in evinde kaldığını ve sohbet toplantılarına katıldığını belirterek,  meslekten atıldıktan sonra kendisine her ay 4 bin 500 lira destek sağlandığını  söyledi. Aktepe, parayı Samanyolu Koleji'nde öğretmenlik yapan "Zübeyir" kod adlı  şahıstan aldığını kaydetti.
 
"FETÖ'nün her kurumda bir imamının olduğunu" söyleyen Aktepe, görevde  olduğu dönemde "Doktor" kod adlı "MİT imamı" ile çeşitli sohbet toplantılarında  bir araya geldiğini söyledi.
 
Darbe girişimini kesinlikle kabul etmediğini belirten Aktepe, "15  Temmuz akşamı yapılmak istenen darbenin bu örgütün en tepesindeki kişinin yani  Fetullah Gülen'in bilgisi ve talimatı olmadan gerçekleşmesi mümkün değildir"  dedi.
 
Aktepe, darbe girişiminin makam hırsından kaynaklandığına yönelik  görüşünü de dile getirdi.
 
İç Güvenlik Paketi'nin ardından yapılan düzenleme sonucu meslekten  ihraç edilen Aktepe hakkında usulsüz dinleme soruşturması kapsamında arama kararı  bulunuyordu.

20 Temmuz 2016 Çarşamba

Kuran'a el bastırdılar söyleyemezdik

'Kuran'a el bastırdılar söyleyemezdik'

Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığında konuşlu Muharebe Arama Kurtarma (MAK) birliğinde görev yapan ve darbe girişimi kapsamında tutuklanan Astsubay Selman Çankaya, darbe girişimi sırasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ayrılmasının ardından Marmaris'te kaldığı otele düzenlenen saldırının detaylarını anlattı. Harekatı general Gökhan Sönmezateş'in yönettiğini, özel kuvvetlerden Şükrü Binbaşı'nın planladığını iddia etti. Çankaya, Kıdemli Başçavuş Zekeriya Kuzu'ya kendilerine darbeyi neden daha önceden söylemediklerini sorunca "Söyleyemezdik. Yemin ettirdiler. Kur'an'a el bastırdılar. Kusura bakma, hakkını helal et' dediğini söyledi.

MAK birliğinde görevli ders öğretmeni 26 yaşındaki Çankaya, emniyetteki ifadesinde, olaydan 3 hafta önce Hava Lisan Okulunda bulunan Üstçavuş Ömer Faruk Göçmen tarafından WhatsApp grubu kurulduğunu, iki gün önce de Kıdemli Başçavuş Zekeriya Kuzu tarafından "Her an görev çıkabilir, telefonlarınız sürekli yanınızda bulunsun." diye uyarıldıklarını belirtti.
Bir hafta sonraki düğünü dolayısıyla istediği izin talebinin reddedildiğini, olay günü de önce üsten çıkış izni verilmediğini, sonra ise saat 16.30'da eve gönderilmelerine rağmen kısa sürede geri çağrıldıklarını aktaran Çankaya, üzerini değiştirmek için gittiği depoda Başçavuş Kuzu, Üstçavuş Göçmen ve Üsteğmen Hasan Aslanbay'ın arkadaşlarının şahsi dolaplarındaki malzemeleri karıştırdığını, kendisine de "Çantalardan balistik kaskları toparla. Kimin olduğu önemli değil." talimatı verildiğini ileri sürdü.
TEŞEBBÜS ESNASINDA KULLANILAN MÜHİMMAT
Çankaya, bu sırada Üstçavuş Göçmen'in, 10 takım hazırlayacaklarını söylediğine değinerek, şöyle devam etti:
"Takımın içinde balistik kask, hücum yeleği, dizlik, dirseklik, Hk416 tüfek, tüfek gece görüşü, 8 şarjör, tabanca, tabanca şarjörü yer alıyordu. Bu takımı hazırlarken diğer arkadaşlar da geldi, hep beraber hazırladık. Tüfek şarjörü 8'er adet çıkmadığından, Kaklıç depodan şarjör takviyesi yapıldı. Biz bu takımı tamam ettiğimizde, Zekeriya Başçavuş, bir 15 takım daha hazırlamamızı söyledi. Hazırladığımız esnada Ankara'da istihbarat kısmında görev yaptığını bildiğim Gökhan Sönmezateş generalin gelmesiyle ciddi görev olduğunu fark ettim."
BAŞARIRSAK ARKAMIZDAN GELENLER RAHAT EDECEK
Selman Çankaya, daha sonra Binbaşı Taner Berber'in ekibi paraşüt deposuna alıp "Bir terörist elebaşını almaya gideceğiz. Angajman (çatışma) kaçınılmaz. Kendinize dikkat edin. Bu yolda şehit olmak, geri dönememek var. Hepiniz hakkınızı helal edin. Bizi akıncılar olarak düşünebilirsiniz. Biz önden gidip, yol açanlar olacağız. O yüzden görevimiz çok mühim. Bunu başarırsak arkamızdan gelenler çok daha rahat edecek. Bize iki özel kuvvet ekibi katılacak, onlarla hareket edeceksiniz." diye konuştuğunu dile getirdi.
RÜTBE VE İSİMLİKLERİ OLMAYAN 15-16 KİŞİ GELDİ
Herkesin bunun üzerine görevi kabul ettiğini belirten Çankaya, bir süre sonra üzerinde rütbe işaretleri ve isimlikleri yer almayan karacı kamuflajı giyimli 15-16 kişinin gelip, hazırlanan takımları kendi isteklerine göre karıştırıp aldıklarını kaydetti.
Çankaya, bu grubun isteği üzerine bir kasa el bombası ve bomba atar mühimmatı getirildiğini, hazırlıkların tamamlanmasıyla özel kuvvetlerle gelen ve isminin Şükrü olduğunu öğrendiği kişinin Marmaris bölgesini gösteren harita üzerinde harekatı anlattığını ifade ederek, sorulması üzerine helikopterlerdeki makineli tüfekçilerden biri olduğunu belirtti.
HELİKOPTERDE KAL, BİNALARI TARA 
Bunun üzerine daha önce eğitimlerde kullanmadığı MG4 makineli tüfek verildiğini, bununla doldur boşalt istasyonunda ateş ettiğini aktaran Çankaya, kendisine "helikopterde kalıp, devamlı binaları tarama ve ekibin ilerleyişi için önlerini yumuşatma görevi" verildiğini öne sürdü.
Çankaya, harekata general Gökhan Sönmezateş, Kurmay Binbaşı Taner Berber, Üsteğmen Hasan Aslanbay, Teğmen Muhammet Burak İpek, astsubaylar Zekeriya Kuzu, Ömer Faruk Göçmen, Yakup Özcan, Ekrem Benli, Serkan Elçi, Erkan Çıkat, Gökhan Güçlü, Abdülhamit Gülerdem ve İlyas Yaşar ile tanımadığı özel kuvvetler ve SAT mensubu olduğunu sandığı 14-15 kişinin katıldığını, özel kuvvetlerle gelen Cougar tipi iki, Skorsky tipi bir helikoptere mühimmat ve malzemeleri yüklediklerini kaydetti.
DOĞRUSUNU SÖYLEYECEĞİM: TSK YÖNETİME EL KONDU
Harekatı general Gökhan Sönmezateş'in yönettiğini, özel kuvvetlerden Şükrü Binbaşı'nın planladığını iddia eden Çankaya, şöyle konuştu:
"Malzemelerimizi helikoptere yükleyip beklemede bulunduğumuz sırada, Gökhan Sönmezateş konuşma yapıp, 'Size doğrusunu söyleyeceğim. TSK yönetime el koymuştur. Emirlerimi şu anda Genelkurmay karargahından alıyorum. Tüm kuvvet komutanlarımız tutuklandı, polis özel harekat, MİT, Meclis bombalandı. Yönetim şu anda TSK'nın elinde.' dedi. Cumhurbaşkanının bulunduğu yere gittiğimizi, helikoptere bindiğim anda çevremdekilerden duydum ancak kimden duyduğumu hatırlamıyorum. Zaten generalin darbe açıklamasıyla şok olmuştum.
'SÖYLEYEMEZDİK, KURAN'A EL BASTIRDILAR'
Bir hafta sonra düğünüm vardı, bunları düşünürken çevreme çok da dikkat etmedim hatta Zekeriya Kuzu'nun yanına gittim, 'Abi bana niye söylemedin? Bir hafta sonra düğünüm var. Karım, kayınvalidem yolda. Hiç olmazsa onları yola göndermezdim.' dedim. Bana 'Söyleyemezdik. Yemin ettirdiler. Kur'an'a el bastırdılar. Kusura bakma, hakkını helal et. Merak etme, o düğünü yaparsın.' dedi."
Çankaya, helikopterle yaklaşık bir saat pistte beklediklerini, bir ara kulaklık kendisindeyken görevin iptal edildiğini duyduğunu ancak bir süre sonra Marmaris'e hareket ettiklerini belirterek, aynı helikopterde bulunduğu Gökhan Sönmezateş'in sürekli telefonla, daha önce görmediği bir uygulamayla mesajlaştığını aktardı.
SİS ATTIK
Selman Çankaya, Marmaris'te ilk indirme yapmaya çalıştıkları yere sis attıklarını, yoğun duman dolayısıyla helikopterin tekrar irtifa alıp sahil kenarında ekibi yere indirdiğini, bu sırada silah sesleri duyduğunu ve havalanıp tur atmaya başladıklarını anlatarak, şöyle devam etti:
"General sürekli telsiz talimatı ve cep telefonuyla irtibat sağladı. Yaklaşık 40 dakika kadar tur attık. Yer ekibi, kendilerini almamızı söyleyince pilot yere ineceğini, yakıtın çok az kaldığını, sadece 10 dakika bekleyebileceğini söyledi. Bir binanın yanına indik. Çevrede siviller vardı. General aşağı indi, havaya ateş ederek çevredekilere helikoptere yaklaşmamalarını işaret etti. 10 dakika kadar bekledik, kimse gelmeyince havalandık. Yarım saatlik uçuştan sonra UH helikopter bulunan bir piste, iki Cougar helikopterle indik, yakıt ikmali için bekledik ancak gelen olmadı. Pilotlar ve Sönmezateş general inip, binalara doğru gitti. Bir süre sonra general geri geldi ve bize ikmali yavaşlatmaya çalıştıklarını tehlikede olduğumuzu, dikkatli olmamızı söyledi. Yakıt ikmali yapılamadı. Bu esnada ben helikopterin tekerine yaslanıp uyumuşum, Skorsky sesiyle uyandım, hava aydınlanmaktaydı. İki Cougar içindeki malzemeleri Skorsky'ye yükledik. MG4 mühimmatını Cougar'da bıraktım. Silahımda da mühimmat yoktu. Skorsky'de bir yaralı olduğunu gördüm, göğsünden yaralıydı.
AĞLAYARAK, "BİZİ DÜŞÜRECEKLERDİ" DEDİ
Tam havalanmak üzereyken pilot tulumlu bir albay geldi. Ağlayarak generale, 'Komutanım bizi düşüreceklerdi, öldüreceklerdi.' dedi General da 'Sakin ol' dedi ancak bizimle gelmedi. Havalandık, yere çok yakın uçuyorduk. Çiğli Üssü'ne geldik. General indi, kulenin arkasındaki binaya doğru gitti. Ambulansın gelip yaralıyı tahliye etmesinin ardından üste kalan MAK kursiyerleri araçla geldi. Helikopterde bulunan malzemeleri araca yüklediler. Depoya götürmelerini söyledik. Depo kapalı olduğundan okula indirdik. Bir müddet daha bekledik, gelen giden olmadı."
Kursiyerlerin bir grup FETÖ mensubunun olaya kalkıştığını haberlerden öğrendiğini söylediğini dile getiren Çankaya, misafirhaneye gidip saat 12.00'ye kadar uyuduğunu, Nevşehir'den gelen babası, İstanbul'dan gelen ağabeyiyle görüştükten sonra teslim olduğunu anlattı.
CEMAATTEN UZAKLAŞMAK İSTEDİM
Selman Çankaya, üniversite sınavını kazanamayınca İstanbul'daki amca oğlunun yanına gittiğini, burada cemaate yakınlığıyla bilinen FEM Dershanesi'ne devam ettiğini, kuzeninin yönlendirmesiyle Hava Astsubay Meslek Yüksekokuluna kabul edildiğini aktardı.

İlk olarak İzmir Güzelyalı Hava Eğitim Komutanlığına bilgisayar işletmeni olarak atandığını dile getiren Çankaya, Gaziemir Hava Teknik Okul Komutanlığında kuzeni tarafından tanıştırılan kişinin götürdüğü evde namaz kılabildiğini, Fetullah Gülen'in kitaplarını okuduklarını, kaset olayları çıkınca uzaklaşmak istediğini belirterek, şunları kaydetti:
'EŞİNİN BAŞI AÇIK OLMALI' DİYORDU 
"Mezun olduktan sonra Nadir adlı kişiyle tanıştırdılar. Benden zorla himmet almak istiyorlardı. Ben zaten gönül rızasıyla yardım için istediklerinde gönlümden kopanı veriyordum ancak bunu kabul etmediler. Sabit rakama bağlamışlardı ve her ay istiyordu. Bekar için maaşının yüzde 20'sini istiyorlardı. Vermediğim zamanlarda da bir sonraki aya borçlandırıyorlardı. Ben de bunu kabul etmedim. Ayrıca evlendirme mevzusu bana ters geldi. Evleneceğim kişiye karar vermek onlara düşmez. Muhafazakar aileden geldiğim için eşimin başı kapalı olsun istiyordum ancak bunu Nadir kabul etmedi, 'Eşinin başı açık olmalı' dedi. Ben de kabul etmedim. Uzaklaşmak istediğim için MAK kursuna başvurdum ve kabul edildim. Yaklaşık 2 sene boyunca çeşitli illerde kurslara katıldım, bu sürede bana ulaşamadılar."
İÇLERİNDEN ÇIKTIM, YAPTIKLARINI TASVİP ETMİYORUM
Çankaya, kurs bitince çeşitli kereler kendisine ulaşmaya çalıştıklarını ancak bunu hiçbir seferinde kabul etmediğini savunarak, "Benim FETÖ ile herhangi bağlantım yoktur. İçlerinden çıktım, yaptıklarını tasvip etmiyorum. Bu olaya da benden intikam almak için karıştırıldığımı düşünüyorum. Vatanımı, milletimi seven birisiyim. Vatan sevgimi 'terörist yakalayacağız' diyerek beni kandırmakta kullandıklarını düşünüyorum. Tüm bu düşüncelerimle de kendiliğimden teslim oldum. Bu olay esnasında da kimseye kurşun sıkmadım." diye konuştu.
AKIN ÖZTÜRK'ÜN GELDİĞİNİ SÖYLÜYOR
Selman Çankaya, çıkarıldığı mahkemede de ifadesini yineledi.

Çankaya'nın avukatı ise "Selman, Serkan Elçi isimli subayla karşılaşıyor, Akın Öztürk'ün (Eski Hava Kuvvetleri Komutanı) geldiğini söylüyor. Bir kurmay binbaşı, bir tuğgeneral geliyor. Burada hiçbir görev ve yetkileri olmadığı halde her nedense burada bulunuyorlar." dedi.

Selman Çankaya, çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı

Sittir git!!!!

Kişisel Facebook hesabından bir açıklama yapan Gomez, ülkedeki politik durum sebebiyle Beşiktaş'a dönmeme kararı aldığını açıkladı. 
İşte Gomez'in açıklaması:

"Bu kararı vermek çok zordu. Beşiktaş taraftarına benim için çok zor kararımı açıklamak zorundayım. Artık bu eşsiz statta harika taraftarlar ve harika kulüpte oynamayacağım. Kararımın sebebi tamamen politiktir. Bu kararı vermemde sportif veya başka sebepler yoktur. Son günlerde dehşet verici olaylar yaşandı. Umuyorum ki bu kararımı anlayabilirsiniz. Burada yaşadığım harika zamanlar için kulübe ve mükemmel taraftara teşekkür ederim. Politik problemlerin en yakın zamanda barış içinde çözülmesini diliyorum. Geçtiğimiz sene bu şehir ve bu kulüp kalbime çok yakındı. Tekrar görüşmek dileğiyle."

 Ve böyle Yürekli futbolcularda var.Fareler kanallarda yasar,ürkek-korkak ve pislikler icinde



Başarılı olamayınca telefon etti: Efendim sizin emrinizdeyim

Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, darbe girişimiyle ilgili soruşturma kapsamında tutuklanan 5. Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Murat Soysal'ın 15 Temmuz gecesi güç denemesinde başarılı olamayacağını anlayınca saat 03.00 gibi "Efendim, sizin emrinizdeyim." dediğini söyledi.
PKK VE DAEŞ'DEN DAHA TEHLİKELİ
Gaziantep Büyükşehir Fatma Şahin, yaptığı açıklamada, FETÖ darbe girişiminin yaşadığı 15 Temmuz gecesi, 120 ülkeden katılımın olduğu UNESCO toplantısı için İstanbul'da bulunduğunu hatırlattı. Darbe girişimini toplantı sırasında öğrendiğini belirten Şahin, gelişmeler üzerine Gaziantep'e gitmek üzere İstanbul Havalimanına hareket ettiğini dile getirdi. FETÖ'nün askerlerinin, PKK ve DAEŞ mensuplarından daha tehlikeli olduklarını anladıklarını ifade eden Şahin, darbecilerin, sivil halka zarar vermek üzere kendilerini kodladıklarını gördüklerini kaydetti.
GECE SAAT 3'DE BENİ ARAYIP
Şahin, Gaziantep 5. Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Murat Soysal'ın, FETÖ'nün darbe girişimiyle ilgili soruşturma kapsamında tutuklandığını anımsattı.
Soysal ile yaklaşık 1,5 yıl beraber çalıştıklarına işaret eden Şahin, "Gaziantep'teki en önemli konu sınır güvenliği. Kendisi de bundan sorumluydu. Bu süreçte, sınıra güvenlik duvarı yapılması, kameraların yerleştirilmesi gibi birçok konuda elimizden gelen desteği sağladık. Olayın anlayamadığımız tarafı da bu. Şerefsizlerin, kötü niyetle kendilerini gizledikleri buradan anlaşılıyor. Biz büyük bir güven esasına göre çalıştık. Sınırını, namusumuzu güvenmişiz. Arkadaşlarımız, olay günü Murat Soysal'ın tavırlarının değiştiğini söylediler. Beni arayarak tugayın kapılarını iş makinalarıyla kapatmamızdan ötürü yaşadığı rahatsızlığı dile getirmeye çalışıyor. Ben de aksine her türlü tedbirin alınması için talimat verdim. Kendisinin ismi sıkıyönetim komutanı olarak geçiyordu. Gece saat 03.00'e kadar güç denemesi yaptı. Güç denemesinde başarılı olamayınca saat 03.00'ten sonra da 'Efendim, sizin emrinizdeyim' diyor." ifadelerini kullandı. Şahin, Soysal'ın gece 03.00'ten sonra "emrinizdeyiz" demesinin de hiçbir anlamının olmadığını söyledi

19 Temmuz 2016 Salı

'Yurtta Sulh Komitesi' atama listesi

TÜRK Silahlı Kuvvetleri içerisindeki bir grubun planladığı darbenin başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra önemli ayrıntılar da ortaya çıkmaya başladı. Darbenin yapıldığı gece 'Yurtta Sulh Komitesi' yöneticilerinden olan ve atamaları hazırlayan Albay Muharrem Köse'nin cebinden atama listesi de ortaya çıktı.








Harbi Analiz-Harbi hainlik

Akademisyen Abdülkadir Şen, 15 Temmuz gecesi düzenlenen hain darbe girişiminde yer alan bir aktörün izini sürünce ortaya çok çarpıcı olduğu kadar ibret verici bir manzara çıktı. 
Şen'in sözkonusu ettiği kişi 5 Temmuz darbe girişiminin ardından tutuklanarak cezaevine gönderilen Albay Ömer Kulaç'tan başkası değil. Şen'in adeta kılı kırk yaran takibiyle ortaya çıkardığı tablo adeta darbenin ayak seslerini gösteriyordtu. 
 Albay Kulaç'ın yaptığı sosyal medya paylaşımlarını mercek altına alan Abdülkadir Şen, sabır ve titizlik gerektiren çalışmasından hareketle ihanet gecesinin bilinenlerini, bilinmeyenlerini, yerli aktörleri ve yabancı yapımcıları bakın nasıl deşifre ediyor: 
"BANA BUNU BİR HAFTA SONRA HATIRLATIN" DİYORDU...
Darbeci Albay Kulaç darbe girişiminden bir hafta önce Türkiye'nin Suriye politikasında bir takım radikal değişimlerin yaşanacağını açıklıyor ve  kendisine DM yoluyla bundan nasıl emin olduğu sorulduğunda ise bir şeylerden emin olduğunu hissettirmek isteyerek"bana bunu bir hafta sonra hatırlatın" diyordu. 


Kulaç'ın bahsettiği siyaset değişiklikleri Suriye konusunda Türkiye'nin ABD-Rusya dayatmalarına boyun eğmesi, 14 yıldır inşa ettiği duruş ve bağımsız dış politikadan vazgeçmesi, dünyada egemen devletler eliyle girişilen adaletsiz politikalara karşı eski tepkisiz ve hatta ortak rolüne bürünmesiydi. Türkiye zaten 2 Kasım seçimlerinden bu yana çok sayıda komplo ve silahlı saldırının hedefi olarak "Güvenli kölelik ile güvensiz bağımsızlık" arasında tercih yapmaya zorlanmıyor muydu?
DARBECİ ALBAY'DAN "OLAY SAVCI"YA: ÖL DE ÖLELİM...
Darbeci Albayın tweet geçmişi oldukça sabıkalı. Kulaç bu yılın başında Rıza Zarrab'ın ABD'li savcı Preet Bharara tarafından gözaltına alınmasının ardından yine klavyeye sarılması dikkat çekiyor. "Gezi olaylarının gizli eli" olarak da bilinen ABD'li savcıyı attığı tweet ve mentionda "Sir, Turkish Army is ready for your order"; yani; "öl de ölelim" diyecek kadar teslimiyetçi bir çizgi sergilemiş, darbe girişiminden kısa bir süre sonra ilgili tweetler kuvvetle muhtemel Albay Kulaç'ın bu hesabanı  yöneten suç ortaklarınca silinmişti. Ancak delillerin tamamı silenemidi. Darbeci subayın sanal alemdeki takipçileri onun bir Albay olduğunu bilmedikleri ama asker kökenli olduğunu düşündüklerinden kalkışarak Türk komutanının ABD'li bir yetkiliye "Türk Ordusu Emirlerinizi Bekliyor Efendim"  içerikli bir mesaj atmasına tepki gösteriyorlardı. 


DARBENİN ŞİFRESİ: BENİ SIKIYÖNETİM KOMUTANI YAPTILAR
Albay Ömer Kulaç darbe girişimi gecesi sosyal medyada şaşkınlığını ifade eden ve Suriye hakkında halktan yana haberler yapan bir kişinin "Neler oluyor?" sorusu üzerine mention atarak: Beni sıkıyönetim komutanı yaptılar. Sıkıysa bölgeme yaklaş" diyerek hem alay ediyor hem de örtülü tehdit cümleleri kuruyordu.  
 
Ambay Kulaç, darbe kalkışması esnasında attığı tweetlerde ise "Neredesiniz ey zalımlar?" diye meydan okuyor ve hemen sorunun yanı başına aşağılık bir gülücük işareti yerleştirmeyi ihmal etmiyordu. 

REYHANLI SALDIRISI, TAZİYE VE BİR DİZİ TUTARSIZLIKLAR
Darbeci Albay Reyhanlı saldırısı sonrası taziye yayınlayıp saldırıda öldürülenleri 'şehit' olarak tanımlayan, İstanbul saldırısını 'şeytana hizmet eden', 'İslâm ve insanlık dışı' bir saldırı olarak kınayan Suriye'deki muhalif gruplar hakkındaki tutarsız iddiaları ile de dikkatleri çekiyordu. Buradaki amaç yine toplumda hükümete yönelik bir nefreti tetiklemeyi planlıyordu.
SIKIYÖNETİM KOMUTANI OLMA HAYALİ SUYA DÜŞÜNCE
Darbeci Albay, 18 Temmuz gecesinin ilerleyen saatlerinde kalkışmanın başarısız olacağının anlaşılmasından kısa bir süre sonra ise tam anlamıyla u dönüşü yapmaya kalkışıyor. Kulaç, attığı tweetlerle, pirenin tehlike anında yorgandaki gül motiflerine sığınması gibi "Kimseyle irtibatım yok. Yollar Kapanmış, mahsur kaldım arabada" diyerek aklınca darbeden habersiz olduğunu ima ediyordu. 
Albay Ömer Kulaç darbeciler tarafından Nevşehir Sıkıyönetim Komutanı olarak göreve getirilecekti ki milletin eşsiz refleksiyle gelen direnişi tüm hayallerini suya düşürdü.  Sadece onun değil tabii...

PARALELCİ KUKLALAR SAHNEDE! PEKİ YA KUKLACILAR?
Peki bu hain organizasyonda kimler nasıl bir görev üstlenmişlerdi? Bu sorunun cevabını yine Abdülkadir Şen'in kaleminden okuyalım: "Görünür aktörler Paralel Devlet Yapılanması olsa da asıl aktörler arka plandaydı. Paralelcilerin yanında herkesin malumu olan kemikleşmiş zihniyetin de hatırı sayılır desteği vardı darbeye. Kukla ortada ama kuklacılar gerideydi. Tarih boyunca sömürülenlerle sömürenler arasında ılımlı islam projesinin ürünü olan "Gülen Hareketi" kadar onursuzca, efendi kölelik ilişkisine dayalı ama son derece başarılı organize olmuş bir ilişki kurulduğunu bilmiyorum."

 
 ABD TARAFINDAN ÜRETİLEN SİHİRLİ KAVRAM: UPRİSİNG...
"Son yüzyılda 3. dünya ülkeleri ve İslâm dünyasında yaşanan darbelerin tümünde ABD'nin parmağı var" diye yazan akademisyen Şen, ABD siyasi makamları ve ABD elçiliğinin olayın ilk anlarında darbeyi bir devrim olarak ifade edip "uprising" ifadesini tercih etmelerine dikkat çekiyor. Şen'in yakıcı tespiti bununla da sınırlı değil. Diyor ki:  "ABD'li yetkililerin darbeyi  üstü örtülü destekleyen ihtiyatlı, ve tarihleri boyunca gösterdikleri ikircikli tavırları ve açıklamaları ve tıpkı Mısır darbesindeki gibi ihtiyatlı ama darbe yanlısı açıklamaları ve Batı basınının tutumu şaşırtıcı değil"
DARBECİ PAŞALARIN İNCİRLİK'TEKİ ESRARENGİZ ZİRVESİ
Şen teorisini yakın geçmişte yaşanan bir pratikle şöyle temellendiriyor: "İncirlik üssünün meclisi bombalayan uçaklara yakıt ikmali yapması, İncirlikte darbeci paşaların 12 esrarengiz toplantı yapmaları da şaşırtıcı değildi zira dünyadaki pek çok ABD üssü geçmişte darbe üssü rolünü başarıyla üstlenmişti. Darbe bir Amerikan darbesiydi ve Türkiye'nin son 10 yılda dış politikada yürüttüğü bağımsız, dürüst ve bölge değerleri merkezli politikalarını hedef alıyordu."
"DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR" SÖYLEMİNİN BEDELİ MİYDİ?
Başta Doğu Perinçek olmak üzere farklı bir çok kesimden gelen açıklamalar da bu yöndeydi. ABD kendisi yayılmacı ve müdahaleci jandarma siyasetini yürütürken bu ülkenin "Yurta Sulh cihanda sulh" sloganını pısırık, köleci bir zihniyet ve anlayış ile sürdürmesini temin amacı taşıyordu. Dünya 5'ten büyüktür demenin bir bedeliydi. Fox Tv analisti "darbe başarılı olursa İslâmcılar kaybeder biz kazanırız" demişti. Darbenin aktörleri başarısız oldular. ABD ve Batı başarısız oldu. Peki ya kuklalar? Onlar tam bir hüsrana uğradılar ki efendileri de onlara yardım etmeyecek, gökler de onlara ağlamayacak... Üniformaları ve rütbeleri sökülünce o sahte ihtişamlarından eser kalmadı ve kendisine "Efendim" dedikleri aktörlerin onları terk etmesiyle basına yansıyan pijamalı görüntüleriyle öylece aciz bir halde kalakaldılar. 

SANATÇILARDAN PKK'YA UZANAN "DARBESEVERCİ" ÇİZGİ
Darbeler Amerikan ve Batı destekli darbelerdi. 28 Şubat darbesi de ABD'den start verilmiş bir darbe değil miydi? Aktörler belli. Peki ya algılar. Darbenin ilk anından itibaren bir algı savaşı başlayıverdi. Olayı kendi zaviyesinden değerlendirenlerin yanında, yoğun dezenformasyondan etkilenenler de oldu. Geçmiş darbelerin ve 80'li yıllardaki katliam ve cezaevi işlencelerinin bir ürünü olan PKK tabanından pek çok kimse -bir millet olarak darbeye sert tepki gösteren Kürtler dışarıda tutulmak kaydıyla-darbeyi destekledi. Kürtler PKK'yı değil vicdan ve değerlerini tercih edip dinledi.  Geçmiş darbe zihniyetlerinden dolayı acı çekmiş olan pek çok Sol grup ve ismin yanı sıra görünürde emperyalizm karşıtı ve liberal olan ve maalesef çoğu da mezhepçi yönüyle bilinen pek çok sanatçı, siyasetçi ve aktör de bilerek ya da bilmeyerek bir algı savaşının parçası oldu. Bilmiyorlardı ki darbeciler başarılı olsalar yaş ile kuruya bakmayacaklardı. 
DEMOKRASİ SINAVININ MUHAFKAZAKAR VE ÜLKÜCÜ HALİ

Geçmiş darbelerin yanı sıra Mısır, Suriye gibi iç karışıklık ve darbelerin de yakın dönemdeki en büyük mağduru olan ve AK Parti düşmanı darbecilerin ilk önce kendilerini kurşuna dizip derilerini yüzeceğini, Kuran kurslarını kapatıp tüm dernek ve vakıflara el koyacağını, inanca hakareti yeniden sıradanlaştırıp başörtüsünü yasaklayacağını ve Suriye başta olmak üzere tüm İslâm aleminde Türkiye'yi tam bir manda ülkesi ve Müslüman dünyanın çıkarlarına karşı ABD kuklası haline getireceklerini gayet iyi bilen İslâmi-muhafazakar kesim de meydandaydı. Türkiye Pervez Müşerref sonrası ABD mandasına dönen Pakistan gibi yapılacaktı. Ülkücü kesim meydana ilk önce inen kesimlerdendi. Az da olsa Sol cenahtan da meydana inenler vardı. Ulusalcı kesimden de. Her biri kendi gerekçeleriyle meydana indi elbette. Her biri kendi savaşını verdi. Kendi kazanımlarını korumayı amaçladı. Bununla beraber darbe boyunca Gazi Mahallesi, Malatya ya da diğer bölgelerde Alevilere saldırılar yapıldığı yönündeki bazı Sol-mezhepçi yayın organlarında çıkan asparagas haberler algıları yönetmek üzere servis edildi. 
HAYALİ BİR RESİM ÜZERİNDEN İÇ SAVAŞ PLANI...
Meclisi bombalayıp çocukları annelerinin gözleri önünde tanklarla ezen darbeci askerler gündemden düşürülüp bir askerin kafasının kesildiği yalanı ile kitleler yönlendirilmek istendi. Asker sevgisi darbecilere kalkan olarak kullanılmak istendi. Askerlerin olayı bir tatbikat sandıkları sıklıkla dile getirildi. Oysa hangi ülkede insan öldürmeli tatbikat yapılmıştır ki? 2005 yılından çekilen görüntüler servis edildi, Suriye'den çekilen görüntüler servis edildi. Darbenin bir irtica yönetimine neden olacağı yönünde propaganda yapıldı. Bu iddiaları için ellerinde yaralı bir askeri hastaneye yetiştirmeye çalışan darbe karşıtı 4 sakallıyı gösteren ve IŞİD militanı olarak servis etikleri sadece bir resim ve buna inanacak paranoyak bir kesim vardı. Bir resim üzerinden kitlelerini organize edip iç savaş planı yaptılar. 
HİÇ TİYATRO BİLMEYEN TİYATROCULARIN HEZİMETİ
Bir de yüzlerce askerin öldüğü, helikopterlerin düşürüldüğü, binlerce rütbeli askerin tutuklandığı devasa bir darbe girişimini  tiyatro olarak isimlendirenler vardı ki hayatlarında tiyatroya dair hiç bir  şey bilmedikleri ya da çıkarları için hakikati bu derece tersyüz edecekleri ortada olan bu kesime söylenecek söz yok. Erdoğan'ın tiyatro oyununa katılan askerler muhtemelen ömür boyunca hapis yatacaklar ve vatana ihanetten yargılanacaklar ve Erdoğan da başkan olacak. Oyuncular açısından kârlı bir doğrusu.  Bir ülke için felakete neden olacak bu derece bir krizi bile Erdoğanın şahsına indirgeyerek olayı çarpıtmaya çalıştılar. Her zaman bir bahaneleri vardı zaten. İşte algıya dair bir kaç konu da buydu." 
PEKİ SİZ ÖLÜMDEN KORKMAYAN MİLYONLARI GÖRDÜNÜZ MÜ?
Abdülkadir Şen, uzun soluklu olduğu kadar kuşatıcı makalesini şu cümlelerle noktaladı: "Her şeyi kendilerince çok güzel planlamışlardı. Muhtemelen Erdoğan'ı derdest  etmeyi, başarılı olmaları durumunda da işi zaman yayarak üretecekleri çok sayıda fason evrak üzerinden gün be gün itibarsızlaştırmayı planlıyorlardı. TRT ve tüm basını, stratejik bölgeleri ele geçirecek siyasi liderleri, cemaat liderlerini -ve hatta tabanlarını- STK başkanlarını on binlerce kişiyi tutuklayacaklar, tıpkı Mısır'daki gibi ABD ve İsrail çıkarları adına baskı altına alacaklardı. Darbecilerin her biri bir bölgede vali olup servetlerine servet katacaktı. Ama yanıldılar. Yanılgıları büyük oldu. Silahını çekip halka ateş edilmesini emreden kendi komutanını vuran subayı, her sokak başında sabahlara dek tekbir sesleri ve sela sesleri ile kendilerine korkulu kabus olacak camileri, sokaklara dökülen her düşünceden on milyonlarca insanı, tanka karşı kürekle mücadele eden köylüleri, traktörünü, kamyonunu alıp kışlaların önüne koşan kalabalıkları, darbe bildirisini okumayı reddeden medya mensuplarını, gelişen sosyal medya ağlarını, özgürlük bilinci gelişmiş yeni nesli, polisleri ve bu darbede meşruiyet sahibi olmadıklarını unuttular. Eskiden darbeler ezanı sustururdu, bu defa ezanlar darbeyi susturdu. Bu nasıl bir darbe hemen engelledi hiç böyle bir darbe gördünüz mü diyorlar. Sorarım size! Asıl siz hiç ölümden korkmadan meydanlara akan milyonlarca insan gördünüz mü?