Vaktiyle Hint Mihracelerinden biri, deve ile hacca gidip gelmiş.
Kendisini götürüp getiren kıymetli ve emektar deveye iyi bakılması için sıkı emirler vermiş. Bununla da yetinmeyerek vezirini çağırmış:
Kendisini götürüp getiren kıymetli ve emektar deveye iyi bakılması için sıkı emirler vermiş. Bununla da yetinmeyerek vezirini çağırmış:
"Vezir, eğer bu hacı deveye bir hâl olursa evvela seni sorumlu tutarım. Her sabah kuşluk vaktine kadar bizzat otlatacaksın.
Yemine, suyuna, istirahatına iyi bakacaksın. Yoksa seni bu memleketten sürgün ederim" demiş.
Zavallı vezir mecburen her sabah deve çobanlığı yapmağa başlamış.
Bir gün memleketin ileri gelen bilgelerinden bir dostu, kendisini deve otlatırken görünce şaşırmış:
"Bu ne hâl hazret? Senin bu kırda ne işin var? Bu deve de ne oluyor?" deyince, vezir boynunu bükmüş ve başına gelenleri anlatmış.
"Yâ, işte böyle dostum. Ya bu deveyi güdeceğim, ya bu diyardan gideceğim" demiş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder