siz kimsiniz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
siz kimsiniz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Nisan 2015 Perşembe

Yürekli Dev Markar Eseyan: siz kimsiniz?


Kemal Kılıçdaroğlu, Aydın Doğan, siz kimsiniz?

O bizim hikâyemizin özeti aslında…
Eski Türkiye’de halk iradesini boğmaya dönük o kadar çok kurban verildi ki! Ancak Menderes, Zorlu ve Polatkan’ın idam edildiği günlerde değiliz artık. Bu halk kendi iradesine dönük açık/gizli tüm saldırılar karşısında artık net bir demokratik tavır sergilemek konusunda kararlı. Halkımızın cesaretini ve demokrasi talebini geriletecek, onu sindirecek darbe/terör dahil hiçbir aracın artık işlevsel olmadığını bir kez daha görecekler.
Savcı Kiraz, Berkin Elvan cinayeti dosyasını henüz altı aydır almış ve iyi niyetle olayı aydınlatmaya çalışan bir emekçiydi.
Dün Yassıada’da aslında Menderes’i değil, halkın iradesini idam ettiler, bugün de Savcı Kiraz’ı değil, halkın Yeni Türkiye talebini boğmak istediler.
Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın DHKP-C militanları tarafından şehit edildiği gün elektriklerin neredeyse tüm ülkede kesilmesi, iletişim hatlarının bu kesintiden olumsuz etkilenmesi, kısa bir süre önce halkı sokak ayaklanmasına çağıran CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun attığı kışkırtıcı tweetler, teröristlerin bağlantı kurmayı istedikleri avukatların CHP’li Sezgin Tanrıkulu ve Ulusalcı Baro Başkanı Ümit Kocasakal olması, teröristlerce dışarı sızdırılan Savcı Kiraz’ın bir IŞİD infazını andıran fotoğrafları, bunların sosyal medyada dağıtılması organizasyonu, Hürriyet başta olmak üzere manşetlere savcıları tehdit edercesine bu fotoğrafların taşınması, katillerin kahramanlaştırılması…
Bunların topu birden Türkiye’de gerçekleşen halk devriminin taçlanacağı 7 Haziran seçimlerine karşı hizalanan antidemokratik koalisyonunun da fotoğrafını veriyor bizlere, yani olağan şüphelilerimiz bu fotoğrafta…
Bu koalisyonu halkın görmediğini mi düşünüyorlar acaba? CHP’nin durduğu yeri, ulusalcıların, paralelin, irili ufaklı tüm bürokratik faşist aparatların aynı anda harekete geçtiğini halkın fark etmediğini mi zannediyorlar?
Özellikle son iki buçuk yılda bütün acılarımızı aşağılıkça suiistimal ettiler ve istismar taktiği Savcı Kiraz’ın canını aldı sonunda. 
Bu istismar taktiğini bizzat Doğan Medyası elemanları ve paralel medya uyguladı. Ulusolcu gazeteler de peşinden seğirtti. 
CHP Lideri Kılıçdaroğlu olayın sıcağında Savcı Kiraz’ı hükümet rehin almış gibi akılla alay eden kışkırtma amaçlı tweetler atarken, Sezgin Tanrıkulu arsızca “Bu olay kimin işine yarıyorsa oraya bakın” diyordu. Doğan Medyası’ndan Elif Yılmaz, Fehim Taştekin, Mirgün Cabas gibi isimler de CHP gibi DHKP-C’yi korumaya almışlardı. Cabas “Bu olay nasıl biterse bitsin çıkarılacak tek ders var: Çocukları vurmayın, annelerini yuhalatmayın” diyor, Yılmaz ise “Devlet kimliğini bir kez daha gösterdi. Eylemciler savcıyı istese rahatlıkla öldürebilirdi ama öldürmediler. Bu olay tertemiz bitebilirdi” diye hükmünü veriyordu.
Taştekin ise eli yüksekten açmıştı: “Yaşatmak değil öldürmek, en iyi bildikleri bu!”
Siz kimsiniz gerçekten?
Kemal Kılıçdaroğlu, siz kimsiniz? 
Aydın Doğan, siz nasıl bir “medya” patronusunuz?
Gerçekten merak ediyorum, göründüğünüzün ötesinde, gerçekten sizler kimsiniz?
Amacınız ne?
Sizin içinizde bu ülkeye dair hiç mi bir iyilik kırıntısı kalmamış? Partinizi, gazete ve televizyonlarınızı bu ülkenin aleyhine çalışan karargâhlara çevirdiniz. Bu tavırdan ne umuyorsunuz? Tarihe nasıl geçtiğinizin farkında değil misiniz? 
Mehmet Selim Kiraz cinayeti, sıradan bir terör eylemi değildir. Bir sürecin sonucudur. İstismar ve kutuplaşmayı manivela olarak kullanan, bürokratik faşizmi etkisizleştiren halk hareketini engellemeye ant içmiş koalisyonun bir marifetidir.
Her türlü pespayeliği sergileyip, kutuplaşmayı bizzat yaratıp, sonra ondan şikâyet edecek, katillerden medet umacak kadar da işkembesiz bir koalisyon bu. 
Seçim öncesi hesaplarına öyle geldiği için PKK’ya “aman sokakları şimdilik karıştırma” diyen, ama onun yerine DHKP-C’yle boşluk dolduran bir kötücül bir koalisyon. 
Halkı aptal yerine koyan, onu korkutabileceğini, kafasını karıştırabileceğini düşünen bir ahmaklık hali.
Çünkü 7 Haziran seçimlerinin Yeni Türkiye’nin önünü kesmek için son şans olduğunu biliyorlar. 17/25 Aralık’la başlattıkları “seçim çalışmalarını” 6-8 Ekim katliamı ile devam ettirdiler. Şimdi Demirtaş’lı HDP’yi Meclis’e sokup millet başkanlığını engelleme planı uyarınca PKK’ya “aman sen sıranı bekle” derken, DHKP-C’yi devreye sokuyorlar ve onu da korumaya alıyorlar.
Ama nafile, olmayacak. Mehmet Selim Kiraz, Yeni Türkiye yolunda şehit olan bir demokrasi kahramanı olarak tarihe geçerken, onların payına düşen önce utanç, sonra da unutulmak olacak.
Kiraz’ın şehit edilmesi sonun başlangıcı olmuştur, bir milattır.
Bu millet 7 Haziran’da bu vampirlere öyle ağır bir tokat atacak ki, bir daha kendilerine gelemeyecekler. 
Nur içinde yat Mehmet Selim Kiraz, seni unutmayacağız.

Yürekli Dev Cem Kücük: Siz Kimsiniz???


Gerçekten siz kimsiniz? İki gün önce terör örgütü DHKP-C, Savcı Mehmet Selim Kiraz’ı şehit etti. Dünyanın her ülkesinde açık bir terör faaliyeti olarak kabul edilecek bir olay oldu. Medyadaki DHKP-C yanlıları hiç utanmadan, vicdanlarında zerre sızı olmadan teröristleri savundular. 
Düşünün bir terör eylemi var. Bir savcının kafasına teröristler silah dayamış. Medya romantikleri teröriste terörist bile diyemiyorlar.  Eylemci, örgüt üyesi diyorlar. Ama bunlar yıllardır böyleler. Eğer dün DHKP-C teröristleri değil bir savcımızı yüz polisimizi şehit etse zil takıp oynayacaklardı. 1990 yılından beri medyayı izliyorum. 90’lı yılları, 28 Şubat’ı, e –muhtıraları, 17-25 Aralık’ı, Gezi’yi, 6-7 Ekim provokasyonlarını ve en son 31 Mart terör faaliyetlerini hep birlikte gördük.
Devletine, milletine düşman olan, halkının değerlerine yabancı, örf ve adetlerini zerre önemsemeyen bir yapının mensuplarıyla karşı karşıyayız. Darbeleri destekleyen, milleti hor gören, işine gelen terör örgütünün faaliyetlerini meşrulaştıran insanlar bunlar. Gölgelerde yaşayan karabasan gibiler.
İşte iki gün önce bunun birkaçını gördük. CNN Türk’te program yapan Mirgün Cabas açık açık terörü övdü. Eylem nasıl biterse bitsin dedi. Yani savcının şehit edilmesi normal, yeter ki teröristlere bir şey olmasın dedi. Ve hiç utanmadı. Gerçi bu adamlarda vicdan ne arar? 
Oysa ki Doğan Yayın ilkeleri çok açık. Görsel ve işitsel yayın ilkeleri 5. maddenin c ve d bentleri çok açık. Okuyalım. C) Şiddet olgusu ve suç olaylarını konu alan her türlü yayında, insanları ve özellikle çocukları etkileyebilecek, özendirici veya yöntem öğretici olabilecek ayrıntılara, şiddeti yücelten dil ve anlatım unsurlarına yer vermiyoruz. D) Terör olgusunu konu alan yayınlarımızda, halkın haber alma hakkı ile terörün propagandasını yapmama ilkesini birlikte gözetiyoruz. Terör eylemlerinin sonuçlarını ölçüsüz ve oransız şekilde büyütmemeye, etnik ayrımcılığa yol açmayacak bir dil kullanmaya özen gösteriyoruz.
Yani bu kadar açık hükümlere rağmen kurum nasıl bir tavır alacak merakla bekliyoruz. Dün Doğan Holding bu konunun pazartesi günü derinlemesine inceleneceğini söyledi. Bu saatten sonra Cabas nasıl haber sunacak? Mesela     DHKP-C ile ilgili bir haber sunduğunda inandırıcılığı nasıl olacak? Bu arada Cabas’ın kim olduğuna da bir bakalım. Bu şahsı kanala alan kişi cemaatçi olmayan ama onlarla arası iyi olan İrfan Şahin. Paralel yapıya yakın olduğunu medyadaki herkes bilir. 17-25 Aralık darbe girişimlerinde tapeleri en çok kullanan Mirgün Cabas’tı. Paralel yapının sevdiği biridir Cabas. Ayrıca devlete küfür ve hakaret eden kişileri ekranlarında ağırlayan ve bunlara yol veren kişi Barış Tünay. 
Artık Cabas’ın ekran kariyeri olmamalıdır. Ben Radikal gazetesi kapanacak dediğimde, sırf dediğimiz çıkmasın diye bu kapanışı ertelemişti Aydın Doğan. Duyduğuma göre Mirgün Cabas’ı kovma kararı almış ama ne yapacağını bilmiyormuş. Eğer Cabas ekranlara çıkmaya devam ederse, Doğan grubu da suç ortağı olur. Terörü övmüş, meşrulaştırmış demektir. Mirgun Cabas gibilerin yaptıkları yanlarına kar kalacaksa o zaman terörü övmek suç olmaktan çıksın. Bu konuda çok ciddiyim. 
Dünkü cenazede Başbakan Davutoğlu bazı medya gruplarına haklı olarak akreditasyon uyguladı. Çok yerinde bir karar. Savcımızın oğlunun yüzüne nasıl bakacaklardı çok merak ediyorum. Eğer bu ülkede demokrasi varsa, savcıların da harekete geçmesi lazım. Terör örgütü propagandası yapan ya da onların eylemlerini övenlere gereken yaptırımlar uygulanmalı. İngiltere’de IŞİD terör örgütünün kafasını kestiği İngiliz vatandaşlar için bir İngiliz gazeteci teröristler demese, onları övse sonuç ne olurdu acaba? Ya da ABD’de El-Kaide övülse. Amerikalı siyaset yorumcusu Bill Maher 11 Eylül’ü yapanların korkak insanlar olamayacağını söylediği için o dönem çalıştığı ABC’den kovulmuştu. Tam 10 yıl siyaset yorumu yapması engellendi. 
Maşallah bizde DHKP-C’yi dünkü Radikal ve Cumhuriyet’in manşetlerinde olduğu gibi romantikleştirmek serbest. Eylemcilerden biri 21, diğeri 24 yaşında diye olayı teröristlerin gözünden vermek serbest. Üç ölümüz var demek serbest. Berkin Elvan üzerinden kam emiciliği yapıyorsunuz. 
Sahi ya, siz bu ülkeye nasıl oldu da bu kadar nefretle doldunuz? Hangi ara kendi insanınıza böyle kinlendiniz? İşinize gelen terör örgütünü iyi, gelmeyene kötü demek nasıl bir ruh halinin eseri. Terör faaliyetlerini meşrulaştıranları görme, hükümet ya da başkaları bunları dile getirdi mi, nefret tohumu ekiyorlar de. Hakikaten utanılacak halde bile değilsiniz.
Yıllardır varsınız. Gerçekte yoksunuz. Her geçen gün aslında olmayan itibarınızı kaybediyorsunuz. Sürekli nefret kusuyorsunuz. Savcımızı hükümet öldürdü bile dediniz.
Siz kimsiniz? Ne iş yaparsınız? Ama’sız cümle kuramaz mısınız? Charlie Hebdo saldırıları için yürüdünüz. Savcı Mehmet Selim Kiraz için de yürümeyi düşünüyor musunuz? DHKP-C’yi kınayacak mısınız?